Tarihin en eski yerleşim yeri olarak kabul edilen Şanlıurfa yakınındaki Göbeklitepe'ye "rakip" çıktı. Aynı bölgede bulunan, kazılarına Eylül 2019'da başlanan Karahan Tepe'nin, Göbeklitepe'den daha eski bir yerleşim yeri olma ihtimali var. Karahan Tepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, 9. Köy'e yaptığı açıklamada “Göbeklitepe’yi çözmemiz için Karahan Tepe’yi kazmamız şart" dedi.
Şanlıurfa il merkezinin 18 km kuzeydoğusunda yer alan ve” tarihin sıfır noktası” olarak görülen Göbeklitepe, dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğu olarak kabul edilmişti. Ancak Eylül 2019’da kazılarına başlanılan Karahan Tepe’nin, Göbekli Tepe’den daha eski bir yerleşim yeri olduğuna ilişkin unsurlar ortaya çıkarıldı. Çanak çömleksiz Neolitik Çağa, yani günümüzden en az 12.000 yıl öncesine dayandığı ileri sürülen Karahan Tepe’de, Göbeklitepe ile çağdaş “T” biçiminde dikili taşlar ve yuvarlak planda dizilmiş özel yapılar bulundu. Bunlardan farklı olarak Karahan Tepe’de, insan başı heykelleri, sırtında leopar taşıyan insan figürleri ve sütunlardaki insan betimlerinin fazlalığı tarih bilimcilerin dikkati çekti. Karahan Tepe’nin kazılmasının ana nedenlerinden birinin de Göbeklitepe’nin gizeminin çözülmesi olduğunu belirten Karahan Tepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, 9. Köy’e yaptığı açıklamada, “Göbeklitepe’yi çözmemiz için Karahan Tepe’yi kazmamız şart” diye konuştu.
Göbeklitepe’nin gizemini etrafında yapılan kazılar çözecek
Necmi Karul
Göbeklitepe’nin gizeminin anlaşılması için etrafının da kazılması gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Karul, bu talebin Kültür Bakanlığı tarafından onaylandığını ve kazılması gereken yerin Karahan Tepe olduğuna karar verdiklerini belirterek, şu bilgileri verdi;
“Taş Tepeler dediğimiz alan yaklaşık olarak deniz seviyesinden 700 m yükseklikte olan tepeler. Bunlar aslında Toros Dağları’nın etekleri. Yerleşiklik hep tarım ve hayvancılıkla ilişkilendirilmiş. Buralar da tarım ve hayvancılığa uygun coğrafyalar. Fakat şu an baktığımız zaman gördüğümüz, bu insanlar ne tarım yapıyorlar ne de hayvanları evcilleştirmişler. Dolayısıyla hayvanların bol olduğu coğrafyaları yani daha yüksek noktaları tercih ettiklerini bize gösteriyor. Bu noktada yüksek kesimlerde de yerleşimlerin olduğunu düşünüyoruz. Burası şu ana kadar bulunan yerler açısından baktığımız zaman 100 küsür kilometre çapında bir alan, ovanın etrafındaki yükseltilerde benzer ve çağdaş yerler bulunuyor. Bunlardan 12 tanesi yakın zamanda biliniyordu. Hatta bu biraz 12 tepeler söyleminin çıkmasına da neden olmuştu. Ama daha fazlası olduğunu biliyoruz, çünkü bu bölgenin tamamı yüzey araştırmaları sırasında tarandı. Geçen yıllarda 2021 yazında 4 tane daha yeni yer bulundu, bunların 2 tanesinde de kazılar başladı. Şu anda 16’dan fazla tepe tespit edildi.”
Yüzey araştırmaları henüz tamamlanmadığı için kaç alan olduğunu söylemenin güç olacağına da vurgu yapan Karul, “Diğer taraftan kaç tanesinin de kaybolduğunu, tahrip olduğunu, aşındığını bilmiyoruz. Yalnız şunu söyleyebiliriz ki mevcut yerlerin birbirleriyle
mesafesine baktığımız zaman aslında çok yoğun bir yerleşim alanı. Bazıları sadece topu topu 5 kilometre mesafedeler birbirlerine. Böyle bakıldığında bu alanın yerleşim için çokça tercih edildiğini görebiliyoruz.” dedi.
“Günümüzden 12 bin yıl öncesini ifade ediyor”
Göbeklitepe’nin “T” biçimindeki dikili taşlarla ayırt edilen yerlerden bir tanesi olduğuna ve tek bir dönemi ifade etmediğini belirten Prof. Dr. Karul, “Göbeklitepe’deki yaşam ‘T’ biçimindeki taşlardan oluşan bir dönemden ibaret değil. Çok daha uzun bir süreci yansıtıyor, 700 – 800 yıllık bir yerleşim yahut kullanım söz konusu. Karahan Tepe’nin de bu sürenin içerisinde bir yere oturduğu kesin. Daha uzun bir süreyi de kapsayabilir, öncesinden başlayabilir. Bütün bunları burada yapacağımız kazılar gösterecek ama en azından bu sürecin içerisinde önemli bir zaman aralığıyla örtüştüğünü çağdaş olduğunu söyleyebiliriz. Bu da günümüzden 12.000 yıl öncesini ifade ediyor” diye konuştu.
