Türkiye’ye son yıllarda kayıtlı ve kayıtsız göç eden yabancı uyrukluların en büyük sıkıntısı hukuk alanında bıraktıkları "ayak izi". Hukukçular, yabancıların hukuksal ayak izi bırakmaktan çekinmelerinin, toplumsal barışı olumsuz etkilediğine vurgu yaptılar.
Son yıllarda pek çok ülkeden göç alan Türkiye’de yaşayan yabancılar, “hukuk alanında ayak izi bırakmaktan” endişeli. Hukukçulara göre yabancıların bu endişesi ise toplumsal barışı olumsuz etkiliyor.
Bursa Barosu Mülteciler ve Yabancılar Hukuku Komisyonundan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Gülender Adıgüzel Özcan, özellikle son 1 yıldır tüm Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da mülteci ve göçmenler bir suça maruz kaldıklarında ya da hukuki bir ihtilaf söz konusu olduğunda yargı mercilerine başvurmaktan çekindiklerini söyledi.
Av. Gülender Adıgüzel Özcan
9. Köy’e açıklamalarda bulunan Özcan, yabancıların birinin aleyhine suç duyurusunda bulunduklarında veya dava açtıklarında aleyhine işlem yaptıkları kişinin, haklarında asılsız bir şikayette bulunarak bir ceza yargılama sürecinin tarafı olmalarını sağlama ihtimalinden endişe ettiklerini belirterek, şunları söyledi:
“Böyle bir durumda ceza yargılaması sürecinin sonucu beklenmeden yabancı uyruklu kişi hakkında ilgili il göç idareleri sınır dışı kararı alıp geri gönderme merkezlerinde kişileri idari gözetim altında tutabiliyor. Bu sebeple son zamanlarda göçmenler herhangi bir yargılama sürecinde bir kişinin aleyhine tanıklık yapmaktan çekiniyorlar. Herhangi bir kira hukuku uyuşmazlığında tanık gösterildiklerinde bile büyük bir endişe ile tanıklık yapıyorlar. Birçok meslektaşımız müvekkillerinin bu şekildeki endişelerine tanıklık ediyor. Ayrıca Bursa Barosu’ndaki komisyonumuza da bu yönde başvurular gelmeye devam ediyor. Aslında 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu 54. Maddeye göre işlediği suç nedeniyle hapis cezasına mahkum edilen yabancı, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına veya koşullu salıverilmesine karar verildikten ve her halde cezasının infazı tamamlandıktan sonra, kişinin sınır dışı edilmesinin değerlendirilebilir. Ancak Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun yine aynı maddesinde kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar hakkında da sınır dışı kararı verilebileceği belirtiliyor. İl göç idareleri de bu maddeye dayanarak bu yönde işlem yapıyorlar. Ancak bu yöndeki sınır dışı kararlarına gerekçe gösterilen çoğu soruşturma dosyası takipsizlikle sonuçlanıyor.”
Kayıt dışı çalıştırma toplumsal barışı etkiliyor
Yabancıların kayıtsız çalıştırılmalarının da toplumsal barışı olumsuz etkilediğini vurgulayan Avukat Gülender Adıgüzel Özcan, “Yabancı uyruklu bir kişinin çalışma izni için başvuru yapan kişi, işverendir. Buna rağmen çalışma izni olmadan çalıştırılan yabancının tespiti halinde yabancı uyruklu kişi hakkında sınır dışı kararı ve idari para cezası verilirken işveren hakkında sadece idari para cezası tesis ediliyor. Bu sebeple sigortasız çalışan yabancı uyruklu bir kişi herhangi bir şekilde hizmet tespit davası açmaktan çekindiği gibi ödenmeyen işçilik alacakları hakkında da işlem yapamıyor. Bu mesele hem emek sömürüsüne yol açıyor hem de işverenler için daha karlı olduğundan kayıtsız çalışmaların artması kamuoyunda huzursuzluğa sebep oluyor. Bu da toplumsal barışı da olumsuz etkiliyor” dedi.
Av. Müjde Kaya
“Hukuk devleti tüm bireyler için var”
Bursa’daki Mülteci ve Göçmen Hakları Derneği Kurucu Üyesi Avukat Müjde Kaya ise hukuk devletinin tüm bireyler için eşit ve etkin işleyen bir sistem olduğunu hatırlatarak, “Bursa’da yaşayan ya da diğer illerde yaşam sürdüren yabancı uyruklu göçmen ve/veya mülteciler, herhangi bir hukuksal iz bırakmaktan korkuyorlar ve adeta görünmez olarak hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Örneğin; tanık olmaktan, müşteki veya hak talep eden olmaktan çekiniyorlar” dedi.
Bu konuda yeni yaşanan bir olayı da örnek gösteren Kaya, “Yakın tarihte Bursa’da darp edilen ve mağdur konumunda olan bir yabancı uyruklu kişi şikayette bulunması halinde hakkında idari gözetim kararı verilir ve sınır dışı edilir diye çekindiği için adli makamlara başvurmadı. Üzülerek belirtmek isterim ki toplumda şiddet tırmanıyor. Mülteciler hedef haline getiriliyor. Yanlış göç politikaları ve kararlar nedeniyle gerek vatandaşlar gerekse göçmenler bedel ödüyor. Elbette hâlihazırda ekonomik ve sosyal olarak zor durumda olan vatandaşlar kaynaklarını korumak istiyorlar. Ancak hukuk devleti olmak, hukuki güvenliğin sağlanması, ayrım gözetmeksizin herkes için eşit insan haklarının sağlanması demektir ki toplumun selameti, refahı ve güvenliği için bu, takdir edersiniz ki son derece önemlidir” diye konuştu.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.