ANKARA- Toplumsal, Ekonomik ve Kültürel Çalışmalar (TEKHNE) Derneği Ankara, Bursa, Ordu ve Van’dan ayrımcılık, kutuplaşma ve çoğulculuk konulu anlatılardan oluşan bir derleme çalışmasına başladı. “Şehrin Çekim Halleri” Projesi, bu şehirlerde yaşayan ve kendilerini video aracılığıyla ifade etmek isteyenleri teşvik etmeyi amaçlıyor.
Bir video aktivizm çalışması olan projenin ev sahiplerinden Mahir Kalaylıoğlu, İsveç İstanbul Başkonsolosluğu desteğiyle hayata geçen projenin ayrıntıları 9.Köy’e anlattı. 9.Köy, projenin ayrıntılarını dernek ev sahiplerinden Mahir Kalaylıoğlu ile görüştü
Sosyoloji alanında çalışmalar yürüten Kalaylıoğlu, tam adı “Şehrin Çekim Halleri: Çoğulculuk Kültürünü Geliştirmeye Yönelik Bir Haritalandırma Çalışması” olan projenin, faaliyet gösterdikleri alanları video üretimiyle buluşturma olanakları ararken ortaya çıktığını belirtti. “Kutuplaşmayı siyasal iktidarın yönetim anlayışının ve ülkenin siyasal durumunun gündelik yaşama yansıması olarak düşünüyorum” diyen Kalaylıoğlu, farklı kimliklere karşın bir arada yaşamayı başarabilenlerin buna dair olumlu deneyimleri ve anlatıları bulunduğuna vurgu yaptı. Kalaylıoğlu, “Her ne kadar ayrımcılık meselesi baskın olsa da çoğulculuk bu işin pozitif yanı. Bu da olumlu düşünmek için bize sebepler sunan bir şey” diye konuştu.
Şehrin Çekim Halleri Projesi ile üretilen kısa belgesellerden bölümler içeren ilk derleme, TEKHNE Kültür Derneği tarafından 9. Köy okurları için hazırlandı.
Kalaylıoğlu, sivil toplum kuruluşlarında benzer konulardaki çalışmaların toplantılar ve raporlamalar gibi faaliyetlerle yürütüldüğünü belirtti ve “Sivil toplum sözel iletişimin ve raporlamanın daha fazla pay sahibi olduğu bir alan olarak karşımıza çıkıyor” dedi. Bu nedenle sivil toplum faaliyetleriyle video aktivizm arasında bağ kurmayı da hedeflediklerini söyleyen Kalaylıoğlu, temel beklentilerinin belirlenen şehirlerde yaşayanların uğradıkları bir ayrımcılık ya da şahit oldukları bir çoğulculuk örneğini video aracılığıyla ifade ederek çalışmaya katkıda bulunmaları olduğunu anlattı.
Kalaylıoğlu, bir video aktivizm çalışması olarak düşünülebilecek proje kapsamında üretilen videoların günümüz Türkiyesi’ne dair bir bakış sunacağı görüşünü dile getirdi. Ona göre, genellikle eğlence amacının ağır bastığı kısa videolar, toplumsal sorunları ve bu sorunların yansımalarını ifade etmek açısından işlevsel araçlar olabilir. Kalaylıoğlu, hazırlanacak videoların da dört şehre ilişkin bir perspektif sağlayacağını belirterek şunları söyledi: “Hem bir sosyal etki yaratmak ve sorunları kamuoyunun gündemine taşımak hem de bunlardan seçkiler oluşturup insanların izlemesini sağlamak temel motivasyonlarımız. Mesele daha iyi bir video çekmek değil. Mesele videoyla kendinizi ifade etmek. Bu biraz hikâye toplamaca.”
Proje kapsamında çekilecek videolar alanında uzman isimlerden oluşan Danışma Kurulu tarafından değerlendirilecek. Kurul, yapımcı-yönetmen Enver Arcak, yönetmenler Pelin Esmer, Zeynep Güzel, Ümit Ünal, Eylem Kaftan ve Ali Kemal Çınar, akademisyenler Suncem Koçer ve Ersan Ocak ile sivil toplum savunucusu Özlem Yalçınkaya’dan oluşuyor. Kalaylıoğlu, kurul değerlendirmesinin önemini şöyle anlattı: “Kaş yaparken göz çıkarabilirsiniz. Ayrımcılıkla ilgili bir video yaparken kendiniz ayrımcılıkta bulunabilirsiniz. Kurul, bu konularda fikir aldığımız bir yer. Videoların belli bir yaratıcılığa sahip olmasını bekliyoruz. Bir video yaptığınızda onun daha etkili olması ve insanları biraz çarpması için bir yaratıcılık boyutunun olması arzu edilir bir şey.”
