Zeynep AKAT / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos
Avrupa Birliği ülkelerine kaçak yollarla göç edenlerin sayısı her gün artıyor. Avrupa Birliği Sınır Koruma Ajansı’nın verilerine göre, bu yıl 380 bin kişi bu yolla Avrupa ülkelerine göç etti. Bu sayı, 2022 yılına oranla yüzde 17’lik bir artış anlamına geliyor. Bu, aynı zamanda 2016 yılından beri ulaşılan en yüksek sayı. Frontex’e göre kaçak yollarla göç, can kaybı gibi birçok riski barındırmasına rağmen son 3 yıldır istikrarlı şekilde artıyor.
Zorlukların başında yüksek maliyet var. Göç kararı aldıktan sonra gerekli parayı tamamlamak çoğu kişi için kolay olmuyor. Ardından güvenlik ve sağlık sorunları geliyor. Rotaya göre bazen günlerce aç ve susuz yürünüyor, bazen soğuktan donma tehlikeleri yaşanıyor, bazen de soğuk ve rüzgarlı havalarda, sağlam olmayan teknelerle yolculuklar yapılıyor. Göç Araştırmaları Derneği üyesi Lülüfer Körükmez’e göre düzensiz göç aslında bir tercih değil, sınır ve vize politikaları nedeniyle ‘sınır rejiminin’ insanlara dayattığı bir zorunluluk. Körükmez, düzensiz göçün risklerini 9. Köy’e şöyle anlattı:
Kaçak yollarla göçe kalkışanların karşılaştığı en büyük riskin “hayati tehlike” olduğunu vurgulayan Körükmez, “Biz sürekli gemilerim batmasını, fırtınaları duyuyoruz. Yayınlanan raporlardan militanların öldürdüğü insanlar olduğunu biliyoruz, geri itmeleri biliyoruz. Sadece denizden değil, karadan geçerken de benzer hayati riskler var, çok soğukta kalmaktan kaynaklı yaralanmalar, hayati tehlikeler ortaya çıkabiliyor. Bizim coğrafyamızda olmasa bile Afrika ülkelerinden, çöllerden geçerken yaşanan benzer durumlar var” diye konuştu.
Lülüfer Körükmez
Tüm bunların, ülkelerin vize ve sınır politikalarından kaynaklandığına da dikkat çeken Körükmez, 2. zorluğun ise “istismar tehlikesi” olduğunu vurguladı. “Hayati tehlikenin yanında bir de istismar riski var. Bu konuda genellikle kadınları konuşuyoruz, çünkü ağırlıkla kadınlar istismara uğruyor. Ama erkeklerin de bedensel istismara maruz kaldığını raporlardan, tanıklıklardan biliyoruz. Göç edenlerin bir kısmı bu ihtimalin farkında olmasa da birçoğu bunu göze alarak yola çıkıyor. Bu failler bazen kaçakçılar oluyor bazen de resmi görevliler.”
Bir başka riskin de maliyet olduğuna dikkat çeken Körükmez, bu riskli yolculuğun maliyetini karşılamanın göçmenler için çoğu zaman kolay olmadığını da ifade etti. Körükmez “parası olan yurtdışına gider” algınısın yanlış olduğuna değindi:
“Paraları var gidebiliyorlar algısı yanlış. Göç edenlerin gitmeleri için gereken finansal sermayeyi bazen çekirdek aileleri, bazen geniş aileleri toplayıp verebiliyor. O para aslında çoğu zaman bir kişinin güvenli ülkeye ulaşıp ailenin geri kalanını kurtaracağı geniş bir kollektiviteden yatırım olarak toplanıyor.”
Düzensiz göç macerasının güvenli ülkeye ulaşmakla da bitmediğini ve göçmeni yeni ülkesinde de birçok sorunun beklediğini ifade eden Körükmez, bu sorunları da şöyle sıraladı:
“Göç etmek ülkeden ülkeye değişiyor ama giderek de zorlaşıyor. Uzun kamp süreçleri olabiliyor, göçmenler iltica başvurusu yapabilirlerse eğer, o süreç boyunca kampta kalabiliyor. Bunun yanı sıra, o süreçte yakalanmamak için çok ciddi efor sarfetmeleri gerekiyor. Yakalanırsa kendi ülkelerine veya Avrupa’ya ilk giriş yaptıkları ülkeye gönderilebiliyorlar ki, bu da aynı yolculuğun tekrar başlaması anlamına geliyor. Diyelim ki bir kişi Afganistan’dan Almanya’ya ulaşmak istiyor ve Slovakya’ya kadar gidiyor. Burada sisteme girerse sonra Almanya’ya ulaştığında Slobakya’ya veya kendi ülkesine geri gönderilme ihtimali çok yüksek. Bu şu anlama geliyor; bu kişi yeniden Almanya’ya gitmeyi deneyecek. Herkes fiziksel ve mental olarak dayanabildiği kadar tekrar tekrar gitmeyi deniyor ve bazı insanlar bir final noktası var mı, bunu bile unutuyor. 5-6 sene boyunca sürekli, bir final noktası olmaksızın hareket halinde olmak, oradan oraya sürüklenmek zorunda kalabiliyorlar.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.