“Bir mekana, girdiğiniz yerden çıkmıyorsanız orada bir sürecin tamamlandığını söylemek akla yatkın geliyor”
Karahan Tepe’de yaptıkları çalışmalar sonucunda insan sembolizesinin öne çıktığını belirten Prof. Dr. Karul, bu kazıda bulunanları şöyle anlattı;
“Karahan Tepe’de bir merkezi yapının etrafında özel işlevlere sahip birkaç yapının daha inşa edildiğini biliyoruz. Karşılaştığımız heykel başı oldukça ilginç. 50 cm çapındaki heykel başı ana kayaya oyulmuş. Yine etrafında ana kayaya oyulmuş yapılar tespit ettik. Bunlar Göbekli Tepe’de bu yanlarını tanımlayamadığımız bir kısmı bu haliyle biraz farklılaşıyor. Karahan Tepe’de de Göbekli Tepe’de olduğu gibi odalar mevcut. Kazılarımız sonucu ulaştığımız oda şeklindeki bir yapıda insan başı figürüne benzeyen bir figür açığa çıkardık. Bu odada sıvı ile ilgili bir ritüelin gerçekleştiğini merkezinde fallus sembollerinin olduğu bir ritüelin parçası olabileceğini ve bunun bir insan betimli birinin huzurunda gerçekleştiği gibi somut figürlerin üzerinden gidiyoruz. Bir mekana girdiğiniz yerden çıkmıyorsanız, orada bir sürecin tamamlandığını söylemek akla yatkın geliyor. Bütün bunları bir araya getirdiğimizde, hem örf ve geleneklerde de çok fazla var, ergenlik dönemi ile ilgili olabileceğini düşünüyoruz. Çünkü ergenlik de bir sürecin tamamlanması, bir eşiğin aşılması anlamına geliyor. Bu yapının da böyle bir işlevi olabilir diye düşünüyoruz ama biraz daha zamana ihtiyacımız var.”
Yerleşimler arasında bazılarının çok büyük, bazılarının ise çok küçük olabileceğine dikkat çeken Karul, “Bu yüzden tekdüze bakmamak gerekiyor. Hepsi Bir Göbeklitepe, bir Karahan Tepe değil. O dönemin dünyasını anlamamız açısından bu çeşitlilik de çok öğretici olacaktır. Yani küçükleri var, kamp yerleri var, daha merkezi konumda olan ve büyüklükte olan yerler var” dedi.
“Biz bu bölgeyi tanımlamak açısından henüz işin başındayız”
Bölgede bulunan yapılardaki sürecin ” bin 500 yıl devam ettiğine” dikkat çeken Karul, “Yani bu birçok jenerasyonun, birçok kültürün aynı noktada yerleşmiş, aynı noktayı tercih etmesi anlamına geliyor. Ve her dönemde de o döneme özgü yapılar yapılmış. Bazıları tekrar etmiş, bazıları teknolojik olarak yeni çözümler üretmiş. Ama sonuç itibariyle çok uzun bir zaman dilimini kapsıyor. Bu nedenle bu kazılar için net bir şey söylemek şimdilik çok zor. Örneğin geçtiğimiz yıl başlayan kazılardan bir tanesi Çakmak Tepe. Ovanın batısında kalıyor. Buradaki buluntular Göbekli Tepe’den de eski. Hemen kuzeyinde bulunan Say Burç yerleşimi ise bu sürecin 8 binli yılını ifade ediyor. Böyle bakıldığında bu çok sayıda kazı aslında bize eş zamanlı olarak farklı yerlerden gelen bilgilerle bu sürecin tümünü daha farklı yönleri ile daha da hızlı bir şekilde anlamamızı sağlayacak” diye konuştu.
Bakan Ersoy, yeni “ilgi odağının” Karahan Tepe olacağını açıklamıştı
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da, Göbeklitepe’nin kardeşi olarak adlandırılan Karahan Tepe ile ilgili açıklamalarda bulunmuş, Karahantepe’nin daha eski bir yerleşim yeri olabileceğine dikkat çekmişti. Ersoy, “Yoğun ve hızlı bir şekilde kazı programı devam ediyor. Muhtemelen daha eski bir kazı merkezine ulaşmış olacağız. Bu 12.000 yıllık. Öteki çok daha eski çıkacak. Muhtemelen Göbeklitepe’den daha öncelikli bir yer haline gelecek. Yeni ilgi odağımız Karahan Tepe olacak. Kültür turizmi nadir bulunan bir üründür.
Bu nedenle kültür turizmi ekonomideki mukayeseli üstünlükler niteliğine sahiptir. Türkiye’nin sahip olduğu bu özel ve özgün kültürel çeşitlilik her alanda karlı, sürdürülebilir ve sorumlu turizm anlayışını kapsamaktadır” ifadesini kullanmıştı.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Göbekli tepe bir yerleşim yeri değil. Bu kadar iddialı manşet atarken dikkat etmek lazım. Haber baştan kaybetti zaten