ANKARA- Türkiye’de ekonomik sorunlar, gençlerin işsizliği, eğitim ve yaşam standartları gençlerde gelecek kaygısına ve yurt dışına çıkmak isteyenlerin sayısının artmasına neden oldu. Uzman Psikolog Burcu Yarapsanlı Zayim, ülkeye sırt çevirme tavrında olmasalar da yurt dışına gitme arayışının Z kuşağı üzerinde psikolojik baskı yarattığını belirtti. Ankara’dan üniversite öğrencileri de benzer bir kaygıya ve baskıya işaret etti.
9. Köy’ün sorularını yanıtlayan Uzman Psikolog Burcu Yarapsanlı Zayim, gençlerin ülkeyi sevmemek, ülkeden gitmek, ülkeye arkalarını dönmek gibi bir çaba içerisinde olmadıklarına dikkat çekti. “Fakat her genç kendi ayaklarının üzerinde durabilmek için iş imkanları, sosyal imkanlar ve birikim imkanları yakalamaya çalışıyor” diyen Zayim, gençlerin kendilerini geliştirebilmek için farklı alanlardan beslenme ihtiyacı duyduklarını da söyledi. Zayim, bu nedenle gençlerin Türkiye’de bir bocalama yaşadıklarını belirterek sebebini şöyle açıkladı: “Bir birikim yapabilmek için çok fazla çalışmaya başlıyorlar. Çok fazla çalışırken sosyal yöndeki gelişimlerini bu sefer arka plana atıyorlar. İstedikleri imkanlara kavuşamıyorlar, kendilerini geliştiremiyorlar. Burada bir dengesiz süreç çıkıyor karşılarına. Böyle olduğunda yurt dışı onlara hem bilim hem kültür hem de sosyal yönden onlara imkânlar sağlarken çalışırken de kendini geliştirebilme imkânı veriyor. Bu sefer hedefledikleri yere varabilmek için buna mecbur hissetmeye başlıyorlar.”
Uzman Psikolog Zayim, gelecek kaygısı yüzünden ülkelerini terk etmeye mecbur bırakılan gençlerin hissettiği psikolojik baskının üstlerinde önce rol karmaşasına yol açtığını vurgulayarak “Burada diyelim ki bir mühendis olarak mezun oldu ve bir mühendis olarak çalışmak istiyor. Fakat beklediği imkanları Türkiye’de yakalayamayınca her zaman yurt dışına bir mühendis olarak çıkamayabiliyor ve farklı iş dallarına da kaymak zorunda kalabiliyor. Mesleğini hemen planladığı gibi orada ilerletemeyebiliyor” ifadesinde bulundu.
Zayim bu baskıyla ciddi bir kimlik karmaşası yaşanmaya başladığını vurguladı. Bununla beraber ayrılık kaygısı ve bağlanma problemlerinin de ortaya çıktığını söyleyen Zayim bu durumun onların yakın ilişkilerine de yansıdığını belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Kalıcı arkadaşlık kurmada, evlenmede ya da ailesiyle beraber oraya göçme veya ailesini Türkiye’de bırakıp kendisinin gidip gelmesi gibi şeyler birçok yönden gençleri baskı altına alıyor. Yaygın anksiyete hatta bunların sonunda zaman zaman bir bunalım da geçirebiliyorlar. Depresyon, karamsarlık ortaya çıkabiliyor. Bunların hepsi birden gözükecek diye bir şey yok ama en az bir tanesini yaşıyorlar.”
Habitat Derneği’nin 18-29 yaş arası gençlerle yaptığı araştırmaya göre yaşamını başka bir ülkede devam etmek isteyen gençlerin oranı Ekim-Nisan 2021 döneminde yüzde 12’lik artışla yüzde 43’e yükseldi. Ipsos Araştırma Merkezi’nin 18 Ekim’de yayımladığı Z Raporu adlı araştırmasına göre de 15-24 yaş arası gençlerin yüzde 61’i gelecekleri konusunda endişeli. Gençlerin önem verdiği toplumsal konular sırasıyla eğitim, işsizlik ve kadın-erkek eşitliği. Yüzde 60’ı kendi işini kurmak istediğini belirtti. Kamuda çalışmak isteyenlerin oranı yüzde 23 iken, uluslararası bir şirkette çalışmak isteyenlerin oranı yüzde 36 olarak belirlendi.
Sınıf Öğretmenliği bölümü üçüncü sınıf öğrencisi Buket Doğanay’a göre ekonominin haline bakıp da gelecek kaygısı duymayan kişi sayısı çok az ve bu en çok karar verme aşamasındaki öğrenciler için önemli. Doğanay, “Ekonomi, bir öğrenci için yaşam standardını çok düşürmekle beraber asgari ücretle geçinen kişiler için de çok kötü durumda. Zaten diğer ülkelerdeki yaşama da bakınca insan çok kıskanıyor onları. Çok mutlular, çok güzel yaşıyorlar ama Türkiye’deki beş yaşındaki çocuğun bile ekonomiyle ilgili dertleri var diye düşünüyorum” dedi.
Doğanay geleceğe dair planının yurt dışına gitmek olduğunu söyledi, şu andaki tek çabasının yurt dışında yüksek lisans yapabilmek için ortalamasını yüksek tutmak ve para biriktirmek olduğunu anlattı. Bunun ülke açısından “nitelikli öğrenciyi kaybetmek” olduğunu belirten Doğanay, şöyle devam etti: “Ben öğretmen olacağım. Hedeflerim vardı buraya ilk gelirken ‘Gideceğim, bu ülkede çok iyi şeyler yapacağım. Çok güzel öğrencilerim olacak’ hayalleriyle geldim. Ülke gidişatı beni umutsuzluğa sürüklediği için kendimi kurtarayım yeter moduna geçtim ve yurt dışına da giderim artık ‘Ne olacaksa olsun, kim ne yapıyorsa yapsın’ bencilliğine geçmiş durumdayım. Artık insanlar için fedakârlığı ben yapmayacağım çünkü ülke benim için bir fedakârlık yapmıyor.”
Ülkeyi terk etmek istemediğini belirten Doğanay, “Benim ailem arkadaşlarım burada. Bir de buranın kültürüne alışınca başka bir yere adapte olmak çok zor geliyor. Ülkemi sevmeyen bir insan değilim tabi ki de ülkemi seviyorum, değerlerinden bağımsız büyümüş de biri değilim. Buradan kopacak olmak bir yandan üzüyor fakat kendimi de kurtarmam gerek” dedi.
Buket Doğanay ülkenin gençler için fedarlık yapmadığını belirtti.
Yurt dışına gitme isteğinin üzerinde psikolojik baskı oluşturduğunu belirten Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü birinci sınıf öğrencisi Seda Nur da “Çok istemesem de zorunluluk olarak hissediyorum bunu” dedi. Seda Nur, “Ülkede kalınsa çok daha iyi olur ülke açısından ama şartlar gereği gidenlere kötü bakmıyorum hatta belki ben bile gidebilirim belli olmaz. Aslında ülkemi çok seviyorum gitmek istemem, şehrimi de yaşadığım yeri de çok seviyorum ailemden uzak olmayı zaten istemem ama zorunluluk olarak hissettiriyor bu ve mecbur gibi düşünüyorum kendimi” diye konuştu.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi üçüncü sınıf öğrencisi Ömer Faruk Yenitürk de imkân olursa Türkiye’de kalmaktansa yurt dışına gitmek istediğini belirtenler arasında.
Tıp öğrencisi Ömer Faruk Yenitürk gelecek kaygılarını anlattı.
HABER : Haber-Kamera: Berfin Bayır
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.