Esra Varhan / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos – Cumhur Yetmez
Türkiye’nin birçok bölgesinde 2024 yazında kaydedilen sıcaklıklar, 1991-2020 normallerinin çok üstündeydi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan raporlara göre, temmuz ayında özellikle Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde sıcaklıklar ekstrem seviyelere ulaştı. İklim krizinin etkileri giderek daha görünür hale gelirken sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler çözüm arayışında.
Türkiye genelinde sıcaklıklar, 2024 yılı temmuz ayında 1991-2020 normallerinin üzerine çıkarak endişe verici seviyelere ulaştı. Türkiye’nin farklı bölgelerinde kaydedilen veriler, aşırı sıcak hava dalgalarının etkisini net bir şekilde ortaya koyuyor. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 40°C’nin üzerine çıkan ekstrem sıcaklıklar, uzmanları ve halkı tedirgin ediyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, 1991-2020 dönemi ortalamalarıyla karşılaştırıldığında 2024 yılının temmuz ayındaki sıcaklıklar, tüm bölgelerde ciddi bir artış gösterdi. Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ortalama sıcaklıklar, uzun yıllar normallerini (mavi sütunlar) aşarken, ekstrem sıcaklıklar (yeşil sütunlar) dikkati çekiyor.
Özellikle Marmara ve Ege Bölgeleri, 2024 yılının sıcaklık ortalamalarıyla normallerin üzerine çıkmış durumda. Bu bölgelerde, aşırı sıcak hava dalgalarının etkisi belirgin şekilde hissedildi.
En çarpıcı yükseliş ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde gözlendi. Güneydoğu’da sıcaklıklar, uzun yıllar ortalamalarının oldukça üzerinde seyrederken, ekstrem sıcaklıklar 40°C’nin üzerine çıktı. Bu durum, bölgede yaşayanlar için sağlık risklerini beraberinde getirirken, uzmanlar önümüzdeki dönemlerde daha fazla önlem alınması gerektiğini vurguluyor.
Sıcak dalgaları, özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olan bireyler için sağlık risklerini artırıyor. Aşırı sıcaklar, sıcak çarpması, dehidrasyon ve kalp rahatsızlıkları gibi sağlık sorunlarına yol açıyor. Bu nedenle, sıcak dalgalarının etkilerini hafifletmek için çeşitli sağlık eylem planlarının uygulanması önemli.
Sıcak hava dalgaları, genellikle bir sel, fırtına veya orman yangını gibi felaketlerle kıyaslandığında daha az dikkat çekiyor ancak etkileri, en az bu felaketler kadar öldürücü olabiliyor. “Sessiz katil” olarak nitelendirilen sıcak hava dalgaları, yüksek ölüm oranlarına yol açmasına rağmen, halk arasında tehlikenin boyutu yeterince bilinmiyor. Bu durum, özellikle Türkiye’de sıcak hava dalgalarına dair veri eksikliği ve yeterli kamu politikalarının bulunmaması nedeniyle daha da endişe verici bir hal alıyor.
Mekanda Adalet Derneği’nden Yağız Eren Abanus, Türkiye’de sıcak hava dalgalarının yeterince ciddiye alınmadığını belirterek, derneğin yurttaş bilimi yöntemiyle Şişli’de yürüttüğü pilot çalışmayı şu sözlerle özetledi: “İstanbul’un Şişli ilçesinde 32 haneye ısı ve nem sensörleri yerleştirdik. Amacımız, sıcak hava dalgalarının etkilerini hem nicel hem de nitel verilerle ortaya koymaktı. Bu çalışma, sıcaklık ve nem verilerinin yanı sıra insanların bu koşullarda nasıl etkilendiğine dair önemli bilgiler sağladı. Elde edilen sonuçlar, özellikle yaşlılar, kronik hastalar ve düşük gelirli haneler üzerinde sıcaklık artışlarının ciddi etkileri olduğunu gösterdi.”
