Haber: Serap Cömertoğlu – Tekirdağ / Kapak Fotoğrafı: Depophotos
Basın örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve yerel basın temsilcileri, pandemi sürecinde yayınlanan tasarruf tedbirleri sonrasında yürürlüğe konulan Basın Kanunu ile ardından getirilen BİK Yönetmeliği hükümlerine şiddetle karşı çıkıyor.
2022 yılının Ekim ayında meclisten geçen “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile, resmi ilan ve reklamların gazete, dergi ve internet haber sitelerinde yayımını düzenleyen yönetmelik ve tasarruf tedbirleri genelgesine karşı, basın örgütlerinin hak arayışı devam ediyor.
BİK Genel Kurul üyesi olan Gazeteciler Cemiyeti, BİK Yönetmeliğinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması için Danıştay’a başvurmuş durumda. Basın Kanununun iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne dava açan CHP’nin dilekçesinde de 40 maddelik kanunun 20 maddesinin iptali istenirken özellikle 29’uncu maddesinin Anayasaya aykırılığı vurgulanıyor.
Basın örgütleri ve gazetecilerin ortak endişesi durumundaki 29’uncu maddenin muğlak hükümleri nedeniyle kötüye kullanılarak, baskı unsuru oluşturma ihtimali, basın üzerinde tedirginlik yaratıyor.
Tekirdağ’da muhalif haberleriyle dikkat çeken gazeteci Ferhat Akgün’ün, “Tekirdağ’a Gelen Gemide Kokain Yakalandı” (Tekirdağ’a Gelen Gemide Kokain Yakalandı – Tekirdağ Odak Haber – Tekirdağ Odak Haber (tekirdagodak.com) haberi ile 29’uncu madde bağlamında ifadeye çağırılması önemli gelişme kabul edilirken, “kanundaki muğlaklığa örnek” gösteriliyor.
Gazeteci Akgün, Brezilya’daki resmi kurumların açıklamalarını dayanak alarak hazırladığı, ulusal düzeyde de birçok haber mecrasında da yayınlanan haberinin, yerelde kaynak gösterilerek yayınlanmasına rağmen, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu kapsamında” ifadeye çağırıldığını söylüyor.
Hukukçu Mert Elekçi, 29’uncu Maddenin belirsizlik ve belirsizlikten doğan kötüye kullanım ihtimaline dikkat çekiyor:
“Kötüye kullanım örneklerini, ulusal düzeyde siyasi iktidarın yargıyla sıkı ilişkisinden biliyoruz, bu bağların yerelde de güçlü olduğuna ilişkin kuvvetli şüpheler var. Söz konusu kanun ve yönetmeliklerle -denetim- adı altında basın özgürlüğünün hiçe sayılmasıyla, alternatif seslerin yok edilmeye çalışılacağı ve yerel medyanın da ulusaldaki gibi havuz medyasının içine dahil edilip, baskılara maruz kalacağı görüşü sektörde hakim.
Yeni düzenlemeler kapsamında gazeteciler, kaynak belirtmek zorunda kalabilecek, bu durum ifade ve basın özgürlüğü açısından risk oluşturabilecektir Aynı zamanda BİK üzerinden ilan almak için zorlaştırıcı şartlar konularak, yerel basının gelirinin elinden alındığı ve bu durumun muhalif gazetecilere karşı kullanabileceği endişesi de mevcut.
Oysa internet gazetecilerinin mali hakları kapsamındaki resmi ilan ve reklam gelirleri, bir temel hak sorunu olması nedeniyle ancak kanuni bir düzenlemeyle sınırlanabilir, yönetmelikle değil. Kanunda yer almayan düzenlemelerin, yönetmelikle düzenlenmesi hukuka aykırıdır.”
Basın İlan Kurumu (BİK) yönetmeliğinin de hukuka aykırı maddeler içerdiğini kaydeden Elekçi, büyük sorunlardan biri olarak 114’üncü maddeye dikkat çekiyor:
“Bu madde kapsamında, yayının sahibi ya da çalışanına, Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar veya Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar nedeniyle dava açılması halinde resmî ilan ve reklam yayımlama hakkının kesilmesi hukuka aykırıdır. Dava açılan kişinin, 5 gün içinde haber sitesinin kadrosundan çıkarılması, aksi halde yayım hakkının durdurulması, hukukun katli anlamına gelmektedir.Hakkında henüz kesinleşmiş hüküm bulunmayan bir kişi hakkında yalnızca soruşturma açılmış olması yeterli görülerek, işten çıkarılması ya da mali haklardan yoksun bırakılması, kabul edilemez. Masumiyet Karinesine aykırı olan bu düzenleme, muhalif seslere karşı silah olarak kullanılma ihtimalini akla getirmektedir”
1 Şubat 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Resmi İlan ve Reklam Yönetmeliğinde yer alan ağır şartlar bütününün gazeteleri kontrol altında tutmayı hedeflediği öne sürülüyor.
