DOLAR 34,2655 -0.03%
EURO 37,4424 -0.18%
ALTIN 2.919,03-0,30
Ankara
20°

KAPALI

Gazeteciler asgari ücretle çalıştırılıyor

Gazeteciler asgari ücretle çalıştırılıyor

Türkiye Gazeteciler Sendikası tarafından yayımlanan 2023-2024 Basın Özgürlüğü Raporu, Türkiye'deki gazetecilerin çalışma koşulları, ekonomik durumları ve karşılaştıkları zorluklarla ilgili çarpıcı bulgular ortaya koydu.

ABONE OL
12 Eylül 2024 14:11
Gazeteciler asgari ücretle çalıştırılıyor
5

BEĞENDİM

ABONE OL

Özcan Deveci

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın 2023-2024 Basın Özgürlüğü Raporuna göre, gazetecilerin önemli bir kısmı uzun yıllardır sektörde çalışıyor ve ağırlıklı olarak ulusal düzeyde faaliyet gösteren medya şirketlerinde istihdam ediliyorlar. Buna karşılık, yerel düzeydeki medya kuruluşlarında çalışan gazeteci oranı görece düşük. Yerel düzeyde çalışan gazeteciler; yüksek işsizlik, düşük sendikalaşma ve ekonomik baskılar nedeniyle genellikle yoksulluk sınırının altında maaş alıyor. Yetkili iş yerlerinde ise maaşlar genellikle 20 bin ile 25 bin tl arasında değişiyor.

Gazetecilerin büyük çoğunluğu ek gelire sahip değil ve maddi destek için ailelerine başvuruyor. Özellikle yetkisiz iş yerlerinde çalışanlar ek iş yapmak istese de çoğunluğu bu imkanı bulamıyor ve asgari ücretin altında maaş alıyor.

Gazetecilerin ekonomik zorlukları ve medyanın geleceği

TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, “Türkiye adı konulmamış büyük bir ekonomik krizin içerisinde. İktidar inkar yoluyla her şey normalmiş gibi bir tavır içerisinde. Ancak gerçek şu ki büyük bir yoksulluk ve açlık yaşanıyor bu ülkede. Ekmek kuyrukları, et kuyrukları… Emeklilerin, memurların ve işçilerin geçinemediğini tüm ülke görüyor. Bu tablodan elbette örgütlülük oranı Türkiye genelinin altında olan gazeteciler de nasibini alıyor. Gazetecilerde de özellikle son 5 yılda ciddi bir yoksullaşma var. Gazetecilik hiçbir dönem çok para kazanılan bir sektör olmamıştır ancak gazeteciler bu dönem yaşadıkları kadar yoksullukla boğuşmadılar. Medya emekçiler, evlerinin kirasını, faturalarını, gıdayı düşünmek zorunda kalıyor.” dedi.

“Yoksulluk sınırının yarısı kadar bir ücret Türkiye’de gazeteciler için ortalama ücrete dönüştü” sözleriyle sektörün sorununa dikkat çeken serbest gazeteci Ece Kutlu, “Geçin(eme)mek gün geçtikçe daha da zorluyor; hele ki yazın/üretim boyutunda faaliyet gösteren biriyseniz… Ekonomik kaygılar güderken kısır ve yavan şeyler üretir hale geliyorsunuz. Beynin büyük kısmını fatura, kira, beslenme sorunları kaplayınca bunlarla yatar kalkar haledeyseniz, hele de üretkenlik için kültür/sanat gibi alanlardan da beslenemiyorsanız, hayattan haz alamıyorsanız; algılarınız, üretim noktanız, kısaca yaşam sevinciniz köreliyor… Ödeme dengemi çoğu insan gibi kredi kartları üzerinden çevirmeye çalışıyorum. Elzem olmayan ihtiyaçları ötelemeyle çözüm üretmeye çabalıyorum. Gezme/ sosyalleşme gibi ihtiyaçlarımı, yok denecek düzeyde minimuma indirgiyorum” dedi.

Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi Saymanı ve Enbursa.com muhabiri Ebru Taşdemir, “Sektörümüzün ekonomik olarak bizleri güvence altına almadığının uzun zamandır bilincindeyiz. Özellikle sahada aktif çalışan bir kadın gazeteci olarak emeğimizin karşılığı maddi anlamda alamadığımızı düşünüyorum. Ekonomik kriz her sektörü vurmuşken canını dişine takan, mesai saati olmadan çalışan gazetecileri çok daha fazla etkiledi. Maaşlar gününde yatmıyor, yatsa da yetmiyor. Maalesef sektörün can çekiştiği dönemde ayrılıp başka sektöre yönelmek fikri geliyor akıllara. Bu gerçekten çok üzücü. İşini yaşanan ekonomik krize rağmen severek yapan bir gazeteci olarak bu fikrin bir gün aklıma geleceğini asla tahmin etmezdim ancak maalesef sektörümüzün geldiği son nokta bu” diye konuştu.

Ekonomik zorluklar ve bağımsız habercilik mücadelesi

Gazeteciler, ekonomik baskılar altında çalışırken tarafsız ve bağımsız habercilik yapabilmek için büyük bir mücadele veriyor. Düşük maaşlar, iş güvencesizliği ve zorlu çalışma koşulları, gazetecilerin mesleki etik ve sorumluluklarını yerine getirmelerini zorlaştırıyor.

Bursa Muhalif Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Burak Demirci, ekonomik zorlukların gazetecilerin yaşamlarını nasıl etkilediğini şu sözlerle anlattı:

Mevcut ekonomik koşulların yarattığı hızlı yoksullaşmaya ek olarak gazetecilerin -yaygın ve yerel medyadaki küçük azınlık dışında- büyük ölçüde en düşük gelir grubunda yer almalarının sancısını günlük yaşamımızda iyiden iyiye hissetmeye başladık. 40 yaşındayım ve meslekte 16 yılı geride bıraktım. Eşim de çalışmasına ve 6 yaşında kız çocuğumuz ile birlikte 3 kişilik bir aile olmamıza rağmen orta ve uzun vadeli plan yapamaz olduk. Kira, anaokulu, faturalar derken ay sonunu getirmek temel hedef haline geldi. Bunu gerçekleştirmek için de maalesef temel beslenme ve temizlik dışındaki masrafları kısmak zorunda kaldık. Yani kültür, sanat, eğlence ve tatil ilk tırpan yiyen kalemler oldu ve olmaya da devam edecek gibi. Bunun dışında bulunduğumuz bölgede nitelikli devlet okulu olmamasına rağmen önümüzdeki yıl bir özel okulla yaptığımız ön kaydı iptal etmek zorunda kaldık. Özetle sadece hayatta kalmaya çalışan bireyler haline geliyoruz.

Gazeteci Ozan Kaplanoğlu da şu değerlendirmeyi yaptı:

Ekonominin bu denli kötüleştiği günlerde gazetecilik ne yazık ki geçim sağlamak için uygun bir meslek olarak yeterli olmuyor. Bursa’da dayanışma bizi ayakta tutuyor. Artan enflasyon hem ofisin masraflarında hem de personel giderlerinde yüksek bir artışa neden oldu. İhtiyaçları çoğu zaman ertelemek zorunda kaldığımız, yeni projelere bazen maddi olanakları gözeterek başlayamadığımız oldu. Çalışmalarımızın şeklini maddi olanaklar belirliyor ve ekonominin bu denli zorladığı şu günlerde haber üretiminden, kentin kültürüne katkı koymaya kadar pek çok çalışma kamu, STK işbirliğini zorlamamızı gerektiriyor. Gazeteciliğin bu denli baskı altında olduğu günlerde ekonomik giderler de ayrı bir yük oluşturuyor ve gazeteciliği her geçen gün yapılamaz hale getiriyor. Bunların tamamına çözüm bulmak oldukça zor. Yeni gelir modelleri üretmeye, çalışmalarımızı ortaklandırmaya ve bunlara okuyucu desteği sağlama arayışlarımız devam ediyor.

