Milli mücadele yıllarında ülkemizi ele geçirmek isteyen düşman birliklerinin en stratejik hamlelerinden birisi, Ankara ile İstanbul arasındaki karayolu ulaşımını kesmek oldu. Mustafa Kemal’in Anadolu’ya geçerken, denizyolunu kullanması da bu yüzdendi.
Ayrıca, İstanbul’dan kaçırılan cephanenin Ankara üzerinden cepheye ulaştırılması için de o yıllarda karayolu çok tehlikeliydi. Cephaneler denizyolu ile İnebolu limanına getirilmekte ve donarak ölen Şerife Bacı gibi çıplak ayaklı kadın ve yaşlıların kullandıkları kağnılarla Anadolu’ya aktarılıyordu. Mustafa Kemal savaşı yönetirken, işte bu yüzden “Gözüm cephede, kulağım İnebolu’da” demişti. İnebolu-Kastamonu hattı, milli mücadelenin en önemli yolu haline gelmişti. Kağnısıyla cephane taşırken donarak ölen şerife Bacı anısına benim de 4 günde yürüdüğüm yol, o yılların şartlarında, kağnılarla çok daha uzun sürede aşılmaktaydı. Yıllar boyunca Ankara ve havalisinin tiftiğinin İnebolu limanına taşındığı şose yol, Kurtuluş savaşı ile birlikte, en stratejik yol haline geldi. Tiftik yolunun hanları ise önem kazandı. Bu hanlardan birisi de İnebolu ile Kastamonu’nun hemen hemen tam ortasında, Küre dağları içerisinde yer alan Ecevit Handı.
BÜLENT ECEVİT’E SOYADINI VEREN HAN
Arkeolog Murat Karasalihoğlu’nun araştırmasına göre, “Hanlar bölgesi” de denilen, bir kaç hanın bulunduğu, Ecevit bölgesindeki en yapılı hanlardan birisi Ecevit Han’dı. Bu han, bir dönem sarayda da çalışan “Kel İsmail” lakaplı İsmail ağa tarafından işletiliyordu. İsmail Ağa, saray kültürü almış, temizliğe önem veren bir han sahibiydi ve konuklarına yapımını sarayda öğrendiği bir çorbayı “Ecevit çorbası” adı altında ikram etmekteydi. Çorbası da han kadar tanınmıştı.
SOYADI NASIL ECEVİT OLDU?
Görev yeri Kastamonu olan Bülent Ecevit’in babası Dr. Fahri Bey, sık sık bölgedeki köylere gitmekte ve hastaları ile ilgilenmekteydi. İhsan beyle birlikte yaptıkları bu seyahatlerden birisinde Ecevit handa, lezzeti oldukça yaygınlaşan Ecevit çorbasından içmek için mola vermişlerdi. Henüz soyadı kanunu çıkmamıştı ama bu konu gündemdeydi. Sohbette soyadı konusu açılınca, İhsan Bey, Bülent Ecevit’in babasına, “siz burayı çok seviyorsunuz. Sizin soyadınız da uygun bulursanız Ecevit olsun” der. Dr. Fahri Bey, bu öneriyi dikkate alır ve soyadı kanunun çıkması ile birlikte “Ecevit” soyadını kütüğüne İşletir. Bülent Ecevit de bir Kastamonu ziyaretinde, yörenin adını soyadı olarak aldıklarını, soyadlarının yöreye verilmesi gibi bir durum olmadığını söyleyerek, bu konuya açıklık getirir.
ATATÜRK’Ü DE AĞIRLADI
Atatürk, İstiklal yolunda cephane taşıyarak Kurtuluş savaşının kazanılmasında büyük fedakarlık gösterenlerle tanışmak için 25 Ağustos 1925 tarihinde Kastamonu-İnebolu seyahatini yaparken, Ecevit Han’a da uğrar ve meşhur çorbasını içer. Ayrılırken de, “Ben ülkenin her yerini gezdim. Ama buraları bilmiyordum. Halkımızın candan kabulleri, gönlümü inşirah içinde bırakıyor” der.
ECEVİT HANDAN GEÇEN ÜNLÜLER
Ecevit Han’dan Kurtuluş savaşı döneminde birçok ünlü geçer. İstiklal yolunu kullanan ve Ecevit Han’da konaklayan ünlü yazarlar arasında, Nazım Hikmet, Mehmet Akif Ersoy, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ahmet Emin Yalman, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Tunalı Hilmi, Mustafa Necati, Peyami Sefa, Mahmut Esat Karakurt gibi yazarların yanı sıra, Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Rafet Bele gibi paşalar da yer alır.
Mahmut Esat Karakurt, “Allahaısmarladık” adlı romanında, Ecevit Han’da bir Türk subay ile İngiliz nişanlısı arasında yaşanan bir aşkı anlatır. Yakup Kadri, İstiklal yolunda yaşananları ve Ecevit Han’ı gazetede yazdığı dizi yazıda anlatır. Nazım Hikmet ise, İnebolu’dan günlerce yürüyerek geldiği Ecevit Han’da bir şiir yazar. O şiirin bir bölümü ise şöyledir:
İki arkadaş tuttuk dağlara giden yolu
Öyle yükselmişiz ki sahilde İnebolu
İnce sokaklarıyla ufaldıkça ufaldı
Minareler çizgi camiler nokta kaldı
Görüyorduk uzaktan dereye inen yolu
Sağ yanımda bir çayır, solda çam ağaçları
O kadar yakın ki dağların yamaçları
Dereye düşen bahar bir daha çıkamamış
VEHBİ KOÇ DA KONAKLADI
Ecevit Han’da konaklayanlardan birisi de merhum Vehbi Koç’tur. Vehbi Koç kitap haline getirilen hatıralarında Ankara ile İstanbul arasında ticaret yolları kapanınca, elindeki malzemeleri İnebolu üzerinden İstanbul’a ulaştırmak ister ve bu amaçla, 1921 yılında Kastamonu-İnebolu arasındaki İstiklal yolunu görmeye gelir. Konaklamayı da Ecevit Han’da yapar. İçtiği ilk çorbanın tadını unutamaz ve 1985 yılında yine aynı Han’a gelerek doktor nezaretinde iki tabak daha içer.
ECEVİT HAN HALA AÇIK
Kurtuluş savaşında önemli bir karakterlerinden birisi olan Ecevit Han, Kastamonu Valiliği tarafından aslına uyulmaya çalışılarak ayağa kaldırıldı ve kullanıma açıldı. Ecevit Han, konuklarını tarihin derinliklerinde kalan anılarıyla ve Ecevit çorbası ile İstiklal yolunda ağırlamaya bugün de devam ediyor.
HABER : İSMAİL BESİM GÜÇTENKORKMAZ – YAZI DİZİSİ
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.