Furkan Tunçdemir / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos
Bir şehirde çocukların oyun oynayabileceği alanların varlığı, sadece eğlence açısından değil onların sağlıklı gelişimi için de büyük önem taşıyor. Oyun parkları, çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimini destekleyen, sosyalleşmelerine olanak tanıyan kamusal alanlar olarak nitelendiriliyor.
Resmi verilere göre Van’da yaşayan her üç kişiden biri çocuk. Buna karşılık Van’daki parkların dağılımı incelendiğinde, her çocuğun eşit şartlarda bu alanlardan faydalanma imkanına sahip olmadığı görülüyor.
Bazı mahallelerde hiç park bulunmazken, bazı mahallelerde ise park olmasına rağmen çocukların kullanabileceği bir oyun alanı yok. Oturma bankları ve yürüyüş yollarından ibaret olan bu parklar, çocukların temel ihtiyacı olan oyun imkanını sağlamaktan uzak. Üstelik, mevcut parkların büyük bir bölümü özel gereksinimli çocuklar için erişilebilir değil.
Şehirdeki parkların dağılımını, özel gereksinimli çocuklar için uygun olup olmadığını ve ekonomik eşitsizliklerin çocukların oyun hakkına etkisini araştırdık. Ortaya çıkan tablo, çocukların oyun alanlarına erişiminde ciddi adaletsizliklerin yaşandığını gösteriyor.
Van, toplam 1 milyon 127 bin 612 nüfusa sahip. Bu nüfusun 418 bin 869’u çocuklardan oluşuyor ve çocuk nüfus oranı %37,15. Kentte üç merkez ilçede toplam 150 mahalle bulunuyor. Ancak her üç merkez ilçenin ilgili birimlerinden aldığımız verilere göre bu mahallelerin büyük çoğunluğunda oyun parkı yok. Mahalleler arasındaki park dağılımına bakıldığında ise kentteki oyun alanlarının hem sayıca yetersiz hem de eşit erişilebilirlikten uzak bir şekilde dağıldığı görülüyor.
Park sayılarının ilçelere ve mahallelere göre nasıl bir dağılım gösterdiğine bakıldığında, tablo çocuklar için pek iç açıcı değil. Bu tabloya göre Edremit ilçesinde 30 mahalle bulunuyor ancak yalnızca 11 mahallede çocuk parkı mevcut. 19 mahallede çocuklar oyun oynayabilecekleri bir alana sahip değil. İpekyolu, Van’ın en kalabalık ilçesi ve nüfusu 356 bin 977. İlçede toplam 45 parkta çocuk oyun alanı bulunuyor. Bu parklar 20 mahalleye dağılmış durumda. 33 mahallede çocuk oyun alanına sahip park bulunmuyor. Tuşba ilçesinde ise durum daha vahim bir boyuta ulaşmış durumda. 67 mahalleye sahip ilçede yalnızca 18 parkta çocuk oyun alanı bulunuyor ve bu parklar sadece 11 mahalleye dağılmış durumda. 56 mahallede böyle bir imkân yok.
Kentin farklı mahallelerinde yaşayan çocuklarla konuştuk. Onlar için oyun, sadece eğlence değil aynı zamanda arkadaş edinmenin, enerjilerini atmanın ve güvenli bir alanda vakit geçirmenin en önemli yolu. Ancak yaşadıkları mahallelerde oyun oynayacak bir alan
bulmakta zorlandıklarını anlatıyorlar. Tuşba ilçesindeki bir mahallede yaşayan 9 yaşındaki Eymen, oyun oynayabileceği bir parkın olmadığını şu sözlerle anlatıyor: “Mahallemizde hiç park yok. Oyun oynamak için annemle bazen başka mahalleye gidiyoruz ama hep gitmek mümkün olmuyor. Burada araba yollarında oynuyoruz ama annem çok tehlikeli olduğunu söylüyor. Bisiklet sürmek istiyorum ama arabalar yüzünden korkuyorum.”
İpekyolu ilçesinde yaşayan 11 yaşındaki Zeynep ise yaşadığı mahallede bir parkın olduğunu ancak oyun oynamak için uygun olmadığını anlatıyor: “Bizim mahallede bir park var ama içinde sadece banklar ve yürüyüş yolu var. Salıncak, kaydırak ya da tırmanma alanı yok. Küçük kardeşimle gidiyoruz ama oynayacak bir şey olmadığı için sıkılıyoruz. Büyükler banklarda oturup sohbet ediyor ama çocuklar için hiçbir şey yok.”
