DOLAR 33,9961 0.16%
EURO 37,8233 0%
ALTIN 2.753,600,28
Ankara
22°

AÇIK

Diyarbakır’daki kafe saldırısında tutuklu kalmadı; serbest bırakılanlar ikinci kez saldırdı
  • 9.Köy
  • Gündem
  • Diyarbakır’daki kafe saldırısında tutuklu kalmadı; serbest bırakılanlar ikinci kez saldırdı

Diyarbakır’daki kafe saldırısında tutuklu kalmadı; serbest bırakılanlar ikinci kez saldırdı

Diyarbakır'da "Tekbir" sloganlarıyla gerçekleştirilen 6 ayrı saldırıda; kafeler, dans grupları ve zincir restoranlar hedef alındı. Saldırıların ardından yapılan adli kovuşturmada tutuklu kimse kalmazken, serbest bırakılanlar 2. bir saldırıya daha imza attı. Saldırıya uğrayan kafe işletmecisi Agit Damlayıcı, cezasızlığın saldırganları cesaretlendirdiğini belirtirken, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Başkanı Ercan Yılmaz, saldırıların birbirleriyle olan bağlantılarının araştırılması gerektiğini vurguladı.

ABONE OL
27 Ağustos 2024 14:42
Diyarbakır’daki kafe saldırısında tutuklu kalmadı; serbest bırakılanlar ikinci kez saldırdı
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Rojan Mamo
 
Diyarbakır’da son günlerde “Tekbir” sloganıyla kafelere yönelik ard arda gelen saldırılara, bir yenisi daha eklendi.
Saldırıların ilki, 9 Haziran tarihinde bir dans grubuna karşı “Tekbir” sloganlarıyla gerçekleştirilen olmuştu. 11 Temmuz’da Sur ilçesinde bulunan 2 kafeye yapılan silahlı ve bombalı saldırı, olayın boyutunu değiştirdi. Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin eşi, CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi’ye ait “Karga Kafe” ve karşısında bulunan “Hewş Kafe’ye” 11 Temmuz tarihinde saldırı gerçekleştirildi. Maskeli bir grup gece saatlerinde 2 kafenin bulunduğu sokağa gelerek, “Tekbir-Allah-u Ekber” sloganları eşliğinde silahlı ve ses bombalı saldırıda bulundu.
 
Kurşunlar kapılara ve duvarlara isabet ederken, olayda yaralanan olmadı. Kafe işletmecileri, saldırganların birkaç gün önce kendilerini tehdit ettiklerini belirtti. Saldırının faili olduğu tespit edilen 3 kişi tutuklandı. Saldırılar sonrası Elçi’ye ait Karga Kafe kapılarını kapatırken, Hewş Kafe faaliyetlerine devam etti. Tutuklamalar sonrası 20-25 kişilik bir grup ve tutuklananların yakınları Hewş Kafe işletmecilerine sözlü tacizde bulundu. 26 Temmuz tarihinde ise saldırı ile bağlantısı olduğu tespit edilen 5 kişi daha gözaltına alındı. Kafe saldırıları nedeniyle daha önce tutuklanan 3 kişinin 15 Ağustos’ta görülen tutukluluk incelemesinin ardından serbest bırakılarak tutuksuz yargılanmalarına karar verildi. Serbest bırakılanlardan ikisi 10 gün sonra kafe işletmecilerine 2. kez saldırdı.
 

“Suç işleyip bırakıldıkları için tekrar saldırıda bulunabildiler”

İkinci saldırı sonucu kolunda çatlak oluşarak yaralanan Hewş Kafe işletmecisi Ağit Damlayıcı, saldırı anını 9.Köy’e şöyle anlattı:
 
Gece saatlerinde işletmemize doğru yürürken bizlere sözlü tacizde bulundular. Aramızdaki sözlü tartışmanın ardından saldırmaya başladılar. Masa ve sandalyeleri üzerimize attılar. Bizler eğilince önceki saldırı nedeniyle tutuklanan ve daha sonra serbest bırakılan iki kişi, Veysel Güç ve Umut Yıldırım bizlere saldırmaya başladı. Saldırı sonrası kolumda çatlak meydana geldi.”
 
Tutuksuz yargılanmalarının saldırganlara cesaret verdiğini ifade eden Damlayıcı, “Suç işleyip bırakıldıkları için tekrar saldırıda bulunabildiler. Saldırı nedeniyle bizlere verilen koruma polislerin 3 defa silahını almaya çalıştılar. Zaten kolluk güçlerinin de bu konuda bir şikayeti oldu. Bu saldırılar aslında bizlere yönelik değil. Şahsi olarak saldırganların hiçbirini tanımıyoruz. Buradaki sosyal yaşamdan, kadınlardan rahatsız oluyorlar dolayısıyla bu grupların saldırıları bizlerden çok seküler yaşama yönelik” dedi.

