Haber: Suat Gezici / Kapak Fotoğrafı: Çağlar Oskay – Depophotos
Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen 6 Şubat depremlerinin üzerinden aylar geçmesine rağmen, depremzedelerin sorunları bitmedi. Afet bölgesinde en mağdur durumda olanlar ise kadınlar ve çocuklar.
Deprem bölgesinde araştırma yapan 9. Köy muhabirine konuşan depremzede kadınlara göre, en büyük sorunları, ped ve hijyen ürünlerine, özel tuvalet ve banyolara, anne sağlığı hizmetlerine ve çamaşıra ulaşamamak olarak anlattılar. Depremzede kadınlar, afetin ilk günlerinde tüm Türkiye’den gönderilen kadınlara özel hijyen malzemeleri içeren yardım kolilerinin durma noktasına geldiğini de belirttiler.
Çocukların durumu ise kadınlardan farksız. Kırtasiye malzemelerine kısıtlı ulaşabilen çocuklar, okul ve derslik yetersizliğinden, çadırlarda gönüllü öğretmenler tarafından eğitimlerine devam etmeye çalışıyor. Devam zorunluluğu olmamasına rağmen, özellikle lise ve üniversiteye geçecek çocuklar, sınav kaygılarıyla karşı karşıya yalnız bırakılmış durumda. Lise ve üniversiteye geçecek öğrenciler ek kontenjan ve artı puan talebinde bulunuyorlar.
Deprem bölgesinde yeterli konteyner ya da çadır bulunmaması nedeniyle, depremzedeler hasarlı evlerine girmek ve orada yaşamlarını sürdürmek zorunda bırakılıyor. Yollarda aydınlatma sorunuyla karşılaşan kadınların, çadır kentlerin çevresinden uzaklaşmaları tehlike yaratıyor.
Afet bölgesindeki kadınlara yönelik şiddet de gün geçtikçe artıyor. Birçok kadın boşanma aşamasında olduğu erkekle aynı yerde yaşamak zorunda kalıyor.
Depremzede kadınların birçoğu kendilerine ait özel alanların bulunmamasından şikâyet ediyor. İç çamaşırlarını değiştirebilecekleri alanların yaratılmamasına tepkili olan kadınlar, hijyen yetersizliğinden de şikayetçi.
Bölgedeki temiz su sorunu birçok hastalığa davetiye çıkarıyor. Hasta, yaşlı ve hamile kadınlar hastanelere ulaşmakta zorluklar yaşıyor.
Deprem bölgesinde şiddet gören kadınların sığınacağı bir alan da bulunmuyor. Kadınlar her alanda olduğu gibi psikolojik destek anlamında da geri plana atılıyor.
Depremin en yoğun hissedildiği illerden olan Malatya’da yaşayan, ancak evlerinin ağır hasar görmesiyle daha az hasar gören afet bölgesi Elazığ’a göç etmek zorunda kalan Karakaş ve Ersöz aileleri durumlarını 9. Köy’e anlattılar.
Deprem sabahının kendileri için çok zor geçtiğini söyleyen Fatma Karakaş, yaşadıklarını şu sözlerle dile getirdi;
“Deprem anında hepimiz uyuyorduk. Bir anda sarsıntıyla kendimize geldik. İlk başta biraz sallandık ve durur gibi oldu ama ardından dakikalarca sallandık. Ben ve kocam odamızda, çocuklar oturma odamızda kalıyordu. İlk sarsıntı durur gibi olunca çocukların yanına koştum, çok korkmuşlardı. Sonra sarsıntı devam edince çocuklarla kanepenin kenarlarında yere çöktük. Eşim dışarı kaçmamız için kapıya yöneldi. Sarsıntı durunca dışarı çıktık. Kıyamet gibi birşeydi. Evler yıkılmış, ayakta kalanlar çatlaklar içindeydi. İnsanlar boş alanlara doğru kaçıyorlardı. Sonra her tarafta bağrışma ve siren sesleri geliyordu. Saatler ilerledikçe sarsıntılar da devam ediyordu. İnsanlar yıkılan binaların altındaki ailesini kurtarmaya çalışıyordu. Kimse yardıma gelmedi. Sonra öğle oldu. Biz evlerimizden yiyecek ve giyecek birşeyler almayı düşünürken yeniden deprem oldu. Başta artçı sarsıntı sandık ama evler gözümüzün önünde yeniden yıkılmaya başladı. İnsanlar korku içinde bir yerlere kaçıyordu.”