Edremit ilçesinde yaşayan 13 yaşındaki Baran ise parkların hor kullanıldığından ve bakım eksikliğinden yakınıyor: “Mahallemizde park var ama oyuncaklar eski ve bazen kırık olabiliyor. Kaydırakların merdivenleri eksildiğinde uzun süre yenilenmiyor, salıncakların zincirleri kopunca düzeltilmesi zaman alıyor. Parkta bazen çöpler oluyor, bu yüzden daha temiz tutulmasını istiyoruz.”
Öte yandan, Van’daki parkların büyük çoğunluğu özel gereksinimli çocuklar için erişilebilir değil. Salıncaklar, kaydıraklar ve diğer oyun alanları özel gereksinimi bulunan çocuklar düşünülerek tasarlanmamış durumda. Oyun alanlarının çoğunda rampalar, özel salıncaklar veya tekerlekli sandalye kullanıcılarının rahatça hareket edebileceği yollar bulunmuyor.
Peki, bu durum özel gereksinimli çocukları ve ailelerini nasıl etkiliyor?
Tuşba ilçesinde yaşayan 14 yaşındaki Emir, fiziksel özel gereksinimi nedeniyle parklarda oyun oynayamadığını söylüyor: “Mahallemizde bir park var ama ben oynayamıyorum. Salıncaklar bana uygun değil, kaydıraktan kayamıyorum. Sadece oyun oynayan çocukları izliyorum. Benim de oynayabileceğim oyun alanlarının olmasını isterdim.”
Özel gereksinimli bir çocuğu olan Emine ise parkların yalnızca erişilebilirlik açısından değil, güvenlik açısından da büyük eksiklikleri olduğunu vurguluyor: “Oğlum işitme konusunda özel bir duruma sahip olduğu için çevresel tehlikelere karşı daha hassas. Parklarda ona yönelik bir uyarı sistemi yok. Kaydıraktan kayarken ya da salıncakta sallanırken diğer çocukların onu fark etmemesi nedeniyle kazalar yaşanabiliyor. Ayrıca, işitme gereksinimli çocukların rahatça oyun kurabilmesi için işaret diliyle destekleyici unsurlar da bulunmuyor. Bu yüzden oyun alanları onun için güvensiz bir yer haline geliyor.”
Konuyla ilgili görüştüğümüz psikolog Yusuf Altepe, çocukların oyun alanlarına erişiminin yalnızca fiziksel aktivite açısından değil, aynı zamanda bilişsel ve psikososyal gelişim açısından da kritik bir öneme sahip olduğunu belirtiyor. Altepe, oyun alanlarının çocukların problem çözme becerileri, yaratıcılık ve duygusal dayanıklılık üzerinde doğrudan etkili olabileceğini vurgulayarak şöyle konuşuyor: “Çocuklar, oyun oynarken sadece eğlenmiyor aynı zamanda zihinsel kapasitelerini genişleten keşiflerde bulunuyorlar. Açık havada oynanan oyunlar, çocukların motor becerilerini geliştirirken, aynı zamanda özgüven kazanmalarına ve grup içi iletişimlerini güçlendirmelerine de yardımcı oluyor. Ancak Van’daki mevcut park dağılımı göz önüne alındığında, birçok çocuğun bu fırsatlardan mahrum kaldığını görüyoruz.”
Özel gereksinimli çocukların oyun alanlarından dışlanmasının ise sosyal izolasyonu artırdığını belirten Altepe, bu durumun çocuklarda kaygı bozukluklarına ve depresif eğilimlere yol açabileceğini şu sözlerle aktarıyor: “Bir çocuk, arkadaşlarıyla aynı oyun alanını paylaşamazsa, bu onun kendini eksik hissetmesine ve sosyal becerilerinin gelişiminde aksamalara neden olabilir. Bu nedenle parkların sadece sayıca artırılması yetmez; aynı zamanda kapsayıcı ve erişilebilir hale getirilmesi de gereklidir.”
Psikolog Altepe, yerel yönetimlerin ve şehir planlamacıların, oyun alanlarının sadece niceliksel olarak değil, niteliksel olarak da çocukların ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi için çalışmalar yapması gerektiğini ifade ediyor ve şunları ekliyor: “Her çocuğun oyun oynama hakkı vardır. Bu hak, onların bilişsel ve psikososyal gelişimi için vazgeçilmez bir unsurdur. Eşitsizlikleri gidermek için, tüm çocukların ulaşabileceği güvenli, temiz ve erişilebilir oyun alanları oluşturulmalıdır.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.