DOLAR 34,0504 0.21%
EURO 37,6327 -0.12%
ALTIN 2.736,110,30
Ankara
25°

AÇIK

Kadın gazeteciler yıkıntılar arasında çalışıyor
  • 9.Köy
  • Gündem
  • Kadın gazeteciler yıkıntılar arasında çalışıyor

Kadın gazeteciler yıkıntılar arasında çalışıyor

Hatay, 6 Şubat depremiyle yerle bir oldu. O yıkıntılar arasında kendilerine yeni bir yaşam kurmaya, işlerini yapmaya, ailelerini korumaya çalışanlar arasında kadın gazeteciler de var. Depremin yıkıntılarıyla baş etmeye çalışırken yıkılmış kentin sesini duyuruyorlar. İşte o gazetecilerden Canan Aşkaroğlu, Sabriye Güler ve Suna Zeytun…

ABONE OL
29 Mayıs 2024 12:38
Kadın gazeteciler yıkıntılar arasında çalışıyor
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Semire Yılmaz / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos

Hatay depreminin yıkıcı etkileri, sadece binaları değil aynı zamanda insanların hayatlarını da alt üst etti. Deprem sırasında yaşanan kıyameti ve sonrasındaki yaşam mücadelesini Mazman Medya moderetörü gazeteci Canan Aşkaroğlu, Asi Gazetesi imtiyaz sahibi gazeteci Sabriye Sönmez ve Hatay Son Haber Gazetesi imtiyaz sahibi gazeteci Suna Zeytun ile konuştuk.

Deprem anında yaşadıkları korku dolu anları anlatan gazeteciler, kadın gazeteci olmanın ve deprem bölgesinde zorlu şartlar altında çalışmanın zorluklarını dile getirdiler.

Canan Aşkaroğlu

Konteyner hem evi hem iş yeri oldu

Depremden sonra evinden taşınmak zorunda kalan gazeteci Canan Aşkaroğlu konteynerde yeni bir hayat kurmaya çalışırken birçok zorlukla mücadele ettiğini söyledi. Konteynerde yaşamanın çok zor olduğunu ancak zamanla bu zorluklara alıştığını belirten Aşkaroğlu, konteynerin hem evi hem işyeri haline geldiğini söyledi.

Haberlerde görmüşsünüzdür. Yağmurda, fırtınada su baskınlarıyla mücadele ettik. Elektrik, su kesintileri ayrı bir sıkıntıydı. Bunlar bizi çok zorladı ama durumu elimizden geldiğince düzelttik. Her şeyden önce yaşam olanaklarını düzeltmeniz gerekiyor. Bir kadınsanız bu görev en çok size düşüyor ve bir de anneyseniz daha da güçlü olmanız gerekiyor. İşte tüm bu durumlarda hem kadın hem anne hem de gazeteci olmak çok ama çok zordu. Her gün Hatay için Hataylılar için ne yapabilirim diye uyanıyorum.

Hatay’da duyulmayan sesin elçileri

Canan Aşkaroğlu tüm zorluklara rağmen depremden sonra insanların yaşadığı yer hakkında bilgi sahibi olmasını sağladıklarını, yardımların doğru yerlere yönlendirilmesine çalıştıklarını belirterek, “Hatay, sesimizi duyan yok mu dedi ve biz duyulmayan o sesin elçileri olmak için şehrimiz, evimiz için çalıştık” diye konuştu.

Yaşadığı zorlukların mesleğini yapma isteğini azaltmadığını, aksine daha da güçlendirdiğini belirten Aşkaroğlu her bir tecrübenin kendisini daha da güçlendirdiğini söyledi. Toplumun kadın gazetecilere karşı tutumunu da eleştiren Canan Aşkaroğlu, “Bazen bizi önemsemiyor, çok ciddiye almıyorlar, belki de çekinip korkuyorlar. Ama yine de gazeteci olmak isteyen hemcinslerime seslenmek istiyorum; eğer yeterince güçlüyseniz ve asıl amacınızın bu olduğunu düşünüyorsanız hiç beklemeyin. Alanda size çok ihtiyacımız var. Kadınlar her yerde olmalı. Lütfen asla vazgeçmeyin! Ayağınıza çelme takmak isteyen kim olursa olsun daha da güçlenerek ayağa kalkın. Biz kadınların başaramayacağı şey yoktur. Güçlü olun ve hemen alana inin çünkü kadınlara, gazeteci kadınlara çok ihtiyacımız var.