İlk günlerde bölgeye hiç yardım gelmediğini de vurgulayan Karakaş, “İnsanlar çaresizlik içinde kalmışlardı. Kendi imkanlarımızla enkazdan insanları kurtarmaya çalışıyorduk. Yardımlar yetersiz kalmıştı. Her yer enkaza dönmüştü. Kurtarma ekiplerini kendi enkazlarına götürmek için insanlar yalvarıyordu. Gerçekten durum çok kötüydü. Bir kaç güne yardımlar normalleşmeye başladı. Biz kendi imkanlarımızla arabamızın arkasındaki çadırda kaldık. Sonra konteyner ve çadır için başvurduk ama bize çıkmadı. Günlerce banyo yapmadık. Çocuklar perişan durumdaydı. Gıda yardımı geliyordu. Bizim ev hasarlıydı ama eşim ocağı ve battaniyeleri almak için eve girdi. İdare ediyorduk ama böyle devam etmezdi” dedi.
Deprem sonrasının kadınlar için ayrıca zor olduğunu da söyleyen Karakaş, şöyle konuştu;
“Kadınlar olarak bizim için daha zordu. Tuvalet yok, banyo yok, hijyenik ped yok, temiz çamaşır yok. Ne yapacağımı bilmiyordum. Kimsede bunlar yoktu. Çevredeki marketlerden insanlar her şeyi almışlardı. Okullar kullanılamayacak durumdaydı. Benim en büyük oğlum orta okul son sınıfta, liseye geçecek ama ne yapacağımızı bilmiyorduk. Bir kaç hafta sonra Elazığ’a geldik. Çocukları burada okula verdik. Burası da deprem bölgesi olsa da diğer yerler gibi çok hasar görmemişti. Eski de olsa kiralık bir ev tuttuk. Evden alabileceğimiz kadar eşyaları almıştık. Buraya yerleştik. Biz iki ev olarak geldik. Komşum yine bizim komşumuz oldu. Belki şanslıyız. En azından ev bulduk. Komşumuz da üst katımıza taşındı. Yaşıyoruz bir şekilde…”
Bir diğer depremzede kadın Ayşe Ersöz ise, Karataş ile komşu olduklarını, deprem anında ve sonrasında benzer durumları yaşadıklarını söyleyerek, şöyle konuştu;
“Fatma her şeyi anlattı. Biz komşuyuz. Aynı şeyleri yaşadık. İlk gece parkta, derme çatma bir barınakta kaldık. Hava çok soğuktu. Yardım dağıtıldığında karışıklık oldu. Tüm kıyafetlerimiz kirlendi ve yıkayacak yerimiz de yoktu. Bizim ev ikinci depremde yıkıldığı için hiçbir şeyimiz yoktu. İnsanlar kaygılı, korkmuş haldeydi.”
Kadınların deprem sonrasında en çok tuvalet sorunu yaşadıklarına da dikkat çeken Ersöz, “Hijyenik ihtiyaçlarımız karşılanmadığı için hasta olma derecesine geldik. Banyo yapamadık günlerce. Derme çatma çadırdan banyo yaptılar mahalleli. Hepimiz aynı tuvalet, banyoyu kullanıyorduk. Üzerimizi değiştirecek mekan bile bulamadık. Bizim çocuklar büyük olduğu için daha çok sorun yaşadık. Akşam olunca her yer karanlık oluyordu. Aydınlatma sorunu yaşıyorduk. Çocuklarım ve ben korkudan bir yere gidemez durumdaydık” dedi.
Ortanca kızının lise son sınıfta olduğunu, aylarca üniversiteye hazırlandığını, ancak deprem sonrasında psikolojisinin iyi olmadığını da söyleyen Ersöz, “Zaten okulları da yıkıldı. En azından diğer öğrenciler gibi okuyabilseydi diyorum. Yani şimdi nasıl olacak bilmiyorum. Sınavda ikinci dönem konuları olmayacakmış ama çocuklarımız mağdur. Ek kontenjan verildi diye biliyorum ama çocuklarımız haftalarca ders çalışamadı. Bırakın ders çalışmayı hayatta kalmak için mücadele ettiler. Şimdi Elazığ’da yaşıyoruz. Çocuklar burda okula gidiyor. Kızım üniversite için çalışıyor. Emeği boşa gitmez inşallah” diye konuştu.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.