DOLAR 35,9976 0.22%
EURO 37,2320 -0.56%
ALTIN 3.307,640,36
Ankara
-1°

PARÇALI AZ BULUTLU

Hatay’da hayat normale dönemiyor: Enkazda asbest, trafikte moloz tehlikesi
  • 9.Köy
  • Gündem
  • Hatay’da hayat normale dönemiyor: Enkazda asbest, trafikte moloz tehlikesi

Hatay’da hayat normale dönemiyor: Enkazda asbest, trafikte moloz tehlikesi

Deprem bölgesinde kurallara uygun şekilde gerçekleştirilmeyen enkaz ve yıkım çalışmaları, can güvenliğini tehlikeye sokuyor. Açığa çıkan asbestin kansere neden olabileceği kaydedilirken, moloz ve demirlerin korumasız şekilde taşınması ise trafikte ölümlü kazalara neden oluyor. 

ABONE OL
28 Eylül 2023 15:23
Hatay’da hayat normale dönemiyor: Enkazda asbest, trafikte moloz tehlikesi
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Haber: Serap Cömertoğlu İşcan
Enkaz yıkım çalışmalarını üstlenen firmaların, teknik şartnameye uygun çalışma yürütmemesi, hasarlı binalardaki eşyalara firmalar tarafından el konulması ve su sıkılmadan yıkım işlemlerinin yapılması bölgede tepkiyle karşılanıyor.

İnal Büyükaşık

Hatay İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı İnal Büyükaşık, yönetmeliğe ve teknik şartnameye uygun yapılmayan enkaz çalışmalarının felaketlere neden olabileceğine dikkat çekti. Büyükaşık, bölgedeki en büyük problemlerden birinin binaların yıkım şekli ve molozların ayrıştırılması olduğuna şu sözlerle dikkat çekti:

“Ağır hasarlı binaların yıkım şekli, molozların ayrıştırılması ve taşınması can güvenliğini tehdit edecek şekilde gerçekleştiriliyor. Bina yıkılırken ve molozlar ayrıştırılırken sürekli su sıkılması gerekiyor. Fakat hiçbir yerde su sıkılma işleminin gerçekleşmediğini görüyoruz. Teknik şartnamede yıkımların yukarıdan aşağıya doğru yapılacağı, yıkım esnasında su sıkılacağı ve etrafının ıslatılacağı, tüm sorumlulukların da yükleniciye ait olacağı belirtilir. Öte yandan molozları ve demirleri taşıyan kamyonların neden olduğu trafik kazalarında ölümler gerçekleşti. Enkazların kaldırılması ve hasarlı binaların yıkılmasına ilişkin ihale düzenleyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı aynı zamanda denetim gerçekleştirerek, ceza uygular. Ara ara cezalar kesiliyor ama daha fazla denetimin yapılması gerekiyor. Molozları taşıyan kamyonların üzerleri örtülmeden, demirler bağlanmadan taşıma işlemi gerçekleşiyor. Kamyonlar daha hızlı taşımak için trafik kurallarına da uymuyor.”

“Depremden daha tehlikeli”

Talip Bağdatlı

Enkaz çalışmaları sırasında bir süre kontrolör olarak görev alan Talip Bağdatlı ise kurallara uygun yapılmayan çalışmalar nedeniyle şehirde araç kullanmanın ve yolda yürümenin depremden daha tehlikeli olduğunu belirtti.

Enkaz çalışmaları sırasında açığa çıkan toz nedeniyle sağlık problemi yaşayan ve görevine devam edemeyen Bağdatlı, firmaların kurallara uymadan gerçekleştirdiği çalışmaları şöyle anlattı:
“Valiliğin tüm denetimlerine rağmen yıkım firmalarının, iş sağlığı güvenliği uzmanını sahada bulundurmadığı, arazöz kullanmadığı, su sıkmadığı, araçlar için önlem almadıkları görüldü. Aslında su sıkılsa dahi sıcak havada sıkılan su dahi yeterli olmayabilir. Fakat yine de sulama yapılması gerekiyor. Araçlar için önlem alınması ise mecburi. En yakın arkadaşım moloz taşıyan araçların dikkatsizliği nedeniyle hayatını kaybetti. Sadece demir için çalışıyorlar ve şehir içinde hızlı hareket ediyorlar, dikkat etmiyorlar. Demirler kamyonlardan sarkıyor etrafındaki araçlara zarar veriyor. Burada molozları ve demirleri taşıyan kamyonlar nedeniyle araç kullanmak, yolda yürümek depremden daha tehlikeli. Tutanak tuttuğumuzda ise önemli değil, yazın cevabını verdiler. Her tutanağa yüksek bedeller yazılıyor. Umurlarında değilmiş gibi davranıyorlar. Bina betonarme değilse ve içerisinden demir çıkmayacaksa yıkmak istemiyorlar. Yıkım firmaları,yakıt ücretleri ödenmediği için demir ücretine çalışıyorlar. Teminat mektubunun değerinde demir çıktığı zaman burayı terk edip, gidecekleri yönünde duyumlarımız var. Gittiklerinde ise petrol borçları, makineleri çalıştıran elemanların maaşları kalacak. Daha büyük bir kaos olacak.”

Vatandaş eşyalarını alamıyor

Yıkımı yapılacak evlerdeki eşyaların, sahipleri tarafından alınmasına firmalar tarafından izin verilmemesi de tepkilere neden oldu.
Firmaların ihaleyle aldıkları enkaz kaldırma ve yıkım çalışmalarında, binanın içindeki her şeyi paraya çevirmeye çalıştığını söyleyen Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak, vatandaşın her yönden mağdur olduğunu vurguladı.

