DOLAR 36,6761 0.18%
EURO 40,0072 0.46%
ALTIN 3.533,850,46
Ankara
21°

AZ BULUTLU

Dünya Kültür Mirası demir bariyerlerin arkasında kaldı

Dünya Kültür Mirası demir bariyerlerin arkasında kaldı

UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Diyarbakır Surları, yıllardır süren restorasyon çalışmaları nedeniyle ziyaretçilerini demir bariyerlerin arkasından ağırlıyor.

ABONE OL
13 Şubat 2025 14:41
Dünya Kültür Mirası demir bariyerlerin arkasında kaldı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Rojan Mamo

Diyarbakır’ın 9 bin yıllık tarihi sembollerinden ve UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Diyarbakır Surları, yıllardır tamamlanamayan restorasyon çalışmaları nedeniyle ziyaretçilerini demir bariyerlerin arkasından ağırlıyor.

Kentin en önemli tarihi yapılarından biri olan surlar, 2015 yılında yaşanan Sur olaylarında ciddi zarar görmüştü. Aradan geçen 10 yılda restorasyon çalışmaları tamamlanamazken, defalarca ihale edilen ve Kültür ve Turizm Bakanlığı, Büyükşehir Belediyesi ile UNESCO tarafından yürütülen projelerden geriye yalnızca yırtılmış pankartlardaki sloganlar kaldı.

2000 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne 15 yıllık bekleyişten sonra alınan tarihi yapı, aynı yıl Sur ilçesinde yaşanan çatışmalar nedeniyle zarar görerek tahrip edilmişti.

Sur ilçesinin yeniden inşa edilmesi için 2 milyar TL bütçe ayrılırken bu çerçevede Diyarbakır Surlarının restorasyon çalışmaları da başlatılmıştı.

2018 yılında ise UNESCO Diyarbakır Surlarında yapılan restorasyon çalışmalarını surların üzerindeki arkeolojik izleri yok ettiği gerekçesiyle durdurdu.

2020 yılında kayyum yönetimindeki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Diyarbakır Valiliği ve Kültür ve Turizm Bakanlığı ortak proje ile yeniden restorasyon çalışmalarını başlattı. “Surlarda Diriliş” sloganı ile başlatılan restorasyonlarda yapı bölgelere ayrılarak onlarca ihale yapılırken restorasyon çalışmaları halen sürüyor.

Son olarak 21 Ağustos 2023 tarihinde 88 milyon 26 bin 160 lira bedelle 400 günlüğüne ihale edilen 7. Etap çalışmasından geriye beton bariyerler, surlara asılı iskeleler ve “Surlarda diriliş başlıyor” sloganlarının yazılı olduğu afişler kaldı.

TMMOB restorasyon sürecine dahil edilmedi

Restorasyon çalışmalarının tamamlanmamasından şehir sakinlerinin ve turistlerin yanı sıra, meslek örgütleri de memnun değil.

Surların restorasyonunun başladığı ilk günden beri sürece dahil olmak istediklerini ancak taleplerinin reddedildiğini belirten TMMOB Diyarbakır Mimarlar Odası Eski Eş Başkanı Şerefhan Aydın, “Sur ilçesinin yeniden inşası sırasında ilçeyi kollektif bir yöntemle inşa edelim çağrımıza da yanıt verilmemişti. Şu andaki maket villalı hayalet bölge olarak yeni Sur ortaya çıktı” diyor.

Restorasyon sürecine ilişkin 9.Köy’e açıklamalarda bulunan Şerefhan Aydın, şunları söylüyor:

TMMOB restorasyon sürecine dahil edilmedi. Her zamanki gibi süreci sadece ilgili kamu kurumları tek başına yönetti. Oysa kentin tamamını ilgilendiren bu tür büyük projelerde hata payını minimize etmek için yerel dinamiklerin de sürece dâhil edilmesi büyük önem taşır. Buna rağmen TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu, de facto bir şekilde sürece dâhil oluyordu. Yanlış uygulamalarla karşılaştığımızda bunları düzeltmek için tepki gösterdik. Bazen yanlışlar giderildi, bazen de bildiğimiz yanlışlarda ısrar edildi.

Aydın, Diyarbakır Surları’nın sağlıklı bir şekilde restore edilebilmesi için izlenmesi gereken yolları ve UNESCO’nun koruma rolünü ise şu şekilde açıklıyor: “İlk adım, tarihi dokuyu koruma kaygısının tüm ilgili kurum ve kişilerde ön planda olması olmalıdır. Hem proje hazırlık aşamasında hem de uygulama sürecinde uzman kişilerden oluşan bir kontrol mekanizması oluşturulmalı ve liyakat esasına dayalı bir yaklaşım benimsenmeli. Ayrıca, meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının zaman zaman inceleme yapmasına fırsat tanınmalı.

Aydın, yapılacak öneri ve eleştiriler dikkate alınarak olumsuzlukların önüne geçilebileceğini de belirterek sözlerini şöyle sürdürüyor:

UNESCO 2015 yılında Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri’ni Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dâhil ederek bu değerleri insanlığın ortak mirası olarak tescilledi. Ancak bu karar, UNESCO’ya düzenli denetimler yapma yükümlülüğü getirmiyor. Fakat bu değerler artık koruma altına alındığı için UNESCO’nun ilgili devleti uyarma ve gerektiğinde yaptırım uygulama yetkisi bulunuyor. Buna rağmen çatışmalar sonrası Suriçi’ndeki yapılarda yaşanan tarihi tahribata dair herhangi bir yaptırıma şahit olmadık. Buradaki denetim ve koruma sorumluluğu bakanlık ve belediyededir. Restorasyonların doğru yapılıp yapılmadığına dair ise şeffaf bir süreç izlenmediği için elimizde bir bilgi yok. Ancak restorasyon tamamlandığında yanlışlıklar açığa çıkacaktır.”

