DOLAR 35,6878 0.13%
EURO 37,4911 0.7%
ALTIN 3.178,670,76
Ankara

KAPALI

İstanbul Masalı’na veda: Mario Levi son yolculuğuna uğurlandı
  • 9.Köy
  • Gündem
  • İstanbul Masalı’na veda: Mario Levi son yolculuğuna uğurlandı

İstanbul Masalı’na veda: Mario Levi son yolculuğuna uğurlandı

66 yaşında vefat eden edebiyatçı Mario Levi, Acıbadem Musevi Mezarlığı'nda düzenlenen cenaze töreni ile toprağa verildi. Törene; Levi’nin ailesi, arkadaşları, edebiyatçılar ve okurları katıldı. 9. Köy Muhabiri Zeynep Akat, Levi’nin cenaze törenini izledi; ardından söylenen sözleri derledi.

ABONE OL
1 Şubat 2024 19:19
İstanbul Masalı’na veda: Mario Levi son yolculuğuna uğurlandı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Zeynep Akat

Edebiyatın önde gelen isimlerinden Mario Levi, 66 yaşında İstanbul’da vefat etti. Levi’nin vefatı yazarın da içinde yer aldığı “Buart Sanat Atölyesi” tarafından duyuruldu.

“İstanbul Bir Masaldı”, “Madam Floridis Dönmeyebilir”, “En Güzel Aşk Hikâyemiz”, “Gördüklerimiz Görmediklerimiz” gibi kitaplarıyla tanınan ve son olarak 2022 yılında “Ayçiçekleri Her Gece Bir Yalnızlığa Bakar: Teğet Geçen Hayatlar 1” adlı romanıyla okurlarla buluşan Levi, uzun yıllar; Cumhuriyet, Gösteri, Milliyet Sanat ve Oksijen gibi gazete ve dergilerde kültür alanına dair yazılar da kaleme aldı. “Bir Şehre Gidememek” adlı otobiyografik eseriyle 1990 yılında Haldun Taner Öykü Ödülü’ne, “İstanbul Bir Masaldı” adlı romanıyla 2000 yılında Yunus Nadi Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü.

İletişim eğitmeni ve yazar Levi, bir süredir kanserle mücadele ediyordu. Son günlerini komada geçirdi. Türkiye Yahudilerinden olan ve ‘İstanbul aşığı’ olarak tanınan yazar son yolculuğuna uğurlandı. Acıbadem Musevi Mezarlığı’nda yapılan cenaze törenine Levi’nin ailesi, arkadaşları, edebiyat çevresinden çok sayıda yazar, siyasinin yanı sıra Musevi topluluğunun önde gelen isimleri katıldı. Levi’nin eşi yazar Ece Erdoğuş Levi, törende yaptığı konuşmada “Çok iyi bir eş, baba ve edebiyatçıyı kaybettik. Hepimizin başı sağ olsun” dedi.

Levi’nin ölümünün ardından birçok kişi taziye mesajı yayınladı. Mesajlarda; Levi’nin İstanbul aşkına, edebiyat sevgisine, entelektüel kişiliğine dair anmalara yer verildi.

“Hayata çok emek vermiş bir dostu yitirdik”

Yazar ve televizyoncu Yekta Kopan, Levi için “Edebiyata ve hayata çok emek vermiş bir dostu yitirdik. Çok üzgünüm” dedi.

Yazar ve belgeselci Nebil Özgentürk de Levi’nin ardından, “Mario Levi… Eski bir İstanbul şarkısıydı. Gözleri, yüreği gibi iyi bakıyordu. Yazıları ve romanları, iyiyi, güzel İstanbul’u anlatıyordu. Mario Levi’yi kaybettik. İstanbul kaybetti…” şeklinde konuştu.

“Onu merhabasıyla hatırlayacağım”

Çağdaş Türk Edebiyatı’nın öne çıkan yazarlarından Seray Şahiner de Levi ile bir anısından söz etti:

Mario Levi bir konuşmasında kürsüye çıkıp ‘merhaba’ diye söze başlamış ve ‘Merhaba, benden sana zarar gelmez’ demektir diye sürdürerek, konuşmanın hemen hemen yarısını selamın önemine ayırmıştı. Onu en çok o içten ‘merhaba’sıyla hatırlayacağım...”

Edebiyat dünyasının tanınmış isimlerinden Ahmet Ümit de Mario Levi’yi ananlar arasındaydı. Ümit, “Ah be Mario, ah be sevgili dostum, daha yazılacak çok roman, yapılacak çok şey vardı, niye bu acele canım kardeşim” dedi.

