Haber: Cevat Baran Çaydaş / Fotoğraflar: Meral Taşkent Kişisel Arşivi
Türkiye’de önyargıyla yaklaşılan ruhsal hastalıkların başında şizofreni gelirken, bu tanıyı alan bireyler de ön yargıdan nasibini alıyor. Medya ve toplumun önyargılı yaklaşımına maruz kalan şizofreni tanısı alan bireyler, bir yandan hastalıkla mücadele ederken, bir yandan da ekonomik sorunlarla boğuşmak durumunda.
Hastanelerin sağlık kurulları tarafından “Şizofreni olduğu, çalışma gücünü yüzde 70’in üzerinde kaybettiğine” dair rapor düzenlenen bireylere, 2022 sayılı yasaya göre maaş bağlandığı, ayrıca yeşil kart verildiği biliniyor. Ancak, şizofreni tanısı alan bireylerin mevcut ekonomik koşullarda sabit gelirle yaşam sürdürmesi çok zor. Bu yüzden de ‘Mavi At Kafe’ isminde bir işletmeyi bünyesinde barındıran Ankara merkezli Şizofreni Dernekleri Federasyonu, Mavi At Kafe işletmesi sayesinde şizofreni tanısı alan bireylere rehabilite olabilecekleri, sosyalleşebilecekleri hem de kazanç sağlayabilecekleri bir çalışma ortamı sunuyor.
Nitekim Mavi At Kafe’nin işletmecisi ve aynı zamanda hasta yakını olan Şizofreni Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri Meral Taşkent, Mavi At Kafe’ye gelen müşterilerin Kafe’de çalışan şizofreni tanılı bireyleri tanıdıkça kendilerinden bir farkları olmadığını göstermeyi ve şizofreni hastalığına karşı damgalamaları azaltmayı amaçladıklarını belirtiyor.
Sözlerine şizofreni hastalığını tanımlayarak başlayan Meral Taşkent, “Şizofreni hastalığı bir beyin hastalığıdır. Sokaktaki adama anlatır gibi söylersek beynin içindeki bazı sıvıların yer değiştirmesi ve azalıp çoğalması ile ilgili denilebilir. Bu çok basit bir ifadedir. Şizofreni tanısı alan bireyler ve ailelerinin -bu hastalık yalnızca bir kişiyi ilgilendiren bir hastalık değildir, aile bireylerinin hepsini ilgilendirir- denilerek hastalık hakkında bilgilendirilmesi ve farkındalık yaratılması, üyelerin sorunları ile ilgili çözümlerin gereken şekilde gerçekleştirilmesi önemlidir.” diye konuştu. Taşkent’in verdiği bilgiye göre, Şizofreni Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu 3 psikiyatri uzmanı profesör doktor, 2 hasta yakını, 1 psikolog ve 1 şizofreni tanılı bireyden oluşuyor.
Federasyon Genel Sekreteri Meral Taşkent, çeşitli projelere imza attıklarını dile getirdi:
“Toplumla Bütünleşme’ projesi kapsamında Federasyonumuzun İktisadi İşletmesi konumundaki Mavi At Kafe aslında bir kültür ve yaşam ortamıdır. İlaçlarını doğru alan, periyodik olarak doktor kontrolüne giden bireyler, çok zeki olmaları ve üniversite, yüksekokul, lise mezunu olmaları nedeni ile gayet güzel çalışabilirler. Ne yazık ki, ağızlarıyla kuş tutsalar bile işverenler, -başlarına bela olacaklar- diye, bu tanılı bireylere iş vermemektedir. İkinci sebep ise yine yukarıda bahsettiğimiz nedenle bu tanılı bireylerin saldırgan olabilecekleri gibi bir stigma (damgalama) toplumda çok fazladır. Bu fikirlere sahip kişilerin Mavi At Kafe’ye bilmeden geldiklerinde kendilerine çay ya da kahve getiren tanılı bireylerin kendilerinden bir farkları olmadığını görerek bu stigmanın azaltılması hedefleniyor.”
Genel Sekreter Taşkent, sözlerinin devamında şunları ifade etti:
“Dediğimiz gibi toplumda bilinmezden kaynaklanan önyargılar bulunmaktadır. Bu yüzden şizofren tanılı bireyler damgalanmakta ve işe girememektedirler. Hastalığın toplum tarafından anlaşılmasını istemektedirler. Tanılı bireylerin eksiklikleri yoktur. Sadece hastalıkları vardır. Asıl eksik olan toplumdur. Toplumdaki önyargılardan etkilenen tanılı bireylerin kendi kendilerini damgalamaları da bazı durumlarda görülmektedir.Sizin de bu vesile ile yayınlayacağınız makalede bunu özellikle belirtmenizi isteriz.”
Genel Sekreter Taşkent, medyada şizofreni hastalığına karşı önyargılı kişiler ve hastalık hakkında bilgi sahibi olmayanların da fazla olduğunu belirtti. Medyanın duyarlı olmamasından yakınan Taşkent, “Özellikle dizilerde ve gazetelerde şizofreni hastalığı sıfat olarak kullanılmakta, gazetelerde çoğu kez, bir psikopatın yaptığı olay, şizofreni tanısı almış bireyin yaptığı gibi gösterilmektedir. Örneğin -şizofreni hastası iki kişiyi kesti, bir kişiyi öldürdü- gibi. Araştırınca bu olayın şizofreni ile ilgisi olmadığını anlıyorsunuz. Ayrıca kolluk kuvvetlerinde de bu konuda gerekli bilgi bulunmamaktadır. Dizilerdeki olumsuzluklara Federasyonumuzca müdahale edilmekte ve bazen bu bakış açısı değiştirilebilmektedir” görüşüne yer verdi.
Seçim ortamı dolayısıyla siyasilerden beklentilerini de dile getiren Taşkent şunları söyledi:
“Siyasilerden beklentimiz, ülkemizde Ruh Sağlığı Yasası’nın detaylı bir şekilde çıkarılmasıdır. Yıllardır mecliste bekleyen ve ilgili kurumlarca sürekli güncellenen Ruh Sağlığı Yasası’nın hayata geçirilmesi önemlidir ve birçok soruna çözüm olacaktır. Ülkemizin Ruh Sağlığı Yasası yoktur ama 2009 yılından bu yana Birleşmiş Milletler’in yayınladığı Engelli Hakları Beyannamesi’ne göre yapılmakta olan Ruh Sağlığı Politikaları vardır.”
Taşkent, şizofreni hastalığı hakkındaki olumsuz görüşlerin eğitimle halledilebileceğini belirtirken, insanların duyarlı davranması gerektiğini sözlerine ekledi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
????????????????????