Mahsun Kılıç
Kamuyounda 9. Yargı Paketi olarak bilinen kanun teklifi, 12 Temmuz’da Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Pakete itirazlar 4 ana başlıkta yoğunlaşmıştı. Bunlar, 6284 Sayılı Şiddet Yasasının en önemli yaptırımı olan zorlama hapsine itiraz yolu açılması, evli kadının soyadı, etki ajanlığı ve mükerrer suçlulara getirilmek istenen aftı…
Kamuoyunun ve muhalefet partilerinin desteğiyle yürütülen kampanya sonucunda 9. Yargı Paketi’nden 3 konu çıkarıldı ama paket AKP ve MHP oyları ile kadının soyadı konusunda düzenleme yapılarak meclise sevk edildi.
Tartışılan soyadı düzenlemesinin paketten çıkarılacağı yönünde beklenti yaratılmıştı ancak iktidarın ısrarı üzerine bu gerçekleşmedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ile görüşmesinin ardından “Sayın Bakan ile yaptığımız görüşmede, bu dayatmanın 9. Yargı Paketi’nden çakarıldığı müjdesini sizlere vermek isterim” demişti. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise “Takdir TBMM’nin” diyerek bahsi geçen yargı paketinin ekim ayına ertelendiğini açıkladı.
Eşitlik İçin Kadın Platformu, “Bakan Tunç’un Anayasa Mahkemesi kararına atıfta bulunması olumlu olsa da kadınların kaygılarını gidermedi” dedi ve şu açıklamayı yaptı: “Adalet ve İçişleri Bakanlarına açık çağrı yapıyoruz. Medeni Kanun başta olmak üzere kadınların kazanılmış haklarına dokunmayın.”
Mimoza Kadın Derneği Başkanı Çiğdem Göksoy, “Aile bütünlüğüne zarar veriyor” gerekçesi ile Meclis Adalet Komisyonu’na getirilerek iptal edilen maddeye ilişkin şu açıklamayı yaptı, “Anayasa Mahkemesi’nin 22.02.2023 tarihinde iptal ettiği evlenen kadının kocasının soyadını alacağını öngören Medeni Kanun’un 187. maddesini tekrar yasalaştırma çabalarına karşı komisyonda birçok üye ile birlikte EŞİK bileşenleri, sol-sosyalist feminist kadın hareketi, Kürt kadın hareketi, sivil toplum kuruluşları ve dernekler itiraz etti ve buna rağmen madde oy çokluğu ile kabul edilerek meclise sunuldu. Bunun, biz kadınların kabul edebileceği bir tarafı yok.”
Türkiye’nin birçok yerinde konuyla ilgili basın açıklamaları yaparak ilgili maddeye dair itirazlarını dile getirdiklerini belirten Göksoy, “Soyadı konusunda yapılan bu düzenleme, kadınların birey olarak var olma ve kimliklerini koruma haklarının ellerinden alınmasıdır. Kadınların evliliklerinde kendi soyadlarını kullanabilmeleri, patriyarkal normların kırılmasına ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin güçlenmesine katkıda bulunur. Bu, kadınların sadece bir eş veya anne olarak değil bağımsız bireyler olarak tanınmasını pekiştiren önemli bir adımdı. Bu karar ise kadınların birey olarak tanınma ve kendi kimliklerini koruma haklarını ihlal eder. Feminist bir perspektiften bakıldığında, bu tür yasal düzenlemeler patriyarkal yapıları pekiştirmekte ve kadınların üzerindeki toplumsal baskıları artırmaktadır. Kadınların kendi soyadlarını kullanma hakkının iptali, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları açısından büyük bir geri adım olarak değerlendirilmelidir” dedi.
Göksoy sözlerine şöyle devam etti: “Aile bağlarının güçlendirilmesi gerekçesiyle yapılan bu düzenleme aslında kadınların kimlik ve haklarının göz ardı edilmesi anlamına gelir. Aile bağlarının güçlenmesi, bireylerin kimliklerinden vazgeçmesiyle değil karşılıklı saygı ve eşitlik temelinde inşa edilmelidir. Kadınların kendi soyadlarını kullanma hakkı, onların birey olarak tanınması ve bağımsız kimliklerinin korunması açısından büyük önem taşır. Kadınların haklarının korunması, toplumsal ilerlemenin ve adaletin temel taşlarından biridir.”
Mersin Kadın Platformu Üyesi avukat Ezgi Özkan da AYM’nin 2023 tarihli kararını hatırlatarak şu açıklamayı yaptı; “Bu kararda, evlenmeden önceki soyadının önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi beklenen bu değişikliğin, kadınların kazanımları yönünden kaygı verici olduğu açık. Kadının soyadı gibi nafakanın süreli hale getirilmesi talebi de sürekli gündemde tutulmaya çalışılan bir konu. İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuzca çıkılmasının ardından, 6284 Sayılı Yasa’yı etkisizleştirmeye çalışan, kadınları ile LGBTİ+’ların eşit ve şiddetsiz yaşam talebini görmezden gelen bir siyaset hakim. Özellikle kadınların ve kız çocuklarının eşit, özgür ve şiddetsiz bir yaşam kurmaları, laik ve bilimsel eğitime erişimlerini sağlayacak sosyal politikalar belirlenmesi temel bir ihtiyaç. Ayrıca AYM kararlarının bağlayıcılığı karşısında iptal edilen yasa maddelerini aynı biçimde yasalaştırma çabası, bir hukuk devleti krizidir.”
