Gümrük Muhafaza ekiplerinin temmuz ayından bu yana gerçekleştirdiği uyuşturucu baskınlarında farklı kaçakçılık yöntemlerine rastlanıyor. Her biri farklı olayda gerçekleşmiş yakalamalar arasında şu örnekler dikkat çekiyor: Temmuz ayında tuz çuvalları arasından çıkan 49 kilogram eroin, engelli aracının aküsüne gizlenmiş 8 kilo 320 gram kokain ve lüks bir otomobilin koltuklarının iç kısmında bulunan 31 kilogram esrar ele geçirildi. Ağustos’ta ise valizin iç kısmına gizlenmiş 2 kilo 68 gram metamfetamin ve duvar saatlerinin içine yerleştirilmiş 3 kilo 542 gram metamfetamin tespit edildi. Eylül ayında halıların içine emdirilmiş 17 kilogram metamfetamin, Ekim’de ise 1 ton ağırlığındaki pamuk balyalarına emdirilmiş halde bulunan metamfetamin ve 887 kilogram yatıştırıcı etkisi olan damiana çayı ele geçirildi. Kırıkhan İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından Ağustos ayında ceviz kabuğunun içinde poşetler halinde bulunan 263,60 gram sentetik uyuşturucu da dikkat çeken diğer bir olaydı.
Bu artış açılan dosya sayılarında da kendine yer buldu. Adalet İstatistiklerine göre, ceza mahkemelerinde seçilen on suç türünden biri olan uyuşturucu (TCK 188-191) suçunun 2022 yılı içinde açılan dosya sayısı 2021’dekinden yüzde 25 oranında arttı.
2021 ve 2022 yılında ceza infaz kurumlarına hükümlü olarak girenlerin işlediği suçların dağılımı incelendiğinde hırsızlık ve kasten yaralamadan sonra en çok işlenen suçun “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” olduğu görülüyor. 2021’de yüzde 7,3 olan bu oran 2022’de yüzde 8,7’e çıkıyor. Bu veride hükümlülerin birden fazla suç işlemesi durumunda mahkeme kararındaki her bir suçun esas alındığı da ifade ediliyor.
Kullanım nedeniyle oluşturulan suç kaydında artış yaşandı
2022’de ceza infaz kurumlarına giren 301 bin 410 hükümlüye ilişkin 562 bin 738 suç kaydının 14 bin 479’u “uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti”, 49 bin 179’u ise “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma” nedeniyle oluşturuldu.
2021 yılında ise ceza infaz kurumuna giren 270 bin 1 hükümlüye ilişkin 450 bin 43 suç kaydının 14 bin 554’ü “uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” nedeniyle,
33 bin 24’ü ise “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” nedeniyle oluşturuldu. 2022’de “uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” ile ilgili suç kaydı sayısında bir artış yaşanmazken “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” nedeniyle oluşturulan suç kaydı sayısı 16 bin 155 arttı.
Suç türüne göre ceza infaz kurumuna giren hükümlülerin 2011 ve 2020 yılları arasındaki verileri incelendiğinde en yüksek oranın 2019 yılında gerçekleştiği görülüyor. 2019 yılında “Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma, satın alma” nedeniyle ceza infaz kurumuna giren hükümlü sayısı 11 bin 944’iken, 2020’de bu oran 11 bin 374’e geriledi. Bu oran benzer yıllardaki “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” nedeniyle ceza infaz kurumuna giren hükümlü sayısı ile kıyaslandığında anlamlı bir azalış değil. 2019 yılında “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” nedeniyle ceza infaz kurumuna giren hükümlü sayısı 19 bin 748’iken, 2020’de 12 bin 241’e düştü. Bu suç türünde daha kademeli bir artış görülürken “Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma, satın alma” nedeniyle hüküm giyen kişilerde özellikle 2017 sonrasında belirgin bir artış görülüyor.
Çocuklar yaralama ve hırsızlıktan sonra en çok uyuşturucu suçuna sürükleniyor
TÜİK’in Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuk İstatistiklerine göre, 2022 yılında güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 601 bin 754. Bu sayı 2021 yılına göre yüzde 20,5 oranında arttı. Bu olaylarda çocukların 259 bin 106’sı mağdur olarak, 206 bin 853’ü suça sürüklenme sebebiyle güvenlik birimlerine getirildi. Suça sürüklenme nedeniyle getirilen çocukların en çok karıştığı olay türü yaralama ve hırsızlıktan sonra yüzde 4,5 oranıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak, satın almak oldu. Bu suç türünde 2021 yılında 6 bin 748 olay sayısı yaşanırken 2022’de bu sayı 9 bin 304’e çıktı.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak, satın almak suçu isnat edilen çocukların karıştığı olay sayısı 2016, 2017 ve 2022 yıllarında 9 bini aşarak en yüksek seviyelerinde seyretti. Söz konusu verilere göre bu suç türünde çocukların karıştığı olay sayısı 5 bin 718 ile en düşük seyrini pandemi döneminin başladığı 2020 yılında gerçekleştirdi.
