İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji ve Afet Yönetimi Profesörü Mikdat Kadıoğlu, Türkiye’de yaşanan kuraklığı ve kurtuluş reçetelerini anlattı. İstanbul başta olmak üzere Ankara, Bursa, İzmir gibi büyükşehirlerin barajlarındaki doluluk oranı kritik seviye olan yüzde 20’ye ulaşırken, Covid-19 pandemisi günlerinde doktorların ‘daha fazla hijyen’ tavsiyesiyle kişisel, giysi ve araç temizliklerinde de patlama yaşanıyor. Bu tutum su tüketimini artırırken, bu yıl Eylül, Ekim ve Kasım aylarında beklenen yağışlar ise yeterince düşmedi. Son olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanı Murat Ongun, Twitter hesabından İstanbulluları su tüketimi konusunda daha dikkatli olmaları konusunda uyardı. Günlük tüketimin 3 milyon metreküp olduğu mega kentte işler ilerleyen dönemde içinden çıkılmaz bir hal almak üzere. İSKİ’nin baraj doluluk oranlarına göre İstanbul barajlarındaki toplam doluluk oranı yüzde 24 olarak kayıtlara geçti. Bu oran geçtiğimiz yıl aralık ayında yüzde 76 doluluğu gösteriyordu. Aradaki fark ise yüzde 50; yani bu yıl İstanbul barajları geçen yıla göre yüzde 50 daha az su bulunduruyor. Aynı durum Bursa, İzmir ve Ankara için de geçerli.
İçme Suyunu Sokağa Döküyoruz
İstanbul için acilen harekete geçilmesi gerektiğini anlatan Prof. Kadıoğlu, şehrin kurtuluşunun ‘Çatı Su Hasadı’ yönteminden geçtiğini anlattı. “Herkes kuraklığı küresel ısınmanın nedeni sayıyor ama kuraklık küresel ısınmanın son aşamalarından” diyen Kadıoğlu, “Biz şu anda İstanbul’da Edirne ile Bolu’dan getirdiğimiz taşıma suyunu araç yıkama, kıyafet temizleme, sokakları, meydanları Covid-19’a karşı deterjanla dezenfekte etmekte kullanıyoruz. Oysa bizim bu suyu içme suyu olarak kullanmamız gerekirdi. Bu tür temizlik için kullanmamız lazım olan yağmur suyunu ise belediye kanunundaki ‘ya da’ ifadesi nedeniyle kanalizasyona akıtıyoruz. Bu kanunda ‘Yağmur suyu ya toplanır ya da kanalizasyona verilir’ deniyor. Herkes işin kolayını bulup, çatı yağmur suyunu denize boşaltıyor. Şimdi de barajlar boşaltıldı diye ortada feveran ediyor” dedi.
Birçok Sel Yaşanacak
Yağış rejiminin Türkiye için değiştiğini, Türkiye’nin giderek daha kurak ve az yağış alan bir ülkeye dönüştüğünü anlatan Prof. Kadıoğlu, “Yağış eskisi gibi kar ya da yağmur olarak yağmıyor. Küresel iklim değişikliği ile iklimde farklı parametreler devrede. Kuraklık konusunda son bir aya, altı aya, bir yıla, iki yıla bakılarak konuşulamaz. Dünyanın iklimi, dünya var olduğundan beri değişiyor. Fakat gidişat daha az yağış veya nehir selleri yerine kent sellerini oluşturan ani yağışlar. Başta İstanbul olmak üzere birçok şehirde bundan sonra kent sellerini daha çok göreceğiz. Şehirlerin çukur yerlerinde su birikecek, can ve mal kaybına neden olacak. Bunun önüne geçmenin yolu, çatıdaki suları hasat etmekten geçiyor: Bu bir zorunluluk haline gelmeli. Çatı sularını bahçede depolar inşa ederek toplamak bir zorunluluk haline gelmeli. O zaman bu suyu içmek için değil, temizlik için kullanabiliriz. İçme suyumuzu da koruruz. Şimdi çıkıp insanlara ‘Baharda ve yazın kuraklık olacak’ desem, herkes temizlik için mevcut suyu da harcamaya başlayacak. Bu biraz da kültür meselesi. Artık ‘Su tasarrufu yapalım’ kampanyalarının dışına çıkarak araba yıkamanın, şehirlerin sokaklarını yıkamanın yasaklanması gerekiyor” dedi.
Asıl Kuraklık 3 Yıl Sonra
2023 yılında kuraklığın daha da şiddeti şekilde yaşanacağını, su kaynakları alınıp başka şehirlere götürülen kentlerde ‘Suyumuzu götürmeyin’ şeklinde sorunların ortaya çıkabileceğini anlatan Prof. Kadıoğlu, “Devlet Su İşleri’nin araştırmasına göre 2023’te Türkiye’de 112 milyar metre küp su potansiyelinin hepsi kullanılacak. Yani tek yağmur damlasına bile ihtiyacımız olacak. Ama ne belediyelerde ne de devlette meteoroloji mühendisleri çalıştırılmıyor. Planlama yapılmıyor. Kuraklıkla mücadele olmuyor. Suyu büyükşehirlerdeki tüketimin dışında en çok tarım tüketiyor. Çiftçiler tropika bitkileri, çok su isteyen meyveleri para kazanmak için Yalova’da dikiyor. Urfa’da bilinçsizce GAP suyunu harcıyor. 1 kilogram kırmızı et için 25 ton su harcıyoruz. Yiyecek israfının önüne geçersek, 1 kilogram pirinç için 7 ton suyu boşa harcamamış oluruz ve suyu dikkatli kullanabiliriz” diye konuştu.
Denizden Su Arıtmak Çok Pahalı
Mikdat Kadıoğlu, İstanbul için denizden su arıtmanın da işe yaramayacağını belirterek, “Denizden arıtılan su için petrol kuyunuzun olması lazım ki, oradan gelecek bedava enerji ile bu işin yüksek enerji maliyetini ancak karşılayabilesiniz. Ama yine de yaparsanız, o suyu içemezsiniz. O su içilmez. Ancak temizlik için kullanılır. Denizden su arıtmayı planlayarak, susuzluk konusunda ilerleme sağlanamaz” dedi.
HABER : ERDİNÇ AKKOYUNLU / İSTANBUL
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.