Prof.Dr.Aziz Yağan

“Restorasyonun tamamlanmaması tahribatı engelleyemediğimizi gösteriyor”

Diyarbakır Surlarındaki restorasyonun 10 yıldır tamamlanmamasının en az 10 bin yılda örülen ve güçlendirilen surların son yüzyıldır devam eden tahribatının engellenemediği anlamına geldiğini söyleyen Diyarbakır Eğitimi İzleme ve Reform Girişimi (DİERG) Direktörü Prof. Dr. Aziz Yağan ise “Gecikmeye ek olarak restorasyon işi de sorunlu gibi görünüyor” diyor.

Restorasyon süreçlerine dair çalışmalarına ve izlenimlerini 9. Köy’e anlatan Yağan şunları söylüyor: “Yıllar önce sur taşlarının bedenden söküldüğünü, aylarca önce derz harcı uygulama problemlerini ve en son Tekkapı’da taşları dökülmüş burç için çalışma yapılmadığını açıklamıştım. Bu tür sorunlar bedenlerin korunmasında daha hızlı ve titiz bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğini düşündürüyor. Ayrıca restorasyonun başlangıcından bitirilene dek denetim yapan birimlerin ve restorasyonu yapan işletmelerin yeterliliğinin incelenmesi gerektiği kanısındayım.

Yağan, Diyarbakır Kalesi’nin dünyanın en önemli ve ciddi yapıtlardan biri olduğunu ancak kentin bunun bilincinde olmadığına dair endişeleri olduğunu da söyleyerek, şöyle konuşuyor:

Dünyada başka geniş tarihi alanlar da var ve oralarda eserler korunuyor. Diyarbakır surlarının restorasyonu ise sanki olanağı olmayan birinin derme çatma ve imkânı oldukça sınırlı bir şekilde yapısını inşa etmesini ya da onarmasını andırıyor. Bütüncül ve hızlı bir restorasyon ve koruma politikası oluşturmak ve uygulamak zor bir mesele değil. Bu yapılmadıkça surlar tahrip edilmeye, her isteyenin taşları almasına açık olacak.

“UNESCO’nun surların tahribatı konusunda kaygısı yok”

Diyarbakır Surları’nı koruması gerekenin bölge sakinleri olduğunu ve UNESCO’nun bu konuda bir kaygısının olmadığını ifade eden Yağan sözlerini şöyle sürdürüyor: “UNESCO’nun kalenin tahribatı konusunda kaygısı yok, sadece miras listesine girme gerekçeleri yitirilirse listeden çıkarıyor. Bunun doğru bir tutum olduğunu düşünüyorum; o bölgenin sakinleri koruyamıyorsa, UNESCO’nun ya da bir başkasının el koymasını, taşımasını mı izleyeceğiz? Tıpkı Bergama gibi. Kalemiz listede olsa da olmasa da kentin bireyleri tarafından korunması gerekiyor. Toplumumuz bu bilince ve tutuma erişinceye dek tarihi eserlerimizin korunması için elimizden geleni yapmaktan vazgeçmeyeceğiz.”

Yağan kalenin restorasyonunda gözlemlediği hatalara ilişkin de şu tespitleri yapıyor: “Kalenin aslına uygun restore edilmediği ilk göze çarpanlardan. Kalenin bazı yerlerini incelediğimizde farklı restorasyon dönemlerine ait olduğu hemen anlaşılabilir. Çünkü kabaca söyleyeceğim ancak açıkça farklı renkte yamalardan oluşuyor. Bazı yerlerde derz harcı kum gibi, yani onları birbirine bağlayıcı bir madde kullanılmamış. Rüzgar ve yağmur kolayca bu derz harcını uzaklaştırabiliyor. Böyle olunca taşların kayma, düşme ya da kolayca çıkarılma riski oluşuyor, bu da bedenin çökme tehlikesine yol açıyor. Bazı yerlerde yeşil alan sulama fıskiyeleri sur taşlarını ıslatıyor. Bunlar problemlerin sadece birkaçı.”

Dünyada restorasyon çalışmalarının çok geliştiğini belirten Yağan, restorasyon çalışmalarına ilişkin ise şu önerilerde bulunuyor:

Dünyada restorasyon konusunda zengin bir bilgi ve deneyim oluştu ancak biz hâlâ bu deneyime, yaklaşıma bir katkı sunabilmiş değiliz. Öyleyse, dünyadaki birikimden ve bilimsel destekten faydalanmak için hızla harekete geçmek gerekiyor. Öncelikle yapı 100 yıl önceki haline uygun halde tamamlanmalıdır. Tahrip olan yerlerin restorasyonu ise hızla tamamlanmalı. Kalenin iç ve dış yüzeyine insanların temas etmesi engellenmeli. Kale içinde araç trafiğine son verilebilir ya da kısıtlanabilir. Sadece birkaç burca kontrollü ve güvenli çıkış sağlanabilir. Burçlardaki mekanlar ticari olarak değil, kar amacı gütmeyen kültürel tanıtım amacıyla kullanılmalı.”

Yağan, kentteki her kademeden okullarda öğrencilere ve öğretmenlere tarihi eseri koruma konusunda destek verilmesi gerektiğini de söyleyerek, bunun için toplu taşıma araçlarında kısa videolar gösterilebileceğini, böylece toplumun tarihi eser zarar gördüğünde fark edebilip ve umursayabileceğini, önlemek için girişimlerde bulunabileceğini kaydediyor.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.