Madde Bağlantılı Ölümler
Madde kullanımının insan sağlığı üzerindeki etkisini fiziksel ve mental olarak gözlemlemek mümkün. Tüm bu etkilerin yanında madde bağlantılı ölümler (MBÖ) ise uyuşturucunun yarattığı en yıkıcı sonuç olarak karşımıza çıkıyor. MBÖ verisindeki en büyük yüzdeyi çoklu madde kullanımı alıyor. Yıllara göre MBÖ dağılımını incelediğimizde en yüksek orana 941 ölüm ile 2017 yılında ulaşıldığı anlaşılıyor. Sırasıyla 920 ile 2016, 657 ile 2018 ve 590 ölüm ile 2015 yılı takip ediyor.
Ölüm oranlarındaki belirgin azalmaya rağmen dikkat çeken detaylardan biri madde kaynaklı en yüksek ölümün yaşandığı 2017’deki ölümlerde metamfetamin görülme oranı yüzde 7,8 iken 2022’de bu oran yüzde 56,9’a ulaştı.
Tüm dünyada kullanımının son beş yılda hızla artmasına koşut olarak metamfetamine bağlı ölümlerde hızlı bir artış yaşandığını belirten Prof Dr. İnci İlhan, “Metamfetaminin uzun süreli kullanımına bağlı kalp damar hastalıklarının geliştiği biliniyor. Metamfetamin kalp kasında geriye dönüşü olmayan hasar bırakabiliyor. Metamfetamin kullanımı sırasında da uzun süreli kullanımı olmamış olsa bile, doz aşımına bağlı ölümler gerçekleşebiliyor. Bu ölümler de genellikle kalp ritminin bozulması ve kalbin durmasından kaynaklanıyor” ifadesinde bulundu.
Dikkat çeken diğer bir detay ise cinsiyet dağılımına göre kadınlarda MBÖ oranı son yıllarda artış gösterdi. Buna göre; 2020 yılında yüzde 93,3’ü (293) erkek, yüzde 6,7’si (21) kadın, 2021 yılında yüzde 90,7’si (245) erkek, yüzde 9,3’ü (25) kadın, 2022 yılında ise yüzde 89’u (219) erkek, yüzde 11’i (27) kadın olarak MBÖ oranı kayda geçti. Prof. Dr. İnci İlhan, “Kadınlardaki ölümlerin artış hızının erkeklerden daha fazla olması hem kadınlarda metamfetaminin daha yüksek hızda tercih maddesi olmasıyla hem de cinsiyete bağlı genetik ve yapısal farklılıklarla ilişkili olabilir” dedi.
Yakalanan metamfetamin miktarı yıllar içinde katlanarak arttı
1982 yılında 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun kapsamına alınan metamfetamin kaçakçılığında dünya genelinde belirgin bir artış yaşandığı gözleniyor. Bu artış Türkiye’de de son yıllardaki yakalama ve tedavi verilerinde kendine yer buldu.
Türkiye’deki ilk metamfetamin yakalamasının gerçekleştiği 2009 yılında toplam 103 kilogram ele geçirildi. Bu oran yıllar içinde katlanarak arttı. En keskin artışa, bir önceki yıla göre dört kat artarak 4 bin 168 kilograma ulaştığı 2020 yılında rastlanıyor. 2021 yılında ise metamfetamin yakalama miktarı 5 bin 528 kilogram, bu oran 2022’de yaklaşık 3 kat artarak 16 bin 210 kilograma ulaştı.
Metamfetamin kullanımında cinsiyet istatistikleri dikkat çekiyor
Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın 2023, 2022 ve 2021 yılı Narkolog raporlarının Cinsiyete Göre Madde Kullanıcısı Profil Analizi incelendiğinde kadın ve erkek kullanıcılar arasında belirgin farklar göze çarpıyor. Özellikle ilk denenen uyuşturucu maddelere göre kadınlar uyarıcı bir madde olan metamfetamine başlamaya erkeklerden daha fazla eğilimli. Erkeklerde esrar ile başlama oranı yüzde 74,1’iken kadınlarda bu oran yüzde 46,3’e geriliyor. Uyuşturucu kullanan kadınlarda esrardan sonra en çok metamfetamin maddesine eğilim dikkat çekiyor. Kadınlarda esrardan sonra sıralamayı yüzde 26,9 ile metamfetamin, yüzde 9,2 ile sentetik ecza, yüzde 7,7 ile eroin, yüzde 5,3 ile ekstazi maddesi takip ediyor.
