Kenan Özgür Sevimli
Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından muayene katılım payları adı altında vatandaşlardan alınan ücretlere yüksek oranda zam gelirken, bu durum vatandaşların sağlığa ulaşımını zorlaştırıyor.
Sağlık Bakanlığı tarafından geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamada zam haberi duyurularak, 2008’den beri katılım paylarına zam yapılmadığı belirtildi ve “17 yıl sonra ilk defa bir fiyat düzenlemesi gerçekleştirilmiştir” ifadelerine yer verildi. Ayrıca yapılan açıklamada sağlık kuruluşlarına başvuruların “gerekli ölçüde” yapılmasının hedeflendiği de vurgulandı.
Yapılan son zamlara ilişkin Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİM-SEN) Genel Başkanı Özlem Akarken ve Gaziantep-Kilis Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kazım Doğan Eroğulları, 9. Köy’e konuştu.
Özlem Akarken
Akarken, yaşlı nüfusun daha çok ilaç kullanan bir kesim olduğunu ifade ederek, katılım paylarının emeklilerin maaşlarından kesildiğini ancak çalışan kesimin bu ücreti eczaneye gittiğinde ödediğini hatırlatıyor. Bir muayenede reçete yazılmasa dahi ilaç alınan başka bir muayenede bu ücretlerin ortaya çıktığına işaret eden Akarken, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Vatandaşlar zannediyor ki bu katkı payı eczanelere yansıyor. Ancak bu pay SGK’ya gidiyor. Çünkü bunun adı sağlıkta katkı payı, ilaç katkı payı değil. Daha önce devlet hastanelerinden muayene olduğunuzda 6 lira bir katkı payı çıkıyordu, şehir hastanelerinde 7 TL, özel hastanelerde 15 TL idi. Güncel katkı paylarıyla yüzde 542’lere varan bir zam oldu. Reçete yazılmadığı takdirde bu katkı payı artıyor, reçete yazıldığı anda eczaneye gittiğinizde tüm bu muayenelerin katkı ücretleriyle karşılaşıyorsunuz. Bu durum eczacı ve vatandaşı karşı karşıya getiriyor, eczacılar zor durumda bırakılıyor.”
Katılım paylarına dair “SGK bütçesine dahil edilen bir fon bu aslında, bu para nereye harcanıyor, sağlık hizmetlerine mi dönüyor? Burada kafamızda soru işareti oluyor” ifadelerine yer veren Akarken, katılım paylarını ödemekte zorlanan vatandaşlar olduğunu da sözlerine ekliyor. Akarken, “Özellikle asgari ücret alanlar ve yoksullar daha çok zorlanıyor. SGK’nın sağlık hizmetini tamamen ücretsiz bir hale getirmesi lazım. Özel hastanelere gidiyorsanız zaten gittiğinizde belli bir katkı payı ödüyorsunuz. Ayrıca eczaneye giderek bir de katkı payı verilmemesi lazım. Hepimiz sağlık kuruşlarına ihtiyaç duyuyoruz, bir vatandaş hasta olmadığı zaman sağlık kuruluşunu rahatsız etmez. Yaşlı nüfus maalesef birçok hastalıktan dolayı ihtiyaç duyuyor. Sağlık kuruluşlarına gitmenin önünü kesmek istiyorlarsa, başka yollar aramaları lazım. Zam yaparak engellenemez, sağlık bir ihtiyaç” diye konuşuyor.
Aile sağlığı merkezi çalışanlarının da zor durumda kalacağını öne süren Akarken, “Biz nitelikli sağlık hizmeti vermek ve hak ettiğimiz değeri görmek istiyoruz. Vatandaşlara sağlık hizmetinin ücretsiz verilmesi gerekiyor, sağlıkta şiddetin önüne geçilmesi gerekiyor ve eziyet yönetmeliği dediğimiz yönetmeliğin geri çekilmesi gerekiyor” diyerek sözlerini noktalıyor.
Dr. Kazım Doğan Eroğulları
Dr. Kazım Doğan Eroğulları ise sağlık sisteminin çökmüş durumda olduğunu savunarak, “Şu anda halkımız sağlıklı değil. Sağlıktan bahsedebilmemiz için ruhen, bedenen ve sosyal olarak tam bir iyilik hali olması lazım. Ülkemizdeki yaşam koşulları, ekonomik kriz gibi nedenlerden dolayı insanlar sağlıklı değil ve sağlığa da ulaşamıyor” diyor.
İnsanların sağlığa erişemediği bir yerde başvuruları katılım paylarını artırarak azaltmaya çalışmanın halkın sağlığıyla oynamak olduğunu aktaran Eroğulları, “Şu an sağlıkta en büyük sorun hastanelerden randevu alınamaması. Katılım paylarına zam yaparak bu sayıları düşürmek istiyorlar ama toplumun gerçekten ciddi bir sağlık ihtiyacı var” ifadelerini kullanıyor.
İnsanların, ekonomik krizden dolayı ilaçlarını alamayacak durumda olduğunu paylaşan Eroğulları şöyle konuşuyor: “Birçok yurttaşımız yazılan ilaçlardan ‘Hocam bu 4 kalem ilacı alamadık, hangisi önemliyse sadece onu alalım’ diye talepte bulunuyorlar. Böyle bir durumdayken bir de yüzde 500’lere varan muayene katılım payı zammı tabii ki insanları çok daha derinden etkileyecek. Sistemin kendisi sağlıksızlık üretiyor, bu durumdan da en çok halkımız etkileniyor.”
Eroğulları, aile hekiminden sevkli giden hastalara katkı paylarında yarı oranında indirim yapılması düzenlemesi ile ilgili ise şöyle konuşuyor: “Yurttaşlar bu durumda hastaneye gitmek istediği zaman aile hekimiyle karşı karşıya kalacak. Basit bir boğaz ağrısı veya gribal enfeksiyonda ikinci basamağa gitmek isteyen yurttaşlar, aile hekiminden sevk almak ve o ücreti ödememek için aile hekimiyle karşı karşıya gelecek. Bu durum şiddetin yolunu da açacak, yani nereden bakarsanız bakın akıl tutulması.”
Sağlıkta ticarileşmenin ölüm getireceğini de ifade eden Eroğulları, uygulanan politikalarla sağlığın “alınır satılır bir meta” haline geldiğini söylüyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak çözüm önerilerini sürekli paylaştıklarını söyleyen Eroğulları, koruyucu hekimliğin geliştirilmesi gerektiğine de dikkat çekerek şunları söylüyor:
“Koruyucu sağlık hizmetlerine bütçeden ayrılan payın azaldığını; şehir hastanelerine, rant hastanelerine aktarıldığını görüyoruz. Dolayısıyla yeni bir sağlık sistemi mümkün diyoruz ve koruyucu hekimliği önceleyen bir sağlık sistemi olması gerektiğini söylüyoruz. Aynı zamanda da sağlığın, kolay erişilebilir ve ücretsiz olması gerektiğini söylüyoruz. Bunun için yeterli kaynağımız var, sadece bu kaynaklar doğru kullanıldığında yurttaşlarımıza hak ettikleri nitelikli sağlık hizmeti sunulabilir. Bunun kurulması için de iyi niyetli olmak ve bilimin, örgütlerin sesini dinlemek gerekiyor.“
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.