Zeren Gültekin
Elektrik-elektronik mühendisi Toprak Işık, en çok merak edilen çocuk kitabı yazarları arasında. Son dönemde dikkat çeken edebiyatçının özgün tarzı bilim ve mizahı bir araya getiriyor. Yetişkinlere ve çocuklara yönelik kitapları yayımlanan yazar bir taraftan da yoksulluk, tüketim kültürü ve toplumsal cinsiyet konularında akademik çalışmalar yapıyor.
Bilkent Üniversitesi Elektrik Elektronik bölümünden mezunu olan yazar Toprak Işık, bir süre New York’ta yaşadıktan sonra hedeflediği yazarlığa ve üretime daha fazla zaman ayırabilmek için Türkiye’ye döndü. Bir yandan yazdı, bir yandan araştırma geliştirme projelerine mühendislik, danışmanlık yaptı. İlk kitabı “Sırabaşı”. “Kime Göre Neye Göre”, “İşlem Tamam”, “Acaba Ne Olsam”, “İşimle Başım Dertte”, “Kozmik Yumurta”, “Uzayda Bir Mahalle”, 40’a yakın kitabından bazıları.
Toprak Işık
Çocukları heyecanlandırmak, meraklandırmak, neşelendirmek istediğini söyleyen Yazar Toprak Işık sorularımızı yanıtladı, hedeflerini ve iç dünyasını anlattı:
-Yazarlık serüveniniz nasıl başladı? Sizi yazmaya iten şey neydi ve ilk eserinizi ortaya çıkaran süreç nasıl gelişti?
“Yazı, kendimi bildim bileli hayalimdi. Kitaba ve okumaya çok değer veren bir evde büyüdüm. Doğal olarak ben de kitapları ve yazarları sevdim. Evde bir hikayecilik geleneği de vardı. Annem bize masallar öyküler anlatırdı. Bunların bazıları onun kendi hayal dünyasından çıkmış masallar ve hikayelerdi. Sanırım bunlar beni yazarlığa çekti.
İlk eserim ‘Sırabaşı’ adlı bir öykü kitabı… Oradaki pek çok öyküyü yaşadıklarımdan yola çıkarak yazdım. Tabi elbette, onları yaşadığım şekliyle kullanmadım. Sadece hammadde olarak yaşadıklarımdan yararlandım. Ve kitap bir kerede ortaya çıkmadı. İki yıl içinde yazdığım pek çok öyküden yayınevi ile birlikte seçtiklerimizi kitaba koyduk.“
-Kitaplarınızda genellikle bilim, teknoloji ve mizah öğelerini bir arada kullanıyorsunuz. Bu tarzı benimsemenizin özel bir nedeni var mı? Çocuklara bilimi sevdirmek sizin için neden önemli?
“Bir mühendis olarak, toplumların gelişmesinde bilimin çok önemli olduğunu düşünüyorum ve daha da ötesi bunu gözlemliyorum. Biz bilimde, teknolojide ve felsefede istediğimiz yerde değiliz. Hem bu alanlarda yaptığımız üretimler hem de gençlerimizin girdikleri uluslararası sınavlar bunu gösteriyor. Arzuladığımız seviyeye ancak çocuklarımıza ve gençlerimize, bilimi ve teknolojiyi sevdirirsek ulaşabiliriz. Edebiyat güzeldir. Duygulara seslenir. Duygusal olarak uyarılmış bir beyin, dışarıdan girenler için kapılarını açar. Ben bundan yararlanmaya çalışıyorum. Edebiyatla beyinlerini uyarmak ve o uyarılmışlığı onlara bilim öğretmek için kullanmak… Mizah da belli bir duygu grubunu hareketlendirir ve ben, mizahı kendi hayatımda da sevdiğim için gençlerin kapısını onu kullanarak çalıyorum.“
-Yazarken ilham aldığınız yazarlar veya kitaplar var mı? Edebiyat dünyasında sizi en çok etkileyen isimleri öğrenebilir miyiz?
“Çocukluğumda ilk okuduğum yetişkin yazarlardan biri Maksim Gorki’ydi. Onun özellikle ‘Çocukluğum ve Ekmeğimi Kazanırken’ adlı otobiyografik eserlerinden etkilenmiştim. Bence yazı pek çok alan gibi emek işidir. Gorki’nin hayatı bana şunu söylemişti; çok çalışkan bir insan olduğu için başarılı bir yazar olmuştu. Ben de kendi yazı maceramada bunu uygulamaya gayret ediyorum. Ne kadar emek verirsem o kadar daha iyi bir yazar olacağıma inanıyorum. Benzer şekilde bizim edebiyatımızdan da Aziz Nesin beni çalışkanlığı ile etkiler. ‘Kalem on birinci parmağınız olmalı!’ der. Bu, benim yararlılığına çok inandığım ve uygulamaya çalıştığım bir öğüttür. Yine dünya edebiyatından Balzac da bana çalışkanlığı ile ilham veren bir yazardır. Hadi bir de Çehov’u, doktorluğu ve yazarlığı çok dengeli biçimde birlikte yaptığı için sayayım. Ben de yazarlığın yanısıra mühendisliği de yıllardır yapıyorum. İki mesleği birlikte sürdürmek disiplin gerektiriyor. Bu disiplin konusunda da Çehov benim için bir güzel bir örnektir. Ve tabi Çehov’un yazarlığını bu yönünün çok ötesinde özellikle beğeniyorum.”
-Kitaplarınızda karakterlerinizi oluştururken gerçek hayattan esinleniyor musunuz? Karakterlerinizin kişiliklerini ve hikayelerini nasıl kurguluyorsunuz?