Şu anda kullandıkları maddeler incelediğinde ise kadınlar yüzde 34,1 oranıyla en fazla metamfetamin kullanıyor. Ardından yüzde 34 esrar, yüzde 8,7 eroin ve yüzde 8,3 oranı ile sentetik ecza geliyor. Kullanmıyorum diyenlerin oranı ise yüzde 11,7. Erkeklerde ise esrar yüzde 50,2 ile yine ilk sırada yer alıyor. Ardından ise yüzde 24,2 ile metamfetamin takip ediyor. Bu veri erkeklerde ilerleyen zamanlarda metamfetamine bir yöneliş olarak da yorumlanıyor.
Prof Dr. İnci İlhan, çeşitli rapor ve gözlemlere göre son yıllarda Türkiye’de metamfetaminin kolay üretilen bir sentetik madde olması açısından endişe verici bir yaygınlık kazandığını ifade ederken cinsiyete göre kullanılan madde farkının değişkenliğini şöyle değerlendirdi:
“Esrar kullanımı ile ilgili sosyal kabulün ve normalleştirmenin, liberal bir tutumun tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaygınlaştığını görüyoruz. Kadınlarda erkeklerden daha fazla olarak ilk kullanım maddesinin metamfetamin olması ayrıca dikkat çekici, dünyada da tablo böyle görünüyor. Genel olarak aslında madde kullanım sıralamasında ilk sırada sigara ve alkol, daha sonra diğer maddeler gelir. Her türlü maddenin kullanım yaygınlığı erkeklerde kadınlardan daha fazladır, metamfetamin de öyle. Metamfetaminin kadınlarda ilk kullanımda tercih edilen madde olarak görünmesi erkeklerde esrar kullanımının kadınlara göre çok daha yaygın olmasından kaynaklanıyor olabilir. Alanyazında kadınların daha çok şiddete maruz kalmasıyla metamfetamin ya da başka madde kullanımları arasında ilişki kurulmuş. Biyolojik olarak da kadın-erkek farkını genetik ya da yapısal farklılıklara bağlayan çalışmalar var.”
Kadınlar uyuşturucuya psikolojik sorunları nedeniyle başlayabiliyor
Uyuşturucu maddeye başlama nedenleri arasında da farklar görülüyor. Erkeklerde birincil neden yüzde 33,5 ile merak iken kadınlarda yüzde 20,1 oranıyla kişisel sorunlar. Kadınlarda sıralamayı 19,7 ile merak, 16,2 ile aile için sorunlar, 15,4 ile özenme takip ediyor. Erkeklerde ise meraktan sonra yüzde 22,7 ile özenme, yüzde 13,7 ile arkadaş ısrarı, yüzde 13,5 ile kişisel sorunlar geliyor.
Cinsiyete göre maddeye başlama nedenlerindeki değişkenliği değerlendiren Prof. Dr. İnci İlhan, “Merak ve özenme yerine, sosyalleşme diyebiliriz. Ergenlik psikososyal ve biyolojik gelişimin ve değişimin hızlandığı bir dönem. Bu dönemde risk alma, dürtüsellik gibi davranış özellikleri, diğer taraftan gencin kendini tanıma, bir kimlik geliştirme çabaları ön planda. Böylelikle dışarıdan birçok etkiye çok açık bir dönem ergenlik dönemi. Bu gelişim dönemini tamamlamamızda, aslında yaşamımızın tüm dönemlerinde, sosyal ilişki, yani arkadaş olmazsa olmaz bir gereksinim hepimiz için. Madde kullanımının başlaması çoğu zaman ergenlikte akran grupları içinde gerçekleşiyor. Bu gruplaşmaların oluştuğu ortamlarda eğer maddeye ulaşım da zor değilse gençlerin bir grup davranışı olarak madde kullanımını benimsemesi kolay oluyor. Bu bütün gençler için geçerli bir açıklama. Ama bundan başka kadınların alkol ve diğer maddeleri kullanımında kendi kendilerine acıyı dindirme beklentileri belirleyici oluyor. Yani hem erkekler hem kadınlar aslında sosyal çevrenin etkisiyle başlıyor madde kullanmaya, ama kadınların bir kısmı ek olarak çökkün duygudurum, kaygı gibi olumsuz ruh halleriyle baş etmek için başvurabiliyor. Madde kullanımı kadınlarda şiddete, özellikle tacize maruz kalma ile de ilişkili olabiliyor” dedi.