Sedat Başkavak

Molozların içerisinde bulunan demirler, ağır hasarlı binalarda ise kapı, pencere ve tüm eşyaların paraya çevrilmek üzere fima tarafından kullanıldığını söyleyen Başkavak; “İnsanlar kendi evlerinden eşyalarını alamıyor. Vatandaş her yönden mağdur oluyor. Kendi evinden eşyasını çıkarmak isteyenler, buranın ihalesi yapıldı yıkım için gelecekler, siz gelemezsiniz diye uyarıyorlar. Bu tarz vakalarla çok fazla karşılaşıyoruz. Her şeyini kaybetmiş vatandaşlar, hasarlı binalarından geriye kalan eşyalarını dahi alamıyor” dedi.

Depremde evi ağır hasar gören Ahmet Şen ise vatandaşların düşünülmediğini söyledi. Yaşanan afetin ardından can ve mal güvenliklerinin olmadığını dile getiren Şen yaşanan zorlukları, “Burada kimsesiz evsiz yurtsuz kaldık. Çadır kentler şehrin dışında oralarda kalanlar var. Fakat evlerindeki esyaları korumak için kendi imkanlarıyla hayatta kalmaya çalışanlar ciddi bir yaşam mücadelesi veriyor. Yağmalama, hırsızlık çok fazla onun dışında yıkım şirketleri, vatandaşın eşyasına da el koyuyor. Girip eşyasını almak isteyenlere giremezsiniz deniyor. Bu insanlar ne yapacak. Yakınlarını, her şeyini kaybetmiş vatandaşa bunlar reva görülüyor. Tozun dumanın enkazların arasında yaşamaya çalışıyoruz” diyerek özetledi.

Molozlar kanunlara göre toplanmıyor

Sevdar Yılmaz

Hatay Tabip Odası Başkanı Sevdar Yılmaz da bölgedeki en büyük sorunun yanlış ve kuralsız yıkımlar olduğunu vurguluyor. Birçok binada asbest bulunduğuna değinen Yılmaz, “Molozlar halk sağlığına ve kanunlara göre toplanmıyor. Asbest nedeniyle 15- 20 yıl içerisinde kanser vakalarıyla karşılaşacağımızı bilimsel verilerle görüyoruz. Kanunlara göre işlemler yapılsa birçok sorun yaşanmayacak. Enkazları kaldıran şirket yetkilileri ile görüştüğümüzde saldırgan davranıyorlar ve su kullanmamakta direniyorlar. Molozlar yaşam alanlarına, su havzaları ve tarım bölgelerine yakın alanlara dökülüyor. Suya, gıdaya karışması, doğrudan insanlara temas etmesiyle birlikte sağlık sorunlarına neden olmaya devam edecek. Molozların bir kısmı Samandağ tarafından göçmen kuşların konakladığı endemik deniz kaplumbağası türünün üreme alanlarının üzerine bırakılmış durumda” dedi.

Asbestin vücuda verdiği hasarın kalıcı olduğuna dikkat çeken Yılmaz, bölgede koah gibi akciğer hastalıklarının ortaya çıktığını; göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi ömür boyu devam edecek rahatsızlıkların oluşabileceğini söylüyor.

Haşere ve kemirgenler artış gösterdi

Haşere ve böceklerde de artış yaşandığını bu durumun da önemli sorunlar arasında yer aldığını kaydeden Yılmaz, yıkılmayı bekleyen binaların içerisinde bulunan yiyeceklerin, haşerelerin ve böceklerin beslenme alanı olduğunu belirtti.
Böcek, fare ve kemirgenlerin sayılarının günden güne arttığını aktaran Yılmaz, bunların da büyük bir risk oluşturduğuna dikkat çekti.

Sağlık Bakanlığı, sağlık personelini depremzede olarak görmüyor

Depremin ardından bölgedeki sağlık personelinin durumunu da değerlendiren Yılmaz, şunları paylaştı:
“Depremde en çok yıkım olan il Hatay oldu. Bölgede sağlık alanında da zorluklar yaşanıyor. Kısıtlı imkanlar ve zor koşullarda yakınlarını, evlerini kaybetmiş hekimler, tam donanımlı olmayan sağlık merkezlerinde vatandaşlara yetişmeye çalışıyor. Bölgede fiziksel ve ruhsal problemler çok fazla. Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türkiye Barolar Birliği’nin katkılarıyla psikiyatri polikliniği işletiyoruz. Köyler, çadır kentler geziliyor ve grup terapileri yapılıyor. Görülen en önemli geri dönüş ise intihar etme düşüncelerinin fazla olması. Deprem dolayısıyla ailesini ve her şeyini kaybeden hekimler buradan çıkıp, gitmek zorunda kaldılar. Deprem öncesi 12 tane olan psikiyatri uzmanı sayısı şu an 6 tane. Hekimlerin en büyük yaşadığı problem ise Sağlık Bakanlığı’nın sağlık personelini depremzede olarak görmemesi. Sağlık çalışanlarından tam gün mesai yapmalarını istiyorlar. Tam zamanlı çalışılır ise ek ödemelerin tam yatırılacağı, esnek çalışmaya devam edilirse tam ücret alınamayacağı yönünde yapılan açıklama hekimleri zorladı. Burada her koşulda ayakta kalma mücadelesi veriliyor.”

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.