Melek Çelik
Şanlıurfa’da özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin yanı sıra, KYK yurtlarında psikolog olarak çalışan, aynı zamanda çeşitli STK ve kamu kurumlarında yürütülen projelerde görev alan çocuk ve ergen psikoloğu Hatice Köroğlu, ergenlerin sosyal medya kullanımına ilişkin tespitlerde bulundu.
Psikolog Hatice Köroğlu, ergenlerin çevrimiçi ortamlardaki davranışlarına dair de önemli bilgiler paylaştı. Yapılan araştırmalardan söz eden Köroğlu, “Ergenler internette etkileşim amaçlı olarak yetişkinlerden çok daha fazla vakit harcıyorlar” dedi. Köroğlu, özellikle sosyal medyada geçirilen zamanın ergenlerin sosyal bağ kurma ve kendini ifade etme biçimlerinde önemli rol oynadığına dikkat çekti.
Ergenliğin genellikle 12 ile 21 yaşlarını kapsadığını belirten Köroğlu, bu dönemin bireyin hormonal, fizyolojik ve psikolojik olarak farklılıklar yaşadığı bir süreç olduğunu vurguladı. Köroğlu, “Ergenlik, çocukluk ile yetişkinlik arasındaki geçiş sürecidir, bir köprü süreci de diyebiliriz. Bu dönemde bir grubun parçası olmak, kendini kabul ettirmek ve sosyal açıdan var olmak birey için çok çok önemlidir” diye konuştu.
Ergenlerin sosyal medyada yaptığı paylaşımların içeriklerine bakıldığında, popüler olma ve kabul görme arzularının belirleyici olduğunu ifade eden Köroğlu, “Ergenlerin sosyal medyada fazla zaman geçirmesinin depresyonla önemli bir ilişkisi olduğunu gösteren araştırmalar bulunmakta. Zamanla sosyal medyada çok fazla zaman harcayan ergenlerin depresyonun bazı semptomlarını göstermeye başladıkları gözlemlenmiştir” uyarısında bulundu.
Amerikan Pediatri Akademisi’nin 2011 yılında tanımladığı “Facebook depresyonu” kavramını hatırlatan Hatice Köroğlu, şunları söyledi; “Facebook depresyonu, çocukların ve gençlerin zamanlarının çoğunu sosyal medyada geçirerek daha sonrasında sosyal medyayı aşırı kullanımdan kaynaklı depresyon semptomları göstermeleridir. Bunun sebebi ise sosyal medyayı fazla kullanan bireylerin kendilerini diğer kullanıcılar ile karşılaştırıp diğerlerinin çok daha iyi bir hayata sahip olduklarını düşünmeleridir. Sosyal medyada geçirilen süre arttıkça bireyler kendilerini diğer kullanıcılarla kıyaslar ve dolayısıyla depresif semptomlar ortaya çıkar. Örneğin arkadaşlarının sürekli gezdikleri yerleri, tatile gittiklerini, yemek ve alışveriş fotoğraflarını görmek bireylerin kendi hayatlarından memnun olmamalarına ve eksiklik, yetersizlik duygularının artmasına sebep olmaktadır. Bu artış, ilerleyen süreçlerde depresif belirtilerin ortaya çıkmasına yol açmaktadır.”
Sosyal medya kullanımında ailelerin yapması gerekenler hakkında da bilgi veren Köroğlu, “Ergen bireyle karşılıklı güvene dayalı sağlıklı ve dengeli bir ilişki kurmak çok önemlidir. Çünkü yasaklamak bu dönemde çözüm değildir. Yasaklamak yerine sınır koymak ve hatta ergeni bu sınırlara dâhil etmek çok daha sağlıklı bir yöntemdir” dedi. Köroğlu’na göre aileler, sosyal medya ve internet kullanımı konusunda gençlerle savaşmak yerine teknolojinin yaşamımızda önemli bir yer tuttuğunu kabul ederek çözüm bulmalı.
Bir çocuğun sosyal medya hesabına sahip olma yaş sınırının 13 olduğunu hatırlatan Köroğlu, “Bu yaştan önce çocuğunuz sosyal medya hesabı açmak isterse, bu hesabın giriş bilgilerinin sizde olması, siber zorbalık ve istismar gibi olası riskler hakkında bilgi sahibi olmanız ve çocuğunuza bu bilgileri kendi yaş dilimine göre uygun bir dille anlatmanız önemlidir. Çocuğunuzun sosyal medya hesabında ekli olmanız, etkileşimde olduğu kişileri ve hesapları bilmeniz, bunlar hakkında sohbet edebilmeniz ve fikir alışverişi yapabilmeniz çok önem arz etmektedir” diye konuştu.