Ercan Yılmaz

“Diyarbakır 90’lı yıllarda bu duruma tanık oldu”

Son günlerce bu saldırıların yoğunlaştığını ifade eden İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Başkanı Ercan Yılmaz, 9. Köy’e yaptığı açıklamada şunları söyledi:
 
En son saldırı, Sur ilçesinde karşılıklı 2 kafenin bulunduğu yerde 11 Temmuz’da gerçekleşti. Saldırıdan önce, 7 Temmuz’da işletmeler bizlere yaptığı başvuruda, bazı kişilerin özellikle mekanlara gelen kadınların giyim tarzından ve yapılan etkinliklerden rahatsızlık duyduklarını, bu durumun devam etmesi halinde saldırı gerçekleştireceklerini söyleyerek tehdit ettiklerini aktardı. Çok kısa bir süre sonrası ise silahlı ve ses bombalı saldırı gerçekleşti. Mekan sahiplerine tehditte bulunan kişilerin saldırıyı yapanlar olduğu yönünde bir tespit yapıldı ve 3 kişi tutuklandı. Son saldırı gösterdi ki çok tehlikeli bir yapılanma söz konusu. Özellikle Diyarbakır, 90’lı yıllarda bu duruma tanık oldu ve çok ağır, ciddi bedeller ödedi. Bu saldırıların ve söylemlerin toplumun sinir uçlarına dokunduğunu görebiliyoruz. Özellikle site saldırılarında kullanılan ifadeyi çok tehlikeli ve provokatif buluyorum. Faili meçhul şekilde kaybolan insanların bir cenah tarafından övünç kaynağı, gurur ifadesi olarak gösterilmesi çok tehlikeli. Her cumartesi günü bu insanların akıbetlerini soruyoruz.

“Refleks aynı, kullanılan dil aynı, saldırganların profilleri birbirine benzer”

Saldırıların ilişkisi ve saldırganların bağlantılarının incelenmesi gerektiğini vurgulayan Ercan Yılmaz, “Bu saldırıların aynı yerden organize edilip edilmediği araştırılmalı, saldırıları gerçekleştiren kişilerin arasındaki bağ ve ilişki adli makamlar tarafından incelenmeli. Bizlerin şüphesi kuvvetle bir şekilde bu saldırıların birbiri ile ilişkili olduğu yönünde. 5-6 olaydır refleks aynı, kullanılan dil aynı, saldırganların profilleri birbirine benzer. Bu nedenle büyük ihtimalle bunların arasında bir ilişki var diye düşünüyoruz. Elimizdeki sınırlı bilgiler ile bunu düşünüyoruz. Elinde kolluk gücünü bulunduran Diyarbakır Savcılığının bu konuda çok detaylı araştırma yapması gerekir” şeklinde konuştu.
Bu tip saldırıların birbirini takip ederek gerçekleşmesini tesadüfi olarak görmediğini ifade eden Yılmaz şunları söyledi: “90’lı yıllar ve 7 Haziran seçimlerinden sonraki süreçte bunu tecrübe ettik. Bölgede provokatif gruplar bu dönemlerde harekete geçmişti ve sonra çok kötü süreçler yaşadık. Bizler bu nedenle herkesin daha dikkatli olması gerektiğini düşünüyoruz. Diyarbakır’da bir kent kültürü var. Çok güçlü bir sivil toplum ağı var. Halk da bu olayların karşısında durmaya çalışıyor. Yaptığımız açıklamalara katılım gösteriyor. Bizler de vatandaşların sağduyulu bir şekilde davranıp sessiz kalmayarak demokratik tepkilerini göstermeleri gerektiğini düşünüyoruz.

Dr. Cuma Çiçek

“İslami gruplarda radikalleşme başladı”

Kürt meselesi, çatışma çözümü ve Kürt İslamcılığı üzerine çalışmalar yürüten Akademisyen Dr. Cuma Çiçek ise İsrail’in Gazze saldırılarının bazı İslamcı gruplarda radikalleşmeyi artırdığını söyledi. 9. Köy’e değerlendirmelerde bulunan Cuma Çiçek, radikalleşme sürecini şöyle anlattı:
 
İsrail saldırılarında 40 bine yakın çoğu çocuk ve kadının hayatını kaybetmesi, Türkiye’deki İslami camiada genel bir reaksiyon yarattı. Bu reaksiyon içerisinde belirli gruplarda radikalleşme eğilimi meydana geldi. Sloganlara ve eylem biçimlerine baktığımızda, marka karşıtı pasif eylemlerden şiddete doğru bir eğilim olduğunu gözlemliyoruz. Diyarbakır’daki saldırılarda silah kullanımı özellikle buna dair şüpheleri artırdı.