Mekanda Adalet Derneği’nin Şişli’de yürüttüğü çalışmada, sıcak hava dalgalarının etkileri net bir şekilde ortaya kondu. Abanus, “Pilot çalışmada elde ettiğimiz veriler, sıcaklıkların sadece fiziksel sağlık değil, aynı zamanda psikolojik ve ekonomik etkilerinin de olduğunu gösteriyor. Özellikle klima kullanamayan hanelerde yaşam kalitesinin ciddi şekilde düştüğünü gözlemledik. Klimaların yaygınlaşması çözüm gibi görünse de bu durum, hem enerji maliyetlerini artırıyor hem de çevresel bir sorun yaratıyor” dedi.
Araştırma yapılan evlerde gündüz sıcaklıklarının DSÖ’nün belirlediği 32°C sınırının altında olduğu ancak gece sıcaklıklarının 24°C’nin altına inemediği gözlemlendi. Gece sıcaklıklarının düşmemesi, bireylerin gece serinleyememesine ve ısı stresinin artmasına neden olduğu araştırma bulgularından. Ölçüm yapılan evlerin büyük bir çoğunluğunda ev içi sıcaklıkların, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) 1991-2020 yıllarına ait ortalamalarının üzerinde olduğu belirlendi. Yeni binalarda yaşayan, daha iyi izolasyona sahip haneler ve klimaya erişimi olanlar, sıcak dalgalarından bir nebze korunmuş olsa da sıcaklıkların genel olarak tüm haneleri olumsuz etkilediği raporun sonuçlarından biri. Kliması olmayan hanelerdeki sıcaklıklar maksimum 33.2°C’ye ulaşmış, klimalı hanelerde ise bu değer 31.5°C olmuştur. Ancak klimaların kullanımı, sağlık riskleri ve yüksek maliyet nedeniyle özellikle dezavantajlı hanelerde sınırlı kaldığı belirtildi.
Abanus’a göre bu pilot çalışma, Türkiye’nin sıcak hava dalgalarına karşı acilen politika değişikliği yapması gerektiğini gösteriyor. Yerel yönetimlerin, düşük gelirli hanelere yönelik soğutma çözümleri üretmesi ve enerji verimliliği sağlayan teknolojilere daha fazla yatırım yapması gerekiyor.
Sıcak hava dalgalarının etkileri, sosyoekonomik durumlara göre farklılık gösterebiliyor. Özellikle yaşlılar, kronik hastalıkları olanlar ve düşük gelirli haneler bu durumdan daha fazla etkileniyor. Bu bağlamda, Mekanda Adalet Derneği’nin çalışmaları, sıcak hava dalgalarının toplumsal adaletsizlikleri nasıl derinleştirdiğini gözler önüne seriyor.
Abanus, “Sıcak hava dalgaları, özellikle dezavantajlı gruplar üzerinde ciddi etkiler yaratıyor. Yaşlılar, kronik hastalığı olanlar ve kadınlar, bu durumdan en çok etkilenen gruplar arasında yer alıyor. Örneğin, klimaya erişimi olmayan haneler, sıcak hava dalgaları sırasında ciddi sağlık riskleriyle karşı karşıya kalıyorlar,” diyor. Klimalarla sağlanan serinleme enerji tüketimi, sürdürülebilirlik ve çevresel etki bağlamında etik kaygıların ötesinde hastalıklara yol açma riski ve yüksek ekonomik maliyetlerden ötürü çok fazla tercih edilmemekte ve soruna etkili bir çözüm sunmuyor.
Raporda, toplumsal dayanışmaya ve iletişim eksiklerine de yer veriliyor: “Yaşlı katılımcıların sosyal iletişim ağlarından kopuk hatta bazı durumlarda sosyal yalıtılma altında yaşaması, sıcak dalgalarına karşı uygulanabilecek yenilikçi yöntemlerin bilinmiyor oluşu sıcak dalgalarıyla ilgili iletişim çabalarını, erken uyarı ve müdahale sistemlerini öncelikli hale getirmektedir.”
