DOLAR 38,5017 0.03%
EURO 43,9196 0.01%
ALTIN 4.050,17-1,33
Ankara
17°

KAPALI

Üniversitelerde “kişiye özel kadro” dönemi
  • 9.Köy
  • Eğitim
  • Üniversitelerde “kişiye özel kadro” dönemi

Üniversitelerde “kişiye özel kadro” dönemi

Üniversitelerde kişiye özel açılan ilanlar ve buna bağlı olan liyakatsiz kadrolaşmanın geldiği seviye alarm veriyor. Son olarak Boğaziçi Üniversitesi’nde ilgili bölüme hiç sormadan açılan ilanlar tartışma yaratırken, daha çarpıcı bir örnek Cumhuriyet Üniversitesi’nden geldi. Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi alımı için “atçılık kültürü ve baytarnameler üzerine çalışmış olmak” şart koşuldu.

ABONE OL
6 Haziran 2023 15:15
Üniversitelerde “kişiye özel kadro” dönemi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü tarafından, 24 Ağustos’ta 13 bölüme 17 öğretim üyesi alımı için yayınlanan ilan, üniversitelerde “kişiye özel kadro” tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

Tartışma, Boğaziçi Rektörlüğünün 7 bölüm için çıktığı kadro ilanlarının, bu bölümlerin talepleri dışında verilmesi ve  kadro tanımlarının da “kişiselleştirilmesi” üzerinden yaşanıyor.

Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Programı Öğretim Üyesi Doçent Hande Sart’a göre, üniversitede son iki yıldır liyakatsız, tepeden inme bir yöntem uygulanıyor.

“Adrese dayalı kadrolaşma” şeklini bizzat kendi fakültesinde gördüğünü dile getiren Sart, 9. Köy’e yaptığı açıklamada, durumu şöyle anlattı;

“24 Ağustos tarihli Resmi Gazete’de bir kadro ilanı yayınlandı bizlerin talepleri dışında. Bu iki doktor öğretim üyesi kadrosu ilanıydı. İki kadro da bizim talebimiz ile gerçekleşmedi. İlanı biz talep etmedik ve ilan çıktıktan sonra 15 gün içinde bu kadrolara başvuranlar oldu. Bizler de gelen adayları oy birliği ile istemediğimizi bildirdik. Ama daha sonra öğrendik ki durdurma talebinde bulunduğumuz iki kadroya da öğretim üyesi ataması yapılmış.”

“Paraşütle inme yöntemi…”

Öğretim üyesi alımında belli süreçler olduğunu, atamaların bu süreçler çerçevesinde gerçekleştirildiğini hatırlatan Sart, “Ancak son iki yıldır liyakatsız tepeden inme yöntem uygulanıyor. Hatta biz ona ‘paraşütle inme’ yöntemi diyoruz. Biz talep etmediğimiz halde, bizim belirlemediğimiz ve bizim kararlarımız dışında öğretim görevlisi alınabiliyor. Boğaziçi Üniversitesi için son iki yıldır liyakatsız kadrolaşma olduğunu söyleyebilirim” dedi.

Hem rektör, hem dekan…

Üniversitelerde liyakatsız kadrolaşmanın bir başka yolunun “bir rektörün farklı enstitü ya da fakültelerde dekan pozisyonunda da yer alması” olduğunu kaydeden Sart, “Üniversitenin bir yönetim kurulu ve senatosu vardır ve bunu da bozmuş oluyorlar. Oy birliği veya oy çokluğu aşamaları bozulmuş oluyor ve oy çokluğu ile dilediğiniz kararı onaylayabiliyorsunuz” diye konuştu. Sart, bu konuda da Boğaziçi’nde yaşanan şu örneği anlattı;
“Hukuk fakültesi açıldı yakın zamanda. Boğaziçi Üniversitesi’nin eğitim dili ingilizcedir. Ama hukuk fakültesi için yüzde 30 ingilizce istendi. O zaman böyle büyük değişiklikler, bir şekilde liyakatsız atamalar üniversitenin benimsediği ilkelere zarar vermeye başlıyor.”

Yüksek lisans öğrencilerinin umudu kalmadı

“Kişiye özel ilanla atama” ve “liyakatsiz kadrolaşma” konusunda Boğaziçi Üniversitesi tek değil; Sivas Cumhuriyet Üniversitesi tarafından 31 Ağustos 2022 tarihli Resmi Gazete’de farklı alanlarda çok sayıda öğretim üyesi kadrosu için yayınlanan ilanlar da tartışmalı.

