DOLAR 32,5012 0.06%
EURO 34,7821 -0.06%
ALTIN 2.500,750,67
Ankara
20°

PARÇALI BULUTLU

Artık kelimelerin de bir müzesi var!

Artık kelimelerin de bir müzesi var!

Ankara’da açılan "Kelime Müzesi" bir ilk; müzede kelimelerin geçmişten günümüze değişimini ve kullanım farklılıklarını görmenin yanısıra, unutulan deyimlerle, atasözleriyle karşılaşmak da mümkün. Müzede "sürprizler" de yaşanmakta; mesela "mürüvvet" kelimesi üzerinde yapılan evlenme teklifi, kelimelerin hayata geçişi gibi...

ABONE OL
23 Ocak 2024 13:22
Artık kelimelerin de bir müzesi var!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Haber: Elif Ataysın

Ankara’da en çok ziyaret edilen yerlerden olan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne komşu yeni bir müze açıldı; “Kelime Müzesi” sadece Ankara’da değil, Türkiye’de de bir ilk. Müzede, gündelik hayatta kullanılan kelimelerin yanı sıra, artık bir çoğu unutulmuş, ya da bilinen ama kullanılmayan kelimeler, deyimler ve atasözlerine de yer verilmiş. 
Kelimeler, deyimler ve atasözlerinin, görsel tasarım ve enstalasyonlar ile sergilendiği müzede, pek çok sanatçı ve zanaatkarın eserleri sergileniyor.
Kelime Müzesi üç kattan oluşuyor; en alt katta ağırlıklı olarak atasözleri ve deyimlerin yolculuklarına tanıklık ediliyor. Orta katta kelimeler, en üst katta da cümleler ile ilgili sergi alanları yer alıyor.
Müzenin katlarını birbirine bağlayan merdiven arasında Türkçe, Uygur, Göktürk ve Arap harflerinin olduğu cam ve pirinç avize dikkat çekiyor.
İranlı sanatçı Hari Karimi’nin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğraflarından yaptığı üç boyutlu dijital heykeli ile, giriş katta Amerika’dan gelen ab-ı hayat ve Mısır’dan gelen incir ve üzüm kelimelerinin yolculuğunu anlatan eserler, müzenin en ziyaret edilen eserleri arasında yer alıyor.

Kelime Müzesi, pazartesi hariç her gün 10.00–17.00 arasında gezilebiliyor. Müzenin giriş ücreti; yetişkinler için 80 lira, öğrenciler içinse 40 lira. 9 yaş altı ve engelli vatandaşlar için giriş ücretsiz. Müzekart ise geçerli değil.

“Akrabalık ilişkisi olan sözcükler…”

Kelime Müzesi Müdürü Emre Çufalar, 9. Köy’e yaptığı açıklamada Kelime Müzesi olarak kulanılan binanın Ermeni yapımı yığma taştan bir bina olduğuna dikkat çekti. Binanın 30 yıl boyunca atıl kaldıktan sonra, müzeye dönüştürüldüğünü anlatan Çufalar, bu dönüşümün “uzun ama heyecan verici olduğunu” vurguladı.
“Müze’de Türk dilindeki kelimelerin etimolojik kökenlerinin sanat eserleriyle birleştirdiğini göreceksiniz” diyen Çufalar, Kelime Müzesini şöyle anlattı;
“Dilimiz çok zengin. Türkçe’de Türk Dil Kurumu’na göre 610 binin üzerinde kelime var. Tabii bunların çoğu Arapça’dan Farsça’dan dilimize geçmiş kelimeler. Biz çok milletli bir dile sahibiz. Bu müzede birbiriyle akrabalık ilişkileri olan sözcükleri görmek mümkün.”
Müzede sadece kelimelelerin değil, “kös kös oturmak”, “telli duvaklı gelin olmak”, “kesenin ağzını açmak”, “bol keseden atmak” gibi deyimlerin nereden geldiğine ilişkin bilgilerin de yer aldığını söyleyen Çufalar, “Müze, “baldız mı baldan tatlıdır”,  yoksa “daldız mı baldan tatlıdır”, bu tarz galat-ı meşhur olmuş kelime, deyim ve atasözlerini görebildiğiniz, hatta dokunabildiğiniz bir müze” dedi.
Müzeyi gezenlerin, dokunarak da öğrenebilecekleri interaktif alanlar olduğuna da vurgu yapan Çufalar, zaman zaman müzede “sürprizler” de yaşandığını anlattı. Müzede, tam da “mürüvvet” kelimesinin üzerinde bir evlenme teklifi gerçekleştiğini vurgulayan Çufalar, ilerleyen günlerde edebiyat söyleşilerinden, imza günlerine birçok farklı etkinliğe ev sahipliği yapmayı planladıklarını da söyledi.

Prof. Gökmen: “Dilin yaşaması değişim ile ilişkilidir”

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seda Gülsüm Gökmen de 9. Köy’e yaptığı açıklamada, “Bir dilin yaşayan bir yanı olması sebebiyle farklı dillerden etkilenmesi ve zamanla kendi içinde anlambilimsel değişimlere maruz kalması doğal akışındandır” dedi.
Türkçe’ye, Farsça, Arapça, İtalyanca gibi pek çok dillerden sözcükler geldiğini vurgulayan Prof. Gökmen, şöyle konuştu;
“Bu sözcükler zamanla dile gelirler, yerleşirler ve kolay kolay da gitmezler. Mesela ‘ve’ bağlacı Türkçe değildir. Ama ‘ve’ bağlacı o kadar anlamlı bir şekilde dile yerleşmiştir ki artık bu dile aittir. Bir dilde yabancı dillerden alınmış sözcüklerin olması doğaldır çünkü dil yaşayan varlıktır. Yani bir şekilde yaşaması değişim ile ilişkilidir. Değişmeyen tek şey değişkenliktir. Elbette dil her zaman yabancı sözcüklere maruz kalacaktır, dönemin özeline göre değişecektir.”Türkçe’nin Dede Korkut zamanlarından da eskiye dayandığına dikkat çeken Gökmen, “O günden bugüne anlambilimsel değişimler olması her dilde olduğu gibi Türkçe için de doğaldır. Türkçe’nin eski dönemlerinde kullanılan bazı sözcükler anlam iyileşmesine uğrayabilir ya da anlamı kötü olan bir sözcükte anlam bozulmasına uğrayabilir. Çok bilinen örnektir; ‘yavuz’ sözcüğü, barbar-vahşi anlamındayken, bugün çocuklara zevkle verdiğimiz bir isim. Çünkü anlam iyileşmesi olmuş ‘mert, yiğit, delikanlı’ anlamına taşınmış” diye konuştu.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.