Atiye Eren Çelik / Kapak Fotoğrafı: DepoPhotos
Tip 1 diyabetli çocukların şeker takibini sağlayan sensörlerin devlet tarafından karşılanması talepleri bir kez daha Sosyal Güvenlik Kurumu’nun gündemine taşındı. Diyabetli Çocuklar Vakfı, “16 Kasım Dünya Diyabet Günü” tarihinde bir bilgi notu yayınladı ve her gün defalarca parmakları delinerek şekeri ölçülen çocuklar için destek istedi.
Diyabetli Çocuklar Vakfı Başkanı ve Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Şükrü Hatun, muhtemel bir düzenleme yapılmadan önce “Sensör desteğinin yapılmaması veya sadece 0-14 yaş sınırı içinde uygulanması çok büyük sorunlar yaratacaktır” dedi.
Her yıl bin 500 çocuğa tip 1 diyabet tanısının konduğu Türkiye’de, diyabet sensörü hastaların hayatını önemli oranda etkiliyor. Hastaların günde en az 10 kez parmaklarını delerek kan şekerlerini ölçmeleri gerekiyor. Şeker, aylık maliyeti 5 bin lirayı bulan ve SGK tarafından geri ödeme kapsamına alınmayan sensörlerle parmaklar delinmeden ölçülebiliyor. Ancak maliyeti yüksek olduğu için devlet tarafından karşılanması isteniyor.
Kandaki glikoz seviyesini her 5 dakikada bir uyumlu akıllı cihazlara göndererek şekerin takibini sağlayan sensörler, Dünya Diyabet Günü kapsamında SGK’nın ilgili komisyonlarında yeniden ele alındı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, tip 1 diyabet hastası çocuklar için şeker ölçüm sensörlerinin geri ödeme kapsamına alınması gündemine ilişkin, “Sorunu en kısa sürede imkanlarımız çerçevesinde çözmeye çalışacağız” dedi.
Bu tartışmalar kapsamında Diyabetli Çocuklar Vakfı Başkanı ve Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Şükrü Hatun, diyabetli çocukların hayatlarını kolaylaştıran sensörlerin önemini ve sensörlerle ilgili yaş sınırı gibi tartışmaların yaratacağı olumsuzluklara değindi.
Diyabetli Çocuklar Vakfı Başkanı ve Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Şükrü Hatun, ilgili komisyonlarda yapılan tartışmalardan yola çıkarak çocukluk çağının bir bütün olduğunu ve 18 yaşına kadar sensörlere erişimin bir hak olduğunu şöyle vurguladı:
“Çocukluk çağı kendi içinde sakin ergenlik öncesi ve ergenlik çağı olarak iki döneme ayrılır. Bu dönemlerin tip 1 diyabet yönetimi açısından kendilerine göre ayrı sorunları vardır. Örneğin, küçük yaşlarda kan şekeri düşüklüğü, dalgalı şeker seyri ve okulda yönetim önem taşır. Bu konuda sensörlerin katkısı paha biçilmezdir. Bununla birlikte çocukluk çağı bir bütündür ve çocukları erişkin yaşama yolcu edinceye kadar korumak gerekir. Ergenliğin fırtınalı döneminde çocukların sensörsüz bırakılması bilimsel değildir. Sensör desteği için 0-14 yaş sınırı olmamalıdır.“
Hatun, diyabet teknolojileri konusunda Avrupa’da en geride kalan ülke olduğumuzu ve şu anda yüzde 18 oranında ödemesi yapılan insülin pompalarının en az yüzde 80’inin karşılanacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:
“İnsülin dozlarını her beş dakikada bir ayarlayan otomatik insülin pompaları bir tedavi standardı olarak kabul edilmektedir. Bütün araştırmalar bu sistemler kullanıldığında bir düzelme sağlandığını göstermektedir. Ülkemiz ise diyabet teknolojilerini ödeme konusunda Avrupa’da en geride kalan ülkedir. Ülkemizi bu durumdan çıkarmak için yüzde 18 oranında ödemesi yapılan insülin pompalarının en az yüzde 80’inin karşılanacak şekilde düzenlenmesi gerekiyor.“
Avrupa Birliği ülkelerinin tümünde sensörler ve her tür insülin pompasının sosyal güvenlik kurumları tarafından bazı kurallar çerçevesinde tam olarak karşılandığını belirten Hatun, bakanlığa ve Sosyal Güvenlik Kurumu’na şu çağrıyı yaptı:
“Türkiye’yi sensörler ve insülin pompaları konusunda diğer Avrupa ülkeleri ile eşitleyen reform niteliğinde bir çalışmayı SGK yetkililerinden duymayı bekliyoruz.“
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.