DOLAR 38,7935 0.04%
EURO 43,4571 0.96%
ALTIN 4.051,860,42
Ankara
14°

HAFİF YAĞMUR

Zeynep Tombuloğlu

Zeynep Tombuloğlu

12 Mayıs 2025 Pazartesi

Adana’da bit pazarı sorunu: Mahalle arasında yasaklandı, esnaf tepkili

Adana’da bit pazarı sorunu: Mahalle arasında yasaklandı, esnaf tepkili
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Nisa Nur Ballı

Adana’nın en eski alışveriş noktalarından biri olan ve yaklaşık 50 yıllık geçmişe sahip olan Kocavezir, Mirzaçelebi ve Yeşilyuva mahallelerindeki bit pazarı, yıllardır her pazar kurulan tezgahlarıyla hem esnafın hem de vatandaşın ekmek kapısı oldu. Ancak 2019’dan itibaren Adana Valiliği tarafından uygulanan yasaklarla, bu pazara yönelik sıkı denetimler artmış durumda. Yasaklara rağmen mahalle aralarına dağılarak tezgahlarını kurmaya devam eden esnaf, kendilerine şehir içinde müşterilerin kolayca erişebileceği pazar yeri gösterilmesini istiyor.

Adana’nın bu köklü pazarının geleceği belirsizliğini koruyor. Esnaf, yıllardır burada çalışıyor ve daha uygun, şehre yakın bir pazar yeri talep ediyor. Ancak, belediyenin ve valiliğin belirlediği yeni alanlar, esnaf için hem ulaşım hem de müşteri kitlesi açısından büyük bir engel teşkil ediyor. Pazar, yıllardır ekmek kazanan ve geçimini sağlayan binlerce insan için önemli bir yaşam alanı olmaya devam ediyor.

İsmet Özbek

Yıllardır bu pazarda esnaflık yapan İsmet Özbek, “Ben yılların esnafıyım burada. Belediye geliyor topluyor kaldırımlardan, izin
vermiyorlar. Eskiden de vardı ama son zamanlarda çoğaldı. Esnaf mağdur, burada binlerce insan ekmek yiyor. Fakir fukara geliyor buradan ikinci el kıyafet alıyor, eşya alıyor” diyor.

Özbek, pazarın tarihi hakkında da önemli bilgiler veriyor: “Eskiden pazar için burada barakalar vardı, onları yıktılar başka
yerleşkeler yaptılar bize vermediler. Sonra orada boş bir alan vardı, oraya yerleştirdiler, sonra oralara da binalar yapıldı. Artık sokaklara, mahalle aralarına dağılarak millet tezgahını açmaya başladı.”

Esnaf, yıllardır bu pazarda çalışıyor ve bu durumun hayatlarının bir parçası haline geldiğini belirtiyor. Şehir içinde bir pazar yeri gösterilmesini istediklerini belirten Özbek, “Bizi buradan kaldırsalar biz bu kadar yıldan sonra ne iş yaparız? Bize bir yer gösterdiler ama şehre çok uzak, oraya kimse gelmez” görüşünü dile getiriyor.

Şimdiye kadar kendilerine talep ettikleri pazar yerinin tahsis edilmediğini, şehir dışında bir yer gösterildiğini belirten Özbek; “Zabıta yıllardır uğraşıyor ama kaldıramadılar burayı. Kaldırımın kapanmasına çok müsaade etmek istemiyorlar. Yeni gösterdikleri yerdağ başı. Bir de sabahın 4’ünde 5’inde saatini kurmaya başlıyor insanlar, otobüs bile olmaz o saatte, nasıl gidilsin o kadar uzak yere?” sözleriyle tepki gösteriyor.

“Mahalleliden şikâyet yok, burada alan da razı veren de”

Özbek, pazarda alıcı ve satıcı arasında herhangi bir şikâyetin olmadığını, aksine herkesin birbirinin ekmeğini paylaştığını belirtiyor: “Şikâyet falan da gelmiyor mahalleliden yana. Kim şikâyet edecek ki? Herkes ekmeğinin derdinde, burada veren de razı alan da razı.”

Pazarın, Adana’nın civar bölgelerinden gelen büyük aşiretler tarafından desteklendiğini de anlatan Özbek, “Bu malları Antep bölgesinden aşiretler getirir. Aşiretler de bu civarda oturduğu için pazarını buraya kurmak istiyor” diyor.

“Bizi buradan kaldırırlarsa nasıl geçineceğiz?”

