DOLAR 39,3646 0.37%
EURO 45,6792 0.88%
ALTIN 4.305,25-0,52
Ankara
20°

PARÇALI AZ BULUTLU

Türkiye’de gazetecilere yönelik baskı 2024’te de devam etti

Türkiye’de gazetecilere yönelik baskı 2024’te de devam etti

TGS verilerine göre 2024'te en az 98 gazeteci gözaltına alınırken, 11 gazeteci ise tutuklanarak cezaevine gönderildi.

ABONE OL
22 Ocak 2025 15:54
Türkiye’de gazetecilere yönelik baskı 2024’te de devam etti
2

BEĞENDİM

ABONE OL

Delal Meltem Demir

Gazetecilik mesleği Türkiye’de 2024 yılında da baskıların ve kısıtlamaların gölgesinde kaldı. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) hukuk biriminin 2024 yılı verileri, gazetecilerin yıl boyu yaşadıkları baskı ve hak ihlallerinin boyutunu ortaya koyuyor.
Söz konusu verilere göre, 2024’te en az 98 gazeteci gözaltına alınırken, 11 gazeteci ise tutuklanarak cezaevine gönderildi. Verilerdeki diğer detaylar da gazetecilerin karşı karşıya kaldıkları zorlukları gösteriyor. Bu çerçevede 51 gazeteci soruşturma için ifadeye çağrılırken, 60 fiziksel saldırı, 209 sözlü tehdit ve hedef gösterme vakası da yaşandı. 17 tazminat davasının açıldığı ve bunlardan 5’inin reddedildiği 2024’te 137 ceza davası görüldü. Bunların neticesinde gazeteciler, toplamda 86 yıl 10 ay 9 gün hapis ve 37 bin 470 tl adli para cezasına mahkum edildi. 27 gazeteci hakkında ise beraat kararı verildi.

Gazetecilerin gözünden mesleği tehdit eden baskılar

Gazeteciler, yaptıkları haberler nedeniyle gözaltı, tutuklanma ve ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kaldıklarını vurguluyor.
Bu nedenle sadece gazetecilerin değil toplumun haber alma hakkının da tehdit altında olduğunu belirten Mezopotamya Ajansı’ndan gazeteci Diren Yurtsever, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş ve gazeteci Evrim Deniz, mesleğin karşı
karşıya olduğu baskıları ve etkilerini 9.Köy’e anlattılar.

Yurtsever, Türkiye’de gazetecilere yönelik baskının son 10 yılda en üst seviyeye ulaştığını belirterek şunları söyledi: “Türkiye’de gazetecilik adeta ayaklar altına alınmaya çalışılıyor. Yargı, toplumsal ve siyasal muhalefetin yanı sıra, gazeteciler üzerinde de bir sopa gibi kullanılıyor. Gazetecilerin yaptıkları haberler nedeniyle, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında yaptıkları haber paylaşımları nedeniyle ’şafak’ operasyonu ile evleri basılarak gözaltına alınıyor, tutuklanıyor ve ekipmanlarına el konuluyor.

Yurtsever, bu durumun sadece özgürlükleri kısıtlamakla kalmadığını, gazetecileri ekonomik sıkıntılarla da karşı karşıya bıraktığını ifade etti ve gazetecilerin içinde bulunduğu şartları şöyle aktardı: “Özgür koşullarda habere ve bilgiye ulaşma imkânları giderek daraldı. Türkiye’de gazetecilik yapma koşulları neredeyse kalmadı. Buna rağmen basının özgürlüğünü savunan, biat etmeyen, taviz vermeyen ve mesleki etik değerleri koruyan gazeteciler elbette var. Ancak bu konuda yeterince farkındalık oluşmuş değil.

Yurtsever, gazetecilerin karşı karşıya kaldığı hak ihlallerinin toplum açısından normalleşmesinin tehlikeli bir durum olduğunu da söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazetecilerin tutuklanması, gözaltına alınması ve haklarında davaların açılması artık
kanıksanan bir hale gelmiş durumda. Bu da başta gazeteciler olmak üzere herkes için çok tehlikeli bir durum. Bu normalleştirilmemeli. Haber yapma ve haber alma hakkını, toplum olarak sahiplenmek ve savunmak zorundayız. Bu konuda gazeteciler olarak yeterli düzeyde farkındalık oluşması için örgütlü bir mücadeleyi yürütmek durumundayız.”

Diren Yurtsever

“Otosansür haberlerin niteliğini düşürüyor”

Gazetecilere yönelik şiddet ve baskının otosansürü tetiklediğini belirten Yurtsever, bunun haberlerin niteliğini düşürdüğünü vurguladı: “Türkiye’de yaşanan ağır hak ihlalleri, yolsuzluklar, hırsızlıklar, ucu bürokrasiye dokunan mafya-çeteler ve en temelde de Kürt sorunu gibi konularda haber yapınca çeşitli davalara, yargılamalara maruz kalabiliyorsunuz. Dokunmadığınızda ise hakikat haberciliği yapmıyorsunuz ve tarafınız toplumdan yana değil demektir. Haberi işlerken otosansüre boyun eğmek zorunda kalıyorsunuz. Bu da elbette niteliği düşürüyor.” Yurtsever, sadece haberlerin niteliğinin düşmediğini, aynı zamanda gazeteciliğin de
niteliğinin düştüğüne ve buna izin verilmemesi gerektiğini söyledi.

