Demet Aran / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos
Çıraklık eğitiminin, 9 Aralık 2016 tarihinde yapılan düzenleme ile örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınmasından bu yana, bu eğitimin verildiği Mesleki Eğitim Merkezleri iş kazalarıyla gündemde.
Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlı olan ve örgün eğitim verilen kurumlar olarak kabul edilen MESEM’lerde uluslararası kuruluşların hibe desteğinde bulunduğu çok sayıda proje de yürütülüyor. Mesleki eğitimin kapasite ve kalitesinin artırılması hedefiyle yürütülen projelerde, MESEM’lere kayıtlı öğrencilerin “işçi değil çırak öğrenci” olduğu savunulurken, öğrenci sayısının artırılması için de kampanyalar sürdürülüyor. “Haftada 1 gün okul”, “Maaş ve sigorta”, “İş garantisi” gibi sloganlarla yürütülen kampanyalarla MESEM’ler öne çıkarılmaya çalışılıyor. Siyasi iktidar, MESEM’leri çocuk işçiliği ile mücadelenin bir aracı olarak sunsa da eğitim ve çocuk hakları savunucuları, bu kurumların çocukları eğitimden uzaklaştırarak denetimsiz ve iş güvenliğinden yoksun iş yerlerinde uzun saatler çalışmaya mecbur bıraktığını söylüyor. MESEM’leri, Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Vakfı gönüllüsü Nail Dertli ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Genel Başkanı Kemal Irmak değerlendirdi.
Türkiye’nin çocuk işçiliği ile mücadele alanında 30 yılı aşkın bir deneyimi olduğuna dikkat çeken Nail Dertli, devletin bu süreçte çocuk işçiliğini ortadan kaldırmaktansa görünmez kılmaya yönelik bir faaliyeti olduğunu ifade etti. Devletin çocuk işçiliğinin üzerini örtme çabasının sorunu daha da büyüttüğünü belirten Dertli, “MESEM özünde çocuk işçiliği olan çalışma biçiminin üzerini örtüyor” diyerek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu programda çocuk işçiler, öğrenci olarak nitelendirildiği için çocuk işçi istatistiklerine dahil edilmiyor. Bu durum çocuk işçiliğini ortadan kaldırmak yerine üzerini örterken çok sayıda çocuğun hizmet sektörüne sürülmesine, iş kazalarında yaralanıp ölmelerine neden oluyor.”
Sigortalı çalışanlar arasında çırak, stajyer ve kursiyer gibi statülerde çalışanların oranının yüzde 4’ten yüzde 12’ye yükseldiğini söyleyen Dertli, “Bu statüde çalışanların önemli bir bölümünün çocuk olduğunu biliyoruz. Çocuk işçilerin istatistiklerde farklı kategorilerde yer alması sayısal verilere çocuk işçiliğinde azalma gibi yansıyor. Mesleki eğitim alanında ortak projeler yürütülen uluslararası kuruluşlara sunulan raporlarda da bu veriler kullanılıyor” dedi.
Son bir yılda MESEM’lere kayıtlı 8 çocuğun iş kazalarında can verdiğini hatırlatan Dertli, “Bu artık çocuk kırımına dönüştü” dedi. Dertli, çocuk işçilerin çalışma şartlarına ve bu şartların sonuçlarına ilişkin de şunları söyledi:
“Çocuklar daha çok iş güvenliği önlemlerinin ve teknoloji kullanımının en az olduğu küçük ve orta ölçekli işletmelerde çalıştırılıyor. MESEM’lerin kuruluşundan önce de buralarda çalışan çocuk işçiler benzer sorunlar yaşıyordu. Bu çocukların boylarının uzamadığını, kilolarının artmadığını ortaya koyan araştırmalar da var. MESEM’lerin etkisi bu sorunun yaygınlaşıp kitleselleşmesi oldu.”
MESEM’lerde göçmen çocukların da risk altında olduğunu ifade eden Dertli, özellikle ayakkabı imalatı sektöründe göçmen çocukların yoğun olarak çalıştırıldığını söyledi. Uluslararası kuruluşların desteği ile yürütülen projelerin hayata geçirildiği illere bakıldığında da göçmen çocukların MESEM’ler aracılığı ile işçileştirildiğini dile getiren Dertli, “Bu projelerin önemli kısmının Suriyeli nüfusun yoğun olduğu Hatay, Gaziantep, Adana, Kilis ve Şanlıurfa gibi illerde yürütüldüğünü” ifade etti.
Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak da MESEM’ler ile çocukların örgün eğitimden koparıldığını, 12 yıllık zorunlu eğitimin fiilen 8 yıla düşürüldüğünü, çocukların ucuz işgücü olarak çalıştırıldığını ve çok ciddi bir sömürüye maruz kaldıklarını söyledi.
MESEM’lerde çocukların haftada bir gün okula gitmesi gerektiğini ancak yaptıkları araştırmalarla, o bir günde bile çok ciddi devamsızlık oranları tespit ettiklerini dile getiren Irmak, “Çocuklar erken yaşta örgün eğitimden koparılarak bedensel, eğitsel, psikolojik ve toplumsal pek çok sorunla karşılaşıyorlar. Eğitim ortamından da ciddi bir şekilde uzaklaşmış oluyorlar. ‘Mesleki eğitim veriyoruz’ diye çocuklarımızı organize sanayi bölgelerindeki ağır koşullarda, çalışamayacağı ortamlarda, uzun çalışma saatlerinde çalıştırıyorlar. Çocuk emeğinin sömürülmesi ve çocukların okuldan uzaklaştırılması kesinlikle doğru değil” diye konuştu. Sınav odaklı eğitim sistemi nedeniyle çocukların ilgi ve yeteneklerinin ortaya çıkarılamadığını da vurgulayan Irmak, “Bu eğitim sistemi nedeniyle ‘başarısız’ olarak nitelendirilen çocuklar mesleki eğitime ve imam hatiplere yönlendiriliyor. Eğer matematik, fizik bilmiyorsanız mesleki eğitime gidin gibi bir yaklaşım var” ifadelerini kullandı.
MESEM’lerin Çıraklık Eğitim Merkezleri’nin üzerine inşa edildiğini, meslek liselerinin de bu sisteme dahil edildiğini belirten Irmak, “Eskiden meslek liseleri, atölyeleri olan başarılı liselerdi. Bu okullardan mezun olanlar tekniker olarak çalışabiliyordu. Oysa şimdi çocuklar okulda olması gereken saatlerde işyerlerinde sömürülüyorlar. Okulun dışına taşan, çocuk işçiliğinin önünü açan MESEM’lerden kimse başarı hikayesi beklemesin. Bu kurumlar, Türkiye’nin istihdam sorunlarını çözmeyeceği gibi çocukları okuldan kopararak eğitimden uzaklaştırıyor. Biz ‘Eğitim Sen’ olarak meslek liselerinin kampüslerinin genişletilerek tüm mesleki eğitimin okullarda verilmesi gerektiğini savunuyoruz” dedi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.