Haber: Erva Gün
Artan saldırılarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Gazeteci Musa Özuğurlu, İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarının her yıl Ramazan ayında rutin olarak arttığını aktardı. Özuğurlu, “İsrail’in önceki yıllarda da Filistinliler hakkında bir takım yasaklama girişimlerinde bulunduğunu biliyoruz. Fakat bu senenin ayrı bir özelliği var. Bu sene Yahudilerin Pesah yani Hamursuz Bayramı da aynı döneme denk geldi. Böyle olmuş olması saldırıların daha da alevlenmesine neden oldu” dedi.
Özuğurlu sözlerine şöyle devam etti: “Ramazan ayı süresince geleneksel olarak camiler sabaha kadar açık kalabiliyor. Mescid–i Aksa’da Kıble Mescidi denen bir yer var ve İsrail bu kısımda ibadete izin vermiyor. İsrail kuvvetlerinin saldırısından önce Filistinli gençler orada toplanmıştı zaten. Baskın olunca tabii çatışmalar gerçekleşti.”
Lübnan’dan İsrail’e saldırılar baskınla ilişkili
Lübnan’dan yapılan füze atışlarının Mescid-i Aksa baskınıyla ilgili olduğunu söyleyen Özuğurlu, “İsrail, Suriye’de bazı hedefleri vurdu ve iki İranlı askeri danışman öldü. İranlılar bunun üzerine intikam yemini ettiler. Daha öncesinde İsrail, İslami Cihat’ın bir yöneticisini Şam’da öldürdü. Bütün bunlar yaşanırken Lübnan’ın güneyinde bulunan Hizbullah’ı da düşünmek gerekir. Bu gruplar birlikte hareket ediyor ve her bir olay kendileri için birer sebep oluşturuyor. Hizbullah da İslami Cihat grubundan iki kişinin öldürülmesiyle intikam yemini ettiğini duyurdu. Sonrasında bütün bunlar üst üste geldi ve Mescid-i Aksa olayı gerçekleştikten sonra Lübnan’dan İsrail tarafına atış yapıldı” açıklamasında bulundu.
İç kamuoyu için Filistinliler kışkırtıldı
Saldırının politik bir hamle olduğunu vurgulayan araştırmacı yazar Alptekin Dursunoğlu, “Başbakan Netanyahu, yargı reformuna yönelik tepkileri yatıştırmak, kamuoyunu birleştirebilmek ve bu ikiye bölünmüşlüğü ortadan kaldırabilmek için bir dış düşman anlatısına ihtiyaç duydu” ifadelerini kullandı. Dursunoğlu, “Ramazan aylarında insanlar itikafa girerler, yani bir camiye girip ibadet ederler, zorunlu ihtiyaçları dışında dışarıya çıkmazlar, camide yaşarlar. Yani bir gösteri değil, toplumsal eylem değil. İsrail polisi, Mescid-i Aksa’yı bastı, itikaftakileri döverek, plastik mermiler kullanarak tutukladı, şiddet uyguladı. Bunun çok bariz şekilde bir amacı vardı. Bütün Filistin’i kışkırtmak ve kontrollü şekilde kendi iç kamuoyunu konsolide etmek istediler ve bunu başardılar” dedi.
Savaş olasılığına karşı İsrail’den temkinli adım
İsrail’in Hizbullah’ı savaş dışında tutmaya çalıştığını aktaran Dursunoğlu, “İsrailliler, bu saldırının Hizbullah tarafından değil Lübnan’daki Filistinliler tarafından yapıldığını söylediler. Bu, Hizbullah’a sizinle savaşmak istemiyoruz mesajıydı. Evet saldırıyı Hizbullah yapmamıştı; ama Hizbullah’ın onayı ve bilgisi olmadan saldırı yapılamazdı” dedi.
Ne olmuştu?
İsrail’de Adalet Bakanı Yariv Levin 5 Ocak’ta yargı reformunu açıklamıştı. Bu reform Yüksek Mahkemenin yetkilerini sınırlandıran ve iktidarın yargı atamalarında söz sahibi olmasını sağlayan düzenlemeleri de içermesi bakımından tepkilere neden olurken Başbakan Netanyahu, 27 Mart’ta yaptığı açıklamada, ülke çapında kitlesel protestolara ve grevlere neden olan yargı düzenlemesinin ertelendiğini duyurmuştu. |
Kaynak: 24 Saat Gazetesi
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.