Haber: Mehmet Şirin Demir – Diyarbakır / Kapak Fotoğrafı: Ahmet Yokuş – Depophotos
6 Şubat tarihli Kahramanmaraş depremleri, Diyarbakır’ı da vurdu. Yapılan tespitlerde, Diyarbakır ve ilçelerinde ağır ve orta hasarlı olmak üzere 9 bini aşkın yapı bulunduğu ortaya çıkarıldı. Türkiye’nin diğer kentleri gibi, Diyarbakır’ın da depreme hazırlıklı olmadığını belirten TMMOB Mimarlar Odası Diyarbakır Şube Sekreteri Herdem Doğrul, Diyarbakır’ın kent stokundaki yapıların eskidiğini söyledi. Doğrul, 9. Köy’e şu açıklamayı yaptı;
“Diyarbakır’da son 15 yıldaki yapılaşmayı bir kenara bırakırsak, Bağlar, Sur ve Yenişehir bölgesinin tamamı riskli yapı barındıran bölgelerimiz. Olası bir depremde bu bölgeler, en çok hasara maruz kalabilecek bölgelerin başını çekiyor. Diyarbakır ve ilçelerinde ağır ve orta ağır hasarlı olmak üzere 9 bini aşan yapı var. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu ağır ve orta ağır hasarlı binaların yıkılacağını söyledi. Bu sayı Diyarbakır’da ortalama 40 bin ile 50 bin insanın ikametgâhını, yani evlerini değiştirmesi anlamını içeriyor. Şehir yapımızın durumu ortada. Dolayısıyla vakit kaybetmeden klasik kentsel dönüşümün dışına çıkarak bir seferberlik haliyle meslek örgütlerinin de içinden yer aldığı kentsel dönüşüm sağlanması gerekir.” Diyarbakır’ın olası Bingöl Karlıova depremine hazırlanması gerektiğine de dikkat çeken Doğrul, “Şehrin dönüşümünü, sivil toplum örgütlerin fikrini de alarak, kentlerin ruhuna uygun halde yapılması gerekir. Kent merkezlerinin tek bir merkezden tasarlanması ve bütün kentlere aynı kılıfı uydurulması doğru bir şey değil. Çünkü bu, kentsel dokuyu tahrip etmeye müsait bir duruma yol açar. Kentsel dönüşüm yerine mahalle veya ada bazlı yerinde dönüşüm sağlanırsa insanların yaşadığı mekandan kopmasının önüne geçmiş olunur.”
“Bazı burçlarda hasar var”
Diyarbakır’da tarihi mekanların başını çektiği Keçi Burcu olmak üzere surlarda kısmi düzeyde hasar olduğunu dile getiren Doğrul, şöyle konuştu;
“Sur içindeki tarihi yapılarla ilgili kısmi düzeyde hasarlar söz konusu. Özellikle bazı burçlarda hasar var. Deprem üzerinden yaklaşık beş ay geçmesine rağmen hasarlı tarihi mekanlar hala onarılmış değil. Siz bu tarihi mekanları onarmak için elinizi sıklaştırmadığınız vakit olası bir depremde daha büyük tahribatlara yol açarsınız. Şu anki durum biraz da bunu gösteriyor. Diyarbakır’ın tarihi mekanlarının çoğunluğu tek kat veya iki katlı olduğu için olası bir depremde yıkılmasını beklemiyoruz. Ama hasarlı yapıların onarılmaya ihtiyaç olduğunu belirtmekte fayda var.”
“Deprem zamanında yüzde 15 gibi bir ekonomik kaybımız oldu”
Deprem döneminde yıkılan veya hasar gören fabrikanın olmadığını belirten Diyarbakır Ticaret Odası Başkanı Mehmet Kaya ise, 9 bin binanın hasarlı olmasından dolayı küçük işletmelerin yer bulma konusunda sorunlar yaşandığını belirtti. Deprem sürecinde üretiminin yavaşladığına dikkat çeken Kaya, “Deprem zamanında yüzde 15 gibi bir ekonomik kaybımız oldu. Bu direk Diyarbakır’ı etkileyen bir durum. Sonuçta deprem bölgesindeyiz. Dolayısıyla ticaretimizin büyük bir kısmını çevre illerimizle yapıyoruz. Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa ve Adıyaman gibi illerle olan ticaretimiz depremden dolayı sekteye uğradı. İş insanımızın üretimini bu illerle yapmasından dolayı alacak verecek konusunda önemli sorunlar yaşadık. Bu sorunla, azalmakla beraber devam ediyor” dedi.
Depremin ardından sanayi sitelerindeki üretim yapan fabrikaları kontrolden geçirdiklerini dile getiren Kaya, depreme dayanıklı organize sanayi bölgelerinin inşa etmeye devam ettiklerini söyledi. Kaya, “Diyarbakır’da 1, 2, ve 3 Küçük Sanayi Sitesi ve küçük üretim sitelerinin mevcut yerlerinin bina altı diye ifade ettiğimiz işletmelerimiz ile ilgili büyük sorunlar devam ediyor. Depremden önce biz Kent Koruma ve Dayanışma Platformu’nu kurduk. Bu platform depremin ilk iki gününde yıkılan altı binaya hemen müdahale yaptık. Depremin ilk saatlerinden itibaren iş makinelerinden iaşeye kadar imkanlarımız dahilinde insanımızın yanında olmaya çalışarak barınma sorununu geçici sürede çözdüğümüz gibi temel ihtiyaçlarını tedarik ettik” dedi.
“Diyarbakır surları gibi tarihi bir mekanın korunmasını talep ediyoruz”
Otuz yıldan beri Sur ilçesinde düğün salonu işletmeciliğini yapan Süleyman Ağaoğlu da, depremin ardından surlardan taşların döküldüğünü ifade etti. Her gün turistlerin kullanıldığı bir güzergah olan surların tehlike arz ettiğini belirten Ağaoğlu, “Böyle tarihi bir mekanın dibinde yıllardır esnaflık yapıyoruz. Depremle birlikte surlardan taş döküldüğüne şahit olduk. Bu işin muhatabının kim olduğunu bilmiyorum ama sur duvarları tehlike arz ediyor. Her gün buradan insanlar geçiyor. Duvardan başımıza taş dökülmesinden endişe ediyoruz. Yetkililerden Unesco Dünya Mirası Listesine giren Diyarbakır surlarının korunmasını talep ediyoruz” dedi.
Öte yandan 6 Şubat depreminde 89 kişinin can verdiği Diyar Galeria Sitesinin yerine ne yapılacağı konusu belirsizliğini koruyor. Diyar Galeria Sitesi’nin sakinlerinden Ahmet Can ise Galeria Mülk Sahipleri Platformu çatısı altında birleşerek mülklerinin akıbetini korunmak istediklerini söyledi.