İklim adaleti uzmanı Yağız Eren Abanus, sıcak hava dalgalarının Türkiye’de yeterince ciddiye alınmadığını vurgulayarak, “Yaptığımız pilot çalışmalar, özellikle dezavantajlı kesimlerin sıcak hava dalgalarından daha fazla etkilendiğini gösteriyor. Sıcak hava dalgaları, toplumsal eşitsizlikleri daha da derinleştiriyor” dedi.
Türkiye’de sıcak hava dalgalarına karşı alınan önlemler yetersiz kalırken, yerel yönetimlerin bu konuda daha fazla sorumluluk alması gerektiği vurgulanıyor.
Abanus, belediyelerin, kentlerdeki kırılgan nüfuslara yönelik önlemler almakla yükümlü olduğuna da işaret ederek, yerel yönetimlerin de bu aşırı sıcaklara karşı daha fazla sorumluluk alması gerektiğini belirtti:
“Yerel yönetimlerin sıcak hava dalgalarına karşı daha proaktif bir rol üstlenmesi gerekiyor. Örneğin, Amerika’da yerel yönetimler yurttaş bilimi yöntemini kullanarak kentlerdeki kırılganlıkları belirleyip, buna yönelik çözümler üretiyorlar. Türkiye’de de yerel yönetimler bu tür çalışmalar yaparak, dezavantajlı gruplara yönelik sosyal destek sistemleri geliştirebilir.”
Sivil toplum kuruluşlarının da bu alanda önemli bir rol üstlenebileceğini belirten Abanus, “Sivil toplum kuruluşları, sıcak hava dalgalarına karşı veri üretimi ve topluluk temelli dayanışma mekanizmalarının oluşturulmasında kilit bir rol oynayabilir” dedi.
Türkiye’de sıcak hava dalgalarına dair veri eksikliği, bu konudaki farkındalığın ve alınan önlemlerin yetersiz kalmasına yol açıyor. Yurt dışında bu tür veriler, devlet kurumları tarafından düzenli yayınlanırken, Türkiye’de durum oldukça farklı. Kamu kurumlarının sıcak hava dalgalarıyla ilgili veri paylaşmaması, sivil toplum kuruluşlarının bu alandaki çalışmalarını zorlaştırıyor.
Abanus, Türkiye’deki veri eksikliğini şu şekilde vurguluyor: “Türkiye’de sıcak hava dalgalarına dair veri bulunmaması, bu konunun yeterince ciddiye alınmadığını gösteriyor. Biz, Mekanda Adalet Derneği olarak, yurttaş bilimi yöntemini kullanarak bu veri eksikliğini gidermeye çalışıyoruz. Ancak bu verilerin düzenli olarak devlet tarafından sağlanması gerekiyor. Devletin sıcak hava dalgalarına karşı veriye dayalı eylem planları geliştirmesi gerekli.”
İklim değişikliğine bağlı afet risklerinin azaltılması amacıyla, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yürütülen “Türkiye’de İklim Değişikliğinden Kaynaklanan Afet Risklerinin Azaltılması ve Uyum Konusunda Kapasite Artırılması Projesi” kapsamında Antalya ve Trabzon için yerel eylem planları hazırlandı. Bu planlar, iklime uyum sağlama ve afet risklerini yönetme konusunda Türkiye’de öncü adımlar olarak kabul ediliyor. Özellikle bu iki şehir için hazırlanan planlar, Türkiye’de yerel ölçekte yapılan ilk ve tek çalışmalar olma özelliğini taşıyor.
Antalya, Bursa, Denizli, İstanbul, İzmir, Kayseri ve Şanlıurfa gibi büyükşehir belediyelerinin iklim eylem planlarında sıcak hava dalgalarına yönelik tedbirlerin yer aldığını biliniyor. Antalya’da yeşil alan eksikliğinin ısı ada etkisini artırdığı tespit edilerek kentin yeşillendirilmesi ve sıcak hava dalgalarına karşı erken uyarı sisteminin geliştirilmesi hedefleniyor. Bursa’da özellikle yaşlı nüfusun sıcak hava dalgalarına karşı korunması amacıyla bilgilendirme faaliyetleri düzenleniyor.
