Covid-19 vakalarında görülen artışın ardından yeniden uzaktan eğitime geçilerek, yılsonuna kadar sadece uzaktan eğitim yapılacağı açıklandı. Okullarda yüz yüze olarak gerçekleştirileceği açıklanan sınavlar da bu tarihten sonra düzenlenecek. Haftada iki gün yüz yüze eğitim alan öğrenciler 23 Mart’tan itibaren olduğu gibi yeniden TRT EBA TV ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) dijital eğitim platformu Eğitim Bilişim Ağı (EBA) üzerinden eğitim alacaklar. Ancak uzmanlar uzaktan eğitimle birlikte öğrenciler arasındaki eğitim farkının git gide açılmasından endişeli.
Özel ve devlet okullarında okuyan öğrencilerin uzaktan eğitimden eşit şekilde yararlanamadığını belirten uzmanlar, bilgisayar, tablet ve internet erişimi olmayan öğrencilerin ise uzaktan eğitime katılamadıklarını söyledi. Yüz yüze eğitime geçme süresinin uzaması öğrenciler arasındaki farkın da artmasına neden oluyor. Eğitim Reformu Girişimi (ERG), Türk Eğitim Derneği düşünce kuruluşu TEDMEM, Eğitim Sen ve Türk Eğitim Sen yetkilileri çocuklar arasındaki eğitim farkının ne boyuta geldiği, ne gibi önlemler alınması gerektiği, önlem alınmazsa bunun sonucunda neler olabileceğini 24 Saat Gazetesi için değerlendirdi:
MÜDAHALE PROGRAMLARI GEREKİYOR
Burcu Meltem Arık (ERG Eğitim Gözlemevi Koordinatörü): Öğrenciler arası öğrenme farkı zaten vardı. Bölgeler, okullar arası farklılıklar mevcuttu. PISA’ya göre, Doğu Anadolu ile Batı’daki bir öğrenci arasında iki yıllık bir öğrenme farkı var. Uzaktan eğitimle bu fark daha da derinleşti. Şu anda ne kadar çocuğa erişildiğini bilmiyoruz. Okullar çocuk koruma sisteminin de bir parçası. Öğretmenler çocukları bakım, beslenme, istismar durumlarını gözlemleyebiliyordu fakat şimdi o da yok. Bu alanda da bir boşluk var. Çocukların kaygı, öğrenme durumları, cinsel istismar meselesi, çocuk işçiliğine kayma ihtimali, eğitim merakının ortadan kalkması gibi çok fazla risk var. Çocukların eğitim sisteminden kopmaması, akademik anlamda uçurumun derinleşmemesi, öğretmenlerin ve çocukların başka kaygılar yaşamaması için çok yönlü, kısa, orta ve uzun vadeli müdahale programları gerekiyor. Müfredat hafifletildi ama yeteri kadar değil.
4 MİLYON ÖĞRENCİ HALA EĞİTİME ERİŞEMİYOR
Feray Aytekin Aydoğan (Eğitim Sen Genel Başkanı): Kamu okulları ile özel okullar arasında, kamu okullarının kendi arasındaki farklar da derinleşti. MEB’in 21 Eylül-13 Kasım’da paylaştığı EBA’ya en yüksek giriş sayısı 11 bin 408 bin 215. Bu sayı, sekiz ay geçmesine rağmen hala en az 4 milyon öğrencinin uzaktan eğitime erişemediğini gösteriyor. Erişebilenlerin ise yüzde 64’ü EBA’ya ebeveynlerinin cep telefonuyla girebiliyor. Tüm öğrencilerin uzaktan eğitime erişimi için gerekli cihazlar ve internet erişimi ücretsiz olarak acilen sağlamalı. Eğitime yeterli bütçe ayrılmalı, müfredat mutlaka seyreltilmeli, ders içerikleri ‘acil öğretim programı’na uygun ve çocuğun üstün yararını esas alarak yeniden düzenlenmeli. Uzaktan eğitimde devamlılığın sağlanması için ebeveyn desteği de şart. Uzaktan eğitim sırasında ebeveynlerden birine ücretli izin hakkı verilmeli, yoksul ailelerin çocuklarına ve dezavantajlı tüm kesimlere düzenli eğitim desteği sağlanmalı.
YÜZDE 30’U EBA’YA GİRİŞ YAPMIYOR
Dr. Sabiha Sunar (TEDMEM Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Koordinatörü): MEB tarafından 22 Kasım’da paylaşılan ‘sayılarla uzaktan eğitim’ verilerine göre öğrencilerin yüzde 30’unun bu süreçte EBA’ya giriş dahi yapmadığı görülüyor. Bu veri dikkate alındığında bu öğrencilerin öğrenmelerini nasıl sürdürdüğü, EBA TV’ye erişimlerinin olup olmadığı, EBA TV’de sunulan içeriklerin farklı sınıf seviyelerinde öğrenmeyi ne ölçüde destekleyebildiği, ne kadar izlendiği, ebeveynlerin ne ölçüde öğrenme desteği sağlayabildiği bilinmiyor. TV yayınlarının özellikle akademik başarı düzeyi düşük, kendi kendine öğrenme becerileri gelişmemiş öğrencilerin öğrenmesinde ciddi boyutta yetersiz kalması muhtemel. Ebeveynlerin yeterince destek olamadığı veya evde öğrencinin bu yayınları izlemesi ve çalışması için uygun bir ortam bulunmadığı koşullarda TV yayınları aracılığıyla uzaktan öğrenmenin etkisi oldukça sınırlı olacaktır. Teknolojik araçlara erişimin dışında öğrencinin ev ortamı, ailesinden bu süreçte gördüğü destek miktarı, salgın sürecinden kaynaklı yaşadığı stres ve kaygı gibi diğer faktörler de uzaktan öğrenme sürecinin verimliliğini etkiliyor. Bu nedenle, salgın sonrasında yapılacak telafi eğitimlerinin bu dönemde yaşanacak öğrenme kayıplarının farklı düzeylerde olacağı ön kabulüyle planlanması ve sürecin yarattığı etkilerin göz önünde bulundurulması gerekiyor.
GÖZE ALINABİLECEK BİR RİSK DEĞİL
Talip Geylan (Türk Eğitim Sen Genel Başkanı): Biz yıllardır bölgeler, iller, ilçeler arası eğitimde fırsat eşitsizliğinden yakınırız. Uzaktan eğitim sürecinde bu eşitsizlik arttı. Ankara Sincan’da yapılan bir saha araştırmasında 1060 ailemizin evinde televizyon dahi olmadığı tespit edildi. Bakan Ziya Selçuk geride bıraktığımız dönemde 1.5 milyon öğrencimizin uzaktan eğitime erişimde sıkıntı yaşadığını ifade etti. Bu ciddi bir rakam. Özel okullar sahip olduğu imkânlarla bu sürecini daha iyi yöneterek devlet okullarımızı yeni bir fırsat eşitsizliğiyle karşı karşıya bıraktı. Bu öğrenciler aynı merkezi sınava girecekler. En yakındığımız konulardan biri de çocukların derslere iştiraki. Veliler de çocuklarının uzaktan eğitime katılmaları noktasında müdahil olmalılar. Uzaktan eğitim araçlarından yoksun öğrencilerimizin bir an önce bu ihtiyaçlarının giderilmesi lazım. Ücretsiz internet imkânı sunulmalı. Aksi takdirde ortaya çıkan öğrenme kayıplarını telafi edemeyiz. Bu riski bu ülkenin göze alabileceği bir risk olarak görmüyorum.
HABER : ESRA ÜLKAR – ARAŞTIRMA YAZISI
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.