DOLAR 34,7456 0.08%
EURO 36,5758 0.2%
ALTIN 2.950,110,23
Ankara

HAFİF YAĞMUR

Kaybolmaya yüz tutmuş şarkıların izinde

Kaybolmaya yüz tutmuş şarkıların izinde

Kadınların nesilden nesile aktardığı anonim Kürtçe şarkılar, kaybolmamaları için kayıt altına alınıyor. Folklor derleyicisi Berivan Matyar, anonim şarkıları kitaplaştırarak kaybolmaktan kurtarıyor.

ABONE OL
6 Ağustos 2024 12:34
Kaybolmaya yüz tutmuş şarkıların izinde
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Berivan Yüksel Yan
 
Anadolu coğrafyasında kadınlar tarafından söylenen anonim Kürtçe şarkılar kayıt altına alınarak yok olmaktan kurtarılıyor.
2016 yılında annesi ve teyzelerinden duyduğu anonim Kürtçe şarkıları kaydetmeye başlayan folklor derleyicisi Berivan Matyar,  9 yılda farklı şehirlerden topladığı yaklaşık 150 Kürtçe şarkının yanı sıra birçok atasözü, deyim ve tekerlemeyi kaybolmaktan kurtardı.
 
Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunu olan Matyar, 9. Köy’e yaptığı açıklamada şarkıları derleme sürecine başlamasını şu sözlerle anlattı:
 
Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde okudum. Toplum ve kültürle alakalı olması bu bölümü seçmemde büyük bir etkendi. Daha sonra Dicle Üniversitesi’nde Kürdoloji Bölümü’nü okudum ve master tezimi de Kürt kültürü üzerine yazdım. Bir sosyolog olarak antropoloji, etnoloji ve kültür üzerine daha geniş çalışmalar yapmak istedim.
 
2013 yılında Dicle Üniversitesi’de lisansa başladığı zaman Kürtçe kursuna da yazıldığını ifade eden Matyar, “Bu benim için çok farklı bir deneyimdi. Ben ninemin Kürtçe hikayeleriyle büyüdüm ve aile içinde Kürtçe konuşuyorduk fakat yazılı bir Kürtçe metni elime alıp okuduğum zaman –Tilkinin hikayesini- bana çok komik gelmişti. ilk defa kendi dilimde bir hikaye okuyordum. Aslında bu komik değil, trajikomik bir durum” dedi.
 
Kurstan sonra Kürtçe lisanının ilerlediğini söyleyen Matyar, şöyle konuştu:
 
Fark ettim ki konuşma ve yazı dili arasında çok fark var. Yazı dili standartta oturma çalışmalarından kaynaklı dili ruhundan uzaklaştırıyor ancak atasözleri ve deyimlerin çok güzel bir ruhu var ve bunları kaydetme kararı aldım. Böylelikle folklor çalışmalarına yöneldim. 2016 yılında anonim hikayeleri annemin anlatımıyla kaydetmek istedim bunun yanında atasözleri ve deyimleri de kaydederek folklor derlemesine başladım. Daha sonra annemin şarkılar söylediğini fark ettim, sonra teyzelerimin hatta büyük teyzelerimin de söylediğini duydum ve bu şarkıların hepsini kaydettim. Eskiden köylerde enstrüman, çalgı vesaire bulunmadığı zamanlarda bu kadınlar düğünlerde şarkı söyleme görevini üstlenmişler. Teknolojinin ilerlemesi ile toplum deforme olmaya başlamış ve bu gelenek ortadan kalkmış ancak kadınlar bu şarkıları söylemeye devam etmiş. 2016 yılında tezimi bitirinceye kadar 150 anonim şarkıyı kaydettim ve bunların çoğunluğu annemin ailesindendi.”
 
 
Kitabın henüz basılma aşamasında olduğunu söyleyen Matyar, şu bilgileri verdi:
 
Kitap basıldıktan sonra kendi alanında bir numune olacak. Bu kadar teferruatla yazılmış tek kitap olacak. Bulunduğumuz bölgede Kürt folkloruna karşı çok ciddi bir alaka var. Ama problem şu ki; biz bunları nasıl toplamamız gerektiğini, nasıl yazmamız gerektiğini ve nasıl basıma göndermemiz gerektiğini bilmiyoruz. Bu noktada eksiklik olduğunu fark edince kitabın bir bölümünde saha deneyimlerimi de yazamaya karar verdim; şarkı söyleyen kişileri nerede, nasıl tanıdım? Onlarla neler yaptım? Başıma neler geldi? Ne zaman seslerini kaydedebildim, ne zaman kaydedemedim ? Aynı zamanda bu şarkıları nasıl deşifre ettim, hangi metotları kullandım? Her ne kadar şarkıları ben toplanmış olsam da birçok insanın emeği var işin içinde bu yönüyle kolektif bir çalışma. Son sürece geldik. Kitap grafik tasarım aşamasında ve en geç sonbahara basılmasını umut ediyoruz. Heyecanlıyız.
 