Safiye K., 50’li yaşlarının başında, 5 çocuk annesi bir esnaf. Yıllardır Kocavezir Mahallesi’ndeki bit pazarında tezgâh açarak ailesini geçindirmeye çalışan Safiye K., mevcut durumdan duyduğu mağduriyeti dile getiriyor: “Çocuklarımı tek başıma büyüttüm, burada ekmeğimi kazanıyorum. Bizi buradan kaldırırlarsa ne yapacağım, nasıl geçineceğiz? Bu pazara gelerek geçimimi sağlıyorum, başka bir işim yok. Şehre uzak gösterilen yeni yerlere kimse gelmez.”

Safiye K., mahalleliyle birlikte yıllardır bu pazarda varlık gösterdiklerini ve burada yaşayan herkesin ekmek paralarını buradan kazandığını belirtiyor.

Devamını Oku

“Kültürel miras” statüsü yargıya taşındı: Taşbaşı Parkı belediyeden alındı, vakfa devredildi

“Kültürel miras” statüsü yargıya taşındı: Taşbaşı Parkı belediyeden alındı, vakfa devredildi
1

BEĞENDİM

ABONE OL

İlke Çıtır

Giresun Belediyesine ait Taşbaşı Parkı, “kültür mirası” denilerek Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Sultan Selim Hanı Evvel Bin Bayezid Han-ı Sani Vakfına devredildi. Tartışma yaratan devir işlemini yargıya taşıyan Giresun Belediyesi, bölgede kültür mirası olarak gösterilecek hiçbir kanıt bulunmadığı ve tapu devrinin usulsüz olduğunu savundu.

Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 30 Aralık 2024 tarihinde Taşbaşı Parkı’nın da bulunduğu bölgede yer alan ve 1932 yılında yıkıldığı bilinen camiyi kültür varlığı olarak tescil etti. Bu karar üzerine Vakıflar Genel Müdürlüğü, tarihi herhangi bir kalıntı olmamasına karşın bölgeye, kültür varlığı vasfı verdi. Müdürlük, yapının Sultan Selim Han-ı Evvel bin Bayezid Han-ı Sani Vakfı’na ait olduğunu belirterek Taşbaşı Parkı’nın tapusunu vakfa devretti. Tapu devrinde Giresun Belediyesi’nin itiraz süreci beklenilmedi.

“Restorasyon” gerekçesiyle tapunun teslim edildiği Sultan Selim Han- ı Evvel bin Bayezid Han-ı Sani Vakfı’nın, Osmanlı döneminde kurulmuş ancak şu an aktif olmayan ve sadece kayıtlarda bulunan “mazbut vakıf” statüsünde olduğu belirtiliyor.

“Kanıt yok”

Giresun Belediyesi süreci yargıya taşıdı. Belediyenin Giresun Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvuru dilekçesinde şu görüşlere yer verildi: “Kurul tarafından kültür varlığı olarak kabul edilen Sultan Selim Camisi’nin, dava konusu taşınmaz üzerinde olup olmadığı bile belli değildir. Bazı kent tarihçileri ve uzmanlar tarafından caminin dava konusu taşınmazda yer alıp almadığının belirlenemeyeceği belirtilmiştir. Yapının yeniden inşasını sağlayacak rölövesi dahi bulunmamaktadır. Dolayısıyla rölövesi dahi bulunmayan, sadece birkaç fotoğrafı bulunan caminin yeniden aynıyla inşası mümkün değildir.”

Dilekçede ayrıca, dava konusu taşınmaz üzerinde yıllardır bulunmayan yapının Sultan Selim Hanı Evvel Bin Bayezid Han-ı Sani Vakfı tarafından inşa edildiğinin kesin olarak ortaya konulmadığı ve bu konuda davalının, kendi çıkardığı dergideki yazıyı dayanak olarak gösterdiği belirtildi.

“Amaç cumhuriyet hafızasını yok etmek”

Giresun Belediyesi Başkanı Fuat Köse, konu hakkında 9.Köy Haber Merkezi’ne yaptığı açıklamada, “Taşbaşı Parkı, Giresun ile özdeşleşmiş bir parktır. Buradaki amaç şehir ve cumhuriyet hafızasını yok etmektir” dedi.

