Haber: Vedat Örüç
Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki 2 depremin ardından artçı sarsıntılar devam ederken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı uzmanları da hasar tespit çalışmalarına başladı. Ancak bu kez de hasar tespit raporlarının içerikleri konusunda uzmanlar ile afetzedeler arasında anlaşmazlık çıktı. Hatay’da afetzedeler ağır hasarlı binalara oturulabilir raporu verilmesinden, denetim uzmanlarının binaları kapsamlı kontrol etmemesinden şikayet ederken, hasar tespit uzmanları ise üzerlerinde yoğun baskı bulunduğunu iddia etti.
Hasar tespiti için Konya’dan Hatay’a gönüllü olarak gelen bir mühendis grubu, yaşananları 9. Köy’e değerlendirdi. Mühendisler, bakanlık yetkililerinin ağır veya orta hasarlı binalara az hasarlı raporu vermeleri için baskı yaptığını öne sürdü.
Hatay’daki hasar tespit çalışmalarına gönüllü olarak katılan mühendislerden Abdullah Müsevitoğlu, deprem bölgelerinde hasar tespit çalışmalarının güvenli bir ortamda yürütülmediğine dikkat çekti. Müsevitoğlu, hasar tespit çalışmalarının “baskı altında yürütüldüğünü” savunarak, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkilileri tarafından sürekli “sorguya çekildiklerinden” yakındı. Müsevitoğlu şöyle konuştu;
“Şu anda Hatay’da görev alıyoruz. İkişer kişilik gruplara ayrılıp belirlenen mahallerde yıkılmamış binalarda hasar tespiti yapıyoruz. Her mahallede 300-400 bina var. Yani kişi başına tespit edilecek ortalama 150 bina düşüyor. Hasar tespit raporları gözlem sonucunda hazırlanıyor. Binaların yalnızca zemin ve bodrum katlarını kontrol ediyoruz. Yani daha çok deprem kuvvetinin etki etiği, binanın taşıyıcı sisteminde zorlanan kesitleri kontrol ediyoruz. Eğer taşıyıcı sistemlerde, yani kolon ve kirişlerde herhangi bir hasar yoksa, geride kırılmalar yoksa, ya da daha üst kesmelerde hasarlar yoksa diyoruz ki: ‘bu binaya girilebilir.’ Ancak binanın taşıyıcı kısmı hasar almışsa “ağır hasarlı” sonucuna varıyoruz. Ve bu binaların yıkılması gerektiğini söylüyoruz. Ancak bakanlık yetkilileri olabildiğince hızlı olmamızı ve elimizden geldiğince binalara ağır hasar yazmamız konusunda bizi uyarıyorlar. Hatta birkaç arkadaşımızı ağır hasarlı raporu verdiği için yetkiler bu binalara neye göre ağır hasarlı verdiniz diye sorguya çektiler. Ama bir bina bizim için, mühendis gözüyle eğer güçlendirilebilecek kurtarılabilecekse biz zaten bunlara orta hasarlı, az hasarlı raporu veriyoruz. Ama genelde yetkililer “bizi muammada bırakmayın” diyerek binalara ağır hasarlı ya da orta hasarlı raporlar vermemizi istemiyorlar.”
Binalarda hasar tespiti yapan mühendis F. T. ise ağır hasar raporu verdikleri bazı bina sahipleri ve müteahhitleri tarafından tehdit edildiklerini iddia etti. Telefon numaralarının bakanlık yetkilileri tarafından bina sahipleri ile paylaşıldığını belirten F. T. şöyle dedi;
“Ağır hasar raporu verdiğimiz bazı binaların şantiye şefi ya da müteahhidi arıyor diyor ki ‘siz bizim o binaya niye ağır hasar verdiniz?’ Bizi sorguya çekiyorlar. Biz onlara açıklama yapmak zorunda değiliz. Zaten bizim hangi binada ne rapor verdiğimizi bilen tek kurum Çevre ve Şehircilik bakanlığı. Belli ki numaramızı onlar paylaşmış. Ne hakla numaralarımız bu insanlarla paylaşılıyor. Biz işimizi bu nedenle sağlıklı yürütemiyoruz. Bina sahipleri, müteahhitleri bizleri arayıp ileri geri konuşuyor. Bu nedenle birçok arkadaşımız çalışmaları bırakıp evine dönmek zorunda kaldı. Bu insanlar hangi hakla bizi sorguya çekiyor.”
Depremzedeler ise, hasar tespit çalışmalarında gerekli özen gösterilmediği için tepkili. Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşadıkları bina ağır hasar aldığı için ailesi ile birlikte binayı boşaltmak zorunda kalan Fehime Çınar kontrol için gelen yetkililerin binayı dışarıdan kontrol ederek oturulabilir raporu verdiklerini iddia etti. Hayatlarının riske edildiğini dile getiren Çınar, “Mühendis, jeoloji uzmanı, bilen bilmeyen herkesi toplayıp getirmişler binaları kontrol ettiriyorlar. Bunca insanın canına sebep olmuş binalara hala özen gösterilmiyor. 20 gündür söylüyorum, birinci kat çökmüş diye. Ama gelip dışardan bakıyorlar oturabilirsiniz deyip çekip gidiyorlar. Deprem bitmiş değil ki her saat başı sarsıntı oluyor. Alt katta iki tane kolon çökmüş. Bunlar istiyor binaya girelim bina üstümüze çöksün. Devlet hiçbir şey yapmadığı gibi bu işi de savsaklıyor. Valla 10 yılda geçse ben daha bu binaya girmem. Masraf ettik eşyalarımızı binadan dışarıya çıkardık, sağlam bir binaya taşınacağız” dedi.
