Azime Bali
Kahramanmaraş depremlerinin üzerinden yaklaşık bir buçuk yıl geçmesine rağmen, kent merkezlerindeki imar faaliyeti hala kırsal bölgeye yansımadı. Gaziantep’in Atala köyünde yaşayan depremzedeler hala çadır ya da konteynerlerde yaşam savaşı veriyorlar.
Atala köyü sakinlerinden, hala çadırda yaşayan Fatma Bayramoğlu 9. Köy’e yaptığı açıklamada, deprem sırasında “köylerinin talan olduğunu” belirterek; su, ulaşım, sağlık, barınma gibi temel ihtiyaçların hala karşılanmamasından yakındı. Bayramoğlu, depremin etkilerini şu sözlerle ifade etti:
“Yıllar önce birileri çıkıp Gaziantep’te büyük bir deprem olacak, yıkım büyük olacak dese asla inanmazdım. İnsan yaşamadan anlamıyor. Yer yarılmasının sesi hala kulaklarımda çınlıyor. Ben böyle büyük bir felaket görmedim. Deprem sonrasında su, ulaşım, sağlık ve barınma sorunu yaşadık. Kış ayı çok zor geçti. En ufak bir yağmurda çadırımız su altında kalıyordu. Üstüne ek olarak bir çadır daha örtmemiz gerekiyordu. Elektrikli soba olsa faturası, bacalı soba olsa ısınması sorun oluyordu. Kış geçti, şimdi yazın yakıcılığı geldi. Köyümüz talan oldu, bir daha eskisi gibi olabilir mi? Parklar, meydanlar yapabilirler mi? Ben guatr hastasıyım, hayat koşulları çok zorluyor.”
“Ölüm hiç bu kadar yakın olmamıştı”
75 yaşında bir depremzede olan ve 55 yaşındaki oğlunun yaşamsal faaliyetlerini yerine getiremediğini söyleyen Meryem Yılmaz ise, depremde yaşadıklarını şu sözlerle anlattı; “Sarsıntı başlar başlamaz patlama diye düşündük, çok korktuk. Aniden her yer çok büyük bir ışık sonrası karanlığa büründü. Sarsıntı yavaşladı diye düşünürken daha da şiddetlendi. Yine de anlam veremedim. 55 yaşındaki oğlum yaşamsal hiçbir faaliyetini yerine getiremiyor. O gün sallantı başlar başlamaz onu dışarı çıkarmak için çabaladım. Fakat gücüm yetmedi, öylece ölümü bekledik. Zaman durdu ve ölüm hiç bu kadar yakın olmamıştı. Oğlum için korkuyordum, çünkü çaresiz gözlerle öylece bakıyordu. O gece yıkılan, sadece evimiz değildi. Oğlumla birlikte o süreçte çok zorluk yaşadık. Yıkılan evler, enkazlardan gelen sesler, hiçbir zaman unutamayacağız o anları.“
“İnsanlık enkaz altında kaldı”
O gece sadece evlerinin değil, hayatlarının da yıkıldığını ifade eden Yılmaz şöyle devam etti; “Yıkılan enkazlara yaklaşırken sessiz olunuyordu, yardım çığlığı duymak hiç kolay değildi. Canımızı zor kurtardık derken aslında kurtardığımız sadece bedenimizdi. Kimseden haber alamadık, elektrik gitti, su gitti, doğalgaz gitti. Kaç gün boyunca ne gelen oldu ne giden. Mezarların çoğu sahipsizdi, teşhis etmeye dahi korkuyorduk. Hala en ufak sarsıntıda canımız gidiyor. O gün her şeyimiz enkaz altında kaldı, insanlığımız da…“
Köyün adı Atalar