CHP Giresun Milletvekili Elvan Işık Gezmiş, konuyu 18 Mart Salı günü Genel Kurul’a taşıdı. Gezmiş, “Giresun’un tarihî ve kültürel hafızasının önemli bir parçası olan tarihi Taşbaşı Parkı 1930’lu yıllardan bu yana şehrin sosyal yaşamında önemli yer tutmaktadır. Kentimizin kültürel mirası olan bu değerli park, Giresun Belediyesi’nden alınarak vakfa devredilmiştir. Parkımızı geri alana dek mücadele devam edecek, haklı davamızdan asla vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.

Giresun Belediyesi’nin avukatı Selçuk Beyazyüz de şehirde geçmiş zamanda yer alan ancak şu an kalıntısı bulunmayan birçok yapı olduğunu, Taşbaşı Parkı’nda uygulanan yöntemin bu yerler için de uygulanması durumunda ciddi mülkiyet sorunları meydana geleceğini belirtti.

Devamını Oku

Konut krizi derinleşiyor: Yüksek faiz ve maliyetler ev sahibi olmayı hayal haline getirdi

Konut krizi derinleşiyor: Yüksek faiz ve maliyetler ev sahibi olmayı hayal haline getirdi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Mazhar Taha Akkaya / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos

Türkiye’de son dönemde konut fiyatlarındaki artış ve kredi maliyetlerindeki tırmanış, vatandaşların ev sahibi olma umutlarını zorluyor. Artık sadece dar gelirli vatandaşlar değil, orta ve yüksek gelirli vatandaşlar için bile krediyle ev almak hayal haline geldi.

Bankaların sunduğu krediler, yükselen faizler ve katlanan peşinatlar yüzünden ev almak neredeyse imkânsızlaştı. Ankara Tüm Emlakçılar Meslek Odası Başkanı Hakan Akçam; pandemi, deprem, enflasyon ve arz-talep dengesizliğinin bu krizi tetiklediğini vurguladı.

Tüm Emlakçılar Meslek Odası Başkanı Hakan Akçam, konut kredisi sorunları ve çözüm yollarına dair 9. Köy Haber Merkezi’ne konuştu.

“Pandemi ve deprem sonrası talep patlaması fiyatları tırmandırdı”

Konut fiyatlarındaki artışın temel nedenleri arasında pandemi döneminde artan talep, deprem sonrası hızlanan göç hareketleri ve inşaat maliyetlerindeki yükseliş öne çıkıyor. Hakan Akçam; malzeme, işçilik ve arsa fiyatlarındaki artışların yanı sıra, döviz kurlarındaki dalgalanmaların müteahhitlerin maliyetlerini doğrudan etkilediğine dikkat çekti. Akçam, “Yeni konut üretimi talebin gerisinde kalıyor. Yüksek enflasyon ve ithal malzeme bağımlılığı, fiyatları kontrol edilemez hale getiriyor” dedi.

“Aylık taksitler ağır: Yüksek faiz oranları, kredileri cezaya dönüştürdü”

Konut kredilerinin aylık taksitlerinin ağır olmasının orta ve yüksek gelirli vatandaşları bile zorladığını ifade eden Akçam, bu durumun monut talebinde düşüşe ve satılamayan stokların artmasına yol açtığını kaydetti. Alıcıların ikinci el konutlara veya kiralık piyasasına yöneldiğini belirten Akçam, “Yüksek faiz oranları, kredileri cezaya dönüştürdü. Peşinat zorunluluğu ve düşük gelirli kesim için erişim engeli, kısır döngüyü derinleştiriyor” görüşünü dile getirdi.

“TOKİ ve sosyal konut projeleri yetersiz”

Devletin düşük faizli kredi ve TOKİ projeleri gibi çözüm önerilerinin yetersiz kaldığını vurgulayan Hakan Akçam, acil adımların atılması gerektiğini belirtti. “Kamu bankaları aracılığıyla 20-30 yıllık sabit faizli krediler sunulmalı, peşinat desteği sağlanmalı ve kiralık piyasa denetim mekanizmaları geliştirilmeli” diyen Akçam, “Sosyal konut üretimi artırılmalı. Aksi takdirde, erişilebilirlik tamamen çökecek” uyarısında bulundu.

“2025’te faizler düşecek ancak fiyatlar yükselecek”

2025 yılında konut kredisi faiz oranlarında sınırlı bir düşüş beklediklerini ancak enflasyon nedeniyle reel değer kaybının süreceğini belirten Akçam, “Döviz kuru ve enflasyon, istikrarı zorlaştırıyor. Faizler düşse bile fiyatlar nominal olarak yükselmeye devam edecek. Konut üretimi azaldıkça, ikinci el piyasasına talep artacak” ifadelerini kullandı.

