Berfin Şahin
Tarım ve Orman Bakanlığı, yurt içinde üretilen ve ithal edilen gıdaların resmi kontrollerinde uygulanacak maksimum pestisit kalıntı
limitlerini güncelledi. “Türk Gıda Kodeksi Pestisitlerin Maksimum Kalıntı Limitleri Yönetmeliği”nde yapılan değişiklikle, bazı
pestisitlerin kullanımına sınırlama getirilirken, birçok üründe de maksimum kalıntı limit (MRL) değerleri düşürüldü. Gıda mühendisleri, güncellemeye karşın, bazı ürünlerin hala raflarda olabileceği uyarısında bulunurken; sağlıklı ve güvenli gıdaya erişim
için siyasi baskıdan uzak, özgün ve özerk denetim yapılması gerektiğini savundu:
“Türk Gıda Kodeksi pestisitlerin maksimum kalıntı limitleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik; 7 Ocak’ta Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yapılan değişiklikle, her türlü taze meyve ve sebze, baklagiller, tahıllar ve hayvansal gıdalarda uygulanacak pestisit limitlerinde, ulusal ve uluslararası alandaki güncel bilimsel değerlendirmeler dikkate alındı. Düzenlemeyle bazı gıda ürünlerinde ilk defa ‘maksimum kalıntı limitleri (MRL)’ belirlenirken birçok pestisitin de limitleri düşürüldü. Düzenleme, Avrupa Birliği standartlarına uyum gerekçesine dayandırıldı.”
Peki tarım ve hayvancılıkta pestisit neden kullanılıyor, yapılan değişiklikle, insan ve çevre sağlığına zararlı kimyasalı içinde barındıran, “pestisit” tehlikesinin tamamen bertaraf edilmesi mümkün mü?
Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Onur Akbulut, 9. Köy’ün bu konudaki sorularını yanıtladı. Akbulut, pestisitlerin bilinçsiz şekilde kullanıldığını ve ürünlerin erken hasadı nedeniyle sorun yaşandığına dikkat çekti. Tarladaki bitkilerin böcekler ve diğer zararlılardan korunması için kullanıldığını vurgulayan Akbulut, “Ancak bu ilaçların hasat öncesinde bitkiden arındırılması gerekir. İlaçların üzerinde; ‘Hasattan önce 20 gün bekleyin’ gibi uyarılar yer alır. Maalesef bu sürelere uyulmuyor, bu da kalıntı sorunlarına yol açıyor” dedi.
Akbulut, yönetmelik değişikliğinin içeriğine ilişkin ise şu bilgileri verdi:
“Bazı pestisitler için bir geçiş süreci tanınmıştı, yeni düzenlemeyle birlikte artık bu geçiş süreci sona erdi ve bu pestisitlerden bazıları tamamen yasaklandı. Diğer taraftan, bazı pestisitlerin kullanımı ise resmileştirildi ve izinli hale getirildi.”
Akbulut, yapılan değişikliğe karşın, uzun raf ömrü olan bazı ürünler konusunda ise tüketiciyi uyardı:
“Ancak burada yasaklanan pestisitlerin daha önce kullanıldığı ürünler, piyasaya sürülmüşse hâlâ raflarda bulunabilir. Özellikle kurutulmuş baharatlar gibi uzun raf ömrüne sahip gıdalar, maalesef tüketicilere açık kalıyor ve bu ürünler eğer satın alınmışsa raf ömrü boyunca yemeklerde kullanılabiliyor.”
Türkiye’nin birçok ihraç ürününün, pestisit kalıntı miktarı yüksek bulunduğu için başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, gümrüklerden geri çevrildiği biliniyor.