Kaplanoğlu, “Gazeteciliğin zorlu günlerden geçtiği bu dönemde okuyucu desteğinin çok önemli olduğunun altını çizmek gerekir. Gazetecilerin haber alma hakkına sahip çıkması Türkiye’de sadece bir ekonomik ilişkiler ağı değil aynı zamanda bir hak arayış mücadelesini de barındırıyor” dedi.

Görüştüğümüz gazetecilerin tamamı ekonomik zorluklar, sansür ve baskılarla mücadele ederken çözüm olarak sendikalaşmanın ve dayanışmanın önemini vurguladı.

Mevcut sendikal anlayışın etkinliğini de sorgulayan Burak Demirci, dijitalleşen sektörde yeni örgütlenme modelleri ve somut kazanımların gerekliliğini belirtti. Gazetecilikte gençlerin meslekte kalma oranlarının düştüğüne dikkat çeken Demirci, ekonomik kaygıların yanı sıra mesleğe yönelik kaygı ve umutsuzluğun da arttığını ifade etti.

Demirci, “Sektörde sirkülasyon çok fazla. Yerelden gözlemlediğim kadarıyla gençlerin meslekte kalma süreleri de gittikçe kısalıyor. Gazeteci olmak tercih edilir olmaktan çıkıyor. Ortalama 40 bin ve üstü maaş verilen bir iş yerinde sendikanın yaptığı basın açıklamasını takip eden muhabirlerin asgari ücretle çalışması gibi trajikomik bir durumda sektör. Gazeteciler yeni örgütlenme modelleri geliştirmek, ekonomik ve özlük haklar konusunda somut kazanımlar elde etmek zorunda. Yani ya bir yol bulacağız ya da köle olacağız” dedi.

Ozan Kaplanoğlu da “Her türlü siyasi baskının haber alma hakkını engelleme girişiminin yanında Basın İlan Kurumu’na getirilen sınırlamalarla aynı zamanda ekonomik olarak gazetecilik faaliyetinin engellenmesi ve iktidar merkezli bir gazetecilik anlayışının hakim kılınmaya çalışıldığını artık neredeyse herkes biliyor ve sonuçlarını görüyor. Bu zor dönemlerden çıkmak için öncelikle okuyucu ve gazete ilişkisinin güçlendirilmesi, özgür ve bağımsız medyanın desteklenmesi gerekiyor. Aynı zamanda gazeteciler de önlerine çekilen setlere karşı dayanışma ağlarını kurmalı ve mücadele etmeliler. Gazeteciliğin kamusal bir görev olduğunun farkında olan bizler, bu anlamda haberler üretmeli ve birbirimizle dayanışma içinde olmalıyız” açıklamasını yaptı.

Ebru Taşdemir ise şu sözleri söyledi: “Gazetecilerin bu duruma birlik beraberlik içerisinde sert bir yanıt vermesi gerekiyor. Yaşadığımız sıkıntılar ancak birlikte, gür bir sesle durdurabilir. Onun dışında meslekten bihaber kurum sahipleri ile sektörde yaşanan ekonomik krizi çözüme kavuşturmak mümkün değil.

TGS Başkanı Gökhan Durmuş da dayanışmanın altını şu sözlerle çizdi:

Medya sektöründe ciddi daralmanın ve ekonomik çöküntünün olduğu bir gerçek. Okurundan, izleyicisinden uzaklaştırılmış bir meslek grubu var ortada. Bu uzaklaşmanın sorumlusu iktidar ve medya patronları ancak yoksulluğu yaşayan biz gazetecileriz. Bunu değiştirebilmek için sendikalaşmaktan başka bir çözüm yolu yok. Gazeteciler sendikalaşarak patronlar karşısında yeniden müzakere masasına gelmeliler ki ücretlerini, iş güvencelerini, basın özgürlüğünü konuşabilsinler.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.