Erdem Duru / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos
Mevsimlik turizm işçileri Antalya’nın çalışma hayatı gündeminde hep ilk sıralarda. 5 yıldızlı otellerde çalışmak üzere iş başı yapan personel, şimdiden sezon sonu işsiz kalıp kalmayacağını düşünüyor.
Dev Turizm-İş Sendikası Antalya Şube Başkanı Emrah Demir 9. Köy’e “askı sistemi” adı verilen mevsimlik işten çıkarma uygulamasını anlattı; bu uygulamanın turizm işçilerini sürekli yoksulluğa ve güvencesizliğe mahkum ettiğini söyledi. “Sezon bittiğinde çalışanı ücretsiz izne çıkarıyorlar. Kabul etmezse listeye alınıyor, sonraki yıl iş bulma şansı azalıyor” diyen Demir, turizm emekçilerinin mücadele ettiği diğer zorlukları da aktardı.
Sektörde uzun yıllardır çalışan Fatih Korkmaz ve Mehmet Kütük ise turizm emekçilerinin birçok sorunla karşı karşıya olduğunu ancak özellikle “kışın işsiz, yazın köle” şeklinde yaşamaya mecbur bırakan askı sistemine karşı yasal ve kalıcı çözümler bulunması gerektiğini dile getirdiler.
Emrah Demir
Sektördeki en temel sorunlardan birinin “askı sistemi” olduğunu söyleyen Sendikacı Emrah Demir, “Kişi 6 ayı doldurmadan ya işten çıkarılıyor ya da ücretsiz izne gönderiliyor. Böylece işveren yasal yükümlülüklerinden kurtuluyor. Emekçi ise kıdem, ihbar, işsizlik maaşı gibi haklardan mahrum kalıyor” cümleleriyle yaşananları özetledi.
Kış aylarında işsiz kalan turizm çalışanlarının kayıt dışı ve yevmiyeli işlerde çalışmak zorunda kaldığı kaydeden Demir, “İnsanlar günübirlik kafelerde, restoranlarda çalışarak geçinmeye çalışıyor. Çünkü işsiz ama ücretsiz izinde gösteriliyor, hiçbir sosyal güvencesi yok” diye konuştu.
Askı sisteminin sadece bireysel olmaktan çıkıp sektörel bir sorunu doğurduğunu da paylaşan Demir, “Sürekli geçici istihdam, kalıcı güvencesizlik yaratıyor. Kadroya alınmadığın sürece bir işyerine aidiyet hissedemezsin. Kalifiye eleman yetişmiyor çünkü işçi hep bir sonraki sezonu beklemek zorunda kalıyor” dedi.
Turizm sektöründe patronların maliyet düşürme yolunun artık yabancı işçi getirmekten geçtiğini belirten Emrah Demir, bu uygulamanın yerli işçileri hem ekonomik hem de sosyal olarak dışladığını söyledi. “Asya ve Türki Cumhuriyetlerden getirilen işçiler, stajyer ya da kursiyer statüsünde düşük ücretle çalıştırılıyor. Bu, grev kırıcılığı ve örgütlenme karşıtı bir strateji” ifadelerini kullandı.
Demir, sistemin nasıl işlediğini de şöyle anlattı: “Otel yöneticileri her yıl yurt dışına giderek ilgili kurumlarla anlaşma yapıyor. Hangi ülkeden kaç kişi geleceği sezon başlamadan belli oluyor. Örneğin, ‘Kırgızistan’dan 100 kişi gelecek, buradan 20 kişi alacağız’ diyebiliyorlar.“
Emrah Demir, sendikal mücadelenin bastırıldığını, toplu iş sözleşmesi hakkı kazanılsa bile patronların süreci mahkemeye taşıyarak yıllarca uzattığını vurguladı. Demir, “Dava beş yıl sürüyor, o sürede ne sendika kalıyor ne de işçiler” ifadelerini kullandı. Patronlar arasında görünmez bir dayanışma ağı kurulduğunu savundu. Patronların çözüm olarak otelleri 12 ay açık tutacak politikalar üretmesi gerektiğini belirten Şube Başkanı Emrah Demir, denetimlerin sıkılaştırılmasını, işsizlik maaşı koşullarının turizm işçilerini kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmesini önerdi ve “Kıdem ve ihbar tazminatı için özel düzenlemeler yapılmalı. Mevsimlik değil, sürekli çalışma temel alınmalı” ifadelerini kullandı.