Her ülkenin pestisit limitlerinin farklı olduğuna vurgu yapan Akbulut, “Türkiye’de izinli bir pestisit Avrupa’da yasak olabilir. Ürünlerin analiz edilmeden yurt dışına gönderilmesi büyük sorunlara yol açıyor” dedi. Akbulut’un verdiği bilgiye göre gümrükten dönen ürünler, doğrudan çıkış ülkesine geri alınmıyor. Dönüş yolunun da oldukça karmaşık bir prosedüre tabi olduğunu anlatan Akbulut, Türkiye’nin belirlediği limitin üstünde çıkan ürünlerin, bunu kabul edebilecek ülkelere ihraç edilebildiğini söyledi. Akbulut, gümrükten dönen ürünle ilgili seçenekleri ise şöyle anlattı:
“Diyelim ki analiz yapıldı Türkiye limitine de uymuyor. Ürün Türkiye’ye gelirken Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileri TIR’ı
durduruyor sen bu listeye girmişsin, ben bu ürünlerden numune almadan yurt içine sokmam diyor numune alıyor, uygun çıkmadıysa ben bunu ülkeye sokmam. Ürünü gümrükte imha edebilir veya bunu daha üst limitte kabul edebilen bir ülkeye satabilirsin diyor. Mesela Amerika daha üst limitten kabul ediyor veya Ortadoğu ülkeleri var, limitleri daha yüksek. Aslında mevzuatlarında şeffaflık ilkesi var. Bu noktada bakanlık toksik limitleri aşan, yani yurt içinde alınan devletin aldığı numuneleri de açıklamaya başlarsa çok daha doğru olur.”
Tarım sektöründe faaliyet gösterenlerin bilinçlendirilmesi gerektiğini belirten Akbulut, bu konuda devlete büyük görev düştüğünü söyledi:
“Devletin personeli, ahıra giden, aşı yapan veteriner hekimin orda alana gidip bilinçlendirme çalışmaları yapması gerekiyor. Köylü pestisit konusunda bilinçlendirilmeli, maalesef pestisitleri herkes satıyor. Biz ilacı biz bakkaldan alıyor muyuz, almıyoruz değil mi? Doktor yazıyor, eczaneden alıyoruz. Aynı şekilde çiftçinin o sene o tarlaya ne ektiğini, hangi hastalıkların olduğunu ilçe tarım giderek söylemesi, ilçe tarımdaki ziraat mühendisliğinin hangi ilacı alması ve onu doğru yerden temin etmesi için bilgi vermesi gerekir.İşletmeler için konuşmak gerekirse maalesef gıda mevzuatları hakim değiller.”
Tüketicinin sağlıklı gıdaya erişimi ve güvenle tüketebilmesinin bir diğer yolu ise denetimden geçiyor. Gıda Laboratuvarları ve Gıda Denetçileri Derneği (GLADER) Başkan Yardımcısı Selman Bahadır Orhan ise 9. Köy’e “denetim” boyutunu anlattı. Son dönemde bakanlığın, denetim sonuçlarının “sansasyonel” biçimde kamuoyuna duyurduğuna dikkat çeken Orhan, bunun yanlış bir yöntem olduğunu vurguladı. Denetimin, “özerk ve özgün laboratuarlar ve denetçiler” tarafından yapılması gerektiğine işaret eden Orhan, şu önerilerde bulundu:
“Denetim sonuçlarının kamuoyuna yansıyan ‘köfteci’ olayında olduğu gibi sansasyon yaratacak şekilde değil, düzenli, sistemik ve
sürdürülebilir şekilde akredite olmuş bağımsız kişi ve kuruluşlar tarafından denetlendikten sonra şeffaf şekilde kamuoyuna aktarılmalı. Önce izlenebilirliği oluşturmalıyız. Bunu yapabilmek için özgür, özgür, akredite denetçilerin olması lazım. Avrupa’da devlet denetleme yapmıyor, devlet denetleyenleri denetliyor. Ama her önüne gelen, yakasına yaka kartı takan denetçi
olmuyor. Denetçiler özellikle küçük yerlerde siyasi baskı altında kalabiliyorlar. Denetim yapılacaksa, kaliteye katma değer katacak bir denetçilik yapılmalıdır, siyasi baskı altında denetçilik olmaz. Denetçilikte hem hâkim hem savcı olamazsınız.”
Orhan, yediğimiz ürünlerde pestisit olup olmadığını vatandaşın anlamasının mümkün olmadığını belirtti ve ekledi:
“Pestisit meyvenin, sebzenin dokusuna işlemişse ister sirkeli suda bekletin ister karbonatlı suda bekletin, fayda etmez. Ancak yüzeydeki kalıntılar için doğal bir yöntem olan sirkeli suda bekletmek ve bol su ile yıkamak faydalı olacaktır.“
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.