Yurtsever, gazetecilerin kendilerine sık sık “Gazeteci nedir? Sorumlu gazetecilik nedir? Hak odaklı toplumcu bir gazetecilik nasıl yapılır? Basın ve ifade özgürlüğünü nasıl koruyup güçlendirebiliriz?” gibi sorular sorması gerektiğini hatırlattı.

“Türkiye’de gazeteciler hiçbir dönemde özgür çalışamadı”

TGS Genel Başkanı Durmuş, Türkiye’de gazetecilik mesleğinin hem itibar kaybettiğine hem de ciddi baskılar altında olduğuna dikkat çekiyor ve son duruma dair şöyle konuştu: “Türkiye’nin tarihi, basın özgürlüğü ihlalleri, gazeteci cinayetleri, tutuklamaları ve
yargılamalarla dolu. Hiçbir dönemde gazeteciler özgürce çalışamadılar. Son yıllarda ise Türkiye, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde son sıralarda yer alıyor.

Durmuş, son yıllarda gazeteci tutuklamalarında bir azalma gözlendiğini ancak bunun baskıların sona erdiği anlamına gelmediğini söyleyerek, yargılanan gazeteci sayısında ciddi bir artış bulunduğunu, aynı zamanda para cezalarında da bir yükseliş görüldüğünü belirtiyor. Durmuş sözlerini şöyle sürdürdü: “Şüphesiz yıllardır süren baskı sistemi nedeniyle haber kalitesinde de bir düşüş olduğunu herkes kabul eder. Bu sadece gazetecilere yönelik baskılardan değil medya sahipliğinin büyük oranda iktidar lehine el değiştirmesinden de kaynaklanıyor. Muhabir sayılarının medya şirketlerinde azalması, ajans haberciliğinin yerelinden ulusalına herkesin teslim olduğu bir sisteme dönüşmesi, internet çağında daha hızlı ve daha çok haber girme baskılarının da etkisiyle haberlerin kalitesinde bir düşüş olduğunu söyleyebiliriz.

Durmuş, Türkiye’de gazeteciliğin risklerle dolu bir meslek haline geldiğini belirterek şunları ekledi: “Türkiye, gazeteci tutuklamalarının en kolay yapıldığı ülkelerden biri. İktidarın hoşuna gitmeyen her haber, gazetecileri hedef haline getirebiliyor. Buna rağmen meslektaşlarımız, mesleğin doğası gereği bu riskleri göze alarak haber üretmeye devam ediyor.”

“Etki ajanlığı yasası hepimizi tehdit ediyor”

Kamuoyunda Etki Ajanlığı yasa tasarısı olarak bilinen tartışmalı düzenlemeye değinen Durmuş, bu yasanın geçmesi durumunda sadece gazetecilere değil, sıradan vatandaşlara da tehdit oluşturduğunu kaydediyor. Durmuş şunları belirtti: “Türkiye’de gazetecileri tutuklamak için suç işlemiş olmaları gerekmiyor, talimat verilmesi yeterli. Şimdilik geri çekilen Etki Ajanlığı yasa tasarısı, kısa süre içinde tekrar gündeme gelecek ve gazeteci tutuklamalarına gerekçe olarak kullanılacak. Bu yasa sadece gazetecileri değil, sosyal medya kullanıcılarını da hedef alıyor. İktidarı eleştiren bir paylaşım bile suç kapsamına alınabilir.

Evrim Deniz

“Gözaltılar ve fiziksel şiddet artık rutin halde”

Diyarbakır ve çevre illerde yaklaşık 3 yıldır gazetecilik yapan Evrim Deniz ise Türkiye’de gazetecilere yönelik şiddet ve baskının ülkenin güneydoğusundaki şehirlerde çok daha ciddi boyutlara ulaştığına işaret ediyor.

Deniz, bu bölgelerde gazetecilerin hemen her eylemde gözaltına alındığını söyleyerek, gazetecilerin görüntü almasının engellendiğini, ekipmanlarına zarar verildiğini ve sürekli takip altında olduklarını anlattı. Deniz, “GBT kontrolleri ve evlere kadar süren takipler neredeyse bir rutin haline gelmiş durumda” dedi. Bu bölgedeki hak ihlallerine karşı batıdaki medya kuruluşlarından yeterli tepkinin gelmediğini savunan Deniz’e göre, “Batı’daki gazeteciler ve basın kuruluşları buradaki meslektaşlarına genellikle bir ‘Acaba?’ ile yaklaşıyor.” Deniz, bu durumun gerçek bir dayanışma zemini oluşturmasını zorlaştırdığını belirtiyor.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.