Semire Yılmaz
Hatay’ın mahalle aralarında yükselen tandır dumanı, geçmişten bugüne süregelen bir geleneğin simgesi. Ancak bugün bu duman, aynı zamanda geçim mücadelesinin işareti. Deprem sonrası birçok kadın, yeniden tandır başına dönmek zorunda kaldı. Fakat saatler süren emek çoğu zaman alın terinin karşılığını vermiyor.
6 Şubat depremlerinin üzerinden 2,5 yıla yakın zaman geçti. Depremde en büyük yıkımı yaşayan Hatay da yaralarını sarmaya çalışıyor. Birçok Hataylı’nın hayatını baştan sonra değiştiren deprem sonrasında aileler, özellikle de kadınlar ayakta kalma savaşı veriyor. O kadınlardan biri de 63 yaşındaki, beş çocuk annesi ve altı torun sahibi Feryal Koku. Bir arkadaşının desteğiyle kendi işini kurarak depremden sonra yeniden tandır başına geçti. Daha önce pazarlarda biberli ekmek ve buğday ekmeği satarak geçimini sağladığını anlatıyor.
Koku, emeğinin değer görmediğini belirterek yaşadığı zorlukları şöyle dile getiriyor: “Emekçi kadınım, iki senedir kendi tandırımda ekmek yapıp satıyorum. Yazın sıcağında çalışmak çok zor. İnsanlar sıcakta gezmeye bile çıkamazken ben burada ateşin içinde çalışıyorum.”
Sipariş üzerine çalıştığını anlatan Koku, “Benim ekmeğimin tadını bilen başka yerde bulamaz. Ama emeğimizin karşılığını alamıyoruz” diyor.
Koku, hastalansa bile tandırı kapatmadığını, çünkü kendisinden başka çalışacak kimse olmadığını belirtiyor. Çoğu zaman otobüs bulamadığını, bir saatlik yolu yürüyerek tandırına ulaştığını anlatıyor. Karayolları’nın bulvar çalışması için yol kenarında olan tandırını kaldırma planı ise onu en çok kaygılandıran sorunlardan biri. Koku, “Zamanı belli değil ama bizi yerimizden edecekler. Biz ise çaresiziz” sözleriyle kaygısını paylaşıyor.
62 yaşındaki Süheyla Dede ise yaklaşık bir yıldır tandır ekmeği yapıp satıyor. Kendi ayakları üzerinde durabilmek için uzun süre iş aramış fakat istediğini bulamamış. Çaresiz kaldığı noktada çocukluğundan beri bildiği işe, yani tandıra dönmüş.
Yeğeniyle birlikte sipariş üzerine çalışarak günde yaklaşık50 kilo unu ekmeğe dönüştürüyor, Dede, “Çocukluğumdan beri ekmekyapıyordum. İş arıyordum ama bulamadım. Sonunda bildiğim işi yapmaya başladım. Şimdi geçim kaynağım oldu” diye anlatıyor.
Dede, “Ellerim çoğu zaman yanıyor. Özellikle bu yaz çok sıcak geçiyor. Keşke bu şartlara karşı emeğimizin karşılığını alabilsek“sözleriyle yaşadığı zorluğu anlatıyor.
Her iki kadın da tandır ekmeği yapmanın göründüğünden çok daha ağır olduğunu vurguluyor. Yüksek sıcaklığa dayanmak, odun temin etmek, siparişleri yetiştirmek ve pazara ulaştırmak başlı başına bir yük. Deprem sonrası ekonomik sıkıntılar, artan un fiyatları bu yükü daha da ağırlaştırıyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.