Zuhal Çiloğlan / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası’nın (Eğitim Sen) 2024-2025 eğitim-öğretim yılına ilişkin “Eğitimin Durumu” başlığı altında yayınladığı rapor, Türkiye’de 5 milyondan fazla çocuğun yoksulluk sınırı altında yaşadığını ortaya koydu. Rapora göre, Türkiye’de yoksulluk sınırı altında yaşayan çocuklarının oranı, toplam çocuk nüfusunun yüzde 25’ine tekabül ediyor.
Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak raporu açıklarken yaptığı yaptığı açıklamada; eğitim sorununun ekonomide yaşanan sorunların ardından halkın en öncelikli gündemi olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Bölgesel, cinsel, sınıfsal ve benzeri eşitsizlikler, anadilinde eğitim gibi en temel sorunların çözülmesi bir yana, daha da derinleştiği bir eğitim öğretim dönemi bizi bekliyor. Laikliğe ve bilime aykırı müfredat değişiklikleri, öğrencileri Mesleki Eğitim Merkezleri’ne (MESEM) yönlendirme girişimleri, Öğretmenlik Mesleği Kanunu tartışmaları, birçok bölgede taşımalı eğitime son verilmesi gibi konular bu eğitim yılının temel tartışma başlıkları arasında yer alıyor.”
Son bir yıl içinde temel kırtasiye ve okul ihtiyaçlarında en az yüzde 50 ile yüzde 70 arasında değişen oranlarda artışlar yaşandığını belirtilen rapora ilişkin Irmak, şunları söyledi: “İlkokul öğrencisi için temel kırtasiye malzemeleri, çanta ve diğer gereksinimler hesaba katıldığında toplam maliyet 3 ila 5 bin tl arasında değişiyor. Orta okul ve lise öğrencileri için bu maliyet 6 bin tl’yi geçmiştir. Eğer teknolojiye yönelik ihtiyaçlar da eklenirse, bu rakamlar 10 bin tl’nin üzerine çıkmaktadır. Eğitim masraflarındaki artışlar, özellikle düşük gelirli ailelerin çocuklarının eğitime erişim imkânlarını ciddi anlamda tehdit etmektedir.”
Yoksulluğun, çocukların eğitim, sağlık ve sosyal gelişim gibi birçok alanda geri kalmalarına neden olduğuna dikkat çeken Irmak, “Eğitim ve öğretimde son yıllarda öne çıkan en önemli sorunlardan birisi öğrencilerin okullardaki beslenme sorunudur. Türkiye’de çok sayıda öğrenci okula kahvaltı yapmadan gidiyor, yine birçok öğrencinin okulda yemek yemeden günü tamamladığı ve eve döndüğü görülüyor. Bu sorun temel ve acilen çözülmesi gereken bir sorundur” dedi.
Okulların üçte ikisinde kadrolu yardımcı hizmetli bulunmadığı belirtilen rapora ilişkin 9. Köy’e değerlendirmelerde bulunan Eğitim Sen Eğitim Uzmanı Dr. Erkan Aydoğanoğlu ise şunları söyledi:
“Bakanlık ile İŞKUR bir protokol yaptı. 120 bin kişi işe alacağız dediler. Ancak gelen vatandaş şartları öğrenince vazgeçiyor. Mesela İzmir Menemen’de 100 kişi işe başvurmuş, şartları öğrenince 50’si vazgeçmiş. İlk bir ay 8 bin 600 tl, ikinci aydan itibaren 6 bin 800 tl veriyorlar. Bunu da ücret değil ‘cep harçlığı’ olarak ifade ediyorlar. Son bir haftadır bize şikâyet üstüne şikâyet geliyor. Okulları pislik götürüyor. Öğretmenlere, velilere çağrı yapıyorlar. ‘Son dersten çıkarken öğrencilere etrafı toplatın’ diyorlar. Tasarruf tedbirleri kapsamında kendi harcamalarından değil de milletin servisinden, yemeğinden, temizliğinden kısıyorlar”
Eğitimde her açıdan çürümenin devam ettiğini savunan Aydoğanoğlu, “Müfredat çok tehlikeli. Evrimsiz bilim olmaz. Fen dersinde bile dini ifadeler yer alıyor. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitaplarına baktığınız zaman doğrudan doğruya yaradılış üzerine kurgulandığını görüyorsunuz. Okul öncesi eğitiminde müfredat içeriği iki katına çıktı, daha ayrıntılı hale geldi. Dini eğitimde Diyanet ile MEB okul öncesine eğiliyor. 4- 6 yaşında çocuklara Allah korkusunu öğretip, bunu öne çıkarıyorlar. Çünkü çocuğun karakteri yüzde 90 onaranında okul öncesi çağda şekillenir” dedi.