Gazete ve haber sitelerini yayın bölgelerine göre 6 kategoride değerlendiren ve bu farklı kategorilere göre, personel çalıştırma, haber yayımlama sayılarını ayrı ayrı belirleyen yönetmelik ve getirdiği şartlar şöyle:
Haber siteleri için belirlenen kadro sayıları da tartışmaların odağında yer alıyor. Özellikle İstanbul Ankara gibi şehirlerde yayın yapan yerel haber sitelerinin asgari kadro şartını karşılamasının zor olduğu kaydediliyor.
Tekirdağ Süleymanpaşa Basın Mensupları Derneği Başkanı Abdullah Yalçın, internet siteleri için belirlenen kriterlerin uygulanmasının güçlüğüne değiniyor:
“Bu şartlar nitelikli haber üretilmesinin önüne geçecektir. Tekirdağ, Denizli, Manisa, Ordu gibi illerin yer aldığı 3. kategoride internet sitelerinin ilan alabilmesi için en az 8 çalışanı olması, günde en az 50 haber yayınlaması ve en az 20 bin ziyaretçi, 60 bin sayfa görüntülenme şartları, yayınların devamlılığını adeta imkansız kılar.”
Söz konusu kriterlerin gazete ve internet haber sitelerinin kapanmasına neden olabileceğini dile getiren Yalçın, tasarruf tedbirleri ve yeni basın kanununu da eleştiriyor;
“30 Haziran 2021’de Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan Tasarruf Tedbirleri Genelgesi ile -Kamu kurum ve kuruluşlarının harcamalarında tasarruf sağlanması, bürokratik işlemlerin azaltılması ve kamu kaynaklarının verimli kullanılması amacıyla birtakım kısıtlamaların yapılması- amaçlanmıştı. Oysa gelirlerini abonelikler ve ilanlarla elde eden yerel medyanın, kamu kurumlarından elde edeceği gelirler, devamlılık için önemli. 2021 yılında pandemi kapsamında yayınlanan bu genelgenin 2023 yılında sona ereceğini sözlü olarak açıklamışlardı. Şu an konuyla ilgili yeni bir genelge yayınlanması gerekiyor, fakat yayınlanmadı. Buna ek olarak BİK’in özellikle haftalık ve aylık gazetelerde asgari personel çalıştırma kriteri de birçok yayının kapanmasına neden olacak bir karardır. Haftalık ve aylık yayınlar, sadece bayramlarda ve özel günlerde kurumlardan ilan alabilmekteler. Gelir ve gider dengesine bakıldığında bu da büyük bir hüsrandır. Bu durum karşısında BİK’e bağlı olmayan yayın kuruluşlarının devam etmesi güçleşmekte. Haber tekniği ve ilkelerini bilmeyen birçok kişinin sosyal medya ve ya internet siteleri üzerinden haber yayınlaması en büyük problemlerden biriydi ancak, bu durumun önüne geçilme şekli, gerçek gazetecilik faaliyetlerinin yürütülmesine engel olmaktadır.”
Güven Tekirdağ Gazetesi ve Tekirdağ Canlı Haber İnternet Sitesi Yazı İşleri Müdürü Özlem Gürakar, tasarruf tedbirleri genelgesi ile mahalli idarelerin liyakatsiz kadrolarla doldurulduğuna dikkat çekerek, “Kamu kurumlarında genelgeyi bilmeyen, okumayan memur ve bürokratların, tasarruf tedbirleri genelgesini gerekçe göstererek çeşitli engeller koyması ile olağan işleyişlerin önüne bile geçmeye çalışanlar oluyor” diyor.
BİK Yönetmeliği kapsamındaki haftalık ve aylık yayınlara değinen Gürakar, durumu şöyle özetliyor:
“Haftalık ya da aylık gazetelerde kadro zorunluluğunun gelmesi ile 2 çalışanın aylık maliyeti en az 24 bin lirayı bulur. Baskı, tasarım, dağıtım gibi giderler, abonelikler ve BİK üzerinden gelen kamu kurumlarının ilanlarıyla karşılanıyor. Ancak ilan gelirlerinin bir kısmı kesilip, BİK bütçesine aktarılıyor. Haftalık gazete için geçen yıl, ilanlardan elde edilen gelir 6-7 bin TL arasında oldu. Yeni düzenleme ile aylık gider kalemlerinden sadece personel maaşı 24 bin TL olacak. Bu sisteme dahil olmak mantıklı mı? Bazı meslektaşlarımız yine tanıdıklarını kadroda gösterip, sözde maaş yatırıp, sigorta ücretini yine onlardan alarak, bu sisteme dahil olacak. Şu an bizim öngördüğümüz durum, bizlerin bu sistemin içine giremeyeceği yönünde.”
Taşlıçay Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Ağrı Yerel Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Hüseyin Arslan ise özgür düşünme ve eleştirme hakkının adeta ekonomik döngüye çevrildiğini, gazetecilik mesleğinin tamamen bitirilmesine yönelik zemininin oluşturulduğunu, ek iş arayan gazetecilerin, basının durumunu gözler önüne serdiğini anlatıyor.