“100 bin TL gelirimiz var ama kredi taksidiyle çocuk masrafı arasında sıkıştık”

Aylık toplam gelirleri 100 bin TL’yi bulan Arun çifti, “Ben harita mühendisiyim, eşim ise hemşire. 3 milyon TL’lik bir konut kredisinin aylık 80-90 bin TL faiz yükü altında ezileceğiz” diyerek durumu özetliyor. “1 milyon TL kredi çeksek bile, geri ödemesi 3,5-4 milyon TL’yi buluyor. Bu koşullarda ev almak mantıksız. Aylık taksitlere mi yetişelim, çocuğumuzun ihtiyaçlarına mı?” diye soran Metin Arun, “Eskiden ev sahibi olmak orta sınıfın hedefiydi, şimdi bir lüks haline geldi” dedi.

“Diplomam olacak ama ev alamayacağım, yurt dışı tek çare”

Henüz mezun olmamış üniversite öğrencisi Muhammed Anıl Tezer ise gelecekten umutsuz. “Diplomamı alınca ayda 30 bin TL kazanabileceğim. Ancak 2 milyon TL’lik bir evin taksidi 65 bin TL. Bu matematik tutmuyor. Eğitimim boşa mı gitti? Yurtdışına gitmek zorundayız.

Devamını Oku

Hayvanları koruma kanunu mevcut sorunları çözebildi mi?

Hayvanları koruma kanunu mevcut sorunları çözebildi mi?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Olcay Aytürk / Kapak Fotoğrafı: Depophotos

TBMM geçen yıl hayvanseverlerin kitlesel protestolarına rağmen sokak köpeklerinin toplanmasını öngören yasa değişikliğini kabul ederken, Anayasa Mahkemesi son aldığı kararla söz konusu yasanın iptali için yapılan başvuruyu reddetti.

Adana Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Melike Yılmaz, konuyla ilgili olarak öncelikle 30 Temmuz 2024 tarih ve 7527 sayılı Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un neden ve nasıl çıkarıldığına bakılması gerektiğini belirterek, şunları söylüyor: “Bu kanun çıkarılırken gösterilen gerekçe 2004 yılında çıkarılan hayvanları koruma kanununun belediyeler tarafından uygulanmamış olmasıydı. 2004 yılında çıkarılan kanunun uygulanmadığını açıkça belirterek bu kanun teklifini sundular. 2004 yılındaki sokak hayvanlarının belediyeler tarafından toplanmasını, kısırlaştırılmasını, gerekli aşılarının hayvan ve insan sağlığı açısından yapılmasını ve daha sonra alındıkları yere bırakılmalarını içeriyordu. Bu şekilde hem hayvan popülasyonu kısırlaştırmalarla kontrol altına alınacak hem de toplum ve hayvan sağlığı için gereken önlemler alınmış olacaktı

“Belediyeler görevlerini ihmal etti”

Ancak zaman içinde belediyelerin görevlerini yerine getirmediklerini söyleyen Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürüyor: “21 yıl önce çıkarılan kanun gerektiği gibi uygulansaydı şu an sokak hayvanı sorunu olmazdı. Zira 21 yıl gibi bir sürede, 2004 yılında şu anki kadar sokak hayvanının da bulunmadığı göz önüne alındığında, popülasyon kolaylıkla kontrol altına alınabilirdi. Ve bu köpekler kısırlaştırılması yapıldığı için sakinleşmiş, bulunduğu bölgedeki hayvan sayısının az olması sebebiyle iyi beslenebilmiş, uzun yıllardır sokak hayvanları aşılandığından toplum sağlını riske atacak hiçbir hastalığı bulunmayan köpekler olacaktı.

Yılmaz, sokak hayvanları konusu siyasi açıdan oy potansiyeli olan bir konu olmadığından belediyelerin yeterli bütçeyi ayırmamış olabileceği yorumu yaparak, bunun sonucunda çok az il ve ilçede kanuni zorunluluk olan hayvan bakımevlerinin (barınakların) kurulduğunu kaydediyor. Yılmaz, “Belediyeler kanunun onlara verdiği görevleri açıkça ihmal etmiş, sokak hayvanlarının bugünkü durumuna zemin hazırlamıştır. Gereken bütçeyi 21 yıla yaymadan bile bu husus çözümlenebilirdi” diyor.

Avukat Melike Yılmaz

Yeni kanun ne getiriyor?