“Son konuşmamızda ‘bir kere arasan ölür müsün’ dedim”

Levi’nin liseden arkadaşı Necat Durakoğlu ise Levi’yi “o zamanlar haylazın tekiydi” diye tanımladı:

Kanserden çok çekti bu çocuk. Tam iyileşti dediler, sıçrama yapmış. ‘Ölüm, allah belanı versin senin’ diyorum. Küfür etmek istemiyorum şimdi ama biz kendi aramızda çok küfür ederdik. Benim ağzım bozuk, onunki benden bozuk. Çocukluktan beri böyledir, biz Saint Michel’de aynı sınıftaydık Mario’yla. Bana hep takılırdı ‘sana kim bakar?’ derdi. Ben de ‘asıl sana kim bakar ulan’ derdim ona. Sonra bu herif 3 kere evlendi, torunu bile oldu. Hep önde gitti benden. Ölüme de önde gitti. Lisede edebiyata bu kadar ilgisi olduğunu bilmezdim, daha çok antropolojiyle ilgilenirdi. Ya da çok belli etmezdi bize, bilemiyorum. O zaman kaba saba adamlardık. Sonradan okuyup kibarlaştık, Mario da öyle. Sık sık görüşmezdik, bazen arayıp sitem ederdim ona. En son arayışımda şöyle dedim; ‘Ulan hep ben arıyorum seni, bir kere de sen arasan ölür müsün?’ Ne garip değil mi, son konuşmamız böyle oldu. Şimdi cenazesi oldu, buraya gömdüler onu ama hiç inanmıyorum öldüğüne. Sanki o bir yerlerde bir şeylerle uğraşıyor. Bir ders veriyor, bir yazı yazıyor. Mario bu yani, boş durmaz ki hep uğraşır. Ölümünü kabullenmem çok zor.

“Ölümü beni çok sarstı”

Okurlarından Gülşah Han da Levi’yle kurduğu ilişkiyi şöyle anlattı:

Mario Levi’yle tanışma fırsatım hiç olmadı. Çok sıkı bir okuruyum, o yüzden son yolculuğuna uğurlanırken yanında olmak istedim. Hiç tanışmasak da onunla kurduğum bağ çok güçlü. Levi’nin tüm eserlerini okudum, programlarını izledim. Son zamanlarda Gazete Oksijen’deki yazılarını takip ediyordum. Türk edebiyatının çok güçlü isimlerinden biri ama onu diğer Türk yazarlardan ayıran küçük bir nüans var; bunu kendi de söylüyor, isteseydi Fransızca yazabilirdi. Ve bu eserlerini Fransızca yazmış olsaydı tüm dünyada tanınan bir yazar olacaktı. Ama onun Türkçe’yle, Türkiye’yle, İstanbul’la kurduğu çok güçlü bir bağ var. Bunu her işinde hissettiriyor. Ölümü çok ani oldu, çok erken oldu. Hiç beklemiyordum, beni çok sarstı. Umarım yattığı yerde huzurla uyur.

Mario Levi, 2012 (Kaynak: DepoPhotos)

Mario Levi Kimdir?

Mario Levi, 1957 yılında İstanbul’da doğdu. 1975 yılında Saint Michel Fransız Lisesi’nden, 1980 yılında İstanbul Üniversitesi Fransız ve Roman Filolojisi’nden mezun oldu. İlk öyküsünü 1975’te kaleme aldı. 1984 yılından sonra Hokka dergisi, Şalom, Cumhuriyet Gazetesi, Cumhuriyet Dergi, Stüdyo İmge, Gösteri, Milliyet Sanat, Argos ve Oksijen gibi birçok yayın organında yazılar yazdı.

Mario Levi, “İçimdeki İstanbul Fotoğrafları” kitabında Türkiyeli bir Yahudi olmayı, çocukken Şişli’deki sinagoga bazen gitmek istemeyişini şöyle anlatıyordu:

Yahudi olmayan arkadaşlarına da, yolda karşılaşmanız halinde, nereye gittiğini söylemeye çekinirdin. Kendine göre, şimdi artık hatırlayamadığın küçük yalanlar uydururdun. Gizli bir suç işlediğin duygusuna kapılırdın çünkü. Nerden kaynaklanırdı bu duygu? Evde her yaşananı ‘dışarı’ya göstermeme, duyurmama konusunda sana zaman zaman yapılmış telkinlerden mi? Bu farklılığı taşımak sana ağır geldiginden mi? Yanıtlanması zor sorulardı bunlar. Dahası şimdi bile zor.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.