Mustafa Doğan Bulut
Hatay, 6 Şubat deprem felaketinden etkilenen şehirlerden birisi olarak yaralarını sarmaya devam ediyor. “Sıfır Noktasında Sanat” projesi de bu toparlanma sürecinde oldukça önemli bir rol üstlendi. 2012 yılından itibaren performans sanatıyla uğraşan ve bünyesinde depremzede sanatçıların da bulunduğu proje üyeleri, depremden sonra çok sayıda etkinliğe imza attı, şimdi de Hatay’da etkinliklere başladı.
Proje koordinatörü Melisa Kurtuluş “Sıfır Noktasında Sanat” projesi hakkında, “Bu proje Antakya ve depremzedeler için neler yapabiliriz üzerinden oluşturulan bir proje oldu. Projenin doğuşu bizler için de travmatik, nedeni ise bizlerin de depremzede oluşumuzdur. Yani bu depreme bizzat tanık olan kişileriz. Amacımız, Antakyalıların sesini duyurması ve deprem sonrası yeniden inşa sürecinde bir referans havuzu olmasıdır. Bizler için depremden sonraki 6 aylık süreç hazırlık süreci oldu. Belirli bir mekanımız olmadı sadece bir adet ufak karavanımızla üretmeye başladık. Proje kapsamında bu zamana kadar 16 adet atölye gerçekleştirdik. Bu atölyeler için misafir sanatçı programları da vardı. Atölyelerin 6 tanesine misafir sanatçı programından gelen sanatçılar destek verdiler” sözleriye bilgi verdi.
Kurtuluş bundan sonraki süreçte etkinliklerin devam edeceğinin de altını çizerek, “Almanya Leipzig’de 7 Eylül’de sergi gerçekleştiriyoruz. Projenin şimdiye kadarki çıktıklarından oluşacak bu sergi. Projenin misafir sanatçılarından birisi olan Murat Germen de bu sergide bizlere eşlik edecek” dedi. Kurtuluş, sergiyle ilgili şunları söyledi:
“Murat Germen’in mimar kökenli olması sebebiyle sadece sanat açısından değil de bu sayede Antakya’da olup bitenin, yıkımın şiddetini ve derecesini doğru yansıtabilmeyi de amaçlıyoruz. 7 Eylül’de başlayıp 1 ay boyunca Leipzig’de sergimiz devam edecek. Serginin içinde proje üyelerimiz tarafından performans sanatı da yapılacak. Böylelikle sergiye gelen misafirlerimize sanat içinde farklı bir sanat izleme olanağı sunacağız. Almanya dönüşünde yeniden Antakya’da sergimiz olacak. Antakya’dan sonra ise İstanbul’da etkinlikler düzenlemeyi planlıyoruz”
Projenin en önemli özelliklerinden birisi de gerçekleştirilen atölyelerin, sergilerin, performans sanatlarının kamusal alanlarda yani halk ile iç içe olunabilecek mekanlarda yapılması. Bu durum ile ilgili Kurtuluş, “Öncelikle köyleri dolaşarak başladık. Direkt olarak vatandaşlarımızla etkileşim içinde olmak istedik. Sonrasında merkeze geçmeye başladık. Belirli bir merkezimiz olmadı. Bazen mahallenin birinde bazen ise bir parktaydık. Özellikle Atatürk Parkı’nda çok fazla çalışmamız oldu. Halk neredeyse biz orada olmaya çalıştık” dedi.
Çalışmalar ve etkinlikler sadece katılımcılar için değil, proje üyeleri ve sanatçılar için de terapi niteliğinde olduğunu belirten Kurtuluş, “Gittiğimiz her yerde farklı farklı deneyimler yaşadık. Örnek verecek olursam, Antakya’nın Toygarlı köyünde anne ve çocuk depremzedelerle gerçekleştirilen bir çalışma yapmıştık. Çocuklar inanılmaz etki bıraktı üzerimizde. Sanata, iletişime o kadar aç kalmışlardı ki, ‘Yeniden gelecek misiniz?’, ‘Bir daha gelin lütfen’ gibi sözler işittik sürekli. Bu söylemleri işittikten sonra keşke daha fazla yardım edebilsek, keşke elimizden çok daha fazlası gelebilse hissiyatları oluştu. İletişim bizler için çok kolay oluyordu. Sebebi ise aynı acıları bizler de yaşamıştık. Bizler de depremzedeyiz. Çalışmalarımıza davet ettiğimiz sanatçıları da Antakya’ya daha öncesinde gelmiş kişilerden seçiyoruz. Burada yaşamını devam ettirmeye çalışan depremzede vatandaşlarla daha sağlıklı daha kolay iletişim kurabilmek için bunun önemli olduğunu düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Murat Germen, Ayben Kaynar Tanır, Evrim Kavcar, Memed Erdener, Raziye Kubat ve Pawel Korbus
Sedef Arık, Emrah Gökdemir, Melisa Kurtuluş, Hatice Yıldız Züreyk, Anastasia Kurtuluş, Meryem Yalçınkaya, Aslı Şanlı, Çağla İster, Kenan Nuraydın, Sefa Nuraydın
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.