Yılmaz, yeni hayvanları koruma kanununun neleri içerdiğini ve bu kanunu nasıl okumamız gerektiği sorusunu ise şöyle yanıtlıyor:

Artık il ve ilçe belediyeleri kanunun gerekliliklerini yapmazsa para cezası ve hatta hapis cezası ile karşılaşabilir. Başlangıçta bunun iyi bir şey olduğu düşünülebilir ancak durum pek öyle değil. Zira yeni kanunda 21 yıldır sorumluluklarını yerine getirmeyen belediyelerin faturası hayvanlara kesilmiş durumda. Artık belediyeler sokak köpeklerini toplayıp barınakta tutmak zorunda. Peki hali hazırda barınağı olmayan belediyeler ne yapacak derseniz kanunda bu yükümlülüklerini yerine getirmeleri için belediyelere 31.12.2028’e kadar süre verildi.”

Barınak kurma yükümlülüğünün sadece nüfusu 25 bini aşan belediyelere verildiğine işaret eden Yılmaz, bu belediyelerin birbirlerinin barınağına köpek bırakmasının da yasak olduğunu söylüyür ve şöyle devam ediyor:

Şimdi akıllardaki soru şu; barınak kurulana kadar yani 2028’in sonuna kadar ne olacak? Kısırlaştırmalar yapılmaya devam edilecek mi? Cevap hayır. Kısırlaştırmalar tamamen durduruldu. Belediyelerin barınak kurulana kadar mevcut popülasyonu kontrol almasının resmen önüne geçildi. Eğer bir belediye kısırlaştırmak maksadıyla bir köpeği alır ve barınağı olmadığı için geri bırakırsa 71 bin 965 TL para cezası ile karşı karşıya kalacak. Bu durumda barınağı olmayan ve kısırlaştırma yapması resmen yasaklanan ilçe belediyelerinde hayvan popülasyonunda patlamalar yaşanacak. Özetle yeni kanun sorunu çözmeyeceği gibi aksine büyüttü.

Yılmaz, uygulama yönetmeliği ile barınaktan hayvan sahiplenmek için gereken koşulların sahiplenmeyi de imkansız hale getirdiğini belirterek, kanunun asıl amacının sokak hayvanlarını barınakta güvende tutmak, daha sonra sahiplendirmek olduğunu ancak uygulamada bunun görülmediğini, kanunun ne topluma ne de hayvanlara bir fayda sağlayacağını kaydediyor.

“Kanunun çıkmasından önce sesimizi yetkililere duyuramadık”

Kanun çıktıktan sonra toplum nezdinde bazı yanlış anlaşılmalar olduğunu ve kanunda düzenlenen ötanazi başlıklı kısmın, hayvanları öldürmenin artık cezası olmadığı gibi bir algı oluşmasına sebebiyet verdiği söyleyen Yılmaz, şu sözlere yer veriyor: “Kanunun çıkmasının akabinde Ankara Polatlı’da yavru bir köpeği dirgenle öldüren fail ‘Devlet kanun çıkardı köpekleri öldürmek için’ şeklinde korkunç açıklamalarda bulundu. Bizler bu konudaki kanunun çıkmasından önce yetkililere duyurmaya çalışmıştık ancak faydası olmadı. Ötanazinin kanunda yer bulmuş olması zaten kabul edilebilir gibi değil. Maalesef belirlilik ilkesi gereği kanun maddesinde belirlilik ilkesinin gerekleri yerine getirilmemiş ve hayvanların öldürülmesi keyfi uygulamalara yol açacak hale getirilmiştir.

Yılmaz, kanun henüz tasarı aşamasındayken veteriner hekimlerce kısırlaştırmanın ötanazi işleminde kullanılacak uyutma iğnesinden daha az maaliyetli olduğunun belirtildiğini söyleyerek, “21 yıl boyunca kısırlaştırma işlemi daha az maaliyetli olmasına rağmen buna bütçe ayırmayan belediyelerin uyutma işlemini yapmayacağının hayvan hakkı savunucuları olarak farkındaydık” diyor.