Ailelerin çocuklarını yakından tanımasının ve kişiliklerini, zevklerini bilmesinin, çocuklarının zihinsel becerilerine uygun hedefler belirlemelerine yardımcı olacağını söyleyen Hatice Köroğlu, bunun ergenlerin kendi hedeflerini bulmaları ve sosyal medyayı doğru kullanmaları açısından önemini hatırlattı.
Köroğlu, ailelerin ergen bireylerin boş zamanlarında yapabileceği alternatif ve daha işlevsel aktiviteler bulmalarına yardımcı olmalarının da önemli olduğunu söyledi. “Ebeveynler, kendi teknoloji ve sosyal medya kullanımları ile çocuklarına doğru rol model olmalı” diyen Köroğlu, aile bağlarını güçlendirmeye yardımcı olacak aktiviteler geliştirmenin, ergenlerin sosyal medya kullanımına sınır koymada etkili olacağını da ifade etti.
Psikolog Hatice Köroğlu, sosyal medyada geçirilen sürenin yanı sıra, kullanım şeklinin ve amacının da kişilerin depresyon semptomlarını etkilediğini belirtti. Köroğlu, sosyal medyayı yalnızca kişilerden haberdar olmak, yeni bilgilere erişmek, ortak grup kurmak ve ortak fikirlere sahip insanlarla bir araya gelmek için kullanmanın daha az depresyon semptomuna yol açacağını ifade etti. Ancak, sosyal medyayı çok aktif olarak kullanmanın, tıklanma oranına dikkat etmenin, takipçi sayısını artırmak için çaba harcamanın, sürekli fotoğraf paylaşmanın ve insanların beğenisini kazanmak amacıyla sosyal medya hesaplarını kullanıma açmanın olumsuz etkiler doğurabileceğini vurguladı. Bu tür bir kullanımın depresif semptomları artırabileceğini belirten Köroğlu, bu durumun kişinin kendi ruhsal halinden memnun olmadığını ve hayatını başkalarıyla kıyasladığını gösterdiğini söyledi.
Ebeveynlere, çocuklarını sosyal medyadan ziyade gerçek yaşama yönlendirmelerini öneren Köroğlu, sosyal medyada oyun oynamak yerine gerçekte oyun oynamanın önemine değindi. Köroğlu, televizyonun genellikle yanlış düşünce ve davranış kalıpları ile yanlış rol modelleri öğretirken, sosyal medyada ise bireylerin kendi hayatlarını başkalarının hayatlarıyla kıyaslayarak memnuniyetsizlik yaşadıklarını söyledi. Bu durumun da depresif semptomları doğrudan etkileyebileceğini bir kez daha vurguladı.
“Ergenler için televizyon, bilgi almaktan ziyade, belirli davranış kalıplarını aldıkları bir araç” diyen Köroğlu, televizyonun gençlerin sigara içme davranışını, alkol ve madde bağımlılığı geliştirmelerini, cinsellik konusunda olumlu ve olumsuz bilgiler öğrenmelerini ve suça/şiddete yönelmelerini önemli ölçüde etkilediğini söyledi. Özellikle televizyon dizilerinde ortaya çıkan kahramanların, gençler tarafından model alınmasının bunda payı olduğunu da ifade etti.
“Ülkemizde zaman zaman popüler olan mafya ve polisiye dizilerinin özellikle gençler arasında izlenme oranlarının çok yüksek olduğunu biliyoruz” diye konuşan psikolog Hatice Köroğlu, bu programların sosyalleşme ve kişilik gelişiminin en kritik döneminde bulunan gençleri, birçok davranış açısından etkilediğini vurguladı. Köroğlu, gençlerin bu dizilerdeki kahramanlarla özdeşleşme, saldırganlık ve şiddet içerikli davranış tutumlarını benimsediklerine dikkat çekti.
Psikolog Hatice Köroğlu, sosyal medya kullanım yaşının giderek düştüğünü ve pandemiden sonra fiziksel aktivitelerin ve reel görüşmelerin azaldığını belirtti. Bu durumun, ilerleyen zamanlarda daha fazla araştırma konusuna yol açacağını öngören Köroğlu, resmi kurumlar tarafından yapılması gereken sosyal sorumluluk projeleri ile gençleri daha fazla aktiviteye yönlendirecek çalışmaların da araştırmaların konusu olabileceğini belirtti.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.