Kalaylıoğlu, video üretecek kişilerden ayrımcılık, kutuplaşma ve çoğulculuk başlıklarını kendi bakışlarıyla işlemelerini istediklerini belirtti. “Türkiye şu an mahallelere bölünmüş bir ülke, birkaç mahalleden teşekkül bir coğrafya gibi” diyen Kalaylıoğlu, farklı kesimlerden bireylerin çalışmaya katılmalarını umduklarını ifade etti.
Danışma Kurulu’ndan görüşler 23-24 Ekim 2021 tarihlerinde Van’da gerçekleştirilen proje buluşmasından
Hermana, Pavyon, ve Dijital Flörtleşme gibi çalışmalara imza atan, Ancyra Production kurucusu yapımcı ve yönetmen Enver Arcak, 9. Köy’ün sorularını yanıtlarken, günümüzde ayrımcılık ve kutuplaşmanın yaygınlığına vurgu yaptı ve “Öyle ki ayrımcılığın nerede başladığını çoğu kişi bilmiyor ve ayrımcılık yaptığının farkında olmuyor” dedi. “Bunun karşıtı olarak koyabileceğimiz çoğulculuk hikâyeleri bu durumun umut vaad eden tarafı. Hep olumsuz bakmadan, çoğulculuk hikâyelerini öteki kadar yaygın olmasa da göstermek lazım” diye konuşan Arcak, bunun için de video-filmin sade ve etkili bir yöntem olduğunu vurguladı. Arcak şunları söyledi: “Bu projede amatör de olsa hikayelerin video formatında anlatılması ve buna dair farkındalık oluşturulması amaçlanıyor, bizler de buna destek olmak ve üretmek isteyenlere imkanlar sağlamak için projenin katılımcılarına yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bir şehrin varoluşu yapılarla başlasa da sürdürülebilirliği orada yaşayan insanların hikayesi ile şekillenir. Belgesel anlara tanıklık etmekse hem iyi hem kötü örneklerin görünürlüğünün sağlanması bu tanıklıklarla ortaya çıkarılabilir. Projeye dair olan düşüncelerim ve dahil olmamı sağlayan motivasyon bu sebeptendir.”
Arcak, teknolojinin gelişmesiyle yeni nesil aktivizmin bakmayı, görmeyi etkileyen bir hali olduğunu belirtti ve “Hedefimiz bu proje kapsamında hikayesini anlatmak isteyenlerin yaşadıklarını paylaşabilmelerini ve hikayelerini anlatabilmeleri için bir yöntem olarak video-film mecralarını kullanıp, seslerini duyurmalarını sağlayabilmelerini sağlamaktır” dedi.
Projenin Danışma Kurulu üyelerinden yönetmen Eylem Kaftan, 17 Ağustos depreminden, Kanada’daki Cezayir’li mültecilere ya da Mısır’daki Rabia meydanı katliamında hedef olanlara kadar pek çok acılarla yoğrulmuş kişilerle ilgili çalışmalarıyla öne çıkıyor. Dünyanın en önemli belgesel festivallerinden ödüllerle dönen yönetmen Kaftan son olarak Kovan filmiyle pek çok ülkeden ödüller aldı. Eylem Kaftan, TEKHNE Kültür Derneği’nin projesiyle ilgili olarak 9. Köy’e şunları söyledi: “Ayrımcılık, kutuplaşma, çoğulculuk, mağduriyet, ötekileştirme gibi kavramları içeriyor. Yaptığım pek çok işte büyük travmalardan geçmiş, savaşlardan katliamlardan kaçmış ya da başına kötü şeyler gelmiş birtakım adaletsizliklere uğramış karakterlerle ilgili çok fazla işler yaptım. Bu travmaların, acıların ve ötekileştirmenin pozitif bir şeye, umut verici bir şeye dönüşmesi benim için her zaman bir öncelik. Hikayelerimi ve karakterlerimi seçerken ona bakıyorum. Kurban kimliğini yeniden üretmenin doğru olmadığına inanıyorum. Birisini sırf bir mağdur ve kurban olarak temsil edilmemesi gerektiğine ve yeniden üretilmemesi gerektiğini düşünüyorum.”
HABER : Haber: Melis Yıldırım
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.