2012’den bu yana sektörde çalışan turizm emekçisi Fatih Korkmaz, güvencesizlik, sosyal hakların yokluğu ve sendikal baskıların her geçen yıl arttığını vurgularken, “Sosyal haklar büyük sorun. Otel iş yapmayınca seni ücretsiz izne çıkarıyor. Kabul etmezsen listeye alınıyorsun. Ayrıca sendikaya üye olursan işsiz kalırsın korkusu bilinçaltına işleniyor” ifadelerini kullandı.
Korkmaz, sektörde en büyük sorunlardan birinin mevsimlik çalışmayı dayatan askı sistemi olduğunu belirtti ve “Kışın işsiz, yazın köle olmasın kimse. Mevsimlik işçi şeklindeki askı sistemi kalkmalı” dedi.
Sektördeki yoğunluk, belirsizlik ve güvencesizliğin işçileri tükenme noktasına getirdiğini ifade eden Korkmaz, “Onay alınmadan 11 saatten bile fazla çalıştırılıyoruz. Özellikle yiyecek, içecek sektöründe çalışanların durumu çok daha ağır. Molaları bırakın, tuvalet ihtiyaçlarını dahi gideremiyorlar” diyerek yaşanan tabloyu özetledi.
Fatih Korkmaz, turizm sektöründe hiyerarşinin ve mobbingin yaygınlaştığını, çalışanların insan onurunu zedeleyen muamelelerle karşı karşıya kaldığını şu sözlerle anlattı:
“Bir hiyerarşi var. Müdürlere her şey serbestken zamanında bir arkadaşımız çöpe giden bir ürünün tadına baktığı için hakkında tutanak tutuldu. Onu da geçtim, bir işçi menüden yemek seçip yiyemiyor. Halbuki insan canı bir şey çektiğinde onu yiyebilmeli.”
Bir diğer turizm emekçis Mehmet Kütük de sözlerine askı sistemini değerlendirerek başladı. Sistemi, “İşime yaradığın zaman gel, yaramadığın zaman git” şeklinde özetleyen Kütük şöyle konuştu:
“Askı sisteminde kadroya kalamamışsanız kalan aylar için ikinci bir iş aramanız gerekiyor. Sezonda 600 çalışan varken, bu sayı 200’e hatta 50’ye düşebiliyor. Bu durumda, çalışanlar işe başlarken kadroya kalma çabası gösteriyor. Sezon sonu gönderilmeyeyim endişesi taşıyorlar. Bunların içinde evli olanlar, çocukları olanlar var. Çoğunun evi kira. İkinci bir işi de bulamıyorlar. Sezon dışında ise daha düşük ücretle çalışmak zorunda kalıyorlar.“
Sözlerine çalışma şartlarıyla ilgili sorunlara dikkat çekerek devam eden Kütük, bugüne kadar çalıştığı 18 otelden yalnızca birinde insani koşullar gördüğünü belirtti. Sektörde personel haklarının yok sayıldığını söyleyen Kütük, “Akdeniz bölgesinde bin otel varsa personele sunduğu imkân açısından sadece birkaçı iyidir. Mesailer de 12-16 saati buluyor. Çoğu zaman 3 kişilik çalışmak zorunda kalıyorsun” dedi. Aşırı yük altında sosyal yaşamın yok olduğunu vurgulayan Kütük, “Şartlar bu kadar ağır olunca da yaşamaya zaman kalmıyor. Ben de ‘Çalışmak için doğmadım’ diyerek turizm sektöründen uzaklaştım” ifadelerini kullandı.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.