“Evet, gerçek hayattan esinleniyorum ama onları kendi hayal dünyamda yeniden şekillendiriyorum. Aynısı, hikayelerin kurgusu için de geçerli. Gerçek olaylar ve gerçek kişiler benim için ilham kaynağı oluyor. Onları hammadde olarak kullanıyorum. Belli bir noktadan sonra benim kişilerim ve benim olaylarım gerçeklerinden neredeyse tamamen kopmuş oluyor. Kurgu yaparken gereksiz unsuların yer almamasına özen gösteriyorum. Eğer bir karakter ya da bir olay kurguda yer bulmuşsa mutlaka bir işlevi olmalı. Karakteri ya da olayı kaldırdığımda bütünlük kaybolmuyorsa gereksizlerdir; silmeliyim diye düşünürüm.”
– “İşlem Tamam” serisiyle hem edebiyatı hem matematiği birleştiriyorsunuz. Bu seri fikri neleri gözeterek ortaya çıktı? Edebiyat ve matematiği birlikte işlemek çocuklara nasıl bir kazanım getirir?
“Daha önce söylediğim gibi, duygular beynin kapılarının açılmasını sağlıyor. Edebiyatın işi okurda bir duygu uyandırmaktır. Ben edebi kurguyla ve anlatımla bunu yapmaya çalışıyorum. Okuru, heyecanlandırmak, meraklandırma, neşelendirmek istiyorum. Örneğin, ‘İşlem Tamam’ serisinde bir bakkal var. Onun kişisel hikayesini de paylaşıyorum çocukla. O da bakkala bağlı duygular geliştiriyor. Daha sonra ben bu bakkal üzerinden bir işlemi anlattığımda onu beyniyle daha istekli biçimde kucaklıyor. Bu çok önemli bence. Özellikle de günümüz çocuklarına, bir şeyi sevdirmeden, sırf gereklilik ya da zorunluluk koşulu ile öğretemeyiz.“
-Yazarken en çok zorlandığınız ve en keyif aldığınız süreçler neler? Bir kitabı tamamlamak sizin için ne kadar zaman alıyor?
“Bir metni defalarca yazarım. İlk versiyon benim için gerekli hammaddeyi yığmaktır. Zor değilse bile en çok zaman alan ve en yorucu kısmı budur. Sonrasında tekrar yazımlarla yeni versiyonlar oluştururum. Her versiyonda metnin biraz daha olgunlaştığını görmek benim için çok keyiflidir. Elbette ki en zevklisi son versiyonu yazmaktır. Alsında son versiyon diye bir şey de yoktur. Borges’e yazarların neden kitap yayımladıklarını sormuşlar, ‘Sonsuza kadar düzeltmeye devam etmemek için’demiş. Benim için de tam olarak öyle. Yeni versiyon yazarken bir noktada durmanız gerekir. ‘Tamam, bu haliyle insan içine çıkabilir’ derim ve bu benim için son versiyondur. Dediğim gibi en çok keyfi de bu aşamada alırım. Bir kitabın ne kadar zamanda biteceği, kitabına göre değişir. 28 yıldır düzenli yazıyorum. Yaklaşık 40 kitabım var. Toplayıp bölerek bir ortama alsam anırım altı yedi ay gibi bir süre çıkar. Tabii bu bir ortalama. Yazımı iki yıldan uzun süren kitabım da var, üç aydan kısa süren de…“
–Kitaplarınızın çizimleri de oldukça dikkat çekici. Çizerlerle nasıl bir iş birliği içinde çalışıyorsunuz? Görsel unsurlar hikayenizi nasıl etkiliyor?
“Ben yazıyla düşünmek ve kendisini yazıyla ifade etmek konusunda uzmanlaşmış biriyim. Biri bana ne yazacağımı nasıl yazacağımı tarif ederse, hele de dikte ederse hayal gücümü sınırlamış olur ve yapabileceğimin en iyisini yapamam. Çizerler çizgiyle kendilerini ifade eden insanlar. Bana yapılmasını istemediğimi ben de onlara yapmıyorum. Ortaya çıkan çizgiler basım öncesi bana geliyor. Yazıyla bir uyumsuzluk varsa, ancak o zaman müdahale ediyorum. Bunun dışında hiç karışmıyorum.”
-Gelecekteki projeleriniz neler? Şu anda üzerinde çalıştığınız yeni bir kitap veya seri var mı? Okurlarınızı neler bekliyor?
“Bu aralar daha çok bilim kurgu üzerine çalışıyorum. Yapay zekanın geldiği nokta beni çok heyecanlandırıyor. Nereye gideceğini düşünmek daha çok heyecanlandırıyor. Son iki kitabımda yapay zekanın geleceğimiz üzerindeki etkilerini ele alan kurgular yaptım. Şu anda bu kitaplardan birinin devamı üzerine çalışıyorum. Zamansızlar adlı bir serinin ikinci kitabı olacak.“
Toprak Işık, 1973 yılında Elazığ’da doğdu. Bilkent Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümünden 1996 yılında mezun oldu. Bir süre New York’ta yaşadıktan sonra yazarlığa daha fazla zaman ayırabilmek için 2008 yılından itibaren İstanbul’a yerleşti ve mühendislik yaşamını araştırma geliştirme projelerinde danışmanlık yaparak sürdürmeye başladı. Yetişkinlere ve çocuklara yönelik kitapları yayımlanan yazarın, Devlet Tiyatroları Repertuvarında üç oyunu yer almaktadır. Ayrıca yoksulluk, tüketim kültürü ve toplumsal cinsiyet konularında akademik çalışmalar yürütmektedir. Uluslararası konferanslarda sunulmuş bildirileri, ulusal ve uluslararası dergilerde yayımlanmış çok sayıda makalesi bulunmaktadır.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.