DOLAR 32,3302 0.24%
EURO 35,0898 -0.12%
ALTIN 2.292,290,67
Ankara
15°

PARÇALI AZ BULUTLU

Pandemili günlerin sokak satıcıları…

Pandemili günlerin sokak satıcıları…

Hangi İstanbullunun anısı yoktur ki? Sabah koştura koştura işe giderken çantamıza attığımız mis gibi simitle, kışı soğuklarında kese kâğıdından ayıklaya ayıklaya yerken ellerimizi yaktığımız kestaneyle, ayağımızı uzatıp muhabbetle boyattığımız ayakkabı tezgâhıyla, susuzluktan öldüğümüzde yanı başımızda biten sucu çocukla, kış geceleri kapımıza gelen bozacıyla, ‘şunu mu alsam, bunu mu alsam’ diye dakikalar geçirdiğimiz takıcılarla?

ABONE OL
26 Ocak 2021 00:00
Pandemili günlerin sokak satıcıları…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hangi İstanbullunun anısı yoktur ki? Sabah koştura koştura işe giderken çantamıza attığımız mis gibi simitle, kışı soğuklarında kese kâğıdından ayıklaya ayıklaya yerken ellerimizi yaktığımız kestaneyle, ayağımızı uzatıp muhabbetle boyattığımız ayakkabı tezgâhıyla, susuzluktan öldüğümüzde yanı başımızda biten sucu çocukla, kış geceleri kapımıza gelen bozacıyla, ‘şunu mu alsam, bunu mu alsam’ diye dakikalar geçirdiğimiz takıcılarla? Kenti kent yapan, daha insancıl yapan, daha yaşanabilir kılan en güzel detaylardır sokak satıcıları.

Ama şimdi hepimiz gibi kaygılılar, hepimiz gibi dertliler ama hepimizden daha fazla mağdurlar. Çünkü sokaktalar ve insanların salgın korkusu onları biraz daha yoksullaştırmış durumda.

Mehmet Dinç, 66 yaşında, Elbistanlı. SSK emeklisi. 25 yıldır İstanbul’da yaşıyor, 15 yıldır da Mecidiyeköy’de simit satıyor. Pandemiden çok etkilendiğini anlatıyor. “Yine de Allah bereket versin” diyerek halinden şikâyet etmemeye çalışıyor. Her gün Mecidiyeköy’e gelmek için Sancaktepe’deki evinden saat 04.00’te çıkıyor. Önce Çağlayan’daki simit fırınına uğrayıp simitlerini alıyor, ardından tüm günü Mecidiyeköy altgeçidinin altında geçiriyor:

“Eski ile yeninin arasında dörtte üç fark var. Yani pandemi üçünü götürdü, bize biri kaldı. Mesela ben burada 250-300 simit satıyordum, şimdi 70-80 simit satıyorum. Kazancımın önemli bir kısmını simit fırınına veriyorum. Bana günlük 40-50 TL para kalıyor.”

Neden emekli olduğu halde simit satmak zorunda olduğunu soruyorum, “Geçinemiyoruz kızım, tabii bu yaşta çalışmak iyi bir şey değil” diyor ve devam ediyor: “Emekli maaşım 1700 TL. İki tane de yetim torunum var, üniversiteye gidiyorlar, onlara bakıyorum, okutuyorum. Ne yapabilirim çalışmak dışında? Ben burada 20 TL bile kazansam mecburen gelip gideceğim.”

Ferhat Yıdırım ile de Mecidiyeköy ışıklarında karşılaştık. Ana caddedeki bankaların hemen önünde yapma ve kuru çiçeklerden kurulu bir tezgâhı var. 27 yıldır Mecidiyeköy’de çiçek satıyor, Ferhat Yıldırım. 44 yaşında, dört çocuk babası. “İşler nasıl” soruma şöyle yanıt veriyor: “Son bir yılda alt üst olduk resmen. Yaşam şartları çok zorlaştı. Şu anda evime ekmek götürmekte güçlük çekiyorum.”

Yaz döneminde yapma çiçek, kış sezonunda da kesme çiçek sattığını söyleyen Yıldırım’ın şu anda tezgâhında bulunan çiçekler kurutulmuş yaz çiçekleri. Eskiden çiçek satıcılığı ile rahatlıkla geçindiğini söylüyor: “Ama korona çıktığından beri çok az kazanıyoruz. Eski zamanlarda günlük geçimimizi rahat sağlıyorduk ama şu anda böyle bir şey yok.”

Sonraki istikametimiz Beşiktaş İskelesi. Bilenler bilir, yıllardır iskelenin hemen çıkışında simitçilerin yanı sıra, özellikle havaların serinlemesiyle mis gibi kestane ve mısır kokusu karşılar Üsküdar ve Kadıköy teknelerinden inenleri. Görkem Öztürk, eşinin ailesiyle birlikte Beşiktaş İskelesi’nde mısır ve kestane satıyor. İşlerin gidişatını sorduğumda Görkem Bey de pandemiden dert yanıyor:

“Pandemiden dolayı çok sıkıntılı olduğu için iş yapamıyoruz. Eskiden kazana 250-300 mısır basardık, şu anda 50 tane basıyoruz. Közlediğimi saymıyorum. Eskiden 100 tane közlenmiş mısır satardık, şimdi 20-30 tane. Gelirimiz yüzde 80 oranında düştü, tezgâh zor dönüyor, maliyetleri bile zor karşılıyoruz.”

