Ece Deniz / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos
Türkiye’nin sağlık sistemindeki tartışma hekim göçleri olarak görülse de asıl konu, tıp fakültesi sayısı ve tıp eğitiminin yeterliliği. Türkiye Tabipler Birliği Genel Sekreteri Dr. Vedat Bulut, “Yeterli öğretim üyesi olmadan, hastane olmadan tıp eğitimi olmaz. Vatandaşlarının geleceğini karartan, sadece günlük çıkarlarını düşünen bir özel sektör lobisi ile karşı karşıyayız” dedi.
Türk Tabipler Birliği’nin Ağustos 2023’te paylaştığı verilere göre, Türkiye 128 tıp fakültesiyle Avrupa’da en fazla tıp fakültesine sahip ülke. Kişi başına düşen tıp fakültesi sayısına bakıldığında da Türkiye, Avrupa ve diğer gelişmiş ülkelere göre önde yer alıyor. Yılda yaklaşık olarak 2o bin mezunun verildiği tıp fakülteleri ise çalışma koşulları ve maddi yetersizlikler nedeniyle akademisyenler tarafından terk ediliyor. Hekim göçü yalnızca yurt dışına olan göçle sınırlı değil, üniversite hastanelerinden de özel sektöre bir iç göç var. Türk Tabipler Birliği Genel Sekreteri Vedat Bulut, üniversite hastanelerinin içinde olduğu koşulları, akademisyen göçünü ve Türkiye’de nitelik kaybı yaşayan tıp eğitimini 9. Köy’e değerlendirdi.
Türkiye’de 2023 Eylül itibariyle 91 devlet üniversitesi tıp fakültesinden 87 tanesi öğrenci aldı. Tıp fakültesi bulunan 37 tane vakıf üniversitesinden de 33 tanesi öğrenci aldı. Türkiye’de 2023 verilerine göre, 664 bin kişiye bir tıp fakültesi düştü. Bu oran ABD, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye’yi tıp eğitimi konusunda nicelik bakımındam ileriye taşıyor ama eğitimin niteliğini de tartışmaya açıyor.
TTB Genel Sekreteri Dr. Vedat Bulut, emekli bir doçentin şu anda kamudan emekli olan bir uzman hekimden daha az emekli maaşı aldığını belirtti ve YÖK Başkanının akademisyen maaşlarındaki enflasyon etkisi baz alınarak iyileştirme yapılması talebine karşılık “Varlığı birlikte paylaştık yokluğu da birlikte paylaşacağız” sözünü söylediğini hatırlattı. Bulut, “Akademisyenlerin varlığı paylaştığı falan yok. TÜİK’in açıkladığı rakamlar gerçek enflasyonu yansıtmıyor. Akademisyenlerin maaşları törpülenmiş durumda ve bu nedenlerle emeklilikte de sorun yaşayacakları için insanlar özel sektöre gidip geleceklerini kurtarmaya çalışıyorlar. Bunun birçok ayağı var biri yurtdışına göç diğeri de kamudan özel sektöre göç” şeklinde konuştu.
Türkiye’de bu kadar çok fazla sayıda tıp fakültesi açılmasının nedeninin devletin hekim göçüne dair aldığı bir önlem olduğunu belirten Bulut, ayrıca Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın (SDP) bu sorunda payı olduğunu ifade etti. Sağlıkta dönüşüm politikası uyarınca hekim ne kadar çok hasta bakarsa o kadar gelir elde edebiliyor. Uluslararası tıbbi kurallara göre bir hekimin hastasına 15-20 dakika ayırması gerektiğini belirten Bulut, bazı branşlardaki hekimlerin bunu yapamayacağını açıklıyor. Örneğin pediatri (çocuk hastalıkları) gibi bir alanda çalışan hekimin hastasından anamnez (hasta öyküsü) almasının çok da mümkün olamayacağını, doktorun göz, kulak muayeneleri dışında hastayı stetoskopla dinlemesi gerektiğini, bunun da 20 dakika gibi bir süre gerektirdiğinin altını çiziyor. Bulut, hastayı daha uzun sürede muayene etmesi gereken pediatri, kadın doğum gibi branşların SDP nedeniyle çok da gelir elde edemediğine ve artık uzman hekim adayları tarafından da tercih edilmediğine değindi.
TTB’den 2023 yılında 3 bin 25 hekim yurt dışına göç etmek için iyi hal belgesi talep etti. TTB’nin sicil verilerine göreyse iyi hal belgesi almak için en çok başvuran branşların başında çocuk hastalıkları, kadın hastalıkları, kalp hastalıkları ve iç hastalıkları uzmanları vardı. Bu branşlar uzun muayene süreleri nedeniyle gün içinde daha az hasta baktıkları için daha az kazanıyor ve uzman hekim adayları tarafından tercih edilmiyor. Sağlık Bakanlığı ise her geçen yıl sayıları artan tıp fakültesi mezunlarıyla bu sorunu çözmeye çalışıyor.
TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut, bu durumun oldukça yanlış uygulamaları beraberinde getirdiğini şu cümlelerle anlattı:
“Bu sorunun bütün ayaklarını yok etmek gerekiyor, akademilerde de muhakkak bir ücret iyileştirmesine gidilmesi gerekiyor. YÖK’ün tıp fakülteleri için özel bir program geliştirmesi gerekiyor. Aksi takdirde üniversite hastaneleri öğrenci yetiştiremez hale gelecek. Yılda 19-20 bin mezun veririm bu işi çözerim diye düşünüyorlar. Halbuki tıp eğitiminin niteliği düşünülmüyor. Bugün 15-20 öğretim üyesiyle çalışan tıp fakülteleri, hastanesi olmayan tıp fakülteleri var. Bir tıp fakültesi düşünün ki hastanesi yok, hastanesi olmadan öğrencisini ne ile eğitecek. Nerede pratik çalışmalarını yaptıracak? Hekimlik diploması verdikleri doktorların da gelecekte nitelikli doktor olamama durumları söz konusu. Türkiye bu yanlış politikalar nedeniyle uçuruma sürükleniyor. 250 milyon nüfuslu Nijerya’da 40 tıp fakültesi varken Türkiye’de bu kadar tıp fakültesi olması anlaşılabilir bir şey değil. Yeterli öğretim üyesi olmadan, binası olmadan, hastanesi olmadan tıp eğitimi olmaz. İktidar geleceği görmüyor, Türkiye vatandaşlarının geleceğini karartan sadece günlük çıkarlarını düşünen bir özel sektör lobisi ile karşı karşıyayız. Böyle bir durumda kamu yararına bir sağlık sistemi inşa etmemiz mümkün değil.“
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.