Haber: Serap Cömertoğlu İşcan – Tekirdağ
Kamusal alanda “geride kalmaktan” yakınan kadınlara camilerde abdest almak ve ibadet etmek için ayrılan yerlerin de bakımsız, yetersiz ve özensiz olduğu belirlendi.
İlahiyatçıların, İslamiyette kadınlara camide ibadeti yasaklayan ayet ve hadis bulunmadığı vurgusuna karşın, erkek egemen yaklaşımla dillendirilen “kadınlar camilerde olmasa da olur” anlayışı ve camilerde kadınlara ayrılan bölümlerdeki olumsuz koşullar mağduriyet oluşturuyor.
Camilerde kadınların neden fazla yer alamadığı yıllardır tartışılırken, kadınlar camilerde kendilerine ayrılan bölümlerdeki eksik ve yetersiz koşulların düzeltilmesini, bu bölümlerin yenilenmesini istiyor.
İstanbul Müftülüğü, “Camilerin Kadınlar Bölümünü Güzelleştirme Projesi” ile 2013 yılında başlattığı çalışmayla İstanbul’daki 3 bin camide koşulları iyileştirmek için harekete geçmişti. Bu çalışma sırasında camilerin çoğunda kadınlara tahsis edilen bölümlerin, yetersiz, eksik ya da sağlıksız olduğu ortaya çıkarılmış, 2 bin 979 caminin kadınlar mahfilinin, yüzde 47,5’inin perdeyle, yüzde 31,2’sinin duvarla ve yüzde 21,3’ünün de paravanla ayrıldığı, yüzde 54,7’sinde yönlendirme tabelasının olmadığı, camilerin yüzde 43,3’ünde kadınların abdest alması için yer olmadığı, yüzde 9,6’sında yetersiz olduğu, yüzde 37,9’unda tuvalet olmadığı tespit edilmişti. O sırada başlatılan iyileştirme çabalarına karşın, kadınlar camilerde bugün hala benzer sorunlarla uğraşıyor.
2018 yılında bir grup kadın, camilerde bir araya gelerek, kendilerine ibadet için ayrılan yerlerdeki koşulları “eşitsiz” bulduklarından yakınarak, çözüm arayışına girmişti. O günlerde bir grup kadının İstanbul Fatih Camii’nde, namaz sonrası erkeklere ayrılan bölümde bulundukları gerekçesiyle camiden çıkarılması sonrasında, yaklaşık 40 kadın, Fatih Camii’ne giderek kadınlara ayrılan bölümün önünde saf tuttu. Kadınların camilerle ilgili çözüm arayışını gündeme taşıyan “Kadınlar Camide Hareketi” girişimi sonrasında İstanbul Müftülüğü, kadınların camilerde kötü muamele ile karşılaşmaları, namaz kılmak için zor yer bulmaları, mevcut yerlerin camilerden kopuk, soğuk ve köhne olması, abdest alacak yeterli yerlerin bulunmaması şeklindeki şikayetlerini giderme çabası göstermişti.
Acaba şimdilerde camilerde kadınlara ibadet için ayrılan bölümlerde durum nasıl? Müftülük tarafından 10 yıl önce başlatılan düzeltme çabası sonucu ulaştı mı?
Bu soruya yanıt ararken İstanbul’da kimi camilerdeki durumu yerinde inceleyerek 9. Köy için fotoğrafladık, kadınların görüşünü aldık.
Sultanahmet ve Ayasofya Kebir Camii gibi tarihi ve turistik camilerde, kadınlar abdest almak ve namaz kılmak için uzun süre sıra beklerken, bazı küçük camilerde ise kendilerine ait alan bulmakta zorlanıyor, bu durumdan yakınıyorlar.
Fatih Çapa’daki İskenderağa Camii bir ara sokakta yer alıyor ve camide kadınlar için aslında ayakkabılar için ayrılan alanda, perdeyle kadınlara tahsis edilen küçük bir bölüm bulunuyor. Camideki “hanımlar bölümü” yazan kapı ise sürekli kilitli, cuma günleri bu kapıların açıldığı ancak yalnızca erkeklerin namaz kılabildiği belirtiliyor.
Turist yoğunluğunun fazla olduğu Beyoğlu’nda Tünel ve Galata Kulesi arasında yer alan Müeyyetzade Camiinde, iç kısımdaki geniş, aydınlık ve ferah alan erkeklere ayrılmış, kadınlara, caminin yan tarafından girilen dar, merdiven boşluklarının yer aldığı 3 katlı biçimsiz küçük bir alan tahsis edilmiş.
Camide ibadet sonrasında konuştuğumuz 32 yaşındaki Sultan, işte ve evde zorluklara göğüs gererek hayat mücadelesi veren kadınların huzurla ibadet etmek istediklerini dile getirerek, “Ancak ibadette bile eşit değiliz, oysa allah huzurunda huşu içinde ibadet etme imkanı çok görülmemeli ama görüyorsunuz içersinin halini” diye yakınıyor.
Cami avlusunda konuştuğumuz bir üniversite öğrencisi ise “Allah’ın evinde ayrımcılık olmaz. Buna sebebiyet verenler ise insanlar” sözleriyle sitemde bulunuyor.
