ANKARA- Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, hastalıklara neden olabilecek tümörlerin ileri tetkik görüntüleme cihazlarında net olarak görünebilmesini sağlayan ilaç için ruhsat aldı ve dağıtıma başladı. Üniversitenin ismi verilen Ankükolin ilacı, tutunduğu organda gama ışıması yaparak hastalıklı hücrenin görünür olmasını sağlıyor. Böylece bu görüntüyle yapılan cerrah müdahalesinde ilk seferde kesin sonuç alınabiliyor. Ankükolin’in ruhsat almasıyla araştırma ekibi, meme kanseri hücrelerinin tespitinde kullanılacak yeni ilaç için ruhsat sürecine yoğunlaştı.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyofarmasötik Üretim Araştırma ve Geliştirme (RÜAG) tesisinde üretilen radyoaktif özellikli ilaçlar çeşitli hastalıkların tanı ve teşhisini kolaylaştırıyor. Kamu-özel işbirliği ile yürütülen ve 2016 yılında başlayan çalışmalarda ilk ruhsat Ankükolin için alındı. 9. Köy, araştırma tesisinde ekibin lideri Prof. Dr. Özlem Küçük’e ve Eczacıbaşı temsilcisi Erkan Özdoğan’da ilacın özelliklerini ve yeni hedeflerini sordu.
Prof. Dr. Özlem Küçük, Ankükolin ilacının radyoaktif ve kimyasal maddelerin bağlanmasından oluştuğunu ifade etti. Küçük, “Burada kullandığımız radyoaktif maddemiz flor. Floru özellikle çok ileri tetkik görüntülemelerde kullanıyoruz. Kolin ise buradaki kimyasalımız ve bu radyoaktif maddenin hedef organda tutumunu sağlıyor. Aslında tanı amaçlı kullanılan bir radyoaktif ilaç. Burada tedavi amaçlı değil tamamen görüntüleme amaçlı kullandığımız bir radyoaktif ilaç Ankükolin” dedi.
İlacın hastaya aç karnına damardan verildiğini ve radyoaktif olmasından kaynaklı gama ışıması yaptığını belirten Erkan Özdoğan, ilacın nasıl çalıştığını şöyle anlattı: “511 kW bir gama ışıması yapıyor. Aynı zamanda Kolin bazlı bir kimyasal ile birleştirildiği için kimyasal sentez aşamasında organda tutunuyor.” Böylece ileri tetkik görüntüleme cihazlarında gama ışıması nedeniyle net görüntü alınabildiğini belirten Özdoğan, “180 derece konumlandırılmış kameralarla üç boyutlu organı görüntüsü alınıyor bu görüntü sayesinde de nükleer tıp hekimleri detaylı bir uzman raporu hazırlıyorlar. Bu rapor görüntüyle eşleştikten sonra da cerrah müdahalesini yapıyor ve yüzde 100 cerrahi müdahale başarısı getiriyor aslında bu ilaç” dedi.
Özdoğan, Ankükolin’in şu anda en çok “paratiroid adenomların” (tiroid arkası bezlerdeki iyi huylu tümörlerin) teşhisinde kullanıldığını söyledi. İlaçtan önce bu hastaların tedavisi için birden fazla ameliyat denemesi yapılmak zorunda kalındığını belirten Özdoğan “Üçüncü ameliyatta başarı sağlanır. Hastanın çektiği eziyet, rahatsızlık, ameliyat masrafları, SSK’ya binen yük, doktorun iş yükü de cabası. Bunu tek bir ameliyatla ve yüzde 100 başarıyla sonuçlandırabiliyoruz şu an” diye konuştu.
Prof. Dr. Özlem Küçük, tüm hastalıklar için teşhisin ve görüntülemenin önemini vurguladı ve Ankükolin’in bu nedenle hastalar ve hekimler için çok önemli olduğunu belirtti. “Bir hastalığı görüntüleyebiliyorsan onu tedavi de edebilirsin” diyen Prof. Dr. Küçük, ilacın kişiselleştirilmiş bir tedavi olanağı sunduğunu belirtti. Küçük, sözlerine şöyle devam etti: “Boyun ameliyatlarında çalıştığımız alan çok küçük ve her ameliyat sonrası yapışıklıklar meydana geliyor. Bunları öyle elimizle koyduğumuz gibi çıkaramıyoruz. Hepsinin kendine ait bir riski mevcut. Bu adenomları (iyi huylu tümörler) görüntülemede Ankükolin dediğimiz radyofarmasotiğimiz oldukça yararlı, yüzde 100’e yakın başarı oranı mevcut. Bu ajan Türkiye’de ilk olarak ruhsatlandı, ruhsatlanmasının amacı da şu bu ürünü artık Türkiye’de istenirse yurt dışına da çok rahat Ankükolin olarak satabilecek durumdayız çünkü Avrupa Standartlarında değerlendirilmiş, üretilmiş ve Sağlık Bakanlığı tarafından da ruhsatlandırılmış bir radyofarmasotik.”
Önceleri ilacın dışarıdan ithal edilme şansının olmadığını ifade eden Prof.Dr. Küçük “Dışarıdan ithal edilmiyor çünkü ithal izni yoktu ve üreten firmalarında ruhsatları Türkiye’de geçerli değildi. Onun için bu konuda öncü durumdayız ve bu bir ilk. Bunun devamında da çok daha farklı şeyler için uğraşıyoruz” diye konuştu.
Prof.Dr. Küçük, şu anda Floroestradiol üzerine çalıştıklarını ve ikinci ruhsatlarını da onun üzerinden almak istediklerini vurgulayarak “Özellikle meme kanserli hastalarda çok önemli bir yer tutacak. Dünya’da da yeni yeni yapılıyor hatta son kongrelerde sunuma başladı. Amerika’da FDA onayını aldı Floroestradiol’ün bir farklı formu. Biz kendi formumuzla yapacağız inşallah o zaman patent ile devam edeceğiz işimize” dedi. Öte yandan AR-GE çalışmalarına da devam ettiklerini belirten Prof.Dr.Küçük, “Beyin çalışmalarımız çok fazla. Bir tane TÜBİTAK projemiz var. Özellikle immün modülatörlerinin görüntülenmesiyle ilgili. Günümüzdeki en önemli kanser tedavi modülatörleriyle ilgili” ifadelerinde bulundu.
Meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu vurgulayan Prof.Dr.Küçük, meme kanserinin artık tedavi edilebilir bir kanser dikkat çekti. Prof.Dr.Küçük, “Kesinlikle erken tanı hayat kurtarıyor ve meme kanseri için tarama testleri yapılıyor. Onları tüm kadınların yaptırması gerektiğini düşünüyorum, keza erkeklerde meme kanseri çok daha saldırgan gidiyor” diye konuştu. Çalışmaların sonucunda meme kanseri tedavisi için yapmak istediklerini Prof.Dr.Küçük, şöyle anlattı: “Bu hastayı görüntülemek istiyoruz. Görüntülediğimiz zaman bir nevi vücudunun haritasını çıkartıyoruz. Diyoruz ki bu hastanın hastalıklı olan yerleri östrojen reseptörü pozitif gösteriyor ve bu hasta bu tedaviden yarar görür. Aynı gördüğün tümörü tedavi et mantığı, kişiselleştirilmiş tedavi bütün amacımız bu. Bizim yapacağımız işlem aslında vücutta ne kadar hastalıklı dokuda ya da vücutta reseptör pozitifliği var. Eğer bu pozitifliği görürsen tedaviyi de ona göre verirsin.”
HABER : Haber ve Fotoğraf: Berfin Bayır
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.