25 kilo kestane, 15 çuval mısır aldıklarını (bir çuvalda 30 adet mısır var) eskiden bu miktarın üç günde bittiğini, şimdi ise bu ürünleri ancak 10 günde satabildiklerini anlatıyor.

Ağrılı İsa Pakaç, 10 yıl önce Ağrı’dan gelmiş. O yıldan beri Üsküdar’da Mihrimah Sultan Camii’nin önünde simit satıyor. Her gün henüz gün ağarmadan yaşadığı Tuzla Orhanlı’dan Üsküdar’a geliyor, saat 05.00’te tezgâhını açıyor, saat 21.00’e kadar 16 saat çalışıyor ve bu haftanın yedi günü hep böyle sürüyor. Tezgâhın sahibi ise bir başkası,  İsa Bey günde 90 TL yevmiyeyle çalışıyor. Sadece iki haftada bir cumartesi günleri yarım gün izin yaptığını söylüyor.

Öğleden sonra bir saat olmasına rağmen İsa Pakaç’ın tezgâhında hala satamadığı epey simit var: “Eskiden işler güzeldi, pandemi nedeniyle düştü. Pandemi öncesi 350 tane simit satardık, şimdi 100 ila 120 arasında değişiyor.”

İsa Pakaç, geçinemediğini açıkça söylüyor: “Pandemi sürecinde çalışamadığım için borçlandım. Evimin kirası 1100 TL. Halen üç kiramı ödeyememiş durumdayım. Elektrik, su, doğal gaz borçlarım var. Evde iki tane çocuk var, vallahi bakamıyoruz.”

Yaprak Hanım, bir Roman. Onunla Üsküdar Marmaray Durağı’nın hemen dışında karşılaştık. Üç yıldır, bu noktada su satıyor. Karşılaştığımızda yanında üç yaşındaki kızı Esmanur da vardı. Yaprak Hanım işitme engelli bir kadın, Esmanur’un dışında üç çocuğu var. Kısa sohbetimizde sokakta çalışmaya dair şunları söylüyor:

“Hayatımız zabıtalardan kaçmakla geçiyor. Masrafları çıkarınca günlük kazancım bazen 30 TL, bazen 40. Ama 50 TL’yi hiç bulmuyor. Bu korona çıktı, artık insanlar su almaya bile korkuyor. Peki biz ne yapacağız, nasıl yaşayacağız?”

Muzaffer Başkut, Üsküdar Balıkçılar Çarşısı’nın hemen yanındaki sokakta taze fındık ve ceviz satıyor. Karşılaştığımızda tezgâhında 150 kilo ceviz, 60 kilo fındık vardı. Muzaffer Bey, 2004 yılından beri bu işi yapıyor. Hemen derdini anlatıyor:

“İşler pandemiden dolayı çok düşük. İlk başlarda sokağa çıkma yasakları varken biraz artmıştı, çünkü lokantalar kapanmıştı. Ama şu anda yüzde 70 düşüş var.”

Gelirinin yüzde 60’ını kaybettiğini söyleyen Muzaffer Başkut; bir başka gerçeğe de dikkat çekiyor, artan rakipler: “Eskiden” diyor, “Daha fazla kar ederdik, ama şimdi rakipler çoğaldı, şimdi kilo başına en fazla 2 TL kar edebiliyorum.” Rakiplerden kastı ise mahalle aralarına kadar yayılan süpermarketler. Müşterilerin kalite kaygısı gütmeden, ucuz buldukları için süpermarketlere gittiğini, gelirlerinin bundan doğrudan etkilendiğini söylüyor.

Son durağımız Dudullu. Takı tezgâhı sahibi Nurettin Bar’la birlikteyiz. Nurettin Bey 45 yaşında ve 30 senedir takı satıyor. Tezgâhında bolca tespih, kolye, saat, yüzük, bileklik var. Sattığı ürünlerin neredeyse tamamı Çin malı. Pandemi öncesi gelirinin ayda 10 bin TL’yi bulduğunu söylüyor. Peki şimdi? “Üçte birini bile bulamıyorum şimdi, bak öğlen oldu cebimde 20 TL var. Üstelik bugün hafta sonu.”

Nurettin Bar’ın hayatı boyunca hiç sosyal güvencesi olmamış. “Yaşlanınca ne yapacaksınız” şeklindeki soruma “Onu Allah bilir abla, bakalım yaşlanabilecek miyiz” diye yanıt verip, tezgahına geri dönüyor.

HABER : MÜJGAN HALİS

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.