DOLAR 42,2786 0,28%
EURO 49,0135 0,49%
ALTIN 5.705,210,15
Ankara
13°

AÇIK

Depremde gazeteci olmak!

Depremde gazeteci olmak!

6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli depremlerden, bölgede yaşayan gazeteciler de etkilendi. Depremzede gazeteciler 9. Köy'e hem kendi yaşadıkları sıkıntıları, hem de deprem sonrası halkın medya temsilcilerine yaklaşımını anlattılar.

ABONE OL
11 Ağustos 2023 13:09
Depremde gazeteci olmak!
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Haber: Delal Meltem Demir – İstanbul

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen ve etkisini 11 ilde hissettiren depremler, bölgede yaşayan gazetecileri de etkiledi. Gazetecilerin bir bölümü enkaz altında can verdi. Kalanlar, önce ailelerini güvenli yerlere taşıdılar, ardından afet bölgesine dönerek, sahada yaşanan olayları duyurmaya çalıştılar.

Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Genel Başkanı Yılmaz Karaca, 14 Şubat’ta depremde şu ana kadar 21 gazetecinin vefat ettiğini ve 17 gazetecinin birinci derecede yakınının hayatını kaybettiğini bildirdi. Uluslararası basın meslek örgütü olan Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) ise, 16 Şubat’ta sosyal medya hesabından deprem bölgelerinde hayatını kaybeden gazetecilerin sayısının 23’e yükseldiğini açıkladı. Konsey tarafından yapılan açıklamaya göre, Hatay’da 10, Adıyaman’da 9, Kahramanmaraş’ta 3, Adana’da ise 1 gazeteci hayatını kaybetti. KGK Genel Başkanı Mehmet Ali Dim, deprem bölgesindeki gazetecilerle sürekli iletişim halinde olduklarını belirterek, “Her gün yeni bir acı haberle sarsılıyoruz. Deprem nedeniyle yaşamını yitiren gazetecilerin sayısı maalesef 23 oldu. Henüz haber alınamayan meslektaşlarımız var. Yaralı olarak kurtulanlar ve tedavisi devam edenler var. Kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmaları sürerken korkarım ki, yeni acı haberler alacağız. Vefat eden meslektaşlarımızı rahmetle anıyoruz. Kayıplarımızın daha da artmaması ortak duamızdır” dedi.

Deprem bölgesinde çok sayıda gazete basım tesisi, yerel televizyon ve radyo binaları ile birçok medya ofisi ya tamamen yıkılarak enkaza dönüştü ya da kullanılamaz hale geldi.

Gerek Ankara merkezli Gazeteciler Cemiyeti (GC), gerekse İstanbul merkezli Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), depremlerden etkilenen Malatya ve Adıyaman’da çalışan gazetecilere bilgisayar, cep telefonu ve fotoğraf makinesi desteği verdi. GC Genel Sekreteri Kenan Şener’in deprem bölgesinden izlenimlerini aktardığı raporunda, yerel habercilerin gazetecilik faaliyetlerini zor da olsa sürdürmekte olduklarını, OHAL ilanı nedeniyle gazetecilerin mesleği yaparken hemen hemen her gün polisin ve yetkililerin artan engellemeleriyle mücadele etmek zorunda olduğunu açıkladı. Şener, “Güvenlik problemi tüm gazetecilerin artan ortak sorunudur. Deprem bölgesinde Olağanüstü Hal ilan edilmesi nedeniyle gazetecilerin hak ve özgürlüklerinin korunması güçleşti. OHAL ilanının ardından gazeteciler sıklıkla görev yaparken engellendiklerini bildirmeye başladı” dedi.

Deprem bölgesinde çalışan gazetecilerden Metin Yoksu, Ahmet Ayva ve Şenol Bali de,  yaşadıkları sıkıntıları ve deprem sonrası karşılaştıkları olayları 9. Köy’e anlattılar.

