Fatma Öztürk
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi, Eski Van Şehri Kazı Başkanı Prof. Dr. Gülsen Baş Terzioğlu
başkanlığında kazı çalışmaları sürdürülen alanda birçok mimari yapıt ve çeşitli tarihi kalıntılar gün yüzüne çıkarıldı. Milattan önce 3 binli yıllardan 20. yüzyıla kadar başta Urartular olmak üzere İskit, Med, Pers, Selevkos, Roma, Part ve Sasani gibi çeşitli
uygarlıklara da ev sahipliği yapan eski Van şehri, 7. yüzyılda Melikşah tarafından fethedilerek Türk-İslam devletlerinin hakimiyetine geçti. 1548 yılında Osmanlı hakimiyetine geçen şehir 20. yüzyıl başlarına kadar Osmanlı egemenliğinde kaldı. 19. yüzyılın sonlarına doğru gerçekleşen Ermeni ayaklanmaları ve I. Dünya Savaşı sonrasında şehir kullanılamaz hale geldi.
Kazı Başkanı Prof. Dr. Gülsen Baş Terzioğlu, arkeolojik kazılar sonucu gün yüzüne çıkarılan mimari yapılarla beraber bölgenin kültürel geçmişine yönelik yeni verilere ulaşılması da beklendiğini söyledi. Kazı çalışmalarına yönelik açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Gülsen Baş Terzioğlu, “Eski Van şehrinde yürütülen kazı çalışmaları, bölgeye ait bilgilerin geleceğe doğru bir şekilde taşınmasını sağlamak için önemli bir adım olarak görülüyor. Arkeolojik kazı çalışmalarıyla beraber gün yüzüne çıkan yapıtlar kültürel geçmişe ışık tutacak” dedi. Eski Van şehrinin üç yönden surlarla kaplandığını belirten Terzioğlu, şu bilgileri verdi:
“Eski Van şehri doğal bir kayalığın hemen güney kesiminde yer alan düzlük bir alanda kurulmuştur, alan üç yönden surlarla çevrilmiş ve bu surlara da üç noktada ana kapılar yerleştirilmiştir. 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında; Ermeni Ayaklanmaları, Rus İşgalleri, Birinci Dünya Savaşı gibi bir takım olumsuzluklardan ötürü kent terk edilmek zorunda kalınınca halk bir daha bu bölgeye yerleşemiyor. Büyük ölçekte tahrip edilmiş bir kent söz konusu olduğu için yerleşim yeri olarak artık tercih edilmiyor. Yerleşim olmadığı için, eski Van evleri doğal olarak kendi haline bırakılmış ve mimari dokusu da yok olmakla yüz yüze gelmiştir.”
Farklı yüzyıllardan günümüze kadar ulaşan; Ulu Cami, Kızıl Minareli Cami, Hüsrev Paşa Külliyesi, Kaya Çelebi Camii, Horhor Camii,
Abbas Ağa Camii, Miri Ambar, Surp Dsirvanarov Şapeli, Surp Stephanos Kilisesi, Surp Vardan Kilisesi, kaya sarnıcı ve şehri
çevreleyen iç surların büyük bir bölümü olarak karşımıza çıkıyor. Kazı Başkanı Prof. Dr. Gülsen Baş Terzioğlu, “Geleceğe Miras
Projesi” ile Anadolu’nun kültürel belleğine dair önemli izler barındıran eski yerleşimin hak ettiği değeri görerek geleceğe doğru biçimde taşınması ve ülkemizin önemli tarihi merkezlerinden biri haline getirilmesinin hedeflendiğini belirtti.
Alanda kazı çalışmalarının yapıldığı 2024’te toplam 12 mimari yapı kalıntısının olduğunu ifade eden Terzioğlu, “2024 yılında çalışmalara başladığımızda halihazırda eski Van şehrinin bulunduğu alanda yaklaşık 12 mimari yapı kalıntısı mevcuttu. Bunlardan biri Mimar Sinan’ın projesi olduğu düşünülen ve alanın en önemli mimari yapılarından biri olarak karşımıza çıkan Hüsrev Paşa Külliyesi’dir” dedi.
Külliyenin camisi, türbesi, medresesi ve imareti restorasyonlarla sağlam bir biçimde günümüze kadar ulaştığına dikkat çeken
Terzioğlu, külliye içinde yer alan han ve hamamın ise restorasyonlarla yeniden ayağa kaldırılacağını söyledi. Terzioğlu, önümüzdeki süreçteki kazı alanındaki mimar yapılar ve restorasyon projelerini ise şöyle anlattı:
“Alanın en önemli erken tarih yapılarından biri kent alanının orta yerinde bulunan ve 12. yüzyıla ait olan Ulu Cami mimari yapıtıdır, Osmanlı dönemine ait olan Kaya Çelebi Camii de yine alanın önemli mimari yapıtları arasında yer alıyor. Aynı zamanda Selçuklu çağından bugüne kadar ulaşan Kızıl Minareli Cami var. Miri Ambar var, oranın da restorasyonu muhtemelen önümüzdeki yıl tamamlanacak, bunun yanı sıra Çifte Hamam yarı yıkık bir şekilde günümüze ulaşmış, bu da Osmanlı Dönemine ait ve Hüsrev Paşa Külliyesinin bir parçası. Bu yapının da restore edilerek kente kazandırılması planlanıyor.”
Terzioğlu’nun verdiği bilgiye göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, eski Van’ın bilinirliğini ve farkındalığını artırmak için “ören yeri” projesini hayata geçirilecek ve ziyaretlere açılacak.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Tarihi yerler ile ilgili bir formülü m var 1. Si bulunan altınlar ve değerli eserlere ödül sistemi getirilmeli en az altının yarı sı ücreti ödenmeli ve tarihi yer bulanlarda ödüllendirilmeli. Bulunan eserlerin bedavaya müzeye alınması büyük şok yapıyor halkta hatta dedektörle altın eser aramak yasal olmalı tek koşul müzelere satılmalı . Madem devlet millet için var ozaman millet için yararlı işler yapmalı hükümetler için değil. Eserlere ödül verilirse bir anda müzeler eser dolar ama bı gelişme olmaz sebep devletin Kürt zulmü ve ekonomiyi yönetememesi onun mutlak monarşiyle yönetildiğini gösterir. Araştırma geliştirmeyi tüm kurumlarda kullanmalı kimse örneğin hastanede sıraiada beklememeli bir ultrason için bir buçuk ay çok fazla neki ultrason fiyatı beşyüz bindir peki kanal İstanbul maliyeti ne ön milyar yani eski parayla ön katırilyon. Sorunlar çözülmüyor Akp kronik bikaç sorunu çözdü bin kere söyledi halbuki devletçilik böyle değil kim devlet yönetsin biliyor musun kominist başkan neyse derdimi anladınız