Sabriye Güler

“Yaşamımızı kökten değiştiren bir trajedi oldu”

Hatay’da yaşanan deprem felaketinin birçok insan için sadece birkaç saniyelik bir sarsıntı değil yaşamlarını kökünden değiştiren bir trajediye dönüştüğünü belirten gazeteci Sabriye Güler o anları şöyle anlattı:

Ne olduğunu anlamak, anlatmak o kadar zor ki. Yanımızdaki bina kibrit kutusu gibi yerde, dumanlar çıkıyordu. İliklerime kadar ürperdim. Diğer yanda birçok bina üst üstte yığılmış. Aynı zamanda yangın var yığınların içinde. Bir tarafta dondurucu soğuk… Ayaklarımız çıplak, yağmur, çığlıklar ve çıkış yok! Tam ortada kısıldık kaldık.

“Çadırdaki hayat çok dramatik”

Konteynerler hazırlanana kadar çadırlarda yaşamak zorunda kaldıklarını belirten Güler, yaşam mücadelesinin sadece temel ihtiyaçları karşılama üzerine yoğunlaştığını söyledi. Güler şunları aktardı:

Deprem sonrası bir süre çadırda kaldım. Enkaz bir kentte çadırdaki hayat çok dramatikti. Ayakta kalabilmek için önce doymak gerekiyordu. 3 ay gibi bir sürecin ardından konteynerler verildi. Ancak sürekli konteynerde kalmak bir süre sonra, size yoksulluğu, çaresizliği ve hatta kimsesizliği anlatıyor. Toplumun ayrıştığı kesim olarak gözleniyorsunuz. Uzun yıllar kalmak bir kesimi bedava hayata, bir kesimi hastalıklı ve psikolojik olarak çökmüşlüğe, bir kesimi de şükür etmeye yöneltiyor.”

Toplumsal açıdan konteynerlerde yaşamanın getirdiği ayrışma ve acı bakışlara maruz kalmanın zorluklarına da değinen Güler, depremin her boyutunu yaşayan biri olduğunu, hiçbir zaman olaylara sadece ben olarak bakmadığını, gazeteci kimliğini daima işe yaramak adına, haber yaparak sürdürmeye çalıştığını aktardı. Güler, zaten zor şartlarda var olan gazetecilik koşullarının, felaket sonrası daha da ağırlaştığını ancak gazeteci kimliğini koruyarak yaşananları dünyaya duyurmaya çalıştığını belirtti.

Suna Zeytun

Silinmesi zor izler

Depreme evde uykuda yakalandıklarını, eşinin ve 2 çocuğunun evin en güvenli alanına geçip yere çökerek beklediklerini aktaran gazeteci Suna Zeytun deprem sırasında yaşadıklarını ve dışarıdan gelen çığlıkların, yıkılan binaların sesinin silinmeyecek izler bıraktığını dile getirdi.

Deprem sonrası alt yapının çökmesi sonucu iletişimin tamamen kısıtlandığını ve o sırada ulusal kanallara bağlanarak bilgi akışını sağladığını belirten Zeytun, kadın gazeteci olarak deprem sonrası topluma yardımcı olmaya çalıştığını ve özellikle çocuklar için hijyen ve kıyafet temini gibi ihtiyaçları karşılamak için uğraştığını anlattı.

Zeytun da 6 ay boyunca ailesiyle birlikte çadırda yaşamak zorunda kaldığını, bu süreçte cep telefonuyla da olsa gazeteciliği sürdürdüğünü aktardı.

Meslektaşlarının çoğunun şehir dışına gittiğini ve kalan gazetecilerin de kendi imkanlarıyla ayakta kalmaya çalıştıklarını hatırlatan Zeytun, deprem sonrası kariyer hedeflerinde ve gazetecilik projelerinde önemli değişiklikler olduğunu söyledi. Yaşadıkları süreci büyük bir yıkım olarak değerlendiren Zeytun, alınmayan tedbirler nedeniyle halkın, afetin sonuçlarını bir felaket olarak yaşamaya devam ettiğini vurguladı.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.