Gazeteci Yoksu: “Hakikatin izinden giden gazetecileriz…”

Metin Yoksu

Gazetecilik hayatında birçok afet ve kriz bölgesi gördüğünü bildiren Yoksu, bölgede depremzede olarak sahadaki bağımsız gazetecilerin yaşadığı dezavantajlara ilişkin şunları söyledi:

“Yıllardır bağımsız çalışan gazeteciyim. Deprem koşullarında bağımsız gazetecilik yapıyorsanız, başka şehirlere de gitmeniz, kimsenin görmediği noktalara da değinmeniz gerekiyor. Ana akım medya ya da uluslararası ajanslar, saatlerce bir enkazın başında bekleyip mucize kurtuluş diye insanların çıkışlarını göstermeye çalışırlar. Bu da gerçek durumu gizlemektir. Peki, enkaz altında kaç kişi kaldı? Ya da yerlerde olan cenazeler ? O zaman sizin bunları göstermeniz gerekiyor. Enkazın başında saatlerce belki de günlerce bekleyip bir insanın sağ çıkışını mucize olarak gösterip mi haber yapacaksınız, yoksa görünmeyen gerçeklerin peşinden mi giderek haber yapacaksınız?”

Katıldığı canlı televizyon bağlantılarında arama kurtarmanın önemini vurgulayan Yoksu, enkazlara kepçeyle girildiğini ve bu durumun aramaktan vazgeçildiğinin göstergesi olduğunu söyledi. İspanyol bir arama kurtarma ekibinin Türkiye’nin bu politikasına karşı çıkarak ülkeyi terk ettiğini belirten Yoksu, “Sorunlardan bahsedeceksek Kızılay ve AFAD’ın koordinasyonsuzluğunu nasıl eleştiriyorsak dönüp kendimize de bakmamız gerekiyor. Basın kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri hatta biz gazetecilerde dahil deprem de sınıfta kaldık” dedi.

Türkiye’deki gazetecilik dayanışmasında geç kalındığı eleştirisini yapan Yoksu, “Gazeteci örgütleri, gazetecilerin haberlerini geçebileceği bir ortamı hızlı bir şekilde bazı noktalara çadır ya da konteyner kurarak sağlayabilirlerdi. Onlar da yapamadılar, çok geç kaldılar. Deprem sürecinde sahada gazetecilik faaliyeti yürütürken ekonomik kaygılar, haberin niteliğini düşürür ve gazeteciler daha kaliteli işler yapabilecekken yüklenen iş baskısı yüzünden ister istemez etkilenir” diye konuştu.

Yoksu, sahadaki yerel halkın gazetecilere yaklaşımları ya da tepkilerine ilişkin ise şu değerlendirmeyi yaptı:

“Afet ortamında haber kaynağına doğrudan mikrofon uzatılmaması gerekir. Gazetecilikte önemli kurallardan biridir. Uzatıldığı zaman da bir tepki verirse bu çok doğaldır. Adıyaman da Vali  “bu kentte bir şey yoktur” dedi. Depremde bu durum kulaktan kulağa duyuldu ve yayıldı ve Vali’nin söyledikleri yüzünden Adıyaman’a kimsenin ulaşmadığı noktasında bütün söylence konuşuldu. Baktığımızda Adıyaman’da 6 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Böyle bir ortamda insanlar sesini dile getirmek, düşüncelerini aktarmak ister ama sizin doğru yaklaşmanız gerekiyor. Sahada mikrofon saklayan gazetecileri gördük, insanlar canlı yayınlarda tepkilerini dile getirdikleri için mikrofonu çektiklerini gördük. Böyle gazetecilik yaparsanız tepki görmeniz normaldir. Bizler hakikatin izinden giden gazetecileriz. Kameranın karşısına geçtiğimiz zaman tüm yayınlarımda öncelikle tüm Türkiye için geçmiş olsun ve başı sağolsun diyerek, sorunları tek tek dile getirmeye başladık.”

Gazeteci Ayva: “Sorunların daha objektif ve gerçekçi bir şekilde yansıtılmasını talep ettiler”

Gazeteci Ahmet Ayva da, deprem bölgesinde yaşanan sorunlar hakkında, “Deprem sürecinde birçok olumsuzluk ve yetersizlikten bahsetmek mümkün. Tabi görünenleri ve görünmeyenleriyle ilk an itibari ile telekomünikasyon sorunları, iletişimsizlik hali ve koordinasyon sorunu en belirgin ve bilinen sorunlardır. Tabi bu bizim Hatay’da gördüklerimizdi. Gazetecileri en çok zorlayan işte bu durumun kendisi oldu” açıklamasında bulundu.

Gazetecilik görevini yaparken halkın tepkisiyle karşılaşmadığını belirten Ayva, “Halkın tepkisi, siyasi iktidara ve çarpıtılmış haberleydi. Onlar sorunların daha objektif ve gerçekçi bir şekilde yansıtılmasını talep ettiler” dedi.

