Esra Ülkar
Vücuttaki beyaz kan hücrelerinde oluşan bir kanser türü olan lösemi, çocukluk çağı kanserleri arasında ilk sırada yer alıyor. Türkiye’de her yıl 16 yaşın altında 1200-1500 yeni lösemili çocuk vakası bildiriliyor. 2-8 Kasım tarihleri, “Lösemili Çocuklar Haftası” olarak anılıyor ve bu hastalığa dikkat çekmek için farkındalık çalışmaları yapılıyor. Bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarından biri olan Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı, lösemiye dikkat çekmek amacıyla bu yıl “Biz Kazanacağız” kampanyası başlatırken, Kanserli Çocuklara Umut Vakfı (KAÇUV) da “Umutlu Biriyim” kampanyasını başlatarak lösemiye dikkat çekmeyi ve tedavi gören çocuklara destek olmayı amaçlıyor.
Löseminin nedenleri tam olarak saptanabilmiş değil. Ancak kanser yapan gıdalar, ilaçlar ve kimyasallar, psikolojik şok ve depresyon, radyasyon yayan cihazlar ve bazı virüsler bu hastalığın nedenleri arasında gösteriliyor. Genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor. İştahsızlık, kansızlık, zayıflama, bacaklarda kemik ağrıları, cilt altında kanamalar, ateş, burun ve diş eti kanamaları çocuklarda lösemi hastalığının ilk belirtileri arasında yer alıyor. En çok 1-5 yaş aralığında görülüyor. Lösemide erken tanı ve tedavi büyük öneme sahip. Lösemide iyileşme oranları yüzde 80’lere varıyor. Bu noktada ailelerin doğru bilgilendirilmesi, iyi bir tedavi ve moral desteğiyle bu hastalığın atlatılabileceği konusunda bilinçlendirilmeleri önem taşıyor. Tedavi yöntemleri arasında kemoterapi ve kemik iliği nakli yer alıyor. Bazı hastalarda kök hücre nakli tedavisi uygulanırken, yaklaşık iki-üç yıl süren ilaçla tedavide ise başarı oranı yüzde 92’lere varıyor.
1998 yılından bu yana, Türkiye’deki lösemili ve kanserli çocuklara ücretsiz tedavi, eğitim ile maddi ve sosyal destek sağlayan LÖSEV’in Halkla İlişkiler Koordinatör Yardımcısı Selin Çakıcı Bölükbaşı, şunları söyledi:
“LÖSEV olarak bu yıl da löseminin tedavi edilebilir ve önlenebilir bir hastalık olduğuna dikkat çekiyor ve tüm Türkiye’yi bu mücadelede lösemili çocukların yanında olmaya davet ediyoruz. Löseminin sembol rengi olan turuncu ile tüm Türkiye’yi ‘Turuncuya Boyama’ çağrısı yapıyoruz. Maalesef hem dünyada hem de ülkemizde bu hastalık giderek büyük bir artış gösteriyor. GDO’lu gıdalar, zararlı kimyasallar, sağlıksız beslenme, hava kirliliği, radyasyon ve hareketsiz yaşam gibi çevresel faktörler lösemi riskini artıran başlıca nedenler arasında sayılıyor. Ülkemizde bin 500 civarında yeni tanı eklendiğini biliyoruz. Bununla beraber yaklaşık üç katı artış kaçınılmaz görünüyor. Eğer yeterli önlemler alınamazsa bu oranların giderek artacağını ön görüyoruz. Bu durumdan korunabilmek ve önlem alabilmek için tabii ki toplumun bilinçlendirilmesi ve iyi bir mücadele, özellikle sağlık kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları çok önemli. Bu hastalığı bütünsel bir bakış açısı ile ele almamız sebebiyle LÖSANTE’de tedavi başarı oranımız yüzde 94’leri aştı. Hedefimiz ise yüzde 100’e ulaşmak.”
Ailelerin bu hastalığın belirtilerini gördüklerinde mutlaka bir uzmana başvurması, erken tanı için büyük önem taşıyor. Türkiye’de maddi sorunları nedeniyle tedavileri aksama riski taşıyan çocuklarda tedavinin sürekliliğini sağlamak amacıyla kurulan Kanserli Çocuklara Umut Vakfı (KAÇUV), lösemiye dikkat çekmek için ‘Umutlu Biriyim’ kampanyasını başlattı. KAÇUV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İnci Yıldız da, erken tanının önemine dikkat çekerek lösemiyle ilgili şu bilgileri verdi:
“Löseminin birçok tipi bulunuyor. Bunlardan biri çocuklarda en çok görülen tip olan ‘akut lenfoblastiklösemi (ALL)’. İkinci en sık görülen ise ‘akut miyeloidlösemi (AML) tiptir. Bu iki tip hızlı ilerleyen lösemilerdir. Çocuklarda çok nadir görülen ise ‘kronik miyeloid lösemi (KML) dediğimiz türdür. ALL tanısı koyulan çocuklar tedavi ile tam iyileşme hali gösteriyor. Yaklaşık iki yıl süren bir tedavi sonrasında hastaların yüzde 80-90’ı tamamen iyileşir. Lösemilerde tedavi başarısını etkileyen faktörlerin başında ise yaş ve lökosit sayısı geliyor. 1-6 yaş arası çocuklarda hastalığın seyri daha iyi. Bazı genetik özellikler taşıyan hastalarda ise hastalık daha ağır seyredebiliyor. Tedavinin tamamlanmasından sonraki ilk iki yıl içinde nüks görülebilir. Bu nedenle bu iki yıl süresince her ay muayene ve kan tetkikleri ile çocuğun yakından izlenmesi önemli. Sonraki yıllarda yıllık takip yapılmalı. Hastalar hormonal
Lösemiyi yenen 8 yaşındaki Elif Nur’un annesi ise zorlu süreci geride bıraktıklarını belirterek, duygularını “Bu süreci anlatırken gözlerim doluyor, çünkü yaşadığımız zor günleri nasıl anlatabileceğimi bulmakta zorlanıyorum. Çocuğumuzun lösemi tanısını aldığımız o ilk gün, yaşadığımız korku ve çaresizlik tarifsizdi. Bu süreçte LÖSEV’in varlığı, bize umut oldu, yolumuzu aydınlattı ve bizi asla yalnız bırakmadı. Tedavi sürecimiz boyunca, maddi ve manevi desteğiniz her an yanımızdaydı. Bugün, çok şükür ki çocuğumuz sağlığına kavuşmuş durumda. Onun gözlerinde yeniden umut ve neşe görmek, tüm ailemiz için tarifi imkânsız bir mutluluk” sözleriyle ifade etti.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.