Kazanılmış haklardan geri düşülmemesi gerektiğinin altını çizen Özkan, “Anayasa’da da açıkça belirtildiği üzere, Türkiye Cumhuriyeti’nin insan haklarına saygılı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu unutulmamalı. Kazanılmış haklardan geriye düşmek değil aksine insan haklarının korunması ve geliştirilmesi amaçlanmalı” diye konuştu.
“Dini nikah akdi cüzdanı” adı altında çeşitli online satış sitelerinde Mart 2023’te piyasaya sürülen ürün, tepkiler üzerine satıştan kaldırılmıştı. Ancak tüketicilerin yaygın kullandığı bir online satış sitesinde kullanıcı yorumlarından, Ocak 2024 itibarıyla ürünün tekrar satışa sunulduğu anlaşıldı.
Mimoza Kadın Derneği Başkanı Çiğdem Göksoy ile Mersin Kadın Platformu üyesi avukat Ezgi Özkan bu tip gayriresmi belgelerin, kadınların resmi nikahtan gelen haklarının gasp edilmesi amacı taşıdığını ifade etti.
Türkiye’de resmi nikahın çerçevesinin Medeni Kanun ile çizildiğini belirten Çiğdem Göksoy şunları söyledi:
“Dini nikah hukuki bağlayıcılığı olmamakla birlikte bazı kesimler için manevi ve kültürel anlam taşır. Dini nikah evlilik cüzdanlarının online satışı, yasal olmayan bir boşlukta yer alır. Resmi olarak tanınmayan bu tür belgelerin ticari olarak satışı, resmi nikahın önemini ve zorunluluğunu göz ardı eden bir durumu temsil eder. Resmi nikah kadınların yasal haklarını (miras, nafaka, velayet vb.) güvence altına alırken sadece dini nikaha dayalı evlilikler kadınları bu haklardan mahrum bırakabilir, kadınların resmi nikah yoluyla elde ettikleri hukuki güvencelerin öneminin ortadan kaldırılmasını da temsil eder. Kadınların bireysel hakları ve özgürlükleri, manevi ve kültürel pratiklerin ticari meta haline getirilmesi kabul edilebilecek bir durum değildir. Bu nedenle, dini nikah defterlerinin satışı gibi uygulamalara karşı durulmalı ve kadınların hakları korunmalıdır.”
Dini nikah akdi cüzdanını doğru kavrayabilmek için öncelikle hukuktaki evlenme koşullarına bakmak gerektiğini ifade eden Av. Ezgi Özkan şu açıklamayı yaptı; “Türk Medeni Kanunu’na göre evlenme töreni biter bitmez evlendirme memuru eşlere bir aile cüzdanı verir. Aile cüzdanı gösterilmeden evlenmenin dini töreni yapılamaz. Evlenmenin geçerli olması dini törenin yapılmasına bağlı değildir. Elbette bu hükümle ifade edilen resmi nikahtır. Evlenme, resmi nikah kıyılması ile geçerli olur ve dini tören ancak resmi nikah sonrasında yapılabilir. Hukuken geçerli bir evlenme için bir sıralamadan bahsediyoruz.”
AYM’nin 27.05.2015 tarihinde, Türk Ceza Kanunu Madde 230/5-6’da öngörülen “Resmi nikah olmadan dini nikah yaptıranların ve bu nikahı kıyanların hapis cezasına çarptırılacağı” yönündeki düzenlemeyi de iptal ettiğini hatırlatan Av. Özkan sözlerine şöyle devam etti; “AYM, hukuk düzeninde ailenin korunmasına yönelik önlem alınmışken hukuki yaptırım aracından daha ağır bir yaptırımın, orantısız bir müdahale olduğu gerekçesiyle bu maddeyi iptal etmişti” dedi.
AYM’nin kararı doğrultusunda dini nikahın, yetişkin bireylerin özel hayatları ve aile hayatlarına saygı gösterilmesini isteme hakkı ile din ve vicdan özgürlükleri kapsamında gerçekleştirebilecekleri bir eylem olduğuna vurgu yapan Av. Özkan kız çocuklarına yönelik tehlikelere işaret ederek; “Türkiye’de özellikle kız çocuklarının çocuk yaşta evliliğine zemin hazırlayan, çocuk istismarının önünü açan geleneksel ve kültürel zararlı uygulamalar, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılığa neden olmaktadır” diye konuştu.
Av. Özkan, “Dini nikah akdi cüzdanının satışa sunulması ile resmi nikah olmaksızın gerçekleştirilen dini törenin hukuken geçerli olduğu gibi yanıltıcı bir bilgi dolaşıma sokulmaktadır. Cinsiyet eşitsizliğini pekiştirecek nitelikte böyle bir meşrulaştırma kabul edilemez” dedi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.