Yeni düzenlemelerin “ancak hükümet desteklendiği takdirde daha iyi yaşam şartları vaadettiği” görüşünü savunan Arslan, doğu bölgelerinde gazetecilik yapmanın aslında çok daha zor olduğunu, sadece kendisi hakkında açılan 14 davayı örnek göstererek anlatıyor:
“Doğu’da gazetecilik mücadelesi vermenin ağır bedelleri oluyor. Benim Ağrı Devlet Hastanesinin yoğun bakım ünitelerinde oksijen stoku tükenince 3 vatandaşın hayatını kaybedişi üzerine yaptığım haberin ardından, 3 kişi görevden alındı ama ben de mahkemelik oldum. Haber ve köşe yazımda yer alan -koltuk sevdalısı yöneticiler- ibaresi ile hakaret gerekçesiyle hakkımda dava açıldı.
Kamu kurumları bir yana, aşiretlerin hakimiyetindeki bölgelerde de gazeteciler büyük riskler altında görev yapıyor. Bir haberimde -eşine dışkı yediren adam- nitelemesini kullandığım için aşiret tarafından tehdit edildim. Biz gazeteciler, kamu görevi niteliği taşıyan gazetecilik faaliyetimizin kanunlarla ve yönetmeliklerle kontrol altına alınıp, zorlaştırılması yerine, korunmasına yönelik çalışmaların yapılmasını bekliyoruz.”
Çanakkale’nin günlük gazetelerinden “Kalem”in Genel Yayın Yönetmeni İlker Yurttaş ise yeni düzenlemeler ve şartlar kapsamında haber kalitesinin düşebileceğini, çünkü sadece Basın İlan Kurumu’nun belirlediği şartlara uyan gazete ve haber sitelerinin ilan alabileceklerini söylüyor:
“Günlük gazetelere ait internet haber siteleri de belirtilen şartları sağlaması kapsamında ilan alabilecek, onlar bu konuda avantajlı durumda. Ancak bu yeni uygulamaların avantaj olarak nitelendirilen yanlarının yanı sıra, haberlerdeki kalite ve niteliği düşmesine neden olabilecek yönleri de söz konusu. Örneğin Çanakkale 4. kategoride yer alırken, en az 6 personel çalıştırma, en az 40 haber yayınlama şartı ile karşı karşıya. Günlük 40 haber şartı, haber kalitesi ve niteliğini düşürebilir. BİK disiplini altında olmayan mecraların sorumluluğu ise sınırlı olacağından daha özgür davranacaklardır, Çanakkale gibi küçük bir şehirde her gün 40 haber üretme baskısı olmadan yayın yapan internet siteleri, daha rahat çalışacaktır; ancak bu durum asparagas haberciliği de tetikleyebilir.”
Yeni basın kanunu ve yönetmelikle şartların artık tümden değişeceğini aktaran Yurttaş,“Bu değişim gazeteleri ekonomik açıdan nasıl etkiler? bizi nereye götürür? Bunları da yaşadıkça öğreneceğiz.Türk basın tarihinde 1 Nisan 2023 önemli bir milat olacak. Bakıp göreceğiz” ifadelerine yer verdi.
Tekirdağ’da yayınlanan günlük gazetelerden Yeni İnan Gazetesi’nin Yazı İşleri Müdürü Recep Nahit Çelebi de, yerel medyanın hem
maddi koşullar hem de içerik ve yorumlar açısından en zor dönemini yaşadığını dile getiriyor. Basın kanunun suistimal edilmesinden ve tasarruf tedbirlerinin bürokratlar tarafından yanlış uygulanmasından dolayı endişeli olduklarını söyleyen Çelebi, tasarruf tedbirleri genelgesinin kurumlar arasında farklı değerlendirildiğini, bunun tutarsızlığa yol açtığını aktarıyor.
Bir belediyenin tasarruf tedbirleri genelgesi kapsamında bir yayına abone olurken, başka bir belediyenin aynı genelge kapsamında yayına abone olmadığını söyleyen Çelebi, genelgenin açık olmasına rağmen uygulamada kargaşa yaşandığını kaydediyor.
İzmir’de aylık yayınlanan “Demokrat Gündem Gazetesi”nin Genel Yayın Yönetmeni Halide Demir Polatlı, bağımsız gazetecilik adına insan ve hak odaklı habercilik temelinde hem basılı hem de internet üzerinden çalışmalar yürüttüklerini, ancak yerel medyanın şu sırada tam bir beka sorunu yaşadığını dile getirirken, yeni getirilen şartların ancak büyük medya kurumlarının ulaşabileceği şekilde belirlendiğini ve yerelde uygulanmasının mümkün olmadığını söylüyor.
Polatlı, düzenlemeye daha yoğun tepki gösterilmesi ve yetkililerle görüşülmesi yönünde dernek ve cemiyetlerin daha aktif rol alması çağrısında bulunuyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.