Haber: Rümeysa Mamatoğlu – Gaziantep
Büyük felakete Hatay’da yakalanan Nesrin Müjde, “sarsıntı anında” kendinden önce çocuklarını ve kız kardeşini kurtarmaya koştuğunu dile getirerek, o anda yaşadıklarını “Çocuklarımı hemen dışarı çıkarmaya çalıştım. Kız kardeşimle aynı binada yaşıyorduk. Kız kardeşimi uyandırmaya koştuğumda ben ve oğlum merdiven boşluğunda kaldık, ev üstümüze yıkıldı. Kardeşimden ve oğlumdan hiç ses gelmiyordu. O an her şeyin bittiğini düşündüm. Eşim beni ve oğlumu 8 saat sonra çıkardı. Oğlum ağır yaralıydı. Kız kardeşim, eşi ve 2 çocuğunun hayatını kaybettiğini öğrendim. Kardeşimden geriye 5 yaşında yeğenim kaldı. Artık 3 çocuk annesiyim. -Hayat bitti- dediğim yerde sorumluluklarım katlandı.” Diye anlattı.
Kadınların her alanda daha çok zorluk yaşadığını söyleyen Müjde, “Kadınların yaşamında hep zorluk vardır ama depremde, kadınlar ve anneler en çok zorlananlar oldu, üstelik annelerin yılma, sıkılma, ağlama gibi lüksü yoktur. Her zaman dimdik ayakta ve güçlü durmak zorundalar. Kız kardeşim bana bir armağan bıraktı. Ben artık 3 çocuk annesiyim. Her şeyden önce onların psikolojisini düşünmek zorundayım.” ifadelerini kullandı.
Depremin ardından Gaziantep’e taşındığını anlatan Müjde şunları söyledi:
“Çocuklarımın psikolojisi açısından Hatay’da kalamazdım. Orada çok fazla anı var. Ben ve eşim çocuklarımın yanındayım ama yeğenim benim çocuklarım kadar şanslı değil. Ona annesinin, babasının ve kardeşlerinin eksikliğini hissettirmemem lazım. Burada bana çok büyük bir görev düşüyor. Evimiz yıkıldı, umurumda değil ama yaşadığımız kayıplar çok yıprattı. Bununla başa çıkmak gerçekten çok zor. Depremin üzerinden aylar geçmesine rağmen çocuklar bana o anı sorduğunda anlatamıyorum. Onlara unutturmaya çalışıyorum. Beni en çok yıkan yeğenimin hali. Onun yüzüne baktıkça ağlayasım geliyor ama ruh halimi ona yansıtmamak için gözyaşımı içime akıtıyorum. Anne yok, baba yok. Hep, ‘Acaba ona annesi gibi bakabiliyor muyum? Annesinin eksikliğini hissediyor mu?’ diye düşünüyorum. Eşim depremin ardından Hatay’ı bırakıp Gaziantep’e gelemedi. O da kardeşini yeğenlerini kaybetti. İkimizin acısı da çok büyük, fakat o gerçeklerle yüzleşmeye henüz cesaret edemiyor. Burada anlıyorum işte güçlü olmam gerektiğini. Şu an, önceki yaşamımdan daha güçlü hissediyorum kendimi. Öncesinde hiç cesaretim yoktu, güçsüz bir kadındım. Şimdi cesaretliyim. Korkularımı yendim. Çünkü bir kadın ve anne olarak her şeye yetişmek zorunda hissediyorum kendimi.”
Depremzede anne Müjde, yeğeni ve çocukları için dik durma çabasını, şu sözlerle anlattı:
“Yeğenim Sıraç’ın yüzüne baktıkça her gün ölüyorum, yüzünde sanki annesini görüyorum. Aslında ona baktıkça ayakta kalma çabam da artıyor. Bunaldığımda, nefes alamadığımda daha güçlü, daha hırslı olmak istiyorum. Çünkü o çocuğun geleceği bize bağlı. O çocuğun geleceğini en iyi şekilde sağlamak için daha güçlü kalmam lazım. Onun karşısında dik durmak istiyorum. Annesini, babasını ve kardeşlerini hatırlatmamak için elimden gelen her şeyi yapıyorum. Duygularımı evin içinde çocuklara yansıtmamak için saklıyorum. Bütün vaktimi onlarla geçiyorum. Beraber iyileşmeye çalışıyoruz. Yaralarımızı birlikte sarıyoruz. Darmadağın olan hayatımızı yeni bir şehirde baştan kurmaya çalışıyoruz. Ben biliyorum ki, kırıldığımız yerlerde çiçekler açacak. Hiçbir zaman –bu son, bitti artık- demememiz lazım. Çevremdeki insanların verdiği destekle daha güçlüyüm artık. Annelerde çok büyük bir güç var. Her şeyin üstesinden gelebilir her şeyi başarabilirler. İçimizdeki merhamet bizim gücümüz. Yeni bir hayat her zaman var ve bu hayata sıkı sıkı sarılmamız lazım.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.