Deprem bölgesindeki yağma haberlerine de değinen Ayva, şöyle konuştu;  “Yağmanın olduğu gerçeği söz konusu, fakat abartıldığı bir durumdan da bahsetmek mümkün. Milliyetçi odakların bu durumu göçmen ve mülteci karşıtlığı nedeniyle şişirildiğini ve bunun toplumda infial yaratmak için yapıldığı kanaatindeyim. Bu durum daha çok bölgedeki gazetecilerin yağma haberlerini önce teyit daha sonra haberleştirmesiyle önlendi.”

Gazeteci Bali: “Genel güven kırılmalarına hepimiz şahit olduk…”

Şenol Bali

Depremin gerçekleştiği ilk günden bu yana sahada olan serbest Gazeteci Şenol Bali, alanda nasıl görev yaptığına ilişkin “Verisel haberlerden çok insan hikâyeleri üzerinden bir yol izledik. Çünkü orada her insanın o süreç üzerinde maruz kaldığı bir hikâye oldu ve bunları ön plana çıkarıp, yaşanan trajediyi gözler önüne serdik” bilgisini verdi.

Deprem olduğunu öğrendikten sonra Malatya’dan başlayıp Maraş’a kadar olan birçok ilçe ve köylere gittiğini anlatan Bali, dolaştığı bölgelerde insanların seslerini duyuramadıklarına dair temel itirazlarla karşılaştıklarını vurgulayarak, şöyle dedi;
“Sahadaki ana akım medyanın performansı ile birlikte genel güven kırılmalarına hepimiz şahit olduk. Bu güven kırılmasının faturası, serbest çalışanlar veya muhalif medya olarak nitelendirilen basın temsilcilerine kesildi.”

Ulusal yayın yapan bir haber kanalının Adıyaman’ın Kâhta ilçesinde insansız hava aracıyla çektiği bir cadde görüntüsünü Adıyaman olarak gösterip, servis ettiğini, bu durumun Adıyaman halkında büyük kızgınlığa neden olduğunu da söyleyen Bali,  “Biz orada halka mikrofon uzattığımızda, ‘Gel ben konuşayım ama eğer sende yayınlayacaksan’ diye cevap verildi. Bu cevap vatandaşın fevri verdiği bir cevap değildir. Neredeyse tüm depremzede yurttaşların ortak duygu dünyasını temsil ediyordu” diye konuştu.

Sahada yaşananlar hakkında basın temsilcilerinin sınıfta kaldığını, AFAD veya arama kurtarma ekipleri gibi basının da yetişemediğini belirten Bali, “İnsanlar, canını, malını kaybetmiş, büyük kayıplar yaşamış. İnsanlar haliyle sorunlarını, dertlerini dile getirecekler. Ama biz bunları dile getirmek yerine, törpülenip, manipüle edildiğine şahit olduk. Basın için kötü bir sınav oldu. Çünkü oradaki insanlara ses olamadık, dolayısıyla o insanların yaşananlara itirazı bir kızgınlığı vardı” dedi.

Depremde yaşanan yağma ve hırsızlık iddiaları konusunda ise Bali şunları aktardı:

“Hatay’da linç girişimleri yaşandı, hayatını kaybedenler oldu. Doğal olarak da yaşanan spekülasyonlar herkes de bir kaygıya neden oldu. Sahadaki arama kurtarma gönüllüsü, resmi çalışan basın mensuplarından tutun da orada yaşayan azınlık olarak tarif edebileceğimiz göçmen gruplara kadar birçok insanda kaygıya neden oldu. Benzer durumlar arama kurtarma çalışmalarında, enkaz kaldırma çalışmalarında da görüldü. Sağ veya ölü yakınını bekleyen insanların, orada uzun süre bekleyen gazeteciden veya orada soru soran gazetecinin, kendinde yarattığı duygudan rahatsız olan insanlar buna da tepki gösterebiliyordu. Bu yüzden sahada daha dikkatli davranmaya ve çok uzun süre kalmamaya çalışıyorduk. Çünkü insanların sinir uçları çok açıktı ve gergindi. Haliyle insanlar orada yakınından bir haber beklerken, senin mikrofon uzatıp soru sorman bazen tepkiye neden olabiliyordu.”

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.