Sanayi kuruluşlarının sıcak hava dalgalarından olumsuz etkilendiği tespit edilen Denizli’de, kentsel altyapının bu etkilere karşı güçlendirilmesi öngörülüyor.
İstanbul’da turizm ve diğer sektörlerin sıcak hava dalgalarından etkilenmesi beklenirken, kuraklığa karşı direnç artırıcı önlemler alınması hedefleniyor.
İzmir’de enerji talebini artıran ısı ada etkisini hafifletmek amacıyla yeşil çatı uygulamaları, yeşil alanların artırılması ve yağmur suyunun toplanması gibi projeler geliştiriliyor. Kayseri’de tarım ve orman alanlarının sıcak hava dalgalarından korunması için doğa temelli çözümler ve ormanlık alanların genişletilmesi hedefleniyor. Şanlıurfa’da da yeşil alanların artırılması ve yeni yapıların ısıya dayanıklı şekilde inşa edilmesi hedefler arasında yer alıyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da sıcak hava dalgalarıyla mücadelede çeşitli projeler yürütüyor. Bakanlık, özellikle son yıllarda artan ekstrem hava olaylarına karşı Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün raporları doğrultusunda çalışmalarını hızlandırmış durumda. 2022 yılında yayımlanan “Meteorolojik Afetler Değerlendirmesi” raporunda, Türkiye’nin farklı bölgelerinde gözlemlenen aşırı sıcaklıklar ve fırtınalar gibi olayların sıklığının arttığına dikkat çekiliyor.
Raporda, 2000-2019 yılları arasında dünya genelinde yaşanan afetlerin yüzde 90’ının iklim değişikliğine bağlı meteorolojik olaylar olduğu belirtiliyor. Bakanlık, sıcak hava dalgalarına karşı özellikle düşük gelirli vatandaşlar için soğutma merkezleri oluşturmayı planlıyor. Ancak bu tür önlemler, bazı uzmanlar tarafından etik açıdan tartışmalı bulunuyor. Soğutma merkezlerinin enerji tüketimini artırması ve karbon ayak izini büyütmesi, uzun vadede daha büyük çevresel sorunlara yol açabileceği endişesini doğuruyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda görevli ancak isminin açıklanmasını istemeyen bir yetkiliye göre, bakanlık iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında bazı adımlar atmış olsa da sıcak hava dalgaları ve ısı ada etkisiyle mücadelede somut çözüm önerileri sınırlı. Yetkili, bakanlığın İklim Değişikliği Eylem Planı (2011-2023) ve İklim Değişikliği Azaltım Stratejisi ve Eylem Planı (2024-2030) gibi politikalar geliştirdiğini ancak bu belgelerde sıcak hava dalgalarına yönelik spesifik çözümlerin tam olarak geliştirilemediğini belirtti.
Aynı yetkili, 2022 İklim Şurası’nda sıcak hava dalgalarının yarattığı risklere dikkat çekildiğini ve bu afetlerin önlenmesi için risk haritaları ve karar destek sistemlerinin geliştirilmesinin gerekli olduğunun vurgulandığını aktardı. Ayrıca, 2023/9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’nde sıcak hava dalgalarının tarım ve su kaynakları üzerindeki olumsuz etkilerine işaret edilerek, yüzyıl sonunda Türkiye’nin güneydoğusunda sıcak hava dalgası yaşanan gün sayısının 20 güne çıkmasının beklendiği ifade edildi.
Ancak, yetkiliye göre, Türkiye genelinde sıcak hava dalgalarına özel bir ulusal eylem planı halen hazırlanmış değil ve daha çok genel iklim değişikliği politikaları üzerinden adımlar atılmaya devam ediliyor.
Bu haber, Avrupa Birliği finansal desteği ile üretilmiştir. Haberin içeriği tamamıyla Esra Varhan’ın sorumluluğu altındadır ve hiçbir durumda Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.