Kanuni Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan’dan olan kızı Mihrimah Sultan için Üsküdar’da, Mimar Sinan tarafından inşa edilen camide bile kadınlar sorun yaşıyor, özellikle namaz vakitlerinde kadınlara ayrılan alanlara yoğunluk nedeniyle girmek ve çıkmak zorlaşıyor. Tuvaletler ile abdest alanlarının aynı yerde olması, yoğun kullanım nedeniyle tuvaletlerin kötü kokması ve önlerinde oluşan uzun kuyruklar, en çok şikayet edilen konular arasında.
Üsküdar’da yaşayan Halide de abdest alanlarının yetersizliğinden yakınıyor. 26 yaşındaki Mühendis Halide, yeni cami yapımlarında kadınlara ayrılan kısımlara ilişkin reformlar yapılması, eski düzende devam edilmemesi gerektiğini savunuyor.
Geçmişte kadınların camilere çok fazla ihtiyaç duymamış olmasının günümüzdeki yaşamla uyuşmadığına dikkat çeken Halide, “Osmanlı, Selçuklu dönemleri ya da daha öncesine ait dönemsel yapı ve yaşam koşullarıyla yapılan camiler, günümüze uyarlanmamalı. Kadın, sosyal yaşamda şimdi çok daha çok aktif, bu toplumsal dönüşüm dikkate alınarak yeni camiler dizayn edilmeli. Yeni cami yapılırken, eski yaşam tarzına uygun şekilde inşa edilmemeli” görüşünü paylaşıyor.
22 yaşındaki üniversite öğrencisi Sema ise “Kur’an da yer almayan, toplumun kendi oluşturduğu bakış açılarından kurtulmalıyız. Kadının camide olmaması gerektiğini savunan anlayış var, oysa camiler sadece erkeklere ait değildir. Bunları söylemekten bile korkup, çekiniyoruz” diyerek endişesini dile getiriyor.
90’lı yıllarda fikirleri nedeniyle mensubu olduğu Hizbullah örgütü tarafından katledilen Konca Kuriş, Türkiye’de kadınların erkeklerle birlikte cuma, bayram ve cenaze namazını aynı mekanda kılmaları tartışmasını başlatmıştı. Günümüzde ise kadınlar, ibadet alanlarında eşitlik talebini söylemekten bile çekiniyor.
2013 yılında İlk kadın müftü yardımcısı olarak Camilerin Kadınlar Bölümünü Güzelleştirme Projesi’ni yürüten Kadriye Erdemli amaçlarını (*) şöyle anlatmıştı:
“Bu projeye başladığımız zaman şöyle bir yanlış algı oluştu. -Acaba ne yapacaklar? Kadınlarla erkeklere aynı mekanda namaz kıldırmak mı istiyorlar?- diye. Halbuki projenin ismi, Camilerin Kadınlar Bölümünü Güzelleştirme Projesi. Yani böyle bir art niyet arandı. Bizim derdimizin bu olmadığını, kadınların güzel, nezih mekanlarda namaz kılmaları olduğunu anlattık.”
Kadriye Erdemli, Hz. Muhammed zamanında kadınların camilerde beş vakit aktif oluşu, günümüzde ise camileri kullanamamasına ilişkin (**) şunları kaydetmişti:
“Hz. Peygamber’in Medine’de başlattığı bu gelenek, hızla genişleyen İslam coğrafyasına aynı ölçüde yansımamıştır. Dinin temel kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’e ve Hz. Peygamber’in sahih sünnetine uymayan, İslam öncesi geleneğin izlerini taşıyan rivayet ve yorumların sözlü ve pratik uygulamalara yansıması, İslam dünyasında kadınların cami ortamından uzak kalmasında ve eğitimin ihmal edilmesinde önemli bir etken olmuştur. Kadınların fitne, fesat korkusu ve düşüncesiyle camiye gelmelerini hoş karşılamayanların ve karşı çıkanların görüşlerinin delile dayanmadığını söyleyebiliriz. İbadethanelerde ve bütün alanlarda her türlü güvenliği sağlamak, idarenin ve yetkililerin görevidir. Bu vehimler vesile kılınarak kadınların camilere girmelerini engellemek veya onlar için nezih ve zarif mekânlar içeren mabetler tesis etmemek, Kur’an ve sünnete dayandırılamaz.”
İbadet alanlarını özgürce kullanmak isteyen kadınlar, kültürel ve geleneksel anlayışların İslamiyet ile karıştırılmaması gerektiğini vurgularken, kadınların hak arayışının İslam’a ters düşen bir durum yaratmadığına dikkat çekiyor.
Son yıllarda Türkiye’de kadın vaizler aldıkları eğitimle ön plana çıkarılır ve Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı gibi görevlere de getirilirken, camilerde fiziki koşulların hala istendiği gibi olamaması “toplumsal ve kültürel anlayış etkisi”ne bağlanıyor. Dünyada pek çok ülkede camilerde kadın imam, karma cemaat kabulü yaşanmasına karşın, Türkiye’de mekansal eşitliğin sağlanamaması eleştiriliyor.
(*) http://ktp2.isam.org.tr/detayilhmklzt.php?navdil=tr&midno=81564375&Dergivalkod=0141
(**) https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kadinlar-camiden-neden-uzaklasti-306977
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. KVKK uyarıları ve detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.