Burak Altınok
Türk-Japon diplomatik ilişkilerinin 100. yılı kapsamında Türkiye’nin farklı illerinde 154 etkinlik düzenlendi. Bu etkinliklerden
biri de Boğaziçi Üniversitesi Asya Çalışmaları Merkezi, Japon Sanat Merkezi ve Japon Araştırmaları Derneği iş birliği ile hazırlanan
“Ayyıldız ve Güneş” sergisi oldu.
5-24 Kasım tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul Opera Fuayesinde bulunan sergiye ilgi yoğun oldu. Sergi adını,
eski Japonya Başbakanı Şinzo Abe’nin 2013 yılında Türkiye ziyaretinde yaptığı konuşmadan alıyor. O ziyarette Abe, şu ifadeleri
kullanmıştı: “İki ülkenin bayraklarına bakın. Japonya için güneşi, Türkiye için ayı ve yıldızı göreceksiniz. Bir günü düşünün, Ay – yıldız ve güneşi… Gün, onlarsız tamamlanabilir mi? İşte bu nedenle, iki ülkenin birbirine ihtiyacı vardır ve bu birlikten büyük sonuçlar mutlaka doğacaktır.”
Serginin küratörü Dr. Erdal Küçükyalçın 9.Köy’e yaptığı açıklamada serginin iki yıldan uzun süren bir çalışmayla ortaya çıktığını söyledi.
Serginin kalıcı bir eser yaratma isteğiyle ortaya çıktığını ifade eden Küçükyalçın, Japon-Türk diplomatik ilişkilerinin 100. yıl dönümünün tarihinin belli olması nedeniyle, bu çerçevede yapılacak etkinlikleri için harekete geçtiklerini söyledi. Türkiye’deki üniversitelerin Japon dili ve edebiyatı, Japonca bölümleri olduğunu, ayırca Japonoloji kongreleri de düzenlendiğini anımsatan Küçükyalçın, sergi öncesi yapılan çalışmaları şöyle anlattı:
“Bu alanda çalışan birçok insanın notları vardı, bu notların sadece organize edilmesi gerekiyordu. Bizler de bu yılın anısına kalıcı bir eser yaratma düşüncesindeydik. Japon Araştırmaları Derneği sponsorumuz oldu ve bu sponsorluktan sonra işler ciddiye bindi. Ekipler kuruldu, arşivler ve tüm kaynaklar taranmaya başlandı. Son bir yıldır çalışmalar yoğunlaştı, 4-5 ay da Japonya ve Türkiye’de uygulamaya yönelik çalışmalar yaptık.”
Küçükyalçın, serginin “tek bir gün için çıkmış gazete konsepti” üzerine oluşturulduğunu ifade etti. İnternetin yaygınlaşmasıyla gazete
formatının yavaş yavaş terk edilmeye başladığına dikkat çeken Küçükyalçın, bu tercihin nedenini ise şöyle anlattı:
“İnternetin gelişmesiyle birlikte haberlerin gazete formatında verilmesi yavaş yavaş terk ettiğimiz bir yöntem. Biz gazetelerin hem nostaljik bir tarafı olduğunu hem de rafine edilmiş hakikatlerin değişik kaynaklardan destekler bularak anlatıldığı bir mecra olarak görüyoruz. Sadece tek bir gün için çıkmış bir gazetede elde ettiğimiz bulguları sergilemek istedik. Hatta gazetenin son haberi de serginin kendi haberidir. Tarihe not düşmek adına bilerek yaptığımız bir şeydi ama bizler bu gazeteyi oluştururken sadece haberlerden faydalanmadık. Elimizdeki bilgilerin dilini de 5N1K’ya uygun bir şekilde haberleştirerek gazeteye yerleştirdik. Dolayısıyla bu gazetenin iki önemli konsepti var: Biri kronolojinin verilmesi, diğeri de tarihçilerin çalışabileceği bir referans noktası oluşturması…”
Sergide ünlü bir sanaçının eserinin veya objesinin yer almadığını, tarihin kronolojik olarak anlatıldığı bir “bilgi sergisi” olduğunu ifade
eden Küçükyalçın’ın, başta çocuklar, üniversite öğreniceleri olmak üzere serginin geniş kesimden ilgi gördüğünü söyledi. Erdal
Küçükyalçın, “Öyle ki panolarda sergilediğimiz 32 sayfadan bir gazete yaptık ve gelen misafirlerimize hediye ediyorduk. Ertesi gün sergide kalan arkadaşlarımı aradığımda basılan gazetelerin bittiğini söylüyorlardı. Kalıcı bir şey olduğu için insanların sevdiğini
düşünüyorum” dedi.
Küçükyalçın, Japonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 100. yılı kapsamında düzenlenen etkinliklerin iki ülke ilişkilerini olumlu
etkileyeceği görüşünde. “Toplum hafızası önemlidir” diyen Küçükyalçın, “hafızanın yenilenmesi” için bu tip etkinliklerin önemli
olduğunu vurguladı ve ekledi: “Biz bu sergiyle havaya havai fişek atmak istemedik. Onlar da güzel parlıyor ama sonra hemen kayboluyor. Bizim yapmaya çalıştığımız şey bir projektör koymak ve kalıcı olmasını sağlamaktı. Bunu başardığımızı düşünüyorum.”
Japonya ile Türkiye arasında bir köprü görevi görmesi amacıyla Boğaziçi Üniversite’sinde kurulan Nitto Boğaziçi kulübü üyelerinden
Ahmet Hikmet Çeşme de serginin Türk-Japon ilişkilerinin genelini yansıttığını açıkladı. Çeşme, “Türkiye’de çok fazla Japonolog yok,
olanların birçoğunun da sergide emeği var. Türk-Japon ilişkileri birbirine çok uzak olan iki ülke olarak, Türk-Alman, Türk-Fransız ilişkileri gibi kapsamlı değil. Bu sergi de Türk-Japon ilişkilerinin genelini yansıtıyor” görüşünü dile getirdi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.