IŞİD’ın Suriye ve Irak’ta aktif olduğu ve bu ülkelerin belli bölgelerini kontrol ettiği dönemde de benzer bir radikalleşme sürecinin yaşandığını hatırlatan Çiçek, “IŞİD döneminde tıpkı bugünkü gibi belirli gruplarda radikalleşme süreci söz konusuydu. Bölgeden Bingöl, Adıyaman ve Diyarbakır’dan çok sayıda genç IŞİD’e katılım sağlamıştı. O dönemde bu radikalleşme Irak ve Suriye’de kendini gösterdi. Türkiye’deki İslamcı muhalefet, AK Parti döneminde büyük oranda merkeze entegre edildi. Merkez ile kurulan bu ilişki İslami camiada eleştirel aklı önemli düzeyde zayıflattı. Özellikle Gazze meselesinde hükümetin politikalarını eleştiren kimi kesimler içerisinde bazı grupların radikalleşme eğilimi gösterdiğini ve bu eylemler içerisinde yer almış olabileceğini düşünüyorum. Görüldüğü kadarıyla Gazze meselesi belli gruplarda rahatsızlık yaratmış durumda. Zaten bu yerel seçimlere de yansımıştı. AK Parti’nin politikalarından rahatsız olan önemli bir kesim pasif bir tepki göstererek ya sandığa gitmedi ya da Yeniden Refah Partisi’ni destekledi. Ama belli ki bazı gruplar bu politikayı daha sert eleştirerek daha radikal bir tutum alıyor” şeklinde konuştu.

“Saldırılar Diyarbakır’da kamusal alanı dağıtabilir”

Bu radikalleşme sürecinin devam etmesi halinde Diyarbakır’da bir gerilim yaratma potansiyeli olduğuna dikkat çeken Dr. Cuma Çiçek şunları söyledi:
 
Diyarbakır’da İslami muhafazakar tahayyül sahip olan gruplar var. Bir de daha seküler, toplumsal cinsiyet eşitliğine önem veren gruplar var. Bu 2 tahayyülün rekabet alanı toplumsal cinsiyet ve sekülerlik. Bu gerilimler iyi yönetilmezse çatışmayı büyütme potansiyeli var. Bu tür fiziki saldırıların cezasız bırakılmaması gerekiyor. İnsanların yaşam tarzlarına ya da düşüncelerine yönelik saldırıların geçmişe dönük cezasız bırakılma pratiği var. Saldırılar cezalandırılsa, bu eylemlerin önünün alınacağını düşünüyorum. İkinci bir husus ise bu çatışmanın diyalog ve müzakere alanı oluşması gerekir. Aksi durumda bu saldırılar küçük gruplar tarafından da yapılsa, kentteki kamusal alanın dağılması ve kentte bir güvensizlik hissi doğurması mümkün. Zaten bu konuda tarihsel bir geçmiş ve hala canlı olan bir hafıza da var. Bu eylemlerin bu kadar etki yaratmasının temel sebebi de bu.”
 

Kafe saldırısı “Tekbir” sloganları ile gerçekleştirilen 6. saldırı

İlk olarak 9 Haziran tarihinde Kayapınar ilçesinde bulunan Tema Park’ta “Swingamed” isimli dans okulunun etkinliğine kalabalık bir grup, “Tekbir-Allah-u Ekber” sloganları atarak saldırıda bulundu. Saldırılarda iki kişi yaralandı. Dans grubuna yapılan saldırının üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra 19 Haziran tarihinde Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan illüzyon sanatçısı Hassan Asoiaf’ın işlettiği “Sihirbazın Mekanı” adlı kafe silahlı saldırıya uğradı. Asoiaf, saldırı öncesinde bir grup tarafından tehdit edildiğini, Müslüman olmamak ve büyücülükle suçlandığını belirtti. Saldırı sonrası kafe kapandı.
Kafe saldırısının üzerinden iki gün geçmeden, Diyarbakır’ın Sur ve Kayapınar ilçelerinde bulunan zincir restoran ve kafelere eş zamanlı saldırılar gerçekleştirildi. “Tekbir-Allah-u Ekber”, “Kahrolsun İsrail” sloganları eşliğinde gerçekleştirilen saldırıların ardından  16 kişi gözaltına alındı. Gözaltı işlemlerinin ardından tamamı serbest bırakıldı. Sur ilçesinde bulunan zincir restoran koruma kararı kapsamında 24 saat korunmasına rağmen 2 Ağustos tarihinde ikinci bir saldırıya uğradı.
Bir başka saldırı da bir sitede havuz tartışması sonrası yaşandı. Kadınların ve erkeklerin site havuzuna birlikte girmesini istemeyen bir kişi tekbir sloganları eşliğinde balyoz ile havuza zarar verdi. Sosyal medyaya yayılan görüntülerde saldırgan, “Bakalım hanginizin gücü bize yetiyor. Sizin ağa babalarınızı öldürmüşüz, daha mezarlarının yeri belli değil” sözlerini sarf etti. Site havuzu kapanırken, sitede yaşayanlar arasındaki gerginlik sürüyor.
Son olarak ise 11 Temmuz’da Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin eşi, CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi’ye ait Karga Kafe ve karşısında bulunan Hewş Kafe’ye silahlı ve ses bombalı saldırı gerçekleştirildi.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.