Bir başka depremzede olan Ali Gümüşkaya ise kaldıkları binaya önce oturulabilir raporu verdiklerini ancak itirazlar sonucu ağır hasarlı olarak değiştirdiklerini anlattı. Gümüşkaya, “depremden 10 gün sonra gelip binayı kontrol ettiler, az hasarlı deyip gittiler. İnsanlar tam binaya yerleşti, itirazlarımız sonucu 19’uncu gün tekrar gelip kontrol ettiklerinde ise bina ağır hasar almış deyip boşaltmamızı istediler. Böyle bir şey olabilir mi? Bu bina insanlar içindeyken yıkılsaydı bunun hesabını kim verecekti?” dedi.
Hatay Antakya’daki Mustafa Kemal Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ne bağlı 7 katlı lojman binası da hasar tespit çalışmaları sonucunda az hasarlı raporu alan binalardan biriydi. Ancak 20 Şubat’ta Hatay’ın Defne ilçesinde 3 dakika arayla meydana gelen 6.4 ve 5.8’lik depremlerde yıkıldı. Binadan geriye sadece yangın merdiveni kaldı. Yıkılan ve ağır hasar alan binlerce bina varken çok sayıda kullanılamaz hale gelen binaya da “az hasarlı raporu” verildiği bilgileri sosyal medyada gündem oldu.
Konuyu ilk gündeme getiren Avukat Tugay Beg gözlem sonucu veya el yordamıyla yapılan hasar tespitlerinin güvenilmez olduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu:
“İnsanlar hasar tespit kontrollerini yüzeysel olarak yapıldığını görüyorlar. Bu yüzden hasar tespit raporlarına güvenerek binalara girmiyorlar. Hasar tespit raporları ya binanın dışarıdan fotoğrafını çekerek veya içine girip gözle el yordamıyla veya çekiç vasıtasıyla yapılan kontrollerden hazırlanıyor. Yani teknik bir ekipman olmaksızın, yetişmiş eleman olmaksızın yapılan kontroller. Oysa daha bilimsel yöntemler, usuller var. Bu yöntemler kullanılarak binaların depremden ne ölçüde hasar aldığı tespit edilebilir. Yani daha etkili bir prensip hususunda kapsamlı incelemeler yapılması lazım. Ama her şey mış gibi yaptığımız gibi, burada da mış gibi yapılıyor. Lojman binası da bunun emsali. Binada kalan akademisyenler bu raporlara güvenmedikleri için binaya girmemişler. Bu binada aldığımız bilgiye göre 17 aile kalıyormuş. Şayet binalar tamamen yerle bir olduğunda aileler orada olmuş olsaydı çok büyük can kayıpları olabilirdi. Antakyalılar zaten büyük bir travma yaşıyorlar. Devletin böylesi kuşku götürür raporlar vermesi nedeniyle Antakya halkının veya diğer deprem bölgelerinde yaşayan insanların devlete güvenip de binalara girmesi, tekrardan normal hayatına geçirmesi de daha zor oluyor olacaktır diye düşünüyorum.”
Hasar tespiti çalışmaları yapan mühendisler de gözlem sonucu hazırlanan raporların güvenilemez olduğunu belirtti. Mühendis Abdullah Musevitoğlu binalarda yürüttükleri çalışmaların aslında depreme dayanıklılık testi değil, hasar tespit analizleri olduğuna dikkat çekerek, hasar tespit raporlarına güvenilerek insanların binalara girmesine izin vermenin riskli olduğunu söyledi. Daha bilimsel yöntemlerin kullanılması gerektiğini ifade eden Müsevitoğlu depreme dayanıklılık testinin şu standartlarda yapılması gerektiğini anlattı:
“Binaların betonarme-statik projelerini alan mühendisler, binaların yapım yılındaki teknik şartnameye ve yönetmeliğe uygun olarak yapılıp yapılmadığını kontrol etmelidir. Binaların demir donatılarının projeyle aynı olup olmadığına bakılarak kolon ve kirişlerin bağlantılarını değerlendirilmelidir. Beton numuneleri (karot) alınarak ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı onaylı laboratuvarda analiz edilmelidir. Zemin etüdü, bina eğim raporu gibi pek çok alanda da meslek odalarına kayıtlı şirketlerle çalışılmalıdır. Ve binaların depreme dayanıklılığı konusundaki sonuç raporu kat maliklerine verildikten sonra ortaya konan raporlar neticesinde insanların binalara girilmesine izin verilmelidir.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.