Devamını Oku

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda kriz: Sözleşmeler bitti, haklar askıda

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda kriz: Sözleşmeler bitti, haklar askıda
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Hayri Mert / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda çalışan kamu işçilerinin sözleşmeleri kasım ayı itibari ile son buldu. İşçilerin özlük haklarını ve maaş artışını belirleyen bu sözleşmenin bitmesine rağmen bakanlık tarafından yeni yıla girilmesinden sonrasında herhangi bir adım atılmadı.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda çalışan 23 bin kamu işçisinin toplu iş sözleşmeleri, geçin yıl kasım ayında sona erdi. İşçiler sözleşmenin imzalanmaması, hem maddi hem de manevi kayıplarından kaynaklı yetkili sendika Hak-İş’e bağlı Öz Sağlık-İş ve bakanlığa tepkili.

Öz Sağlık-İş sendikası yöneticileri ise 9. Köy’ün sorularını yanıtsız bıraktı.

Aile ve Sosyal Bakanlığı’nda çalışan işçiler yeni toplu iş sözleşmesi imzalanmadığı için büyük hak kaybı yaşadıklarını, bu durumun psikolojilerini de bozduğunu anlatıyorlar. İsmini vermek istemeyen bir işçi, yetkili sendikanın hiçbir şekilde özlük haklarının ve maaşları konusunda kendileriyle temasa geçmediğne dikkat çekti. Kamu işçisi, “Öz Sağlık-İş Sendikası’nın bu süreçte yaptığı şey işçiyi ayrıştırmak. Şartlar gün geçtikçe kötüye gitse de sözleşme imzalanınca biz başardık diyorlar. Sendikanın asıl görevi ise işçinin hakkını savunmakken, işverenle birlik olup sıtmayı gösterip kangrene razı ediyor.” dedi.

Kamu işçisi kadrosu almadan önce taşeron firmada çalışırken koşullarının daha iyi olduğunu belirten bakanlık çalışanı işçi, şu görüşleri dile getirdi: “İşe başlarken kadrolu değildik asgari ücretin yüzde 55 fazlasını alıyorduk. Ayrıca rapor hakkımızı arkadaşlarımızı mağdur etmeden kullanabiliyorduk fakat bir kişi rapor aldığında diğer arkadaşlar fazla çalışma ücreti verilerek çalıştırılıyor ama verilen ücret bir günlük değil 24 saat çalışıyoruz fakat 8 saatlik ücret alıyoruz.

Erhan ER

“Sözleşmede hangi maddeler kabul gördü bilmiyoruz”

Türk- İş’e bağlı Sağlık-İş Sendikası, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda yetkili sendika değil ancak işyerinde çok sayıda üyesi olması nedeniyle işçilere destek veriyor. 9. Köy’e konuşan İzmir Sağlık-İş Sendikası Şube Başkan Yardımcısı Erhan Er, toplu iş sözleşmesinin bittiği anda yenisinin imzalanması gerektiğine dikkat çekti. Yeni sözleşme imzalanamaması halinde müzakere süreci bitene kadar hak kaybı yaşanmaması için geçici bir sözleşme imzalanması gerektiğini belirten Er, “Toplu iş sözleşmesi görüşmeleri Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na göre yasal süreleri içinde yürütülmesi gerekir. Şu an Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile yasal görüşme süresi sona erdi. Fakat ortada ne görüşüldü hangi maddeler kabul gördü ya da görmedi bir bilinmezlik içinde.” dedi.

Er, bu döneme kadar işçilerin mevcut sözleşmeyle oyalanmaya çalışıldığını savundu. Er, sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplu iş sözleşmeleri her kurumun kendine özgü çalışma hayatının sorunlarına çözüm, mali ve sosyal haklarını belirlemek için yapılır. Kamu çerçeve harici ilave bir hak almayı planlamıyorsa kurumun toplu iş sözleşmesini bekletir, kamu çerçeve genel hatları belli olduğunda imzayı atar.”

Yetkili sendika işçilerin kazanımlarını hak kaybına uğrattı

Türkiye tarihinde bir ilk olarak 2021 yılında Öz Sağlık-İş Sendikası tarafından yapılan sözleşmeye eklenen, “İmza tarihi ile beraber hüküm doğurur.” maddesiyle işçinin geriye dönük alacaklarını alamadığını belirten Er, “Toplu iş sözleşmesi müzakere sürecinin sonunda imzalanır, yürürlük tarihi ile imza tarihi arasında ki süre kapsamında toplu iş sözleşmesi ile elde edilen kazanımlar geriye dönük ödeme adı altında verilir. Yetkili sendika, sözleşmedeki ‘İş kazanımları imza tarihi itibariyle ödenir’ maddesiyle işçiler hak kaybına uğrattı ve bu tehlike yeni sözleşmede de halen daha devam ediyor.” diye konuştu.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.