Haber: Mustafa Doğan Bulut / Kapak Fotoğrafı: Depophotos – Serdar Özsoy
6 Şubat depremleri, Türkiye’nin 11 ilinde büyük yıkıma yol açtı. Depremde çok sayıda vatandaş hayatını kaybetti. Kalanların pek çoğu ise sadece yakınlarını değil, evini, arabasını, işini kaybetti.
Depremin hemen ardından “sosyal devlet” gereği olarak depremzedelere hayatlarını yeniden kurmaları için devlet yardımları başladı. Ancak bu yardımlar ne kadar yeterli? 9. Köy, bir depremzede aile özelinde, devletin verdiği yardımların etkinliğini araştırdı.
Hatay’da depreme yakalanan A.B. de bir depremzede. 2 yetişkin çocuk ve eşiyle Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan binanın kısmi yıkımı ile molozların içinden çıkmış bir vatandaş olan A.B., Hatay’da Ankara’ya gelmek zorunda kaldı. A.B., deprem sonrasında yaşadıklarını 9.Köy’e şu sözlerle anlattı:
”Öncelikle Allah’tan dileğim yaşadığımız depremlerin tekrarının yaşanmaması. Ben ve ailem 6 Şubat’ta gerçekleşen depremde molozların içinden çıkabildik. Hayatını kaybeden komşularım, arkadaşlarım, abilerim, kardeşlerim ve tüm hemşehrilerim için Allah’tan rahmet diliyorum. Ben doğma büyüme Hataylıyım. Nereye gidersem gideyim, Hatay’ın hasretine dayanamayıp birkaç hafta sonra dönerdim. Ama bu sefer böyle olmadı. Deprem bizi Hatay’dan kopardı, Ankara’ya getirdi. Çocuklarım ve eşimle yeni bir hayat kurmaya çalışıyoruz.”
Para elime geçtiği an bitti
A.B., depremzedelere devlet yardımının kendilerine ulaşıp ulaşmadığı sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Evet ulaştı, öncelikle 10 bin TL sonrasında da 15 TL’lik ödeme aldık. Tabii hemen alamadık. Çünkü bu ödemeleri alabilmek için bulunduğunuz binanın belli bir hasar almış olması ve bunun tespit edilip kayıt altına geçmesi gerekiyordu. Bizim binamız çok geç kayıtlara geçti. O süre içinde yakınlarımızdan borç istedim. Bir şekilde halletmeye çalıştım. Yani bize sonradan gelen 25 bin TL’lik ödemeyi borçlu olduğum kişilere vermek durumunda kaldım. Yani para elime geçtiği an bitti.”
25 bin TL ihtiyaçları karşıladı mı?
Depremzede A.B., devletin verdiği 25 TL’lik yardımı ne şekilde kullandığını da şu sözlerle anlattı:
”Evimizden eşyaların bir kısmını çıkardım. Bir kısmını taşıyacak işçi için harcadım. Diğer kısmını nakliye asansörü için, başka bir kısmı da Antakya’dan Ankara’ya diğer nakliye masrafları için gitti. Özellikle belirtmek isterim ki bazı nakliye firmaları gerekenin üzerinde fiyatlarla depremzedenin mağduriyetini fırsata çevirdi. Bu işi yapan tüm kişiler için söylemiyorum. İyi niyetli nakliyeci vatandaşlarımız da var. Onlardan Allah razı olsun. Yani taşınma haricindeki ihtiyaçlarımızı karşılayamadık.”
DASK tarafından verilmesi gereken sigorta tazminatının birçok depremzede tarafından alınamadığına da dikkat çeken A. B., “Ben ve benim gibi birçok depremzede DASK tazminatlarını alamadık. DASK bağlı olduğum bankadan muvafakatname adında bir belge almamı istiyor. Bankaya gittiğimde bu belgeyi uzun süre alamadım. DASK neden kendisi bankadan istemiyor. Bu zorlu süreçte neden biz depremzedeler aracı oluyoruz? Bunun haricinde dosyada inceleme aşamasında yazan, eksik evrak olmamasına rağmen aylarca bekleyen depremzedeler de var” dedi.
“Üzerinden 4 ay geçti; ilk haftalarda ne yardım yapıldıysa hepsi o”
A.B., ilk haftalarda yapılan maddi yardımların taşınmaya harcandığını söylerken geçen dört ay içinde ihtiyaçların değişerek arttığını ama yeni bir destek gelmediğini belirtti. “Önümüzü göremiyoruz” diyen depremzede şunları söyledi:
”Depremlerin ardından 4 ay geçti. Devletten aldığımız yeni bir yardım yok. Ankara’da hayat oldukça pahalı olduğu için maddi ve manevi olarak uyum sağlamakta çok zorlanıyoruz. Açık söylemek gerekirse önümüzü göremiyoruz. Depremin etkisi iliklerimize kadar hissederken maddi zorluklarla savaşmak bizi fazlasıyla yoruyor. Savaşmaktan vazgeçmiyoruz fakat bunu tek başımıza ve ağır şartlarda yapıyor olmak bizi çok zorluyor.”