25 yaşındaki erkek madde kullanıcısı D.Y. uyuşturucuya başlama sürecini anlattı:
“Üniversite yıllarımda çok çalışıyordum. Hem öğrencilik hem de iş hayatım vardı. Sorumluluklarım çok fazlaydı. Sosyal hayatım pek yoktu. Sosyal hayatımda standartlar çok düşüktü çünkü harcamalarım hayatta kalmaya yönelik oluyordu. Bu nedenle bana keyif verdiği için esrar kullanmaya başladım. Ayda 2, 3 defa torbacıdan temin ediyordum. Bu zamana kadar maddeye harcadığım para toplamda günümüzün kuruyla 50 bine yakındır. Esrar bağımlısı sayılırım, yani o zamandan bu yana zaman zaman veya 6 ay kadar kullandığım oluyordu. 9 ay bir sene kadar bırakmışlığım da var. Bu 5 yıllık süre içerisinde zaman zaman esrar kullandım, şu anda da kullanıyorum.”
“Türkiye şartları bir genç profili olarak bende bunu yarattı”
D.Y. kullandığı bazı maddelerin birbirinden farklı etkiler yarattığını şöyle ifade etti:
“Bir uyuşturucu ortamında madde bağımlısı arkadaşım ketamin içiyordu. Hayatımda ilk kez denedim. İlk başta verdiği keyif ve sakinlik bende daha sonradan dehşet verici bir psikolojik ve ruhsal ıstıraba neden oldu. Kullandığım diğer madde ekstaziydi. Onu çok kullanmadım ama kullandığım zaman gerçekten inanılmaz yüksek yoğun duygular hissediyordum. Ertesi gün çok pis bir düşüşü var onun, o yüzden pek kullanmadım.”
Metamfetamin kaynaklı tedavi görenlerin oranı yüzde 37,8’e çıktı
Madde kullanımı nedeniyle tedavi görenlerin oranı 2020’de düşüş eğilimi gösterse de yıllar içinde arttı. Madde kullanımı nedeniyle tedavi gören kişilerin 2022 yılı cinsiyet dağılımını incelediğinde yüzde 92,3 erkek, yüzde 7,7 kadın olduğu anlaşılıyor.
Tedavi gören hastaların tedavi oldukları madde türlerine göre dağılımı incelendiğinde son yıllarda metamfetamin maddesinden tedavi gören kişilerde belirgin bir artış yaşandığı görülüyor. 2019 yılında metamfetamin kaynaklı tedavi görenlerin oranı yüzde 10,4’iken 2022’de bu oran yüzde 37,8’e çıkıyor. Eroin maddesinde ise tam tersi bir düşüş yaşanıyor. 2019’da yüzde 60 olan bu oran 2022’de yüzde 37,4’e geriliyor.
Prof. Dr. İlhan uyuşturucu kullanımı ve tedavi süreçlerindeki değişimlere dair genel gözlemlerini aktardı: “Bundan yirmi, bilemediniz on beş yıl önce Ankara’da kliniğimize eroin kullananlar tek tük çevre illerden gelirdi. Esrar kullanımıyla birlikte ekstazi kullanımı oldukça yaygındı Ankara’da. Birdenbire bir eroin patlaması oldu başvurularda. Esrarın diğer bağımlılık maddelerine geçişi kolaylaştırdığını biliyoruz. Bunu sadece biz bilmiyoruz, madde ticaretini elinde tutanlar da biliyor ki, hangi maddeyi hangi sıralamaya göre piyasaya süreceklerini iyi hesaplıyorlar. Büyük ve global bir madde ticareti ağı olduğunu hepimiz biliyoruz.
Karşımızdaki büyük bir güç, bugün için paranın gücü. Peki bizler, çocuklarımız ne yapacağız bu gücün karşısında? Sosyal iyilik halimizi arayacağız. Bir sosyal çevre içinde insanlar arası ilişki ağları ne kadar nitelikli ve doyurucuysa o ağın içine maddenin girmesi o kadar zorlaşıyor. Bu sosyal çevre mahalle olabilir, okul olabilir, iş yeri olabilir, dernekler, vs. olabilir. Bir başka birim de aile. Madde kullanım sorunlarının önlenmesinde aile içi ilişkilerin ve anne-baba tutumlarının da belirleyiciliği yüksek, en azından gücümüz bu alanda bir şeyler yapmaya yetebilir diye düşünüyorum.”
“Bu haber, Avrupa Birliği finansal desteği ile üretilmiştir. Haberin içeriği tamamıyla Songül Karadeniz’in sorumluluğu altındadır. Avrupa Birliği’nin ve Gazeteciler Cemiyeti’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir. Gazeteciler Cemiyeti içeriğin üretilmesinde ve düzenlenmesinde rol almamıştır.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.