“Kaydettiğim şarkıları akademik çalışmalarda kullandım”

Anonim şarkıları toplama amacını, bu şarkıları korumanın yanı sıra şarkıları birer akademik kaynak haline getirmek olarak aktaran Matyar, “Mesela şarkılardan birinde Kemuk Köprüsü diye bir köprüden bahsediyor. Nerede bu köprü? Malabadi Köprüsü gibi tarihi bir köprü ancak hiç görmedim. Biraz araştırınca Kemuk Köprüsü’nün devlet tarafından yapılan bir baraj nedeniyle su altında kaldığını öğrendim. İşte bu nedenle bu şarkıları tarihi materyaller olarak toplamak ve bunları coğrafyanın, sosyolojinin, kültürün birer göstergesi olarak orijinal birer kaynak haline getirmek istedim” dedi.
 
Derlediği şarkıları akademik bir işe dahil etme ihtiyacı da hissettiğini anlatan Matyar, şöyle dedi:
 
Fark ettim ki bu şarkılarda Kürt düğünlerinin orijinal ritüellerinden bahsediyor, gelini evden çıkarma, başlık parası vesaire gibi ritüellerin hepsi tek tek söyleniyordu. Böylelikle tezimin konusunu daha da net hale getirdi. Ben de tezimin konusunu Pêvajo û kevneşopîyên dawetên Gundê Çîçikayê (Çiçika Köyünün düğün süreçleri ve gelenekleri) olarak belirledim. 50-60 şarkıdan istediğim bilgileri elde ettim. Eksik kısımları da sahada gözlemleyerek elde ettim. Bu yolla bu şarkıları hem korudum, hem akademik çalışmalarımda kullandım. Ancak asıl niyetim bu şarkıları dil ve kültür için tekrar canlandırmaktı.”
 
6 Şubat’ta yaşanan büyük depremin ardından insani yardım ve psikososyal destek için gittiği Adıyaman’da da derleme çalışmalarına devam eden Matyar, “Adıyaman’da inanılmaz bir yas kültürü var. Birçok ritüelden oluşan ağır bir yas süreci işliyor. Zemar denen ağıtlar okuyan ve yasları yöneten ‘zakir’ denen kadınlar ise toplumda çok büyük saygı görüyor” diye konuştu.
 

“Keşfettiğim 20 kelimeyi terminolojiye kazandıracağız”

Adıyaman’daki makale çalışmaları sırasında 20 orijinal ve hiç duyulmamış Kürtçe kelimeyi keşfedip bunları kaybolmaması adına küçük bir sözlük şeklinde paylaşacağını da ifade eden Matyar, şöyle dedi:
 
Kürtçe dünyanın 9. zengin dili ama bir taraftan da bazı lehçeleri (Dımili yani Zazaki ve Gorani) ölmek üzere. Peki bu zenginlik nerede, bu zenginliği nasıl keşfedeceğiz? Tabii ki de konuşarak, derleyerek ve toplayarak keşfedeceğiz. Her çalışmamızda 20 tane duyulmamış kelime toplasak, belki yeterli değil ama, en azından dili canlandırmak için ciddi bir adım. Benim için bu noktada Adıyaman çok özel bir bölge ve şu an o orada çalışıyorum. Şahsi imkanlarımla gidip geliyorum. Daha çok zakirlerin söylediği şarkılar üzerinde çalışmalar yapıyorum. Amacım zakirleri tek tek tanımak, tanıtmak ve bir kültürleri olduğunu göstermek. Maalesef ki devlet bahsettiğimiz bu orijinal kültürün korunduğu bölgede baraj yapmak istiyor. 5 yıl sonra bu baraj tamamlandığında ise bu zenginlikler tamamen su altında kalacak. Peki bize ne kalacak? Hiçbir şey. Bu yüzden sonuna kadar dilimizi ve kültürümüzü savunmalıyız.”

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.