En göze çarpan ilan, Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı Doktor Öğretim Üyesi kadrosunda yaşandı. İlanda kadro için istenen özellikler arasında yer alan “atçılık kültürü ve baytarnameler üzerine çalışmış olmak” şartı, “kişiselleştirilmiş ilan” tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

Üstelik yaşanan tartışmalar, yüksek lisans öğrencilerinin üniversitede kadro imkanı konusunda da umutsuzluğa kapılmalarına yol açıyor. 9. Köy’e konuşan ancak adını vermek istemeyen Cumhuriyet Üniversitesi’nden bir Yüksek Lisans öğrencisi, durumu şöyle anlattı;
“Ben Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde yüksek lisans öğrencisiyim. Neredeyse açılan her kadro ilanı sonrası kişiye özel kadro haberleri görüyorum. Bu benim umutlarımın kırılmasına sebep oluyor. Çalışıp kendi emeğimle yapmak istediğimi başkası liyakatsız şekilde yapıyor. Kişiye özel kadrolar önümüzde engel oluşturuyor bizleri boşa çabalıyor gibi hissettiriyor.”

“Kişiye özel kadrolar hep vardı ama…”

9. Köy’ün, üniversitelerde liyakatsız atamalar ve “kişiselleştirilmiş kadro ilanları” konusunda görüşlerine başvurduğu Doç. Dr Esra Ergüzeloğlu’na göre ise, üniversitelerde bu tip uygulamalar hep vardı, ancak son dönemde “insanların tahammül sınırları aşıldığı için” daha görünür hale geldi.

Ergüzeloğlu, “Kişiye özel açılan kadro hep vardı, sadece daha görünür oldu. Çünkü insanların tahammül etme düzeyleri azaldı. Direnemiyorlar çünkü hukuk arayamıyorlar. Herhangi liyakatsız atama için dava açtığınızda sonuç anlamıyorsunuz çünkü yargı durdu. Yargı ile önlenemiyor bilimsel ifadeler ile önlenemiyor elde ki tek seçenek ifşa etme bu sebepten dolayı daha çok görüyoruz. Bu işlerle mücadele etmenin başka yolu olmadığı için bu tür haberleri daha çok duyuyoruz” dedi.

Mersin Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi’nden ihraç edilen barış akademisyenleri arasında bulunan Ergüzeloğlu, niteliksiz kadrolaşmanın akademi ortamına vereceği zararı da, doktor/hastane ilişkisi üzerinden anlattı. “Doktor olmayan insanları hastaneye alırsanız neler olur?” diyen Ergüzeloğlu, “Her bir bilim disiplininin araştırma alanı vardır, yetiştirdiği öğrenciler, topluma yaydığı düşünce vardır. Bu alanlarda yeterince emek vermemiş, dirsek çürütmemiş var olan kamuya açık şeffaf kanalları kullanarak kendi eğitimini tamamlamamış insanlar birilerinin akrabasıdır veya bir siyasi görüşün temsilcisidir ya da ilerde burayı iyi yönetir düşüncesi ile bir konuma getirdiğinizde, o kurumu çürütmüş olursunuz. İşlemez hale getirirsiniz” ifadesini kullandı.

Kişiye özel kadroların “yükseköğretim kurumlarının kanayan yarası olduğunu” da vurgulayan Ergüzeloğlu,  “Akademik bilimsel nitelikli kadroların kendilerine yapılan bu etkilere direnmemesi, yeteri derecede güçlü ses çıkaramaması ya da güçlü ses çıkardığında başlarına bir şey gelecek korkusudur liyakatsız kadroların sebebi” diye konuştu.

“Üniversite kadroları ikiye bölündü…”

Ergüzeloğlu üniversite kadrolarının ikiye bölündüğüne dikkat çekerek, şöyle dedi;
“Bir yanda yıllardır emek vermiş bir yanda da niteliksiz kadrolar olur ve bu iki yapı birbiri ile çatışır. Bu çalışma o kurumu işlemez hale getirir. Böyle niteliksiz kadrolaşmalar arttıkça bilim üretilen üniversitelerde bilim üretmek yerine politika, yandaşlık üretmeye başlanır. Bilimin dışında her şey üretilmeye başlanır.”

HABER : Haber: Fatma Boz

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.